Her şeye boşver; öylesine sev ki,
sevdiğini bile umursama, salt kendin için sev,
bencilce yaşa aşkı, bütün maddesiyle...
Yaşamdan elinde kala kala salt yaşadığın
sevgiler kalır sonunda, ne şu, ne de bu...
Bütün onlar, aşkı yaşamak için gerekli olan
- ne yazık ki gerekli olan- gereklerdir.
Aslolan aşktır yaşamda...
Dolu dolu, dolu dizgin, zilzurna, saniye saniye
aşkı yaşayarak sev...
İki yıl, üç yıl sürecek diye umutlanıp enayilik etme...
İster sürer, ister sürmez... Sen o anı yaşa yeter ki...
Yitirdiğin zaman; yaşadıklarını kazanmış olacaksın...
Sonunda elbet yitireceksin, ama yitireceğini hiç
düşünme; çünkü aynı zamanda kazanmışsındır da...
Anılar kazanıyorsun daha ne...
İç o zaman, sarhoş ol...
Yüce şeyler düşünme severken,
sevgiyi berbat edersin; çünkü sevginin
kendisinden daha yüce bir şey olamaz..
Türk gelenekleri, görenekleri öyle...
Sakın bu aptallığı yapma...
Severken yirmi yıl sonrasını değil,
yirmi dakika sonrasını bile düşünme,
sevinin içine edersin...
An an yaşa, derin derin hem de...
Afferin sana...
Çok sevindim. İşe güce boşver.
Artık sana ne Surname'yi,
ne de başka şeyi soruyorum.
Keyfince yaşa, sev... Sevildikçe sev,
sevilmeyince de tastamam boşver ve
o zaman o güzelim yalnızlığına sarıl...
O yalnızlık ki, bütün sevgilerden daha güzeldir
ve sonunda onun koynuna girmek için
kendi kollarımızla kendimizi sararız...
O zaman da hiç üzülmeyeceksin.
Çünkü nasıl olsa, sığınacak bir yalnızlığımız var;
günün birinde anamız bile bizi bırakır gider
ama o yalnızlığımız, biz yaşadıkça bizi hiç bırakmaz...