Kırkpınar Güreşlerinin Tarihçesi

Son güncelleme: 24.12.2009 19:53


  • noimage

    Güreş, geleneksel Türk sporları içinde ön sıralarda yer alan ve yaşlı güreşçilerle gelenekselliğini sürdüren bir spor türüdür.

    Kırkpınar güreşleri ile de bu geleneksellik devam etmekle ve devam ettirilmeye çalışılmaktadır.
    Edirne 'nin 1361 yılında fethinden önce, Anadolu 'da bulunan Osmanlılar, Orhan Gazi devrinde oğlu Süleyman Paşa Komutasında 1356-1357 yıllarında Rumeli 'ye geçerler. Burada yaptıkları akınlar sırasında savaş yapmadıkları ve mola verdikleri günlerde zamanlarını aralarında çeşitli sporlar yaparak değerlendirirlerdi. Bir keresinde güreşe tutulan 40 yiğit içinden ikisi tutuştukları güreşi gece yarısına dek sürdürdükleri halde sonuçlandıramazlar ve ikisi de güreştikleri yerde can verirler. Arkadaşları bu iki yiğidi güreş yaptıkları yerde bulunan bir incir ağacının altına gömdükten sonra Edirne 'ye doğru akınlarına devam ederler. Edirne 'nin fethinden sonra Ahırköy Çayırlığına geldiklerinde, o incir ağacının civarında billur kaynaklı bir suyun Kırkpınar çayırlığına doğru aktığını görmüşler, bu nedenle de "Kırktı bunlar. Bu yakaya ilk ayak basanlardır bunlar" diyerek o yere Kırkpınar demişlerdir.

    I.Murat Edirne 'nin alınmasından sonra, Edirne 'de bir güreşçiler tekkesi kurmuş ve bundan böylede her sene güreş yapılması bir gelenek haline gelmiştir.
    Kırkpınar Edirne 'yi Ortaköy 'e bağlayan 35 km.lik yolun üzerinde, Simavina (Samona) ile Sarı Hızır Köyleri arasında bulunan ve Balkan savaşından sonra (1913) Yunanistan 'a bırakılan Nazif Ağa tarlası denilen Çimenlik bir yerin adıdır. Bu yerin bir tarafı Topçu Ali Ağa 'nın tarlası, bir tarafı çayırlık, bir tarafı Tikio 'lu (Totio 'lu) Recep Ağanın tarlası, bir tarafı Çilingiroğlu 'nun sebze bahçesi ve bir tarafıda Kırklar çeşmesidir. Bu Yiğitleri anmak ve güreş geleneğini sürdürmek için de güreşler 1923-1924 tarihlerinden itibaren Edirne 'nin "Sarayiçi" denilen yöresinde yapılmaya başlanmıştır.

    YAĞLI GÜREŞ KAİDELERİ

    Kırkpınar güreşleri tarihi taşıyan ne önemli bir spor dalı ve yarışmasıdır.
    Şu bir gerçektir ki, yağlı güreşlerin yapıldığı ilk yıllarda bir süre söz konusu değildi ve kıran kırana güreşler saatlerce sürerdi.
    Bu günkü güreşlerde, ufak tefek ayrılıklar görülürse de eskisinden pek farkı bulunmamaktadır.Ve eskisinin yaşatılmasına itina gösterilmektedir.
    Kırkpınar güreşlerine gün geçtikçe artan ilgi nedeniyle katılan güreşçi sayısının artması karşısında bazı kaidelerin değiştirilmesi ve süre kısıtlaması konulması bir zorunluluk haline gelmiştir.
    Güreş yarışmaları Baş, Başaltı, Büyük-Orta,Küçük-Orta, Deste(Ayak)ve teşvik boyu kategori üzerinden yapılmakta olup,bunlar ayrıca pehlivan sayısının çokluğuna göre de Boy'lara ayrılmaktadır.Baş, Başaltı, Büyük Orta, Küçük Orta-Büyük Boy,Küçük Orta-Küçük Boy,Deste Büyük Boy,Deste Orta Boy, Deste Küçük Boy ve Tozkoparan gibi.
    15 Mayıs 1991 yılında yayınlanan 'Yağlı Güreş Yönetmeliği' uyarınca güreşçiler kur'a ile eşleşirler.Teşvik Boyundan Büyük Orta Boyuna kadar olan (Büyük Orta Hariç) sıkletteki güreşçilerin yarışma süreleri yarım saat, Büyük Orta, Başaltı ve baş Boyu güreşlerinde ise bir saat olarak sınıflandırılmış olup bu süre sonunda yenişemeyenlere,meydan baş hakemi 10 dakika puan güreşi yaptırır, kule hakemleri sonucun belirlenmesine yardımcı olurlar.
    Bir saatlik güreş sırasında pasif ve faullü güreşi nedeniyle üç ihtar alan güreşçi yenik ilan edilir. Üç ihtardan daha az ihtarlar, puan güreşinde dikkate alınır.
    Yağlanan pehlivanlar tek sıralı saha kenarına yakın olarak dizilir, rakipleri ile el ele tutuşurlar, güreş duasını dinlerler ve peşreve başlarlar.

    YAĞLI GÜREŞLERDE OYUNLAR
    Evliya çelebi seyahatnamesinde de anlatıldığı gibi keseme, şirasi, kesebend, ters çekme, piş kabzu, yanbaşa, serkelle, cezayir sarması, boğma, karakuş gibi eski güreş oyunlarının yanında künde atmak, ters sarma, ters şak, ters kepçe, paça kasnaktan savurma, sarma, dış kazıkta gerdane, elense, tırpan, çift çaprazda, burun kakması, boyunduruk, karşılıklı paça kasnak, gibi yaklaşık 33 güreş oyunu vardır.

    YAĞLI GÜREŞ ARALIĞI
    Şimdilerde Ağa seçiminde geleneksel kurallar işlememektedir.Artık para söz konusu olmuştur. Önceleri ise; yörede sözü geçen saygınlığı olan, hali vakti yerinde olan kişiler belirleni, seçilen adaylar iyi niyete ve karşılıklı anlayışa dayalı olarak aralarında bir kişiyi seçerler.Güreşlerin bitim günü bir kuzu arttırma ile satışa çıkarılır adaylar kısa bir attırma yaparlar ve kuzu daha önce belirlenen aday önüne bırakılır ve Ağa seçilmiş olur.

    GÜREŞLERİN BAŞLAMASI
    Kırkpınar güreşlerine ayrılan bir haftalık sürede ilk dört günde çeşitli Eğlenceler, Konserler, Halk Oyunları gösterileri düzenlenmekte,bu arada güreşlere katılacak güreşçilerin kayıtları yapılarak, güreşlerin başlangıcı olan haftanın son üç gününe hazırlık yapılmaktadır.Eskiden güreşlerin ilk günlerinde at koşuları, merkep ve çuval yarışmaları yapılmaktaydı.
    Davetliler güreşlere, eski bir geleneğe uyularak kırmızı dipli mumla davet edilirler.(önceleri kırmızı dipli balmumu)Sahaya çeşitli eğlence yerleri ile birlikte satıcılar için dükkanlar ve teşhir yerleri yapılır.Kırkpınar Ağasının eskiden padişahların av sahasına Tavuk Ormanında vereceği yemeğin hazırlıkları da sürdürülürdü.
    Güreşlerin başlangıcının ilk günü olan Cuma günü, tüm güreşçiler pehlivanlar mezarlığını ziyaret ettikten sonra, Selimiye Camiinde okutulan Mevlütten sonra Sarayiçi'ne gidilerek küçük boylardan itibaren cazgırın duası ile güreşleri başlatırlar.
    Ünlü cazgırlar arasında,Edirne Ayşekadın Camii imamı Sadık Hoca (Atılgan), Şirin Mustafa sayılabilir.



    Aba Güreşi

    Türk Milleti tarihin her döneminde kendine has gelenek ve görenekleriyle birer kültür merkezi oluşturmuştur.Oluşturulan bu kültürlerin başında Spor ve Güreş kültürü gelmektedir.Güreşin içerisinde ise Türklere özgü bölgelere göre farklılık gösteren "YAĞLI-KARAKUCAK-KISA ŞALVAR GÜREŞİ-ABA ve SİNSİN GÜREŞLERİ vardır.
    Toplumları anlamak ve değerlendirmek için önce onların değerlerini , örflerini, Gelenek görenek ve toplumsal değerlerini tanımak gerekir.Bütün toplumların kendine has kültürleri vardır.Bu kültürel değerler ülkelerin gücü ve propagandasını yapabildiği ölçüde evrensel bir niteliğe kavuşmuşlardır.
    Bu gün unutulmaya yüz tutan Güreş türlerimizden biriside Aba Güreşleridir.Aba güreşi : Güreşçilerin sırtlarına ABA giyerek , bellerine kuşak bağlayarak yaptıkları güreştir.Günümüzde Hatay ve Gaziantep yörelerinde yapılır.Ancak her iki yörenin de Aba güreşi arasında uygulanış bakımından farklılıklar vardır.t
    Önceleri büyük şenliklerle yapılan güreş artık maalesef unutulmaya yüz tutmuş olup ancak yılda bir iki defa yapılmaktadır.Özellikle köylerde yapılan güreşlerde Düğün sahibi çevre köylere haber salarak "OKUNTU YOLLAYARAK" güreşçileri düğün güreşine davet ederdi.
    Çevre köylerden gelen güreşçiler köyde düğün süresince misafir edilirdi.Güreş köy meydanında yapılırdı.Bazen bir hafta sürdüğü olurdu.Köylüler meydanın etrafına halka kurarak güreşi izlerlerdi.Bu güreşin diğer güreşlerden en önemli farkı yenen ve yenilen güreşçi hakkında lehte veya aleyhte tezahürat yapılmamasıdır.Eğer herhangi birisi için bir tezahürat yapıldığında köylüler tarafından bu durum yadırganır ve çok ayıplanırdı.Aba güreşlerinde genel manada tezahürat yapılmaz tavrı yıllardan bu yana yerleşik gelen bir adettir.



    ABA :

    Günlük yaşamda kullanılan çoğunlukla yünden dokunmuş sağlam , kaba ve kalın bir giysidir.Yakasız olup ,uzun kısa boz işlemeli , kırmızı sırmalı Aba gibi bir çok çeşitleri vardır

    KÖYNEK :

    İçten giyilen uzunca gömlektir.Açık renkli basit keten bezinden yapılmıştır.Uzun ve kısa kollu olabilir.Güreş esnasında kolun serbestçe hareket edebilmesi , kolun hareketini engellememesi iiçin omuzdan koltuk altına kadar yırtılmaktadır.Uzun olan köynekler genellikle dize kadar inmektedir.Bolca ve yakasızdır.Düğme kullanılmayan köynek baştan giyilip baştan çıkarılır.normal günlerde gömlek donun üzerinden giyilmektedir.

    DAVUL VE ZURNA :

    Bir çok şenliklerde , düğünlerde çeşitli mevsim eğlencelerinde , bayramlarda , törenlerde ve kaynaşmalarda Müzik olarak özellikle davul zurnanın etkinliğin görmekteyiz.Davul zurna bu güreşin vazgeçilmez unsurlarıdır.Güreş esnasında çalınan ezgilere ve kendine has usluba HARBİLEME denir.Harbileme harbten gelip cenk havası , harb havası anlamına gelir.Yiğitçe, mertçe Güreşe davettir.Olağanüstü durumlarda ritim ve vuruşlar artar ve bazende azalır.

    ABA GÜREŞİNDE ÇUKUR


    Aba güreşinin yapıldığı alana çukur adı verilir.Köy meydanı, harman yeri, çimenlik bir alan , yumuşak topraklı bir alan çukur için arzu edilen uygun olan bir yerdir.Çukurlar genellikle düğünün durumuna göre tesbit edilir.Güreşe ilgi ve kalabalık çok olur ise geniş alanlar çukur olarak belirlenir.Aba güreşleri genellikle düğünlerin yoğun olduğu Sonbahar da organize edilir.Özellikle köylüler harmanlarını kaldırdığı hasatlarını bitirdiği zaman ve gelirlerini elde ettikleri ay olan sonbahar ayında düğün merasimlerini yaparlar.Eğer çukur çamur olursa saman serpilmektedir.Ayrıca çukur bölgesi taş çakıl ve insan bedenine zarar verecek şeylerden tertemiz temizlenir ve tam güreş yapacak evsafa getirilir.
    DOLANMA
    Güreşin yapıldığı çukurda gezinmeye dolanma adı verilir.Taraftarlar tarafından çukura salınan güreşçi kendine rakip bulabilmek için dolanır.Bu dolanma karakucak ve yağlı güreşteki dolanmaya benzemez.Rakip taraf çukurda gezinen güreşçiye denk bir güreşçi bulduğu zaman hemen soyunup çukura çıkar.Dolanan güreşçi çukurda gezinen güreşçiyi kendine denk bulursa hemen güreş başlar.Eğer dolanan güreşçi rakibi kendine eş görmez ise güreş başlamadan çukurdan çıkar ve giyinir.Fakat genellikle korkmuş havası vermemek için ilk evvela rakibi kabul edip ondan sonra giyinir.Dolanan güreşçi kendine güvenen gururlu cesur güreşcidir.Bu sebeple kendinden daha ağır rakiplerle mücadele etmekten çekinmez.Aba güreşinde özellikle bilhassa düğün güreşinde güreşçileri kilolara göre eşleştirerek güreştirmek pek görülmez. İsteyen isteyenle güreşir.Bur tür güreşlerde rakibe itiraz genellikle güreşçinin taraftarları tarafından yapılmaktadır.Rakip uygun görürse güreş başlar rakip uygun görmez ise yukarıdada belirtmiş olduğumuz gibi güreş başlamaz.

    TOP (ödül)
    Diğer güreşlerde Yol (Yolluk) adını alan ödül aba güreşinde "TOP" adını alır.Güreşte düğün sahibi tarafından ortaya konan ödüldür.Bu ödül düğün sahibi tarafından çukura getirilen beş metrelik bez, halı , koç vb gibi olabilir.Topun maddi değeri pek fazla yoktur.Manevi değeri vardır.Diğer güreşlerdeki gibi para toplama işi aba güreşinde kesinlikle yoktur.Bu töre yıllardan beri süregelmektedir.Top şampiyon için en büyük zenginlik büyük bir zenginlik ve gururdur.Ancak son zamanlardaki büyük organizasyonlarda ise altın ve para ödülleri verilmeye başlanmıştır.

    OKUNTU
    Yöredeki köylüleri ve misafirleri güreşe davet, cağrının adıdır.Şimdiki modern anlamda davetiye denen çağrı pusulasına halen anadolunun bir çok yerinde okuntu denmektedir.Okuntuyu düğün sahibi listeler halinde tanzim ederek gönderir.
    EŞLEŞTİRMELER
    Gaziantep'te yapılan tüm Aba güreşlerinde Pekmezciler, Fıstıkçılar, Dereköylüler diye üç gruba ayrılır.Bağcılıkla uğraşanlara pekmezci ,Fıstıkçılıkla uğraşanlara ise Fıstıkçı adı verilmiştir.Böylelikle kimin fıstıkçı kimin pekmezci olduğu anlaşılır.Bir fıstıkçı ile pekmezci eşleştirilir.Ayrıca burada güreşçilerin beslenme tipinide burada görebiliriz.
    HAKEM SEÇİMİ
    Hakem seçiminde de fıstıkçılar ve pekmezciler göz önünde bulundurulur.
    Önceden Aba güreşi yapmış her iki tarafında saygı duyduğu yaşlı kimselerden bir heyet oluşturulur.Bu heyet seçilirken kişinin sosyal ve dini yaşantısı dikkate alınır.Yalan söylemeyen,doğru,dinine bağlı kişiler heyete kabul edilir.Heyet her iki tarafında kabul edeceği,Eski Aba ustalarını hakem
    olarak tayin eder.
    ABA GÜREŞİNİN BAŞLAMASI
    Güreş yazı tura ile başlar,genellikle iki kez yapılır.Beraberlik durumlarında üç kez yapılır.Güreşe başlamadan önce aba giyilir.Üstünden kuşak bağlanır.Güreşçilerden birisi rakibin kuşağını sağ eli rakibin omzunun üzerinden yakalar.Kuşak sırasıyla önce bir güreşçi sonra diğer güreşçi tarafından sırasıyla tutulur.Kuşaktan tutmaya, aşırma yada el atma denir.Bu pozisyon dezavantaj olduğu için yazı turayı bilemeyen önce aşırır.Güreş esnasında kuşak bırakılırsa güreşçi yenik sayılır.Yenik düşme göbeğin gün görmesidir.Göbeğin güneşe karşı gelmesi sırtın yere gelmesidir.Yerde pek güneş olmaz.
    Oyunlar genellikle ayaktan yere düşürmeyle sonuçlanır.İki defa yenen güreşçi çukurdan galip ayrılır.
    Berabere kalmaya "Toy gelme" denir.Çukurda dolanan güreşçi yenilinceye kadar çukurdan çıkmayabilir.Rakibi yenen güreşçi alkışlanmaz,yenende yenilende erdemlidir.
    TEMEL TEKNİKLER

    YAN BAĞDA:El atan (Aşıran)Güreşçi tarafından rakibin yan tarafından,sağ bacağa yapılan ayak
    hareketidir.Yan bağda en etkili tekniklerden biridir.

    BOŞA KALDIRMA : En önemli tekniklerden biridir.Aşırılan güreşçinin rakibin bağdalarını etkisiz kılarak iki bacağı arasından yoklayıp göğüs hizasına kadar kaldırıp yere vurduğu oyundur

    İÇ BAĞDA : Aşıran (el atan) güreşçinin , sağ bacağı ile rakibin sol bacağına yapılan hamlenin adıdır.

    SONUÇ OLARAK . Kültürel varlığın vazgeçilmez bir parçası olarak bilinen Aba Güreşimizde gün geçtikçe önemini maselef kaybetmektedir.Nedeni medyanın ve yazılı basının her şeyi futbola endekslemesi bunun en tipik örneğidir.Japonların sumosu gibi temennimiz bu güzelim güreşimizin Ata ecdad yadigarı olarak nesiller boyu sürdürülmesi yaşatılması ve dünyaya tanıtılmasının sağlanmasıdır.


    Kısa Şalvar Güreşimiz

    Genellikle Kahraman Maraş İl merkezi ve ilçelerinde icra edilen bu Güreş çeşidi yıllardır yapıla gelmektedir.Şalvar güreşi çok eski geleneklere dayanan ve Türkmenler tarafından yapılan bir güreş türüdür.Kısa şalvar adından da anlaşılacağı gibi keçi yününden yapılır.Şalvarın ağız kısmına kösele deri dikilir.Bağı ise kalın örme ipten yapılır.Kısa şalvar diz üstünde baldırın orta yerine gelecek uzunlukta dizayn edilir.Kahraman Maraş yöresinde yapılan tüm güreşlerde bu tür şalvar kullanılagelmiştir.Yapılışı çok eskilere dayanan bu güzelim Güreş şimdi sadece Kahramanmaraş'ın Bertiz , Baydemirli ve çevresinde yılda bir defaya mahsus olmak üzere Festival şeklinde tanzim edilerek bu ananenin yaşatılmasına çalışılmaktadır.

    ŞALVAR GÜREŞİNDE TEKNİK UYGULAMA

    1-Kısa şalvar güreşinde tüm teknikler ayakta yapılır
    2-Rakip alta düştüğü anda bir tek hamle şansı verilir.Bu hamlede sonuç olmaz ise genelde ayağa kaldırılır.
    3-Dengenin son derece önemli olduğu güreş sporunda Ayakta muazzam bir denge unsuru oluşturan kısa şalvar güreşleri ata sporumuza bir çok şampiyonunun kazandırılmasında bir hayli büyük yararları olmuştur

    KAHRAMANMARAŞ'TA YAPILAN KISA ŞALVAR GÜREŞLERİNDE UYGULANAN TEKNİKLER

    1-YANBAŞI
    2-İÇ ÇANGAL
    3-DIŞ ÇANGAL
    4-BAĞDA
    5-TIRPAN
    6-DOMUZ TOPU
    7-DÖŞ ÇANGALI
    8-ALDANGAÇ
    9-KÜNDE (ŞARK VE BEL KÜNDESİ)
    10-DİLKİDEN ATMA
    11-YAN BAĞDA
    12-DİLKİ ÇANĞALI
    Yöresel şive ile adlandırılan bu teknikler hala daha yapılagelmektedir.Bilhassa Ayakta yapılan güreşlerde çangal fonksiyonunun ne kadar sonuca gidici bir hadise olduğu bilinmektedir.Türk güreş tarihinde Çangalın yaygınlaşmasında Bilhassa Bekir Büke ismi ön plana çıkmaktadır.Türk güreşinde
    Maraş çangalı diye bilinen çangalın mücitlerindendir.İzlemiş olduğumuz bir çok güreşlerde bir güreşçi çangal attığı zaman "AHADA MARAŞ" DİYE ESPRÜTEL bir şekilde güreşimize yerleşmesine sebebiyet vermiştir.

    KISA ŞALVAR GÜREŞİNİN YAPILDIĞI ZEMİN

    1-YUMUŞAK ELENMİŞ KUM ZEMİN
    2-ÇELTİK KABUĞU YERE SERİLEREK ÜZERİNDE YAPILIR
    3-ÇİM ZEMİN
    4-KAR ÜSTÜNDE
    5-Genelde açık alanda yapılan bu önemli güreşlerimiz için 1970-2001 dönemini hatırlamaktayım.Genelde Kahraman Maraş Merkez -İlçelerden
    Afşin-Elbistan-Türkoğlu-Pazarcık-Göksun-Andırın-Çağlayancediü
    Kasabalardan İse :Çardak-Arıtaş Altın elma ve ismini sayamadığımız birçok köyünde yıllarca kısa şalvar güreşleri yapılagelmiştir.Kısa şalvar güreşinden uzun pırpıt güreşine geçiş intibakı bir hayli zor olmuştur.Halk yüksek risk içeren teknikleri ve bilhassa güreşte heyecanlı sahneleri sevdiğinden karakucak güreşlerine geçilip rakip alta düştüğü zaman çok tepki göstermişlerdir.Seyirciler hep bir ağızdan kaldır diyerek hakeme tepki göstermişlerdir.Fakat zamanla bu güzel anane kaybolmaya yüz tutmuş ve şimdilerde ise sadece K.Maraş merkez Bertiz ve baydemirli dışında hiç bir yerde malesef yapılmamaktadır.Tarihi miras olan ve güreşimizin alt yapısına büyük fayda sağlayan böylesine önemli bu güreşlerin yaşatılması için mutlaka yetkililerin çaba sarfetmeleri teşvik unsurları ortaya koymaları ve en azından ananenin kaybolmaması için girişimlerde bulunmaları şarttır.



    Kuraş

    Özbek halkının geleneksel güreş türleri 3500 yıl öncesine dayanan dönemi kapsamaktadır. "Kuraş" sözcüğü Özbekçe'den tercüme edildiğinde "Güreş" anlamına gelmektedir. Kuraş ile mücadele ve toplumsal spor olarak çoğu eski doğu literatür kaynaklarında karşılaşmak mümkündür. Bin yıl önce ortaya çıkan "Alpomış" Destanında bile "Kuraş" en sevilen ve saygıyla karşılanan, ayrıca söz konusu dönemlerde Özbekistan'ın tarihi topraklarında yaygın olan bir spor türü olarak ifade edilmektedir.
    Çoğu eski ve orta çağ filozof ve tarihçileri kendi el yazmaları ve kitaplarında "Kuraş"dan bahsetmektedir. Doğunun büyük alimi ve fikir adamı İbni Sina, "Kuraş"ın vücudu ve ruhu desteklemenin en iyi yöntemlerinden biri olduğunu yazmıştır. Ancak Kuraş'ın ilk olarak nerede ve ne zaman ortaya çıktığı ile ilgili net bir bilgi şu ana kadar yoktur. Buna rağmen, Kuraş'ın en eski güreş türlerinden olduğunu birçok uzman desteklemektedir.
    Milattan sonra IX. yüzyılda Kuraş'ın yeni gelişme aşaması başladı. O dönemlerde günümüzün Özbekistan Bölgesine yerleşen insanlar tarafından bayram ve düğün gibi büyük toplumsal olaylar düzenlendiğinde eğlence türü olarak Kuraş kullanılmıştır. Sonradan Kuraş normal eğlenceden bağımsız bir spor türü ve fiziksel hazırlık yöntemlerinden birine dönüşmüştür.
    XII. yüzyılda yaşamış Pehlivan Mahmud gibi büyük güçlü güreşçilerin isimleri halk içinde efsaneye dönüşmüştür. Günümüze kadar Hivada yerleşen mezarı kutsal yer olarak kabul edilmekte ve çoğu ibadet edenleri kendisine çekmektedir. XIV. yüzyılda tüm insan tarihinde tanınmış başkomutan ve devlet erbabı Amir Temur, kendi askerlerini fiziksel yeteneklerini geliştirmeleri için "Kuraş"ı kullanmıştır. Bilindiği gibi, Amir Temur'un ordusu o dönemin yenilmez ve dünyanın en güçlü ordusu olmuştur.
    Yıllar geçti ve "Kuraş" günümüzün Özbekistan bölgesinde yerleşen halkın en sevdiği ve önem verdiği geleneklerinden biri haline gelmiştir. Kuraş, Özbek'lerin kanında vardır dersek de hata yapmış olmayız. Çocuklar, bu güreş türüne olan sevgiyi babalarından miras almaktadır. Günümüzde sadece Özbekistan'da iki Milyona yakın kişi "Kuraş" ile uğraşmaktadır. Ayrıca bu güreş türünün meraklısı ve takipçilerinin sayısını belirlemek zorlaşmıştır.
    1980'li yılların başında Kuraş'ın meşhur Özbek ustası, Judo ve Sambo, ayrıca Kuraş'ın gelişmesinde öncülük eden Kamil Yusupov, Kuraş'ın uluslararası standartlara uygun olacak yeni evrensel kuralların hazırlanması amacıyla miras olan Özbek güreşi öğrenilmesi konusunda araştırmayı başlatmıştır. 90'lı yılların başında bu zor araştırmayı tamamlamıştır ve Özbek Kuraş'ını dünya arenasına çıkarmayı hedeflemiştir. İlk başta kendisi tarafından hazırlanan Kuraş kurallarını uzman ve sevenler arasında kamu görüşüne havale etmiştir. Yeni kurallar, uluslararası spor standartlarına uygun olacak üniforma, güreş yapılacak yer, güreş süresi ve kostüm iyi yönlerini kapsayan Özbek güreş kurallarını birleştirmiştir.
    Kuraş kurallarının önemli bir üstünlüklerinden biri de yatık durumunda, yani parter olarak güreş yapmanın yasak olmasıdır. Güreşçilerin birisinin dizi yere deydiği zaman hakem güreşi durdurur ve güreşçilerin ilk pozisyonu almasını sağlar. Bu durum Kuraş'ın spor seyircileri açısından dinamik, hızlı ve ilginç olmasını sağlamaktadır. Bunun dışında Kuraş kuralları bel kemerinin aşağı kısmında tutulması, ayrıca diğer tüm acı veren ve boğucu hareketleri kesin olarak yasaklamaktadır. Bu ise sporcuların sakatlanma oranını en aza indiren Kuraş'ı güvenli bir güreş türü yapmaktadır

    Kuraş'ın yeni dönemi eski Sovyet cumhuriyetleri içinde Özbekistan'ın ilk olarak bağımsızlığı ilan ettiği 1991 yılında başladı. Ülke Hükümeti, 70 yıllık totaliter rejiminde engellenen ulusal değerleri ve Özbek halkının gelenekleri yeniden yaşatmak hedefini koydu. Milli güreş türü Kuraş'ın yeniden hayata geçirilmesi konusu öncelikli hedeflerden biri oldu. Kuraş'ı modern uluslararası bir spor olması ve o¬nun Olimpiyat Oyunları kapsamına dahil edilmesi önemli amaçlardan biri olmuştur ve olmaya devam etmektedir.
    Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Karimov'un desteğiyle bu Özbek güreşinin uluslararası kapsamda bir takımın faal grup üyeleri aracılığıyla geliştirme çalışmaları başladı. Bu grup tarafından büyük bir başarılara imza atılmış ve Özbekistan'ın çeşitli bölgelerinde bir kaç büyük turnuvalar düzenlenmiştir. Ülkenin her köşesinden binden fazla güreşçi bu turnuvalara katılma isteğinde bulunmuştur. Milyonlarca meraklı seyirci güreş keyfini tatmak için ülkenin tüm stadyumlarını doldurdu.
    Kuraş'çıların faaliyetleri sadece Özbekistan bölgesiyle sınırlı kalmamıştır. 1992 yıldan başlayarak bu grup tarafından Türkiye, Güney Kore, Kanada, Japonya, Hindistan, ABD, Monako ve Rusya gibi resmi spor forumlarında Özbek güreşinin uluslararası platformda bir kaç defa sunumu yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Eylül 1998 tarihinde Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te düzenlenen ilk uluslararası Kuraş turnuvasına dünyanın 30 ülkesinin katılımı sağlanmıştır. Turnuva büyük bir ilgiyle karşılandı. Taşkent merkezinde yerleşen ve 30 bin kişi kapasiteli açık stadyum tamamen doldu. Özbekistan'daki ve dışındaki milyonlarca kişi TV aracılığıyla turnuva gidiş hattını izlemiştir. Cumhurbaşkanlığı Ödülü için düzenlenen 1.Uluslararası Turnuva büyük başarıyla geçti. Meşhur Türk güreşçi Salim Tataroğlu turnuvada galip oldu.
    1.Uluslararası Turnuvanın düzenlenmesi yeni bir tarihi bir olaya neden oldu. 6 Eylül 1998 tarihinde Avrupa, Asya ve Amerika gibi 28 ülke temsilcilikleri uluslararası arenada Özbek güreşini temsil eden Uluslararası Kuraş Birliği adıyla (kısaca UKB) resmi bir organın oluşmasını sağladı. Bu organın ilk kurultayında uluslararası Kuraş kurallarını kabul eden ve UKB yönetim kurulunu belirleyen (İcra Komitesi) yeni uluslararası spor organizasyonun tüzüğü o¬naylandı. Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Karimov, Kuraş'ın uluslararası arenada gelişmesinde önemli gayretler gösteren birisi olarak tam oyla UKB'nin "Onur Başkanı" görevine seçildi. İcra Komitesinde 15 üye olup, UKB kurultayında oy çoğunluğu alma yoluyla dört yıllık süre için tekrar seçilebilme hakkı saklı kalmak koşuluyla seçilmektedir.
    1999 yılının Mayıs başlarında Taşkent yeni bir olayın şahidi oldu - Avrupa, Asya, Afrika, Doğu ve Güney Amerika gibi beş farklı kıtanın 48 ülkesinden gelen güreşçilerin katılımıyla I. Dünya Kuraş Şampiyonası düzenlendi. Özbek Devleti Başkanı ve UKB'nin o¬nur Başkanı İslam Karimov, bu şampiyonanın açılış konuşmasında Özbek Kuraş'ı Özbek halkının kendine özgü ruhi ve karakterini, özellikle kendi rakibine göre cesur, kararlı ve merhametli, adil, dürüst ve insani olmayı benimseyen özelliklerini kapsadığını ifade etti. Bununla beraber sözü geçen özellikleri kapsayan bu spor türünün tüm dünyanın desteğini ve sempatisini kazanma şansının çok yüksek olduğunu vurguladı.
    Günümüzde Kuraş, hemen hemen tüm dünya tarafından kabul görmüştür. Bolivya, Kanada, ABD ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nden Hollanda, Türkiye, Rusya ve Japonya'ya kadardır. Şu anda UKB, beş kıta Federasyonu ve 70'den fazla Asya, Avrupa, Amerika, Okean ve Afrika Kuraş Milli Federasyon'larını tek çatı altında birleştirmektedir. Gün geçtikçe uluslararası spor organizasyonu olarak UKB'nin itibarı artmaktadır. UKB Başkanı ve diğer İcra Komitesi üyelerin çeşitli uluslararası spor kurumları ve teşkilatların yöneticilerle olan buluşması ve görüşmeleri bunun kanıtıdır.
    Kuraş, en eski güreş türü olarak bilinir. Aynı zamanda hiç kuşkusuz ki, bu kadar eski tarihi sahip olmasına rağmen dünya arenasında en genç spor türüdür. Kuraş, 1998 yılında uluslararası arenada kendi yoluna başladı. Kolay ve kısa olmayan bir yoldur. Baştan itibaren bu yolun hedefi net olarak belirlenmiştir. Yani, Özbek Kuraş'ının uluslararası bir spor dalı olmasını sağlamaktır.
    _____________________________________________________________________
#05.09.2009 08:26 0 0 0
  • çoq güsel ellerinize sağlıq ^_^
#24.12.2009 19:53 0 0 0