Sonun başlangıcını döver kalemim,iki satırda vaz geçer dönüşleri kollar sinsice, her defasında daha sivri açarım geçmişin ucunu niyetim dönmek değil kara gözlerine canımın "canını" yakmak hiç değil.
Keskin olsun ki ucu hazır hissetiğimde batırayım göğsüme ve bedenim geçmişe, ruhum geleceğe düşsün boylu boyunca uzansın toprağın ıslak yüzüne, yıllar alsın gökyüzünü görmek, açılmasın gözlerim.
Zamanı su gibi kana kana içeyim doyayım ve sol yanımın yangısı geçmiş olsun ben farkına bile varmayım.
Saçlarımda senden hatıra beyazları tarayıp hatırlamayayım seni, geçmiş bir rüya olsun hayal meyal kirpiklerimde takılı kalsın sadece, ve adın dudaklarımda ıslak bir hülya olsun, ben kalemimi ikiye kırayım.
Çıkar giderim ruhundan ve rüyalarından
Sen yastığımda ki izle kalırsın.
Kokum tenine, gözlerim içine sinsice siner
Aynaya her baktığında, baktığın yüz benim
Dokunduğun ten benim tenimdir artık.
Geçmişi yazar her satırın
Gelecek muammalı bir sancı şakaklarında
Ne resimlerim, ne şiirlerim avutamaz seni
Özlemim parmak uçlarına düşer sessizce
Yazamazsın, yazsan da beni bulmazsın.
Unutmayı yeğlerken can, cananını
Her yaşadığın adı aşk olan her ne ise
Beni hatırlatır yine yeniden
Kabus gibi çökerim üzerine
Bu ahlar bende olduğu sürece
Ne bu kalem düşer elimden
Nede seni bırakırım hoyrat esen yele
Zamansız bir poyraz eserse bir gün
Gök yerle bir olmuşsa eğer
Çığlıklar benimkileri örtmeye başlamışsa
Bil ki o gün ben bu kalemi kırdım
Ve işte o gün seni özgür bıraktım.