BİR YUSUF MASALI - İKİNCİ BAB

Son güncelleme: 06.11.2022 12:57

  • İKİNCİ BAB

    YUSUF'UN KAÇIRILIŞIDIR

    Tohumu

    Anasının rahmine

    Bir ilkbahar sabahı düşmüş.

    Baharmış.

    Dışarda rüzgar.

    Dışarda dallarda,bulutlarda

    Toprakta delimsirek çırpınışlar.

    Bir yanda hışır hışır emeniyor börtü böcek

    İrili ufaklı bütün kuşlar

    Suskun buldukları korunakta

    Öte yanda tabiat

    Bir kadınla bir erkeğin yatakta

    Terli telaşıyla yarışa yelteniyor.



    Ah, bu hep zaten böyle oluyor

    İnsanlar tabiatı her zaman heyecana boğuyor

    Çünkü kuşlar ve böcekler gibi değil

    Bulutlar ve ırmaklar gibi sevişiyor insanlar

    Sevişerek çiseliyorlar dünyayı

    Yalnız ilkbahar gecelerinde değil

    Sevişiyorlar

    Sonbaharın mağmum karanlığında

    Kış gelince hakaretamiz bir soguk çattığında

    Yaz olunca ısınan baygınlığın çözeltisi yüzünden

    Sürgün günlerin birinin batımında

    Birisi bir başkası yerine seyahat ederken

    Yusuf'a doğru giden her eğimde

    Her hangi bir vakte denk düşüyor

    Sevişme anı.



    Erkine göz değen bir beyin oğlu Yusuf

    Annesi han kızıymış

    Doğmuş ve bir zaman

    Ev içinde,şehirde

    Halayıklar,lalalar

    Yaşamış göz altında.

    Sonra bir gün

    Birden bire

    Bir değil yüzlerce feryat

    Hani çocuk?

    Nerede?

    Onu son kez gören kim?

    neden hiç bir izi yok?



    Yusuf

    Üç cin tarafından yedi yaşında

    Kaçırılarak karışmış oldu kırklara.

    Haz ciniydi ilk göz koyan:Kızguran derlerdi ona

    Öyle bir cindi ki canın tam ortasında

    Bu dünya, öte dünya

    Nerelerden geçiyorduysa ikisi arasındaki çizgi

    Yoktu ayrım yerini bu yaratıktan daha iyi bileni

    Çocuklukla,gençlikle,yaşlılıkla

    Geçen ömrü içinde dağılır ve toparlanırken insan

    Hep duyulan

    Haz cininin kopardığı gürültüden başka bir şey değildi.





    Hazzı ne dışından,ne içinden tavsif edebilirsiniz

    Hazdır

    Dünyalar sanmayın bizi içine çeken

    Hazdır dünyalardan bütün emdiğimiz

    Daha başından beri

    Henüz cenin iken biz

    Kalbin de cesameti belli belirsiz iken

    Hangimiz hazzın bize neler ettiğini bilmeyiz?

    O cin hiç uğramamış olsaydı semtimize

    iyi olsun,kötü olsun neye yöneldiysek

    Aklımız başımızdayken veya delirdiğimiz zaman

    Canımız susmayı ve konuşmayı çektiğinde

    Oraya hepimizden önce varmış olurdu kızguran.



    Canı hazla tanıştıran işte bu cindi

    Bu cindi Yusuf'u kaçırma işinde

    Şebekenin başını çeken

    Peki,neden Yusuf? Ve kaçırma neden?

    Derinlik kelimesi

    Bu bapta işimize yarıyor

    Şimdi size

    Hüsnü Yusuf'tu o

    Güzellik timsaliydi desem

    Bilirim söylediğim tartışma açmaktan öteye geçmez

    Kime göre güzellik?

    Çağlar içinde konulmuş mu bir kanun?

    Hem nerede görülmüş

    Tek başına güzellik

    Kendi ayakları üzerinde dursun?



    Şehvet, hüsran, hatıra, mukavemet

    Bunların çarkına kapılanda

    bir güzellik doğuyor

    İnsanlar hep böyle şeylerin yedeğinde buluyor güzelliği

    O sebepten ola ki

    Güzel yine de güzel solarken bile.

    Çünkü her soluş merhamet uyandırıyor

    Çünkü merhametti ona önceden rengi veren de.



    Yasasız ve solup giden

    Bir güzellik değildi Yusuf'un güzelliği

    Yoktu tabiattan ve tarihten tanış olduğumuz

    Hüsnü Yusuf'u yeden hiçbir duygu.

    Hüsnü Yusuf o hüsnü Yusuf'tu ki yanı başına

    Yalnızca en gerekli şey konulmuştu

    Ne duygu, ne ihtiras, ne düşünce,

    Ne mükemmel bir mantık...

    Derinlikti Yusuf'u güzel kılan

    Gerçekte Adem soyuna ait olmayan

    Ve sanki bir yeminle onlara hep bağlı kalan

    Derinlik.

    Derinlikti Yusuf'la varoluşun bağını kuran

    Bu çocuğun yüzünden başka yüzlere yansıyan şey

    O bir engin ezinti, bir terennüm gibi

    Devam

    Diyordu devam etsin devam etse gerek

    Derinlikten cayılmasın

    Kopsun kıyamet.



    Bu çocuk ne giyerse giysin

    Giysilerin üzerinde duruşu

    Neye dokunursa dokunsun ona ellerini

    Yerle göğün bağlacına ermiş gibi sunuşu...

    Ya Rabbi, bu derinlik ne demek oluyor?

    Başını çevirirken bu çocuk

    Sanki affı muhakkak bir günah

    Saklıyor.

    Esrar dolu kimine göre belki bu baş

    Ama bilgelik güdümüyle Yusuf'a bakarsanız

    Sırların güzelliğini görürdünüz

    Güzelliğin sırlarıyla sarmaş dolaş.



    Acunu oyalayıp acunda oyalanan

    Kıvılcımlı oklardan biri değildi Yusuf

    Güzel olmasına güzeldi

    Ama bunu söylemek

    Dile denk düşmüyor nedense

    Çünkü denilmez

    Silahlı bir birliğe bakıp :

    Ne de güzel bir ordu!

    Güzelse de güzel denilmez ordulara

    Savaşı hatırlatan hiçbir şeyi gönül

    Yatkın bulmaz güzel kelimesiyle anlatmaya.

    Yusuf'un güzelliği

    Bir çarpışma gibi içrek

    Bir savaş gibi yaman

    Terk ediş uyandırmıyor gidişi

    Bir kalış sunmuyor durduğu zaman.



    ''Mutlaka başka'' dedirtiyor oluşu

    Sineyi hatırlatıyor sinesi

    İnsanların

    sineleri olduğunu

    Gözleri çok fazla

    Çok fazla derin

    Her şeyi ezberletecekmiş gibi zora koşuyor

    Oysa ezberleyecek hiç vakit

    Bırakmıyor insanlara

    Çabucak

    Derinleşmeniz gerekiyor Yusuf'la karşılaştıysanız,

    Bitişmeniz isteniyor hakkı verilmiş bir anlamla.



    Haz cini kızguran

    Yazık olur, yanlış olur diye düşündü

    Hüsnü Yusuf

    İnsan dedikleri bu nankör, kan dökücü, cimri, unutkan

    Yaratıklar arasında bırakılırsa.

    Öyle ya

    Dünya ahalisinden hangisi

    Kendini hazır saydı şimdiye kadar

    Bitişmek için

    Hakkı verilmiş bir anlamla?



    Haz

    Güzellikten ayrılmak istemezdi

    Arınmak isterdi haz

    Hazzı arıtmaya güzellik yeterdi.

    Kaçırılmazsa, insanlar arasında bırakılırsa Yusuf

    Bir gün, nasıl olsa, er geç

    Güzelliğin yanı başına bir şehvet

    Bir hüsran, bir hatıra

    En azından insanların o hiç vazgeçmedikleri

    Bir mukavemet eklenecekti.

    Güzellik bulandıkça

    Haz bulandırılacak

    O zaman Hüsnü Yusuf'a bakan diyecek ki

    Güzel; ama bir pürüz var

    Güzel; ama başıma kim bilir ne bela açar

    Güzel; ama daha temiz olabilirdi.



    Kaçmalı Yusuf, kaçırılmalı

    Güzellik hazzı mutlaka arıtmalı

    Yoksa ben

    Önce ben, sadece ben, hep ben

    Diyerek nev'i beşer

    Pıtraklı ve pusarık bir tapınakta raks ederken

    Kendinden geçecek

    Hamleler, darbeler, sarılışlarla binlerce yıl

    Neleri çürüttüyse

    Onlarla geçinecek.



    Hazzın gücü Hüsnü Yusuf'u kaçırmak için yetmedi

    Yalnız yönelmek gelirdi Kızguran'ın elinden

    Yönelmek, yöneltmek, yönlendirmek

    Sevgilim! Sevgilim! Sevgilim!

    Başka ne söylenebilirdi?



    İnsan dediğin aceleci

    Cinler de acele etmeli

    Kızguran çabucak

    Yusuf'u kaçırmak için

    İki başka cinden yardım istedi

    İki cin daha

    Yönlendirmesi gerekti hazzın

    Güzellik hırsızlığına.

    Bunların ilki Sarlanan

    Eylem cini.



    Edim

    Dünden hazırdı güzelliği

    güzel olan her şeyi

    Köhne yığından kaçırmaya.

    Çünkü boy atmaya can atarken bir fidan

    Umursamaz çokluktaki kösteği.

    Eylem gerek tohumu çatlatmak için

    Yalnız doğurandır doğruyu bulan

    Neyse çok toprakta

    Gökte ne çoksa

    Bir an gelir

    Biriciklik burcuna edimle varır

    Eylemdir

    Tazeler, harap eder, küstürür, gönül alır

    Eylemle uçar bezginlikteki kir

    Dirilik erki kalırsa

    Yalnız eylemde kalır.



    İşte Yusuf'un güzelliği

    İşte arınmak isteyen haz

    Bir kez ''işte'' denildiyse artık durulmaz

    Bir şey bir şeye dönüşürken

    Eyleme geçilecek

    Ve yakadan düşecek bu bungun kalabalık

    Bir oluş yönünde sıyrılan her ne ise

    Edimle ilenecek çokluğa, katılığa

    Eyleyenler görecek yeganelik ne imiş:

    Nereden sonrası kübra

    Nereden önce sagir

    Kaç, kaçır, doldur ya da dök

    II faut agir.



    Haz cini eylem ciniyle bir araya gelince

    Belki herşey yapılabilirdi

    Evet, her şey

    İyi ve kötü.

    Acaba

    İyi veya kötü şey

    Aynı zamanda yerli yerince ve uygun mu?

    İyi olsun, kötü olsun diye yapmak istenilen

    Rast gelecek mi kendini var eden yöne?

    Bunu anlamak için haz cini Kızguran

    Yönlendirdi Gökleren'i

    Yusuf'u kaçırmaya.

    Güzelliği çalmak için çağrılan

    İkinci cindi bu

    Ödev cini.



    Hüsnü Yusuf kaçırılacak çünkü

    Bunun bir çünküsü var

    Her nesnenin kendine özgü

    Bir yeri var evrende

    Hazzın çünküsü yoktur

    Eylemin de

    Haz ve eylem

    Bilinmez nerede eğleşecekler

    Oysa yalnız nesneler değil duygular düşünceler

    Ararlar ve bilmek isterler benzerleri arasındaki yerlerini

    Bu yer bir yer olmaklığı yüzünden

    Ödevini gösteriyor her nesneye

    Giderek

    Her nesne ödeviyle

    Kaybediyor nesne niteliğini

    Ödevini yerine getiren ''o şey'' oluyor.



    Böylelikle ormanların kimliğinden söz açıyorlar

    Denizlerin kimliği, çöllerin, buzulların, sıradağların

    Ve kapanmak bilmiyor bir kere açıldımı söz

    Gökleren her tarafa bir şey yetiştiriyor

    Armağan verir gibi,tetiğe basar gibi

    Maden işçilerinin urbalarına kimlik

    Kumarhane kapılarındaki kabadayılara nişan

    Rujunu sürdükten sonra

    Aynada kendini öpermiş gibi yapan

    Sütüm yetseydi de doyurabilseydim, ne var?

    Sana almazsam neyim önümüzdeki yaz

    Ödevin cümleleri birer birer sayılmaz

    Yerine getirmeye bile gerek yok

    Tabiatla düşüyor

    Tarihle

    Yükseliyor durmadan

    Hem ödev

    Hem ödevi üstüne alan.



    Hepsi üç cindir bunların.

    Hazdır, eylemdir, ödevdir

    Yusuf'u kaçıran.

    Yusuf'u insanların dünyasında

    El alemin dipsiz düşkünlüklerine tutundurmayan.


    İSMET ÖZEL


    not: seri devam ediyor
#07.10.2005 14:00 1 0 0
  • Kardeşim Bir Yusuf Masalı Serisi için sana sonsuz teşekkür ederim. Bu hikayemizin akıcılığı için asıl anlatılmak istenen umarım anlaşılmıştır.
#07.10.2005 15:26 1 0 0
  • haz cini, eylem cini, ödev cini
#08.10.2005 16:29 0 0 0
  • Paylaşım için Teşekkürler Ellerine Emeğine Sağlık
#06.11.2022 12:57 0 0 0