Merhamet etmeyene merhamet olunmaz

Son güncelleme: 20.09.2009 12:50
  • noimage


    Merhamet etmeyene merhamet olunmaz

    "Çocuklarını ve torunlarını sevmek", "Bir büyüğün çocuklarına şefkat göstermesi", "Cahiliye Dönemi"nde "zaaf işareti" olarak görülürdü. Alemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz 1400 yıl önce bu meselede de bizlere ışık oldu. O'nun "Kuzularım" dediği Hasan ve Hüseyin Efendimize gösterdiği sevgi ve şefkat bize de güzel bir miras olarak kaldı.
    Alemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: "Merhamet etmeyene merhamet edilmez" Tabii ki bu Hadis-i Şerif de diğerleri gibi, bir hadise üzerine söylenmiş. Buhari ve Müslim'de geçen rivayete göre, Akra bin Habis adlı şahıs Peygamber Efendimizi torunlarından Ali bin Hasan hazretlerini öperken görür ve: "Benim 10 tane çocuğum var, daha bir tanesini kucağıma alıp da öpmedim" der. İşte bu zata ders olarak Peygamber Efendimiz aslında her konuda ölçü olacak

    yukarıda geçen Hadis-i Şerif'i buyurmuş.
    "Çocuklarını ve torunlarını sevmek", "Bir büyüğün çocuklarına şefkat göstermesi", "Cahiliye Dönemi"nde "zaaf işareti" olarak görülürdü. Alemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz 1400 yıl önce bu meselede de bizlere ışık oldu. O'nun "Kuzularım" dediği Hasan ve Hüseyin Efendimize gösterdiği sevgi ve şefkat bize de güzel bir miras olarak kaldı.
    Peygamber Efendimiz, torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin doğduktan sonra onları görmek için daha sık Hz. Fatıma"nın evine gider, Onların bakımlarıyla ilgilenir, onlarla oyunlar oynar ve sık sık onlara olan sevgisini dile getirir. Peygamber Efendimiz, Müslim'de geçen bir Hadis-i Şerifinde, torunu Hz. Hasan (r.a) için, buyuruyor ki: "Allah"ım ben, O'nu seviyorum. O'nu sen de sev. O'nu

    seveni de sev."
    Usame bin Zeyd'in naklettiği bir Hadis-i Şerifinde, buyuruluyor ki: "Resûlullah beni alır, dizi üzerine oturturdu. Hasan'ı da öbür dizine oturturdu. Sonra bizi göğsüne bastırır, "Allah"ım bu ikisine rahmet ihsan eyle. Çünkü ben bunlara hayır ve saadet diliyorum.", derdi.

    Namaz ve cami sevgisini aşılamak
    Resûlullah, Hz. Hasan ve Hüseyin"in gönüllerini namaz, cami ve manevi ilim meclislerinin aşkıyla daha çok küçük yaşlardan itibaren doldurmuştu. Vereceğimiz şu iki örnek en canlı halleriyle Resûlullah"ın namaz ve cami sevgisini torunlarına hissettirmesini bize anlatır. Bir gün cemaatle namaz esnasında Hz. Peygamber secdeye varır. Secde o kadar uzun sürer ki, arkasında namaz kılanlar ne olduğunu merak ederler. Anormal bir şeylerin olduğunu ya da vahyin geldiğini düşünürler. Namaz bittikten sonra sorarlar. Hz. Peygamber şöyle cevaplar: "Hüseyin secdeye vardığımda sırtıma çıktı. Evde bu âdeti edindiğinden, onu sırtımdan atamadım ve böylece secde uzun sürdü." (Buhari, Kitabu"s-Salat, 52)

    Edebe bak edebe!
    Çocukluklarından kaynaklanan ufak yaramazlıklarına rağmen Resûlullah, torunları Hasan ve Hüseyin"i camiden, namazdan ve sohbet meclislerinden uzaklaştırmıyordu. Aksine, Hz. Peygamber onların caminin manevi havasından faydalanmalarını sağla***** onların gönlünde namaz ve sohbet aşkını canlandırıyordu. Caminin feyzi ve namaz aşkıyla yetişen Hz. Hasan ve Hüseyin 7-8 yaşlarındayken hatalı abdest alan bir kişiye hatalı abdest aldığını söyleyemeyecek derecede ahlaki olgunluğa ulaşmışlardı. Onun gönlünü kırmak istemiyorlardı. Hz. Hasan ve Hüseyin"den birisi doğru, diğeri hatalı abdest alarak adama "Hangimiz doğru abdest alıyoruz?" diye sormuşlar. Böylece adamın hatasını anlamasını sağlamışlardı. Aynı Hz. Hasan ve Hüseyin 30 yaşlarına vardıklarında, çocuklarına öğlen ve ikindiyi, akşamla yatsıyı aynı zamanda kıldırarak öğreten bir adamı şikayet eden bir kişiye, "Çocuklara namazı sevdirebiliyor mu? Sen, onu önemse!" diyerek şikayetçi adamı uyarırlar.

    Çocukla çocuk olmak
    Peygamber Efendimiz, torunları ile şahsı arasına bir hiyerarşi ve engel koymaz. Çocuk psikolojisinden çok iyi anlayan Peygamber Efendimiz, onların güzel vakit geçirmeleri için onlarla beraber oyun oynar. Bir gün O otururken, Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin güreşmeye başlar. Peygamber Efendimiz gülerek, "Ha gayret Hasan göreyim seni, Hüseyin'i yakala!" diyerek Hz. Hasan'ı kayırır, Hz. Ali ise, "Ya Resûlallah, sen Hüseyin'i kayırmalı değil miydin? O daha küçüktü." diye sorar. Efendimiz de "Baksana Cebrail de 'Ha gayret Hüseyin seni göreyim' diyor." buyurur. (Zehebi, Şemseddin Muhammed, Tarihu"l-İslam, 3/9).

    Çocuksuz adam niçin vali tayin dilmez?
    Bir rivayete göre adaletiyle meşhur olan Hz. Ömer (r,a,) Emirel Mü'minin (halife) seçilipte, çocukları olmayan bir kişiyi vali tayin etmeyince, Ashab-ı Kiram, "İlim, yaş ve edeb açısından uygun gördükleri şahsın valilik makamına niçin layık görülmediğini?" sorduklarında Halife Ömer (r.a.) onlara şu cevabı verir: "
    Bu adamın çocuğu yoktur. Emrindekilere ve şehir halkına merhametli davranmaz diye düşündüm. Bütün bu örnekler çocukla çocuk büyükle büyük olan Allah Rasülü"nün (sas) harika ahlakından birkaç ışıltıdır. Mutlu olmak ve mutlu etmek istiyorsak her alanda olduğu gibi aile içinde de O"nu kendimize örnek almalıyız. Bu şekilde yeni nesiller olan çocukların gönlünü daha ilk baştan fethedebiliriz. Gönül insanı olmamız temennisiyle!

    alıntı
#20.09.2009 12:50 0 0 0