Kahrolası Gururum 3

Son güncelleme: 19.09.2009 10:56
  • Kahrolası Gururum 3 - Hasan Kamil Erkli

    Yalnızca dört aylık bir birlikteliğim olmuştu Neslihan'la. Ben fakülteyi bitirmiş askere gitme hazırlıkları içindeydim. Oysa lise mezunu bir kızdı. Şimdi düşünüyorum da, bu günlerimde karşıma çıksa Neslihan gibi biri ile bir birliktelik yaşar mıydım acaba?
    Bilemiyorum. Aklıma gelen ve cevaplanması hiç de kolay olmayan zor sorulardan biri daha işte. Askerliğim bitince ben de evlenmiş ve iki de çocuk sahibi olmuştum. İyi bir işim, güzel giden bir evliliğim vardı.
    Eşim çocukları alıp yazlığa gitmiş, ben çalışmakta olduğum için onlarla birlikte olamamıştım. Babamlara gittim. Evde tek başıma oturmak istemiyordum. Kafama takılmış olan bir iki soru vardı. Bu soruların cevapları da annem ve babamdaydı. Babam çilingir sofrasını kurmuştu, bana da içip içmeyeceğimi sordu. Ona eşlik etmekten mutluluk duyacağımı belirttim. Çok güzel içmesini bilen ve mutfak, içki kültürü çok gelişmiş bir adamdı babam. Bu konuda her şeyi ondan öğrenmiştim. Annem ve babamla hem yemeğimizi yiyor hem de, içkimizi içiyorduk.
    — Neslihan'ı hatırlıyor musunuz?
    Birbirlerine baktılar. Annem hemen hatırladı.
    — Sen askere gitmeden önceki arkadaşındı değil mi? Nereden geldi şimdi aklına?
    Onlara, Neslihan'ın kızı ile karşılaşışımı ve onun başına gelenleri anlattım kısaca. İkisi de üzüldüler.
    —Bir gidip ziyaret etseydin bari.
    —Henüz gidemedim. Doğru olur mu bilemiyorum.
    Babam atıldı hemen.
    —Aranızda ne yaşanmış olursa olsun, mutlaka git ve ziyaret et. Bildiğim tanıdığım kadarıyla sen sevgiye inanan, sevgiyi bilen birisin. Kadın hem kocasını kaybetmiş hem de sağlığını. Bırak her şeyi, aranızda yaşanmış olan sevginin hatırına git.
    Önümdeki rakı kadehinden büyükçe bir yudum aldım. Babam git diyordu ama yıllar önce beni görebilmek için evimize gelen Neslihan'ın arkasından söylenen de oydu. Benim ondan ayrılmama neden olan kişi yani. O büyük yudumdan sonra derin bir nefes alıp;
    — O gece sigara istemeye gelmemişti, amacı yalnızca beni görebilmekti baba. Ama olayı o kadar büyüttünüz ki sonunda ben de size uyup Neslihan'la bir daha hiç görüşmedim. Hatta bilmediğiniz bir şey daha var. Askerliğimin ilk iki ayında tam dokuz mektup yazdı bana. Bir tanesini bile yanıtlamadım.
    Bizi dinleyen annem lafa girdi.
    — Keşke bize söyleseydin. Şimdi anlıyorum ki sen de onu sevmişsin. Ama karını da seviyorsun değil mi? Bu saatten sonra aklıma kötü şeyler getirme benim.
    — Tasalanma anacığım. Karımı seviyorum, o evlatlarımın annesi. Ama o dönem Neslihan hakkında öyle konuşmasaydınız durum nasıl olurdu bilemiyorum.
    — Gereksiz gururu bırak oğul. Kibirlenme ve git kızcağızı ziyarete.
    Önce babamın sözünü dinleyip gidecektim hastaneye. Ama kahrolası gururum ve kibirim Neslihan'ın karşısına çıkıp geçmiş olsun dememi engelledi. Bir "merhaba'yı" esirgetti bana.
    Gururunuzla yapmış olduğunuz anlaşmanın maddelerinden biri erkek adam bir kez bırakır tam bırakırsa, böyle bir madde varsa anlaşmanızda siz de öyle davranırsınız emin olun. Bu gizli anlaşmanın garantörü de zamandır. Geri dönüş olanaksızdır artık.
    Zavallı Neslihan'ın bana olan sevgisini aklıma getiren zaman hem haklılığı ile beni ezip geçiyor, hem de gizliden gizliye bu anlaşmaya sadık kalıp kalmadığımı denetliyordu. Sadık kaldım ve hep sadık kalacağım. Her şeyin ilacı olan zaman içimi yakıp kavursa da.
    Ve dilimde de sürekli şu şarkının sözleri olacak.

    "Şimdi uzaklardasın, gönül hicranla doldu.
    Hiç ayrılamam derken kavuşmak hayal oldu."


    Hasan Kamil Erkli
#19.09.2009 10:56 0 0 0