Kartal ve Baykuşun Hikayesi

Son güncelleme: 19.09.2009 13:55

  • noimage

    Çok çok uzaklarda yeşilliklerle kaplı, dört mevsimi birden yaşayan bir ülkenin ormanında ladin, köknar, gürgen, meşe, kayın ve çınar ağaçlarının bolca olduğu bir yerde, gürgen ağacının üzerinde kartal ve baykuş birlikte yaşarlarmış.
    Kartal yorgun olduğu ve yüksekleri sevdiği için gürgen ağacının üst kısımlarında kendine bir yuva yapmış. Baykuş ise, gürgen ağacının kovuğunda yaşarmış.

    Kış mevsimi yüzünü göstermeye, önce yağmurlar yağmaya, rüzgarlar esmeye başlamış. Gece karanlık olunca gürgen ağacının yükseklerindeki dallara yuva yapan kartal, şimşeklerin çakması, havanın bir aydınlanıp, bir kararmasıyla korkmaya başlamış.
    Baykuş ise gece görüşüne sahip olduğu için kovuğunda oturup yağan yağmuru, ormandaki gece seslerini dinliyor ve keyfine bakıyormuş..

    Kartal çok uzaklardaki bir yerde yaralanmış. Gücü ve takatı yettiği sürece havada uçabildiği kadar uçmuş. Yorgun düşüp daha fazla uzaklara gidemeyeceğini anlayınca, baykuşun yuva yaptığı ağaç dallarına kendini bırakıvermiş.
    Baykuş'ta yalnız yaşamaya alıştığı için, gelen bu yeni komşusundan rahatsız olmuş. Kartalla bu ağacı beraber paylaşmak istemediği için, ne yapıp ne edip onu bu ağaçtan göndermek istiyormuş. Ve kartalla dalga geçmeye başlamış.
    - Sen kartalsın kendine daha yüksek bir yer bulamadın mı? Gelip benim yaşadığım ağaca kondun gibi alay edici sözler söylüyormuş.

    Kartal hasta ve yorgun olduğu için uçamıyor, başka yerlerde olan ağaç kovuklarındaki yuvalarına ve kayalıklara gidip saklanamıyormuş. Yağmur öyle hızla yağmaya, gök gürlemeye başlamış ki, bulunduğu dal bir o yana bir bu yana rüzgarda sallanıyormuş.
    Üzerindeki başka bir ağacın dalları birazda olsun onu rüzgardan ve yağmurdan koruyormuş

    Fakat kartal yaralı ve hasta olduğu için, baykuşa hiçbir şey söylemiyor, bazen de bu koskoca ağaç ikimizde yeter diyormuş.
    Ama, baykuş gitmesi için elinden geleni yapıyor, ona hiç yardım etmiyormuş. Fazla bencil olduğu için, ağacın sadece kendisine ait olmasını istiyormuş.
    Kartalların yükseklerde yaşadığını ve uçtuğunu bildiği için yüreğinde ona bir kıskançlık besliyormuş.

    Birkaç gün süren şiddetli yağmurlar ve rüzgarlar bir müddet içinde olsa yerini güzel havalara bırakmış. Bu süre içerisinde kartal gücünü toplayana kadar yükseğe uçamadığı, baykuşta ona yardım etmediği için, alçak yerlerden avlanıyormuş.

    Bu arada kartal yavaş yavaş iyileşiyormuş. Kartal bu gürgen ağacına alıştığı gibi, onu sevmeyen hiçbir yardım etmeyen baykuşa bile alışmış. Bir gün yarasının yeteri kadar iyileştiğini anladığında, yüksek kayalıklardaki yuvasına dönme zamanın geldiğini anlamış ve tam yola çıkmak üzereyken, baykuşa veda etmek istemiş. Baykuşu yuvasında uyurken bulmuş.

    - Onu uyandırıp, Gitmemi istiyordun. Bak! artık ben gidiyorum. Ta ki başka kuşlar bu ağaca gelip yuva yapana kadar. Şimdi yalnız kalacaksın, beni hiç özlemeyecek misin?
    Biliyorsun, ben Kartalım daima yükseklerde uçarım. Yükseklerde uçmamı kıskandın. Benimle evini paylaşmak zor geldi. Ama, bir gün yolun düşerse benim yaşadığım yerlere gel, bir ihtiyacın olduğu anda bana seslen bende gelirim demiş.

    Yaptığı yanlışı utanarak anlayan baykuş, yükseklerde süzülerek uçan kartalın arkasından bakarak yapa yalnız kalmış.

    Yazan : Melodi AKÇAY

#19.09.2009 13:55 0 0 0