ERKEKLER KÖYÜ (3 PERDE KOMEDİ) MUSTAFA FİRUZ BOZKURT

Son güncelleme: 19.08.2009 18:51
  • ERKEKLER KÖYÜ
    ' MİHRİBAN '
    - Üç Perde Komedi -

    Mustafa Firuz BOZKURT
    Ocak 2009

    OYUNUN ÖZETİ

    Oyunumuz günümüze yakın bir zamanda Erkekler Köyünde geçmektedir. Kadın hakkı ihlallerinin en üst düzeyde yaşandığı köyde; Birden fazla kadınla evlenme, kadına yönelik aile içi şiddet, cinsel ayrımcılık gibi nedenlerden dolayı 'Yedi Kavak Ağacı Ekili, Birde Çınar Ağacı Var' köyünde yaşayan kadınlar bilinmeyen bir yere göç ederek köyü terk etmişler köyde bir avuç kadın kalmıştır. Yedi Kavak Ağacı Ekili, Birde Çınar Ağacı Var Köyünde yaşanan kadın hakkı ihlalleri ve kadınların köyü terk etmesi ülke gündemini derinden sarsmış, görsel ve yazılı medyada gündemi uzun süre meşgul etmiştir. Köydeki kadın hakkı ihlalleri Bakanlar Kurulunun gündemine de gelmiş ve ceza olarak köyün adı 'Erkekler Köyü' olarak değiştirilmiştir.
    Hikâyemiz, olan bitenden ders almayan Erkekler Köyü Ağası Şeyhmus, Komşu Köyün Ağası Mahmut ve Erkekler Köyünden Hakan adlı gencin köyde yaşayan Mihriban'ı sevmesini ile başlayan olayları konu almaktadır. Mihriban' ı elde etmeye giden bütün yollar helaldir felsefesiyle hareket eden damat adayları komik, bir o kadarda dramatik bir yarışa girerler.
    Bu oyun ülkemizde yakın zamana kadar; Babasının, Abisinin, Kardeşinin veya eşinin yanında konuşma hakkı dahi olmayan bayanlara ve onların yaşanmamış gençliklerine atfen yazılmıştır.

    Yaşanmamış Gençliklere

    Mustafa Firuz BOZKURT
    Ocak 2009
    OYUNU SAHNELEMEK İSTEYEN GRUPLAR; [email]mfiruz@ttmail.com[/email] iletişime geçmeleri gerekmektedir.


    Yazarın kaleme aldığı oyunların genel özelliği, canlandırılan karakterler arasında bayan bulunsa da tümü erkek oyuncularla oynanabilecek düzeyde kurgulanmıştır.


    I. PERDE
    (Konular Ağanın Evinde Geçmektedir)

    PERDE AÇILMADAN KÖY ANLATILMAYA BAŞLANIR - Hikâyemiz günümüze yakın bir zamanda Erkekler Köyünde yaşananları anlatmaktadır. Kadın hakkı ihlallerinin en üst düzeyde yaşandığı köyde; Birden fazla kadınla evlenme, kadına yönelik aile içi şiddet, cinsel ayrımcılık gibi nedenlerden dolayı 'Yedi Kavak Ağacı Ekili, Birde Çınar Ağacı Var' köyünde yaşayan kadınlar bilinmeyen bir yere göç ederek köyü terk etmişler köyde bir avuç kadın kalmıştır. Yedi Kavak Ağacı Ekili, Birde Çınar Ağacı Var Köyünde kadın hakkı ihlallerinin had safhada olması ve kadınların köyü terk etmesi ülke gündemini derinden sarsmış görsel ve yazılı medyada gündemi uzun süre meşgul etmiştir. Köydeki kadın hakkı ihlalleri Bakanlar Kurulunun da gündemine de gelmiş ve ceza olarak köyün adı 'Erkekler Köyü' olarak değiştirilmiştir.
    Bu oyun ülkemizde yakın zamana kadar; Babasının, Abisinin, Kardeşinin veya eşinin yanında konuşma hakkı dahi olmayan bayanlara ve onların yaşanmamış gençliklerine atfedilmiştir.
    PERDE AÇILIR - Sahnede Ağanın Eşi Damla Sultan sedirin üzerinde oturmakta ve türkü söylemektedir. Birden türkü söylemeyi keser
    DAMLA - Neymiş ne kadar bir güzel köymüş. Ulan köyde topu topu yedi tane kavak ağacı, bir tane de çınar ağacı var diye burayı Belgrat Ormanı bellediler. Benim ağa babamın köyünde, evimizin bahçesinde bu köydekinden fazla ağaç vardı.
    (Sahnenin dışından bağırma sesleri gelir)
    KIZLAR - Hanım Ağa, hanım Ağa (I. Kız, II.Kız ve Mihriban Sahneye girer)
    KIZLAR - Hanım Ağa, hanım Ağa
    DAMLA - Ne var ne bağırıyorsunuz? Hem sen niye buraya geldin Mihriban sana kaç kere söyledim Ağa buralarda olabilir gelme diye ha?
    MİHRİBAN - Ama burada olmadığını Hakan söyledi Hanımım
    DAMLA - O elindeki lambada ne öyle?
    MİHRİBAN - Sevdiğime aldım Hanımağa nasıl güzel mi?
    DAMLA - Sevdiğin çok şanslı kız! Kapatın bakalım şu ışıkları bir deneyelim (Işıklar kapanır, abajuru yakıp söndürüp çevresinde alkış yapmaya başlarlar)
    MİHRİBAN - (Işıklar yanar, Mihriban iç geçirir) Sevdiğime olan özlemim bir kat daha arttı
    DAMLA - Çok mu seviyorsun
    MİHRİBAN - (Bir müddet dalgınlıktan sonra) Hem de ne kadar çok bilemezsin
    I. KIZ - Hanım Ağa, Şeytan Mustafa'nın 2 kızı var ya, onlar bu sabah köyden kaçmış
    DAMLA - Oh (Oynamaya Başlar) 60, 70, 80, 90 (Birden durur, kızlar şaşkın ifadeyle bakarlar) Atın bakalım bir oyun havası (Kızlar oyun havası ile birlikte oynamaya başlarlar, Damla Sultan yerine oturur)
    I.KIZ - (Mihriban' ın kulağına eğilir) Kız görüyormusun? Nasılda korkuyor, Ağayı elinden alacaksın diye!
    MİHRİBAN - Aman abla
    II. KIZ - Ağa da iyi sabırlı ha. Böyle bir kadınla bir ömür nasıl geçer peh!
    MİHRİBAN - Köyde kaç bayan kaldık ki, bir avuç
    I.KIZ - (II. Kız duymayacak şekilde kulağına eğilir) Bırak Mihribanım, Bir sen, bir ben kaldık, başka yok
    (Damla Sultan ayağa kalkar sağ elini havaya kaldırdığında müzik kesilir kızlar yerlerine oturur, sol elini hava kaldırdığında Beethoven çalmaya başlar ve Damla Sultan Bale yapmaya başlar)
    II.KIZ - Şunda ki kibire baksana!
    I.KIZ - Hahahay Nasıl bir yaratık böyle!
    MİHRİBAN - Ama kızlar ayıp olmuyor mu?
    DAMLA - Nasıl kızlar?
    KIZLAR - (Alkışlarla) Bravo
    (Sahneye Ağa ve Kâhya Muhsin girer)
    ŞEYHMUS AĞA - O Köyde kaçan kaçana, dedikodu almış yürümüş adımız Lavuğa çıkmış, bizim evde cümbüş eğlence kırıla gidiyor! (Sözü bitince Mihriban' ı görür ve birden donar, bir müddet bakışırlar)
    ŞEYHMUS AĞA - Aman Yarabbi!... Bu ne güzellik, isminizi bahşedermiydiniz?
    MİHRİBAN - Mih (Sözü yarım kalır)
    DAMLA -Adı Mihriban, nişanlı O
    ŞEYHMUS AĞA - (Damla' ya döner) Çık dışarı
    ŞEYHMUS AĞA - (Bir süre sessizlikten sonra Sessizlikten sonra) Kimin kızısın sen?
    MİHRİBAN - Babamın
    ŞEYHMUS AĞA - Bak şuna sen, kımıl kımıl adamın içini ısıtıyor, espri yeteneği de var. Baban kim senin?
    MİHRİBAN - Kabak Ahmet' in
    ŞEYHMUS AĞA - Hani şu Mintak Leyla ile evli olan Kabak Ahmet mi?
    MİHRİBAN - Evet Ağam, Motor Durmuş' un kızı Mintak Leyla ile evli olan Cellatlardan Ali'nin oğlu Kabak Ahmet' in kızıyım
    ŞEYHMUS AĞA - Senin bir lakabın var mı yavrum?
    MİHRİBAN - Henüz yok Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Senin lakabın bundan sonra, Ağanın Gülü Mihriban, en yakın zamanda Kabak Ahmet Babanızla görüşeceğim Mihribanım, haydi sağlıcakla gidin
    (Sahneden I.Kız, II.Kız, Mihriban ve Damla -Damla hüngür hüngür ağlamaktadır- çıkar)
    ŞEYHMUS AĞA - (Muhsin' e Döner) Muhsin, ben âşık oldum
    KÂHYA - Farkındayım Ağam (Sahneye birden Damla girer)
    DAMLA - (Ağlamaklı) Yazıklar olsun sana, yazıklar olsun sana verdiğim gençliğime
    ŞEYHMUS AĞA - Çık git Ben seninle evlendiğimde Onbeşindeydim sen ellibeş yaşında ne gençliği? Çık (Damla sahneden ağlayarak çıkar)
    ŞEYHMUS AĞA - Muhsin, bu kadın doğduğunda ülkede Monarşi vardı Cumhuriyet bile gelmemişti. Babamın ölmeden önce bana attığı bir kazık bu Muhsin. Oğlum seni ataya götürüyorum dedi bana bu karıyı kakaladı!...
    KÂHYA - Ağam komşu köyün ağası bu konuda çok güzel bir tespit yapmış
    ŞEYHMUS AĞA - Ulan rezaletimiz aldı yürüdü, internette geyik malzemesi olduk. Ne diyormuş o Mahmut denen ağa bozuntusu?
    KÂHYA - Şeyhmus Ağanın karısı milattan önce kalma diyormuş Ağam. Bulan olursa gitsin müzeye götürsün, devletimiz yerin altından çıkan ganimetin yüzde otuzunu defineciye veriyor, müzeye teslim eden ihya olur diyormuş Ağam.
    ŞEYHMUS AĞA - Ne yapıp edip Mihriban' ın işini bitir Kâhya . O benim olmalı
    KÂHYA - O iş kolay Ağam, yalnız
    ŞEYHMUS AĞA - Ne demek yalnız?
    KÂHYA - Kabak Ahmet parayı pek sever Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Bu konuda paradan kaçmayalım Kâhya . Uykuya dalmadan, yastığa kafanı koymadan kabus görmek nedir bilirmisin? Evde ışıkları sürekli açık tutuyorum, kakalak Damla' nın yüzünü görüpte korkmayayım diye.
    KÂHYA - Ağam Şeytan Mustafa' nın iki kızıda kaçtı, köyde hiç kadın kalmadı ne yapacağız?
    ŞEYHMUS AĞA - Ben bu olayı tiyatro oyununun dördüncü perdesine doğru çözerim. Ancak; Sen bir müddet şehirden birkaç tane Rus güzeli getir, günün belli saatlerinde işte çeşme başında su doldurma, efendime söyleyeyim dere kenarında çamaşır yıkama görüntüsü versinler yeter.
    KÂHYA - Tamam Ağam. Onlara yöresel otantik giysiler falan giydiririm.
    ŞEYHMUS AĞA - Sen böyle üçkağıtçılıkları iyi bilirsin nede olsa, Çaput Fikri' nin oğlusun. E Yiğit namıyla anılır.
    (Sahneye Muhtar girer)
    MUHTAR - Selam-ı Aleyküm Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Aleyküm selam Muhtar gel bakalım. Sana da söyleyeceklerim vardı geldiğin iyi oldu.
    MUHTAR - Buyur Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - İhtiyar Heyetini acil topla, önemli bir konu var görüşeceğiz
    MUHTAR - Ağam imkânsız. Bu sabah Toparlak İsmail sizlere ömür, vefat etti
    ŞEYHMUS AĞA - Bu ne ya? İhtiyar Heyetini ne zaman toplamaya çalışsak bir ölü var. Ne heyetmiş altı yıldır ölenlerden toplanamadı
    KÂHYA - He valla, toplantıyı nerdeyse mezarlıkta yapacağı Ağam
    MUHTAR - Ama Ağam demokrasi teamülleri
    ŞEYHMUS AĞA - Geçen ay Cartlaklardan İsmail' i seçelim demedin mi? Adam 120 yaşında yürüyen mumya efsanesi. Daha seçildiği günün akşamı öldü.
    MUHTAR - Ama ağam demokrasi teamülleri
    ŞEYHMUS AĞA - En son altı yıl önce toplanan ihtiyar heyeti cadılar bayramı gibiydi, gelenlerin bir süpürgesi eksik. Altını ıslatan, beni babası sanan, toplantı başlamadan uyuyan
    KÂHYA - Çok şükür kimse ölmeden toplantıyı tamamlamıştık
    MUHTAR - Ama ağam demokrasi teamülleri
    ŞEYHMUS AĞA - Şu Atgüden Fatma' nın oğlu varya, onu seçiyorum
    MUHTAR - İdris mi?
    KÂHYA - İdris öleli üç yıl oldu, ne yapacaksın ölü adamı günahtır
    ŞEYHMUS AĞA - Ölenlere odaklanma, Dünyaya gel muhtar. (Kafayla topa vurma hareketi yaparken) Hani topu doksana takan bizim futbolcu çocuk var ya
    KÂHYA - Parlak Hakan' ı diyorsun Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Hah, onu İhtiyar Heyetine atadım
    MUHTAR - (Sinirli bir şekilde)Ama ağam demokrasi teamülleri gereği böyle bir atama yapamazsınız, seçimle heyete girmesi gerekir seçimle!...
    ŞEYHMUS AĞA - Sen ne diyorsun? Demokrasilerde Ağa olur mu? Hem sen bana ait köyde muhtarlık yapıyorsun diye kendini ABD devlet başkanı mı sandın?
    MUHTAR - Affet Ağam, düşünemedim
    KÂHYA - Ağam fevkaladenin fevkinde düşündünüz. Parlak Hakan askerden yeni geldi, yaşı 22 nerden bakarsanız 100 yaşına kadar rahat yaşar. 78 yıl İhtiyar heyetinde bir üyenin yeri garanti.
    MUHTAR - (Alkışlar) Bravo, bravo
    ŞEYHMUS AĞA - Diktatörlerin alkışlanmasının demokrasi teamüllerinde yeri yoktur muhtar
    MUHTAR - Özür dilerim Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Muhsin şu kan davası olan Bilal ve Gürses' i çağır bakalım
    KÂHYA - Emredersin Ağam (sahneden çıkar)
    ŞEYHMUS AĞA - Muhtar, Fransa' dan yeni çizme getirttim ama bir haftada iptal oldu
    MUHTAR - Hayırdır Ağam, (Cebinden bez çıkararak ağanın çizmelerini silmeye çalışır) çizmelerin parlatılması gerekiyorsa
    ŞEYHMUS AĞA - (Ayağıyla istemez anlamında hareket yapar) Parlatma falan gerekmez Muhtar. Köylüye söyle ortalık yere pislemesin. Eskinden bu işleri gider tarlada yaparlardı, böylece ekolojik dengeyi korurlardı. Nerde bilinçli eski köylü milleti?
    MUHTAR - Doğrudur Ağam. Köye ilk tuvaleti dedeniz yaptırmıştı.
    ŞEYHMUS AĞA - Yapma ya!...
    MUHTAR - Tabi ağam siz o zaman küçüktünüz. (Eliyle 20 cm. yüksekliği gösterir)
    ŞEYHMUS AĞA - Ne demek küçüktünüz?
    MUHTAR - (Eliyle 40 cm yüksekliği gösterir) Yani bu kadarmıydınız?
    ŞEYHMUS AĞA - (Gözüyle hayır işareti yapar)
    MUHTAR - Yani şimdiki boylardaydınız
    ŞEYHMUS AĞA - (Gözüyle tekrar hayır işareti yapar)
    MUHTAR - Ağam Vallahi şimdi hatırladım, bu boyunuzdan yaklaşık birbuçuk iki metre uzundunuz
    ŞEYHMUS AĞA - Yapma ya Nasıl bir tuvalet yaptırdı?
    MUHTAR - Dört tane direk üzerine bir kule yaptırdı, altına da büyük bir çukur. Merdivenle kuleye çıkıyordunuz.
    ŞEYHMUS AĞA - Nasıldı bari iyimiydi?
    MUHTAR - Ağam yapılışta bir mühendislik hatası varmış. Boklu Naci' nin dedesi direkler çökünce çukura düştü ve oracıkta öldü. Zaten lakapları da o olaydan gelmektedir
    ŞEYHMUS AĞA - Korkunç bir ölüm
    (Kâhya ile birlikte kan davalı Bilal ve Gürses sahneye girer)
    BİLAL - Emret Ağam
    GÜRSES - Emret Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - (Türk sineması replik tarzında) Okul açtım, babamın adını verdim. Cahilliği engelleyeyim, bu köyden yetişen çocuklar tıpkı bir fidan gibi bütün ülkeye yayılsın, yemyeşil oksijeni olan sevgi ormanlarını yaratsınlar. Barış içinde kardeşlik içinde yaşasınlar, yepyeni bir dünya yaratalım kinin ve nefretin olmadığı insanların birbirini öldürmediği sevecen bir dünya
    GÜRSES - (Gülerek) Cüneyt Arkın Repliği mi Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Ne repliği size öğüt veriyorum öğüt
    MUHTAR - Cahilliği önlemek için yediden yetmişe bütün köylü okula gidiyor. Allah Razı olsun, okuldan çok memnunuz Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Ben niye okula gittiklerini bilmiyormuyum Muhtar? Okula sadece tuvaletleri kullanmaya gidiyorlar, okulun öğretmeni hergün şikayete geliyor
    BİLAL - Ağam bizim Gürses' in ailesiyle aramızda kan davası bitti, bir daha böyle bir şey kesinlikle olmaz
    ŞEYHMUS AĞA - Köyümüzün eskiden güzel bir adı vardı; Yedi Kavak Ağacı Ekili, Birde Çınar Ağacı Var Köyüydü. Biz bu adı alana kadar Babam, Dedem, Büyük Dedem, Büyük Büyük Dedem, Büyük Büyük Büyük Dedem, Büyük Büyük Büyük Büyük Dedem, Büyük Büyük .
    KÂHYA - Dedeleriniz desek Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Evet dedelerim, toplam sekiz tane ağaç ektiler. Sekiz Kadınlar ne yaptı? Bu Cennet köyü terk etti. Ülkemizin gündeminde zaten olumsuz bir imajımız var birde kan davasını çekemem sürerim sizi. Bunu unutmayın!
    GÜRSES / BİLAL - Emredersin Ağam (Sahneden çıkarlar)
    (Sahneye iki köylü, ellerinde bir el arabası içinde yetişkin 2 kişiyi çocuk kılığında getiriler)
    I. KÖYLÜ - Ağam bugün bir erkek çocuğum oldu
    ŞEYHMUS AĞA - (Kâhya ya işaret eder Kâhya cebinden çıkardığı bir miktar parayı Köylüye verir) Allah analı - babalı büyütsün. E ne demişler " Oğlan Olsun Deli Olsun, Ekmek Olsun Kuru Olsun"
    I.KÖYLÜ - Ne kadar güzel söylediniz Ağam. Allah sizi başımızdan eksik etmesin Ağam. Çocuğun adını ne koyalım?
    ŞEYHMUS AĞA - Fiski olsun
    I.KÖYLÜ - Viski mi? Çarpılırız Ağam
    KÂHYA - Fiski, Fiski
    I.KÖYLÜ - Özür dilerim Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - (El arabasında yüzü örtülmüş çocuğun yüzünü açar) Bismillarahmanirrahim Bu ne?
    I.KÖYLÜ - Çocuğum ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Bu büyük adam olmuş! (Yanağını sıkar) Oğlum sen hiç milli oldun mu?
    ÇOCUK - Haaağ
    ŞEYHMUS AĞA - Bunu kaç kadın doğurdu?
    I.KÖYLÜ - Dört karım doğurdu ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Yani, parça parça mı doğurdular, sonra birleştirildi yoksa bütün olarak mı?
    I.KÖYLÜ - Ha Yok Ha Yani bir karım doğurdu üç karımda yardım etti
    ŞEYHMUS AĞA - Haa Yoksa ben bu meyve sebzeye kattığımız hormonları bu çocuklara da mı uyguladınız diyecektim. Yalnız aklıma bir soru geliyor ama
    I.KÖYLÜ - Buyur ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Köyde topu topu dört avrat kaldı
    I.KÖYLÜ - Evet
    ŞEYHMUS AĞA - Senin nasıl dört karın oluyor
    I.KÖYLÜ - (Yüzü kızarır) ben pek hesap bilmem ağam
    II. KÖYLÜ - (Acele lafa girer) Ağam benimde bugün bir kız çocuğum oldu
    ŞEYHMUS AĞA - (Kâhya ya tekrar işaret eder Kâhya cebinden çıkardığı bir miktar parayı II. Köylüye verir) Allah analı - babalı büyütsün. E Ne demiş atalarımız "Oğlanınki Oğul Balı, Kızın ki Bahçe Gülü"
    KÂHYA - Çok güzel Ağam bende şöyle bir şey hatırlıyorum, "Oğlan Doğur Kız Doğur, Hamurunu Sen Yoğur"
    II.KÖYLÜ - Allah sizi başımızdan eksik etmesin Ağam. Çocuğun adını ne koyalım?
    ŞEYHMUS AĞA - Sizde Fiski Fiski Hah buldum Fiskiye koyun
    (Bu arada erkek çocuk kız çocuğun yanağından sıkmaktadır)
    II. KÖYLÜ -(Diğer köylünün çocuğuna) Bıraksana kızı eşek herif
    ŞEYHMUS AĞA - Ayıp ayıp eşek nasıl söz?
    (Bu arada erkek çocuk kız çocuğu yanağından öper)
    ŞEYHMUS AĞA - (Hiddetli bir şekilde erkek çocuğa döner) Bıraksana kızı eşşoğlu eşek!
    II. KÖYLÜ- Kızım sende biraz naz yapsana
    I.KÖYLÜ - Ağam biz bu iki çocuğu beşik kertmesi yapmak istiyoruz
    ŞEYHMUS AĞA - Ne beşik kertmesi siz bunları direk nişanlayın, harman zamanı da evlendirirsiniz
    II. KÖYLÜ - Olur mu ağam?
    ŞEYHMUS AĞA - Olur olur, bu delikanlı sünnet oldu mu?
    I.KÖYLÜ - Hayır ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Kahya hemen sünnet timini çağır, ustura gelsin
    KÂHYA - Maraba baltayı getir
    I.KÖYLÜ - II.KÖYLÜ - (Birlikte telaşlı bir şekilde) Ne baltası ağam!
    (Maraba sahneye gelir elinde balta ve lokumla)
    ŞEYHMUS AĞA - Lokumu ver (çocuğun ağzına lokum verilir)
    KÂHYA - (Kahya baltayı alır, baltaya tükürür) Ya Allah (tam çocuğa yönelttiğinde oyuncu elindeki plastik şişeden suyu fışkırtarak el arabasından inerek kaçarlar)
    KÂHYA - Lan terbiyesiz birde işedi
    ŞEYHMUS AĞA - Onbeş yıldır aynı numara, çocuğumuz oldu çocuğumuz oldu. Adamlar askere gidecek hala yeni doğmuş gibi getir Şeyhmus ağaya yuttur
    KÂHYA - Bundan sonra zor gelirler ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Muhsin, Kabak Ahmet' e söyle, kızlarıyla birlikte gelsin, Kabak Ahmet' e görücü olacağım.
    KÂHYA - Ağam bizim Kabak Ahmet' in evine gitmemiz gerekmez mi?
    ŞEYHMUS AĞA - Salak!... Tiyatro oyunumuzda dekor sorunu var
    KÂHYA - Anlaşıldı Ağam (Sahneden çıkar)
    (Sahneye Komşu Köyün ağası Mahmut ve Kâhya Dursun girer)
    MAHMUT AĞA - Selam-ı Aleyküm Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Aleyküm Selam Mahmut Ağam hoş geldin
    MAHMUT AĞA - Nasılsın Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Ne olsun be Ağam, hani bazen diyorum ki oğlum Şeyhmus sat buraları, yerleş şöyle güzel bir yere, köylünün dırdırı vırvırı dedikodusu. Az önce iki köylü garip geldi bir kız bir erkek çocukları olmuş, neşeli tabi garipler
    MAHMUT AĞA - Bizim oraların bir sözü vardır "Oğlan Doğuran Övünsün, Kız Doğuran Dövünsün"
    ŞEYHMUS AĞA - Aman Ağam hepsi bir, ayrımcılık yapmamak lazım ne demiş atalarımız "Oğlan Doğurdum Oydu Beni, Kız Doğurdum Soydu Beni"
    MAHMUT AĞA - Tabi sende böyle oymalı - soymalı zor günler geçiriyorsun tabi ağam, kaçan göçen kızlar
    ŞEYHMUS AĞA - ÖhöKaçan felan yok Ağa, marabanın yeri
    MAHMUT AĞA - Ağasının yanıdır Ağam
    (Sahneye Damla girer)
    DAMLA - (Mahmut Ağa' ya) Ne içersin Ağam
    MAHMUT AĞA - Kahve alayım Ebe
    DAMLA - Ne Ebesi?
    ŞEYHMUS AĞA - Bizim hanım O, Ağam
    MAHMUT AĞA - (Dursun' a Döner) Ya Dursun Şeyhmus Ağanın hanımını anlatmışlardı ama bu kadar beklemiyordum, sankü yüzüne çamaşır suyu dökülmüş. Bu bildiğin kocakarı ya!...
    DURSUN - Mümkündür
    MAHMUT AĞA - Kusura bakma Damla Sultan gözüm ışıktan biraz şavkıdı da, ben orta şekerli bir kahve rica edeyim.
    DAMLA - (Dursun' a döner) Siz ne alırdınız Kâhya efendi
    MAHMUT AĞA - (Sertçe) O İçmez!
    DAMLA - Niye ki?
    MAHMUT AĞA - Söylemesi ayıp kahve içince yatağını ıslatıyor
    DURSUN - Mümkündür
    (Damla sahneden çıkar)
    MAHMUT AĞA - Ağam bu duvarda asılı olan, böyle apoletli, falan kolunun altında beyaz sırmalar olan kimdir? Mısırda savaşmış paşa dedeniz mi?
    ŞEYHMUS AĞA - Yok, o benim aslan oğlum
    MAHMUT AĞA - Oğlunuz paşa mı?
    ŞEYHMUS AĞA - Paşa ya babasının Paşası O aslan parçası. Niğde Polis Meslek Yüksek Okulunda okuyor polis olacak kısmetse
    MAHMUT AĞA - Maşallah Maşallah, yakın savunma filan süperdir şimdi oğlunuz
    ŞEYHMUS AĞA - He ya, Avakado öğrenmiş kendini iyi savunuyor. Derslerine de Cak Lee giriyormuş
    MAHMUT AĞA - Avakado derken
    (Damla kahveleri getirir)
    DAMLA - Aikido Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Ya ne bileyim işte şaşırıyorum. Ama (Gururlanır) insanın oğlu babasını şaşırtacak Ağam
    MAHMUT AĞA - Kısmet bizim aslan parçasının başına Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - E Kahveleri de içtik sebep-i ziyaretiniz neydi Ağam?
    MAHMUT AĞA - Ağam sizin köyün kızlarından Mihriban' a talibim. Aha bu çantada da başlık parası mevcut
    ŞEYHMUS AĞA - (Kahveyi ağzından püskütür) Ne Mihribanı?
    MAHMUT AĞA - Kabak Ahmet'in kızı Mihriban'ı Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Heyt Efendi, Mihriban benim nişanlım olur
    MAHMUT AĞA - Nişanlın mı?
    DURSUN - Mümkündür
    MAHMUT AĞA - (Dursun' a döner) Mümkündür, mümkündür. Ne mümkünü lan
    (Sahneye Kabak Ahmet ve Muhsin girer)
    ŞEYHMUS AĞA - Mihriban benimdir Mahmut Ağa, bunu böyle bil!
    MAHMUT AĞA - (Yutkunur)
    KÂHYA - (Dursun Ağanın elindeki çantaya bakar, göz göze gelirler) Yolcu yolunda gerek lakin her sorunun bir çözümü muhakkak vardır!
    MAHMUT AĞA - Muhsinciğim biz karşı köye gideceğiz, yollar it uğursuz kaynıyor sen şu çantaya mukayyet olsan (Göz atar) İşimizi bağlarsın artık!
    DURSUN - Ne köyü ne gitmesi? Hani karşı köyün yüzünü şeytan görsün demiştin? Ne çabuk fikir değiştirdin Ağam?
    MAHMUT AĞA - Oğlum sen ne karışıyorsun? Az önce papağan gibi mümkündür, mümkündür diyordun ya öyle desene aslanım
    DURSUN - Sen ne yanar-döner adamsın, mümkündür deme diyorsun iki dakika sonra mümkündür de diyorsun, beş dakika önce karşı köye gidenin yüzünü şeytan görsün diyorsun şimdi kalk gidelim diyorsun. Sayın Ağam kalıbınızın adamı olun
    KÂHYA - Yolcu yolunda gerek Dursun kardeş hadi bakalım (Kâhyanın sözü bitmeden sahneye köyün delisi Sadri gelir, oyun havası bitinceye kadar oynar ve oyun havası bitince sahneye maymun rolünde oyuncu girer, sahnede bulunanlar korkar, daha sonra Deli Sabri sahneye girer)
    DELİ SABRİ - Mayk gel oğlum buraya (Maymun koşarak gelir, Sadriye döner) Deli Gel buraya
    DELİ SADRİ - (Gelmem manasında kafasını sallar)
    DELİ SABRİ - Salarım ha (Maymunu Deli Sadriye yönlendirince koşarak gelir)
    MAHMUT AĞA - Bu ne Sabri
    DELİ SABRİ - (Maymunu gösterir) Muhabbet kuşu
    MAHMUT AĞA - Dalga geçme ( silahını çıkarır ve maymuna yöneltir) Vururum ha
    ŞEYHMUS AĞA - Nah vurursun hayvan hakları diye bir şey var
    DELİ SABRİ - (Şeyhmus Ağanın Karşısında Durur) Başını acemi berbere teslim eden, cebinden pamuğu eksik etmez! (Mahmut Ağanın Karşısında Durur) Ben ağa, sen ağa, bu ineği kim sağa! (Dursun' un Karşısında Durur) Asansör bozuktur, en yakın asansör karşıki apartmanda! (Kabak Ahmet' in Karşısında Durur) Beğenilmediği takdirde yedi gün içerisinde iade edilir! (Muhsin' in Karşısında Durur) Turiste güleryüz gösterin ki kazıklandığını anlamasın!
    (Deli Sadri ve Sabri çıkacakken)
    KABAK AHMET - Ne diyorsun sen hemşerim, ne bu manalı manalı laf sokmalar
    DELİ SABRİ - (Tekrar döner ve Kabak Ahmet' in Karşısında Durur) Fiş almazsanız yüzde on indirim yaparım!
    KABAK AHMET - Bela mısın kardeşim?
    KÂHYA - Dur Ahmet konuşursan daha da beter laf çakar, hadi Sabri, hadi Sabri (Sahneden çıkışa kadar eşlik eder)
    ŞEYHMUS AĞA - Neyse, delidir ne yapsa yeridir derler. Gelelim bizim meselemize
    KABAK AHMET - Buyur Ağam, emret emrin karşısında boynum kıldan ince
    ŞEYHMUS AĞA - Ahmet Ağa kızına talibim, oh be
    KABAK AHMET - Kızıma mı?
    ŞEYHMUS AĞA - Evet, kızına
    KABAK AHMET - Verdim gitti!
    KÂHYA - Başlık falan yok mu?
    KABAK AHMET - Alın kurtulayım yeter!
    ŞEYHMUS AĞA - Muhsin sen kafayı mı yedin, Ağadan başlık parası mı istenir!
    KÂHYA - Ne zaman halledelim bu işi Ahmet
    KABAK AHMET - Şimdi!
    ŞEYHMUS AĞA - KÂHYA - Şimdi mi?...
    KABAK AHMET - Heya şimdi, kızım, kızım gel bakalım
    (Sahneye Mihriban' ın evde kalmış ablası Semiha salına salına gelir, yüzü peçeyle kapalıdır)
    SEMİHA - Buyur efendi babam
    KABAK AHMET - Kızım seni ağa istiyor vereyim mi
    SEMİHA - Bilmem ki efendi babam
    ŞEYHMUS AĞA - Mihribanım bir yüzünü açta görem
    SEMİHA - Babam müsaade ederse
    KABAK AHMET - Aç kızım aç
    ŞEYHMUS AĞA - (Karşısında Mihribanın evde kalmış ablası Semiha'Yı gören ağa şok olur) Bismillahirahmanirahim Efendi efendi bu kakalak karıda kim?
    KABAK AHMET - Kızım, Semiha
    ŞEYHMUS AĞA - Efendi, bende bu kakalakgillerden evde mevcut, ben Mihriban' ı isterim
    SEMİHA - (Ağlamaya başlar) Baba Hani beni Ağayla evlendirecektin
    KABAK AHMET - Ağlama güzel Semiham, ben Ağa olmazsa seni Kaymakamla evlendiririm
    KÂHYA - Oha, oha
    ŞEYHMUS AĞA - Ahmet efendi Mihriban diyorum
    KABAK AHMET - O zor Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Ulan Ahmet efendi harbi kabakmışsın!
    KABAK AHMET - Ağam
    KÂHYA - Ben hallederim Ağam. (Kabak Ahmet' e gözkırpar) Efendi, efendi başına devlet kuşu kondu, merak etme Ağam sana lüzumu kadar başlık parası verir
    KABAK AHMET - Ne kadar?
    KÂHYA - Sözümün başında Ben hallederim dedim ya! (Ağa' ya döner) Ağam hasat hasılatının bulunduğu para çantasını Ahmet beye vermek üzere ben muhafaza ediyorum (çantayı, divanın yanından alarak koltuğunun altına sıkıştırır)
    ŞEYHMUS AĞA - Düğün ne zaman olacak
    KÂHYA - Ağam merak etme dördüncü perdeye doğru düğünü yaparız!
    KABAK AHMET - Yalnız Peşinen şartımı da söyleyeyim; bu işi Mihriban da isteyecek!
    ŞEYHMUS AĞA - Nasıl olacak?
    KÂHYA - Ağam sen hiç merak etme o işi Üfürükçü Şükrü halleder

    (PERDE KAPANIR)





















    II. PERDE
    (Konular Köy Çeşmesinin Bulunduğu Meydanda Geçmektedir)

    (Perde açıldığında köy çeşmesinin sol ve sağ tarafında kızlar ve erkekler ayrı grup oluşturmuştur, "Elim Elime Değdi" türküsünü söylemeye başlarlar)
    ERKEKLER (Koro Halinde)
    Eli elime değdi de hem ben yandım hem kendi
    Pencereden at beni de, yar yanına kat beni
    KIZLAR (Koro Halinde)
    Eli elime değdi de hem ben yandım hem kendi
    Hamaylı tak boynuma da, köle diye sat beni
    ERKEKLER VE KIZLAR (Koro Halinde)
    Eli elime değdi de hem ben yandım hem kendi
    ERKEKLER (Koro Halinde)
    Eli etekli yârim de, göğsü yelekli yârim
    Eli elime değdi de hem ben yandım hem kendi
    KIZLAR (Koro Halinde)
    Beni koymuş el alıyor, mermer yürekli yârim
    Eli elime değdi de hem ben yandım hem kendi
    BEKÇİ MUZAFFER - (Koşarak sahneye girer) Ağa geliyor, çabuk dağılın!
    (Ağa köy meydanında denetlemeye çıkar. Duvarda Ağayı protesto eden bir afiş asılıdır "Ağanın Zulmüne Son - Facebook" )
    (Ağa yolda yürürken çizmesine insan pisliği bulaşmıştır)
    ŞEYHMUS AĞA - Görüyormusun köylü olur olmaz her yere pisliyor
    KÂHYA - Ben sileyim Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - (Afişin karşısına gelir) Görüyormusun Muhsin?
    KÂHYA - (Afişi okumaya başlar)Ana.. Ana-nın Ağa-nın Zül-müne son. Fa-ce-bok
    ŞEYHMUS AĞA - (Kâhyanın ensesine vurur) Bende görüyorum eşşoğlueşşek. Hangi anarşist astı bunu, artık bu köye demokrasi fazla gelmeye başladı. Çağır şu Muzoyu
    KÂHYA - Emredersin Ağam (Sahneden çıkar)
    ŞEYHMUS AĞA - Besle kargayı, oda seni böyle tenhada kıstırsın. Köyü medeniyet beşiği yaptık başımıza gelene bak! Ortaçağda yaşıyorlardı, ama minnet nerde?
    (Sahneye Bekçi Muzaffer girer)
    BEKÇİ MUZAFFER - (Topuk selamı verir) Buyur ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Bu afiş ne Muzo?
    BEKÇİ MUZAFFER - Beğendiniz dimi Ağam?
    ŞEYHMUS AĞA - Ne saçmalıyorsun? Sen canına mı susadım be adam? Ne yazıyor burada?
    BEKÇİ MUZAFFER - (Afişin karşısına geçer) Şam-pi-yon Fe-ner-bah-çe!
    ŞEYHMUS AĞA - Ben birkere Cimbomluyum İkincisi sen zaten okumaya yazma bilmiyorsun
    BEKÇİ MUZAFFER - Ağam elini ayağını öpeyim bu afişi kara çarşaflı bir bayan verdi, "Ağamızı öven bir afiş köyün en görülür yerine as" dedi
    ŞEYHMUS AĞA - Güvenlik kuvvetlerinin anarşistlerle işbirliği ha! Açığa aldım lan seni, kaybol gözüm görmesin
    (Sahneden Bekçi Muzaffer çıkarken, Muhsin girer)
    KÂHYA - Ağam Ağam Senin avrat geliyor!
    ŞEYHMUS AĞA - Yürü oğlum kaçalım, evde yüzünü görmekten usandık bir de burada
    KÂHYA - O değil Ağam, Mihriban yenge geliyor!
    ŞEYHMUS AĞA - Yapmaya ya Dur bakayım (kıyafetini, saçını, başını düzeltir. Hafiften bir Mihriban türküsü mırıldanır) Bak bak kokuyu aldın mı?
    KÂHYA - He Ağam, inek pisliği kokusu
    ŞEYHMUS AĞA - Gerzek, iyi kokla Bu Mihribanımın kokusu
    KÂHYA - He nasıl buram buram kokuyor
    ŞEYHMUS AĞA - Sen koklama lan Ben koklarım ancak, O Ağanın Gülü
    (Mihriban testiyle köy çeşmesinden su doldurmaya başlar, Ağa yanına yaklaşır)
    ŞEYHMUS AĞA - Ver mihribanım ben doldurayım testiyi
    MİHRİBAN - Olur mu Ağam!
    ŞEYHMUS AĞA - Niye olmasın gülüm Bırak su doldurmayı buradan sizin eve su hattı bile döşetirim
    MİHRİBAN - Ağam çok komiksiniz! Mihriban kulunuzu şımartıyorsunuz
    ŞEYHMUS AĞA - Seviyorum seni Mihribanım ekmek gibi aş gibi
    MİHRİBAN - Ama Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Ne Bütün filmlerde olduğu gibi Ağa en güzel parçayı kapmalı
    (Sahneye Ağanın eşi Damla girer)
    DAMLA - Kör olmayasıca, sana bütün gençliğimi verdim. Bizim kutsalımız olan bu köy çeşmesinin önünde yapılacak şeymi bunlar?
    ŞEYHMUS AĞA - (Muhsin' e döner) Muhsin bu damla (eliyle gösterir) buda Mihriban, espirimi bu. Yoksa kaderin bana bir oyunu mu bu?
    KÂHYA - (Acılı bir türkü söylemeye başlar)
    ŞEYHMUS AĞA - Ne yapayım Muhsin? Bana bir akıl ver
    KÂHYA - Ağam eşinizin adı Damla, böyle damla olurmu? Benim bildiğim damla çıtı pıtı olur.
    DAMLA - Dütdütdüt Düriye' nin oğlu Muhsin ağzını cart diye yırtarım
    ŞEYHMUS AĞA - Evet dostum önce isimlerini değiştireyim damla Mihriban, Mihriban Damla olsun
    KÂHYA - Ağam önce isimler, sonra asılları değiştirirsin. Anlarsın ya
    DAMLA - (Mihribanın üzerine yürür) Mihriban şıllığı kocamı ayarlamaktan utanmıyormusun!
    MİHRİBAN - Damla Ana
    DAMLA - Ne anası?
    MUHSİN - Denizanası
    ŞEYHMUS AĞA - Tut şunu kolundan Muhsin (Damla'yı kolundan tutarlar sürükleye sürükleye sahneden çıkarırlar)
    (Sahneye şarkı söyleyerek Hakan girer)
    HAKAN - (Mihriban' ı görünce donar) Mihribanım sevdiğim! (sahnede sarılırlar)
    MİHRİBAN - Ben sana cepten çağrı atmıştım
    HAKAN - Konturum bitmişti Mihribanım
    MİHRİBAN - Ne zaman isteyeceksin beni
    HAKAN - Az kaldı Mihribanım sık dişini, artık sadece ikinci sınıf futbolcu değilim.
    MİHRİBAN - Süper Lige mi transfer oldun?
    HAKAN - Hayır siyasete girdim, artık İhtiyar Heyeti azasıyım bileğimin hakkıyla
    MİHRİBAN - Ağa beni babamdan istedi, az önce çeşme başında da bir sürü şeyler söyledi
    HAKAN - Köyün bütün kaynaklarını tüketti, şimdi de sana mı göz dikti, alçak
    MİHRİBAN - Beni kurtaracaksın, değil mi?
    HAKAN - Sabret Mihribanım, ona öyle bir şey yapacağım ki, tüm köylü ve hatta seyirciler bile şaşıracak
    MİHRİBAN - Hakanım (Sarmaş dolaş sahneden çıkarlar)
    (Sahneye Bilal girer, çeşmeden su doldurmaya başlar, daha sonra Gürses gelir, İyi köyü çirkin filminin müziği ile birbirlerine bir süre süzerler)
    GÜRSES - Selam-ı Aleyküm amigos
    BİLAL - Aleyküm selam bunkaçyas grasyas amigos
    GÜRSES - Bunkaçyas grasyas amigos ağzında ne var?
    BİLAL - Evet, dur bakalım sanada ve(Elini cebine attığında)
    GÜRSES - (Silahını çıkarır, üç el ateş eder) Kan davası bitti numarasıyla bizi temizlemek isterdin ha!
    BİLAL - (Bir müddet yerde can çekişir) Hı Hı Hı - yar Hıyar. Sana hıyar verecektim. (Cebinden salatalık çıkarır ve ölür)
    GÜRSES - (Bilal' in yanına koşar, elindeki hıyara bakar) Aman Allah' ım ne yaptım ben (Silahı kendine doğrulur bir el ateş eder)
    (Sahneye beyaz kıyafet içinde gizemli ozan girer)
    GİZEMLİ OZAN - ("Yetti m'ola Daşhanlı'nın Hurması" Türküsünden)
    Yetti m'ola Daşhanlı'nın hurması
    Soldu m'ola bele gözün sürmesi (aman aman)
    Bağdat'ın Basra'nın telli durnası

    Durnam yarden selam obana selam selam oy
    Gendin eylenme eylenip galma

    Gözlerim gözlerim benim gözlerim
    Kız seni gördüm de gitmez oldu dizlerim
    Üç beş sene de yolun gözlerim

    Durnam yarden selam obana selam selam oy

    (Sahneye köy ahalisi girer, fırsattan istifade eden Deli Sabri ölünün ayakkabısını, Deli Sadri şapkasını alır)
    GİZEMLİ OZAN - Hakkınızı helal ediyormusunuz?
    KORO - Helal Olsun
    GİZEMLİ OZAN - Hakkınızı helal ediyormusunuz?
    KORO - Helal Olsun
    GİZEMLİ OZAN - Hakkınızı helal ediyormusunuz?
    KORO - Helal Olsun
    GİZEMLİ OZAN - Gömün gitsin
    (Işıklar yanar ve köy meydanında Ağa ve köy halkı vardır)
    ŞEYHMUS AĞA - Cahillik aldı yürüdü. Kadınlarla uğraşırken birde kan davası çıktı başımıza, Bilal ve Gürses ailelerini köyümüzden sürüyorum.
    KÂHYA - Ağam Sakız
    ŞEYHMUS AĞA - Sakız çiğnemeyi de yasaklıyorum lan
    (Sahneye köyün delileri Sabri ile Sadri girer, oyun havası eşliğinde Sadri oynamaya başlar, Sabri üzerinde kepenek, elinde asası durmaktadır)
    (Sadri oyun havası bitinceye kadar oynar ve oyun havası bitince Sabri' nin bulunduğu Köşeye gelir ve hiç bir şey olmamış gibi durur)
    DELİ SABRİ - (Mahmut Ağanın Karşısında Durur) Kabahat öldürende değil, ölendedir! (Kâhya Dursun' un Karşısında Durur) Katıra baban kim demişler, dayım at demiş! (Damla' nın Karşısında Durur) Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış! (Mihriban'ın Karşısında Durur) Anan Turp, Baban Şalgam (Kâhya Muhsin' in Karşısında Durur) Sakla beni varken, bulunayım sana yokken! (Şeyhmus Ağanın Karşısında Durur) Kaşığı herkes yapar ama sapını ortaya getiremez!

    (PERDE KAPANIR)










    III. PERDE
    (Konular Ağanın Evinde Geçmektedir)
    (Sahnede Ağa ile Kâhya bulunmaktadır)
    ŞEYHMUS AĞA - Görüyormusun Muhsin, Mihriban nasıl da kabul etti!
    KÂHYA - Ağam, sizi seçmeyecekte kimi seçecek
    ŞEYHMUS AĞA - Tabi kariyer desen var, diploma var, bilimsel konjüktürel bakış var
    KÂHYA - Ağam şimdi sizin üniversite diplomanız var, ilk başta olaylara daha bir bilimsel bakmanız gayet normal
    ŞEYHMUS AĞA - Üniversite yıllarımı sorma gitsin
    KÂHYA - Hangi bölümdü Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Açık Öğretim ev idaresi
    KÂHYA - Ağam sen köyü idare ediyorsun ev ne ki!
    ŞEYHMUS AĞA - Yani bende konuya aynı açıdan baktım
    KÂHYA - Ben de geçen İlkokula gittim Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Deme ya, demek en sonunda İlkokul diploması alacan ha!
    KÂHYA - Yok Ağam, okulun çatısı akıyormuş ona bir bakayım dedim
    ŞEYHMUS AĞA - Düğün işi tamam mı?
    KÂHYA - Tamam Ağam hiç merak etme, evraklar buradaydı (evrakları çantadan çıkarır) şunları bir imzala Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Getir bakalım (Evrakları imzalar)
    KÂHYA - Her şey çok güzel olacak harika
    ŞEYHMUS AĞA - E Ne duruyoruz öyleyse, başlasın eğlence önce şu anarşistleri bir çağır bakalım
    KÂHYA - Zevkle ağam (Kapıya doğru bağırır) Marabalar, marabalar gelin bakalım
    (II. Perdede köy çeşmesi önünde türkü söyleyen, köylülerle Komşu Köyün Ağası Mahmut Ağa gelir)
    ŞEYHMUS AĞA - Hayırdır Ağam!
    MAHMUT AĞA - Can dostum sen düğün yaparsında ben sana gelmem mi? Sana ellerimle çiğköfte hazırlayacağım (Mahmut Ağa çiğköfte yapmak üzere hazırlıklara başlar)
    ŞEYHMUS AĞA - Ağam gözlerim yaşardı, gel seni bir öpeyim (Kalkar ve öper)
    KÂHYA - Ağam marabalara emriniz
    ŞEYHMUS AĞA - Evet size gelince, çeşme başında "Elim Elime Değdi" türküsü söylemekte ne oluyor?
    HAKAN - Ağam türkülerimizi biz söylemezsek nasıl yaşayacak?
    ŞEYHMUS AĞA - Sen halk ozanımısın ? Türküleri yaşatmak sana mı kaldı?
    HAKAN - Ama Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Önce elim elime değdi sonra, samanlıktan kaldıramadım samanı da Zühtü!
    HAKAN - Ama Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - Sonra şimdi geldi geldi sarılmanın zamanı da Zühtü
    KÂHYA - Ondan sonra da kıçınızda don yok sıra sıra çocuklar, seri imalat
    ŞEYHMUS AĞA - Muhsin saz ekibi hasıla başlasın
    KÖYLÜLER TOPLU HALDE -
    Pencere açıldı Bilal Oğlan piştov patladı
    Varın bakın kanlı da Bilal yine kimi hakladı

    Allı yemeni Bilal Oğlan pullu yemeni
    Bir bahçeden bir bahçeye salla yemeni

    Ben sana varmam Bilal Oğlan ben sana varmam
    Yedi yıl karşımda dursan yine sana yalvarmam

    Allı yemeni Bilal Oğlan pullu yemeni
    Bir bahçeden bir bahçeye salla yemeni

    ŞEYHMUS AĞA - Değiştir

    KÖYLÜLER TOPLU HALDE -
    Yeni Hamamın Üstüyem (Balam)
    Ergen Oğlanın Dostuyam (Balam)
    İncitme Beni Hastayam (Balam)
    Memelerin egende
    Birbirinde degende
    Keşe orda olaydım
    Anan seni dögende
    Elin Elime Alayım (Balam)
    Kolun Boynuma Dolayım (Balam)
    Bir Gece Mihvan Olayım (Balam)
    ŞEYHMUS AĞA - Ben şu gelini getireyim Muhsin
    KÂHYA - Ağam ben eğlenceye kaldığım yerden devam ediyorum (Şeyhmus Ağa'nın arkasından sırayla ve çaktırmadan Hakan ve Mahmut Ağa çıkar)
    KÖYLÜLER TOPLU HALDE -
    Telgrafın tellerine kuşlar mı konar
    Herkes sevdiğine böyle mi yanar

    Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma
    Şu gençlikte neler geldi garip başıma

    Telgrafın tellerini arşınlamalı
    Yâr üstüne yâr seveni kurşunlamalı

    Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma
    Şu gençlikte neler geldi garip başıma

    Telgrafın direkleri semaya bakar
    Senin o ahu bakışın çok yanlar yakar

    Gel yanıma yanıma da yanı yanı başıma
    Şu gençlikte neler geldi garip başıma

    KÂHYA - Marabalar Dağılın bakayım birazdan kıyamet kopar zaten (Köylüler dağılır)
    ŞEYHMUS AĞA - (ıssız adam müziği ile sahneye girer, bir müdder sahnede yürüdükten sonra) Ben artık ıssız ağayım
    KÂHYA - Ne oldu Ağam, dur bir sakinleş
    ŞEYHMUS AĞA - Bu Kabak Ahmet'in kızı Mihriban bana bunu nasıl yapar. Kaçmış, kaçarken de bu notu bırakmış, bak ne yazıyor "Adım her ne kadar Kabak Ahmet'in Kızı Mihriban olsa da, feodal sistemin devamı Ağa ile evlenecek kadar kelek biri değilim"
    KÂHYA - Vay anarşistler vay
    ŞEYHMUS AĞA - Hakan'la kaçtı Kâhya, onları bulmalıyız, bana silahımı getir
    KÂHYA - Onu bulmalıyız, hesap vermeli, silahı belinden çıkararak ağaya verir
    HAKAN - (Bağırarak sahneye girer) Yandım yandım Ağam
    ŞEYHMUS AĞA - (Belinden silahı çıkararak Hakan' ın kafasına dayar) Son duanı et
    HAKAN - Dur ağam ne kadar öldürmeye meraklısın. Mihriban kaçtı gitti, meğer ben ne kadar safmışım. Kaçarken de bu notu bırakmış " Kabak Ahmet kızı Mihriban olarak, hiçbirşeyi olmayan amatör küme futbolcusu Hakan' la evlenerek köyümüzü kabak tarlasına çevirmemek üzere kaçıyorum"
    ŞEYHMUS AĞA - Kiminle kaçtı bu Mihriban?
    HAKAN - Olan bitenden haberin yok Ağam, Mihriban Mahmut Ağa ile kaçtı
    ŞEYHMUS AĞA - Mahmut mu? Kahya Mahmut Ağaya tabanca yetmez kaleş getir!
    KÂHYA - Yazıklar olsun, hesap vermeli hesap!
    MAHMUT AĞA - (Bağırarak sahneye girer) Yaktı beni yaktı! Mihriban beni sattı Ağam. Paraları köyü her şeyi kaybettim
    MAHMUT AĞA - Birde giderken neler yazmış "Kabak Ahmet' in kızı Mihriban olarak, ağzınızın koktuğunu muhtemelen dişlerinizin çürüdüğünü, ayrıca hiç tipim olmadığınızı bildiririm, hayatta başarılar"
    DURSUN - Mümkündür, ağzınız kokar
    Sahneye köyün delileri Sabri ile Sadri girer, oyun havası eşliğinde Sadri oynamaya başlar, Sabri üzerinde kepenek, elinde asası durmaktadır)
    (Sadri oyun havası bitinceye kadar oynar ve oyun havası bitince Sabri' nin bulunduğu Köşeye gelir ve hiç bir şey olmamış gibi durur)
    DELİ SABRİ - (Mahmut Ağanın Karşısında Durur) Adam bildim eşeği, altına serdim döşeği! (Damla' nın Karşısında Durur) Arpaya Katsan At Yemez, Kepeğe Katsan İt Yemez! (Kâhya Dursun' un Karşısında Durur) Boşboğazı ateşe atmışlar, odun yaş diye bağırmış! (Muhsin' in Karşısında Durur) Hırsızı Soyan Hırsızın, Yüz Yıllık Cezası Affedilir! (Şeyhmus Ağanın Karşısında Durur) Al Dağlardan Kengeri, Ver devenin Ağzına! Vesselam tüm ahali; "Geçti Bor'un pazarı sür eşeğini Niğde'ye"
    ŞEYHMUS AĞA - Ulan deli Sadri ile Sabri bu memleketin sizden çektiği nedir lan! Ulan bunların katli vaciptir, saldırın lan saldırın! (Bütün köylü Deli Sadri ile Sabri' yi kovalayarak sahneden çıkar, sahnede Kâhya kalır)
    (Sahneye Kahya gelir ve oyunun birinci perdesinde Mihriban' ın sevdiğine hediye olarak aldığı abajuru elektrik prizine takar, sahnede ışıklar söner, abajurun ışıklarını yakıp söndürmeye başlar)
    KÂHYA - Ne kadar güzel hediye almış bana, harika (Bir müddet dalar, iç geçirir ve Sahneye Mihriban girer)
    MİHRİBAN - Sevdiğim Muhsinim
    KÂHYA - Gel Mihribanım gel sevdiğim (Sahnenin ışıkları yanar)
    MİHRİBAN - İki köyün Ağası oldun artık
    KÂHYA - (Para dolu çantaları ve evrakları çıkarır) İşte evraklarımız burada Hüsamettin
    MİHRİBAN (HÜSAMETTİN) - (Takma saçı ve eteği çıkarır, üzerinde erkek kıyafeti vardır) Oh be kadınlarımız için ne hallere düştük baksana
    KÂHYA - Bayağı bir emeğin geçti Hüsamettin kardeş hakkını helal et!
    MİHRİBAN (HÜSAMETTİN) - Bu paralar ve tapuları köyden kaçan kadınlara göndereceğim, köyümüzün gerçek sahipleri olarak geri dönecekler
    (Sahneye tiyatro ekibi girer ve sahnede yerlerini alırlar)
    HAKAN - (Sahneye döner) Ülkemizde kendini ifade etmesine müsaade edilmeyen kadınlar, gerçekte bizim Analarımız, Kardeşlerimiz, Ablalarımız, Sevdiklerimiz değil mi?
    SAHNEDEKİ OYUNCULAR KORO HALİNDE - Kadınlar, kadınlar, kadınlar. Analarımız, kardeşlerimiz, sevdiklerimiz. Kadınlar Herşeyimiz!


    (SAYIN HOCAMIZA TİYATRO OYUN TEKSTİ NEDENİYLE TEŞEKKÜRÜ BİR BORÇ BİLİRİZ)
#19.08.2009 18:51 0 0 0