Sizlere, "bir süreliğine veda ediyorum" diyorum ama olmuyor. Ne çare ki ciğerlerimize işlemiş şu Trabzonspor sevdası... Bilgisayarın başında buluyoruz kendimizi!
Neyse... Yazıların dibine ekleştirilen iletilere bakıldığında, taraftar "Trabzonspor'un gidişatına dair" gayet güzel yol gösteriyor. Bir nevi "dertliyim, kederliyim" halleri...
Bize de tutturulan o gaydelere "kemençe eşliğinde" ufak tefek katkılar sağlamak düşüyor.
Yahu arkadaş, Diyarbakır ve Manisa'dan tokadı yiyorsun... Sana gönül verenlere, saç baş yoldurtuyorsun.
Dönüyorsun çöplüğüne, Bursa'ya takılıyorsun... Gitti bilmem kaç puan!
(..........)
Sportif olay budur, tamam... Yenmek de yenilmek de berabere kalmak da var, tamam. Lakin, yenilmek ve dahi berabere kalmak arka arkaya gelirse bu biyerlerde "arıza var" demektir.
Çare nedir?.. Çare, bir önceki yazımızda vurguladığımız gibi tabiblerin "sancı"yı teşhis etmeleridir. Ama kaplumbağa hızıyla değil, acil olarak!
(..........)
Çoğunluk ne hikmetse "sistem"e takmış vaziyette. Nedir kardeşim şu sistem denilen olay? Falandır, filandır...
Bırakınız efendim!..
Ne menem şeydir futbol?.. On bir basit kuralı olan bir gösteri sanatıdır, değil mi?
Alırsın taktiğini çıkarsın sahaya... Bir taraftan "yeteneğini" bir taraftan da "aklını" kullanıp seyirtip durursun, olur biter!
Neymiş efendim?.. Mesele sistem meselesiymiş.
Yemişim sistemini aga!
(..........)
Uzatmayalım...
Siz benim yangın çıkarışıma bakmayın. Şimdilik "geri dönüşü olmayan" bir yola girmiş değiliz. Yönetici dostlar, gerekli önlemleri almış çarkları döndürmenin çaresini bulmuştur.
Eminim Trabzonspor, kısa sürede "fırtına" gibi esmeye başlayacak, taraftar da "tutmayin bizi ula!.." diye naralanacak.
Bunun en iyi ilacı da bilindiği gibi zamandır. Zaman konusunda cimri davranmamak lazım!
***
Geldik sona...
Ayıptır söylemesi, bu kez de "bir süreliğine" yurt dışında olacağım. Şimdi, "oradan yazarım" desem asma budamış olurum.
Hayır, gezme tozma veya yan gelip yatma şeyinden değil. Laptop mudur ne karın ağrısıdır, onu kullanmasını beceremiyorum.