Işsizlik Psikolojisi

Son güncelleme: 10.10.2009 12:32
  • Günümüzde, istihdam sorunu ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak kimi nitelik farklılıkları gösterse de, hala tüm ülkelerin gündeminde bir numaralı sorun olarak varlığını sürdürmektedir

    Bir ulusal ekonomi içinde çalışmak isteyen herkesin iş bulamadığı, insanların üretici güçlerinin üretim süreci içinde değerlendirilemediği, böylelikle potansiyel üretim gücünün tüketici duruma geçmesiyle insan gücü kaynaklarının israf edildiği bir durumda işsizliğin ortaya çıkaracağı üretim ve refah yitirimleri sorunun salt bir yönünü oluşturmaktadır.

    Sorunun çok daha önemli bir boyutunu ise, işsiz kalan kişilerde yarattığı korku, fiziksel ve ruhsal sağlığın bozulması, toplumun değer yargılarının yitirilerek ortaya çıkardığı ümitsizlik, yoksulluk ve toplumsal dayanışmanın bozulması oluşturmaktadır

    İşsizlik salt ekonomik bir sorun olmanın ötesinde, toplumsal ve kişisel içerimleri de olan çok yönlü bir olgudur Emeğin öteki üretim etmenlerinden farklı özellikler taşıması, insanın üretici gücünü simgelemesi, sermaye karşısındaki zayıf yönleri ve onun işsiz kalmasının beraberinde getireceği toplumsal sonuçlar işsizliğin önemli bir toplumsal sorun oluşturmasına yol açmaktadır Bu toplumsal sorunun tek tek işsiz kalan bireyler üzerindeki yansımaları da, olgunun kişisel boyutlarını içermektedir

    Türkiye'de ise, hızlı nüfus artışına ve kitleler halinde kırdan büyük kentlere göç olgusuna bağlı olarak ve sanayileşme yönündeki yapısal değişmenin hızlı ve dengeli bir biçimde gerçekleştirilememesinin sonucunda temelde yapısal bir işsizlik sorunu vardır Bu tam süreli açık işsizlerin yanı sıra, daha önemlisi, "istihdam içinde işsizler" diyebileceğimiz kısa süreli ya da eksik istihdam kipleri ülkemizdeki işsizlik sorunun asıl ağırlığını belirlemektedir
    İstihdamda işsizlik, ya da bir işte çalışır görünürken işsiz olanların sorunu, kendisini düşük gelir, yoksulluk ve çalışmasına rağmen asgari bir gelir sağlayamama şeklinde göstermektedir

    1 İŞSİZLİĞİN TANIMI VE UNSURLARI



    ILO'nun onadığı ve önerdiği işsizlik tanımı ise;

    "Belirli bir gün ya da hafta zarfında, belirli bir yaş kümesinin üzerinde bulunan aşağıdaki kategorilere giren kişiler işsiz kabul edilirler :

    1. İş akdi sona erdiğinden, ya da geçici olarak tatil edildiğinden dolayı istihdama elverişli konuma giren, herhangi bir işe sahip olmayan ve ücretli bir iş arayanlar,

    2. Daha önce hiçbir zaman istihdam edilmemiş olan ya da önceki statü durumu itibariyle bağımlı olmayan, veya emekli edilmiş ancak belirli bir dönem için çalışmaya elverişli olan kişiler,

    3. Belirli bir döneme nazaran gelecek bir tarihte yeni bir işe başlama konusunda anlaşma yapmış olup da, halen bir işe sahip olamayan ve çalışmaya elverişli olan kişiler,

    4. Geçici ve belirsiz bir süreyle ve kendilerine herhangi bir ödeme yapılmadan tensikata tabi olan kişilerdir

    Bir diğer ifade ile işsizlik :

    İşsizlik ile ilgili bilginin toplandığı hafta işi olmayan, işe başlamaya hazır; ve iş arayıp bulamayan kişiler olarak tanımlanmaktadır

    Bunun dışında DİE'nin istatistiklere konu olduğu için esas aldığı, işsiz tanımı içine istihdam halinde olmamak, ücretli veya ücretsiz bir saat bile çalışmamak, iş arama kanallarını kullanmış olmak, 15 gün içinde iş başı yapmaya hazır olmak girmektedir Bu çerçevede 4 temel unsur önem taşımaktadır

    DURUM : İstihdam dışı bulunmaktır

    2.GEREKSİNİM : İşsizin mevcut ücret oranında çalışma gereksinimi içinde olmasıdır

    3. DAVRANIŞ : Kişinin işe hazır ve çalışmak arzusu içinde bulunmasıdır

    4. EYLEM : Aktif olarak iş arama çabası göstermesidir

    1 İŞSİZLİĞİN NEDENLERİ

    Çalışma gücü ve isteğine sahip olup iş bulamayanların yada sahip oldukları işten kendi iradesi dışında ayrılanların işsiz kalma nedenleri çeşitlilik göstermektedir

    Teknolojide yaşanan hızlı değişimin yanı sıra çalışma hayatının eskiye oranla daha sık ve büyük değişimler göstermesi özellikle bazı çalışan gruplarının işsiz kalma riskini arttırmıştır Bu "yapısal boşluğun" giderek daha ön plana çıkan yönü, yeterli kalifikasyona sahip olup olmama sorunudur(6)

    Meslek eğitimi almamış kişilerin iş bulamama ve işsiz kalma oranları artmaktadır Eğitim düzeyi düşük olanların yanı sıra kadın iş gücünün çok düşük nitelikteki işlerde çalışmaları, daha az mobilite gösterebilmeleri gibi nedenlerle iş piyasasında dezavantajlı bir konumda yer aldıkları görülmektedir

    Bu yapısal işsizlik nedenleri yanında, işe karşı değişen tutum, işe güdülenmede yaşanan sorunlar ve bireysel nitelikli nedenlerinde işsizliğe yol açtığı görülmektedir Günümüzde gelişmiş ülkelerde yer alan işsizlik sigortasının işsiz kalmayı cazip hale getirip getirmediği zaman zaman tartışmalara yol açmaktadır Ancak araştırmalar isteğe bağlı işsizliğin çok az görüldüğünü ortaya koymaktadır

    2 İŞSİZLİĞİN İŞÇİDE ANLAMI

    İşsizliğin çalışan üzerinde yarattığı psikolojik ve ekonomik etkileri sadece bireyin kendisini değil çevresini de etkilemektedir Bu sorunlar değişik şekillerde ortaya çıkmaktadır İşsizliğin işçide anlamı önemli ve hazin sonuçlar yaratmaktadır

    Hayat Standartlarının Düşmesi

    İşletmelerin kapanması ekonomik hayatta fazlaca kıymetlendirilmektedir Çünkü bu durumda işsiz kesimin hayat standartları süratle aşağıya düşürülmüş olur İşçinin geçim kaynağı olan ücretin işveren tarafından ödenmemesi işçinin harcamalarını kısıtlar

    Çalışmadan Vazgeçme

    İşçilerin iş piyasası içinde uzun süre faaliyetsiz kalmaları bir takım sorunları beraberinde getirir Öncelikle işçide çalışma alışkanlığı kaybolur, iş zor gelmeye başlar, tembellik alışkanlık haline gelir İş hayatının sıkıcılığına ve iş şartlarındaki disipline geri dönmek zor gelir

    Psikolojik Durum

    İşçilerin hayat standardının düşmesi bütün aile fertlerinin etkilenmesine sebep olur Bu durum diğer fertlerini yasal olmayan yollarla para kazanmaya sürükleyebilir

    İşsizlerde meydana gelen korku ve kin onların psikolojik durumlarına etki eder İşçilerin psikolojik durumları öncelikle kendilerine ait olmakla birlikte daha sonra cemiyete etki etmektedir Bu durum düzensiz yaşanılan hayat tarzı ve tehlikeli bir gelecek hazırlar



    3 İŞSİZLİĞİN CİNSİYET VE YAŞ AÇISINDAN DURUMU

    İşsizlik sadece erkeklerin değil çalışan kadınlarında en önemli sorunudur Kadın işgücü erkek işgücüne oranla daha az arz edilse de maddi ve manevi etkileri her iki cins içinde aynıdır

    Öte yandan yaş açısından bakıldığında işsizlik farklı sorunlar yaratır Genç işsizler (13-19) orta yaşa oranla işsizlik problemlerinden daha az etkileneceklerdir Çünkü orta yaş çalışanlarının yüklendiği sorumluluk daha fazladır

    Kadın işgücü

    İşsizlik üzerine yapılan araştırmalarda erkek işgücü kadın işgücüne oranla daha ön plandadır Bununla birlikte işsizliğin rahat yaşamaya etkisi, negatif tesirleri erkek ve kadın için aynıdır

    Yapılan araştırmalara göre kadınların işlerini kaybettiklerinde yaşadıkları stres erkeklere oranla daha azdır Kadın ve erkeklerin psikolojik ve dışsal semptomlarını belirleyen durum ve yerine koydukları değerler arasında çok fazla fark yoktur Bulunan farklılıklar, her bir gurubun kaybedilen işe karşı gösterdikleri tutumdur Erkekler, sorunun odak noktasını bulacakları ortaklarla yeni iş aramaya bağlarken, kadınlar üstlendikleri sosyal sorumluluğun getirdiği yükü odak noktası olarak görmektedir

    Genç İşgücü (13-19 Yaş Arası)

    İşsiz gençler orta yaşlılarla karşılaştırıldıklarında problemlerinin daha az olduğu görülür Gençlerin insan ilişkilerinde yaşadıkları olumlu fırsatlar, yeni arkadaşlıklara ve boş zaman aktivitelerinin şekillenmesini sağlar Finansal ihtiyaçları yaşlı gruba göre daha azdır Bununla birlikte geçlerin istedikleri deneyim ve sosyal pozisyonlarında değişme ve gelişme, diğer işsiz kişilerde gördükleri kötü ekonomik koşullar sonucu kötü yönde etkilenir Çünkü geniş çapta işsizliğin oluşumu gençlerin, kişisel sorumluluk ve sosyal statü gibi güçlü konumların oluşumunu azaltmaktadır

    Orta Yaşlı Işgücü

    Orta yaş işgücü işsizliğe karşı negatif bir etkiye sahiptir Devamlı olarak ailelerinin ihtiyacı olduğu finansal kaynakları sağlaması gereklidir Finansal ihtiyaçlar orta yaştan istenen kadar büyük ve aile bireylerinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar olmalıdır Ancak, gelecekle ilgili belirsizlik bu grubun işsizliğe karşı olan belirsizliği bilememesi durumunda ailedeki bireyleri kötü yönde etkileyebilecektir

    Uzun Dönem İşsizlik

    Kaybedilen iş yaşamı etkilemektedir Işi kaybetmeyle kötüleşen şartlar sonucu zihin sağlığı da bozulmaktadır Bu durum orta yaş işgücünü etkilemektedir Genç işgücünün uzun dönemde etkileri daha farklıdır Gençlerin zihinsel sağlığı orta yaşa göre daha kuvvetlidir



    Genç işgücünde daha çok çevreye karşı itaatsizlik ve davranış bozuklukları görülmektedir



    4 İŞSİZLİĞİN PSİKOLOJİK SONUÇLARI VE TOPLUMSAL MALİYETİ

    İş kaybının yaratacağı kaygı çalışma olanağından yoksun, bağımlı çalışan kesimde ve işsizlik sigortası bulunmayan ülkelerde insan hayatı üzerinde derin izler bırakmaktadır Tehlike teşkil eden bu durumun sonuçları ülkesel ve küresel bir genişliğe sahiptir İşten yoksunluk şu durumları da beraberinde getirmektedir

    · Ekonomik güvencenin ve ihtiyaçların giderilmesini sağlayan gelir kaynağının kaybı,

    · "Ailenin rızkını sağlayan kişi" rolünün sona ermesi,

    · zaman duygusunu ve buna bağlı olarak düzen algısını kaybetmek,

    · Bireysel ve sosyal mesleki perspektifin yok olması; bunun yerine sosyal açıdan itilmişlikle karşı karşıya kalma,

    · İş arkadaşlarıyla olan sosyal ilişkilerden yoksunluk,

    · İş yerindeki sosyal yaşamın uyarılarından yoksunluk ve sosyal çevreyle olan bağların kopması,

    · Bir yaşam ifadesi ve bir şeyler yapma ihtiyacının ve tatmin yeri olarak işteki meşguliyetin yitirilmesi,

    · Topluma yararlı olma ve işe yarama duygusunun kaybı

    Bu yoksunlukların neden olduğu sorunlar bireylere ve toplumlara göre büyük farklılıklar göstermektedir

    Bireyler işsiz kaldıklarında ve maddi yoksunlukla karşı karşıya geldikleri zaman bu duruma tahammül edemezler İşsizlerin çalışanlara karşı kompleksleri artmaktadır İşsiz birey yeniden çalışmaya başladığında daha zayıf ve işine karşı daha güvensiz olmaktadır Daha önce çalıştığı işteki gibi bir psikolojiye sahip olamazlar Yeni işlerinde iş yerinde çalışan diğer işçilerin güvenilir ve etkili konumlarıyla çatışma içine girerler İşte taktirsizlik, işini kaybetme ve paraya muhtaç olma durumu işsizlerin insanlarla ilişkilerine de yansımakta ve onları yıkıcı işsizlik psikolojisine sokmaktadır

    Genç ve orta yaştaki işsizlerde işlerini kaybettikten sonra kişisel temaslarında önemli ölçüde değişiklik gözlenmektedir Sosyal ilişkileri azalır, sosyal saygınlığını yitirir, değerlerini kaybeder ve günlerini evde geçirmeye başlarlar Bu durum zaten sağlanamayan sosyal iletişim üzerinde düşen prestij ve tercihlerin değişmesi nedeniyle geniş etki yaratır

    İşsizliğin getirdiği yoksunluklar genel olarak üç başlık altında toplanabilir: Somatik Sorunlar, Psişik Sorunlar ve Toplumsal Maliyet Yaratıcı Etkiler

    1 Somatik Sorunlar

    1929 Dünya Ekonomik Buhranı sonrasındaki deneyimlere ve daha sonra 70'li yıllarda gerçekleştirilen bazı araştırmaların ortaya koyduğu verilere göre, işsizlik ve buna bağlı olarak artan yoksulluk şu sağlık sorunlarına neden olabilmektedir;

    · Beslenme bozuklukları,

    · Kas yapısının zayıflaması,

    · Vücut direncinin zayıflaması, bulaşıcı hastalıkların artışı, salgın hastalık tehlikesinin artması,

    · Mide-bağırsak rahatsızlıkları, kalp ve dolaşım hastalıkları gibi psikosomatik şikayetlerde artış,

    · Tansiyon, kolesterol vb sağlık göstergelerinde değişmeler,

    · Raşitizm hastalığında artış,

    · Direncin azalması ve kötü bakım nedeniyle deri hastalıklarında artış,

    · Bebek ve çocuk ölümlerinde artış,

    · İş yapma gücünün azalması,

    İşsizliğe neden olan genel ekonomik koşullar, sağlık sektöründeki tasarruf önlemlerinin de etkisiyle, çeşitli sorunlara yol açtığından, yoğun işsizlik dönemlerinde, mevcut sağlık sorunlarının tam tedavi edilemeyip gelecek dönemlere sarkması olasılığı da bulunmaktadır

    2 Psişik Sorunlar

    İşsizliğin en dramatik etkileri insanın psişik yapısı ve kişiliği üzerinde etki yoğunlaşmaktadır Bilimsel araştırma sonuçları da bunu desteklemektedir İşsizliğin başlıca psişik sorunları şu maddeler altında toplanabilir:

    - Stres :

    İşini kaybedenler üzerinde yapılan çeşitli araştırmalar, işsizlikle beraber stres hormonlarının faaliyetlerinde artma olduğunu, gerilim, uykusuzluk ve sinirlilik durumları görüldüğünü, psikosomatik hastalıklarda artış olduğunu ortaya koymaktadır

    Öte yandan, ekonomik sıkıntı zamanlarında, stres ve psişik rahatsızlıkların erkeklerde daha çok 35-54 yaş, kadınlarda ise 25-44 yaş arasında görülmesi, RICE' a göre, bu kişilerin söz konusu yaşlarda mesleki yaşamlarının en yüksek noktalarında bulunduklarını ve çoğu kez ailenin varlığını sürdürebilmesi için "temel direk" rolünü taşıdıklarını göstermektedir Buna karşılık işsizliğin yarattığı stresten az etkilenen gruplarda vardır Önceden işsiz kalma tecrübesi olanlar, içinde bulunduğu durumun ciddiyetini kabul etmeyenler, ( savunma mekanizması ) sosyal çevresinden destek görmeyenler ve olaylar karşısında esnek davranabilenler strese daha az girmektedirler

    - Depresyon Eğilimleri, Umutsuzluk, İçine Kapanma :

    İşsizliğin büyük bir umutsuzluğa,çaresizliğe, yalnızlık duygusuna ve depresyon eğilimlerine yol açtığı görülmektedir İşsizler duygu ve düşüncelerini açıkladıklarında hayatın " boş ve karanlık" olduğunu, "yaşamanın anlamı olmadığını" söylemektedirler

    Depresyon nedeniyle kliniklere başvuran işsizler arasında sosyo ekonomik düzeyi yüksek kesimlerden olanların diğerlerine göre daha çok oldukları görülmektedir Mesleki pozisyon ne kadar yüksek ise, işsiz kalmanın psişik yükü de o oranda yüksek olmaktadır İşsizliğin psişik sonuçları ve işten hoşnutluk arasında bir bağlantı bulunmaktadır İşsizlik, işe güdülenmesi yüksek ve ancak yeniden işe girme konusundaki şansını az olarak karşılayan kişilerde daha yüksek psişik hasara yol açmaktadır

    - Özsaygının Zedelenmesi :

    İşsiz kalan birey, kendi kimliğini, sosyal konumunun ve kişiliğin gelişmesinde çok önemli rol oynayan bir faktörden yoksun kalmanın boşluğunu yaşayarak kendisine olan saygısını yitirebilir

    Özsaygıyı ayakta tutan unsurlardan biri olan topluma yararlı olma duygusu, özellikle erkekler için büyük ölçüde bir meslek ve iş sahibi olmaya bağlıdır Mesleğe işe verilen değerlerin çokluğu ölçüsünde, işi kaybetmek yaşamda üstlenilen rolün birdenbire daralmasına yol açarak kimlik krizine yol açabilmektedir Bu noktada toplumda işsizlere nasıl bakıldığının da büyük etkileri vardır İşsizlik sigortasının bulunduğu ülkelerde, işsizlerin " çalışmak istemeyip başkalarının sırtından geçinenler" ya da "işe yaramayanlar" şeklinde damgalanmaları ve bu durumun kendi suçları olduğu şeklindeki ön yargıların yaygınlığı özsaygıyı zedelemekte ve işsizleri suç duygusuna itmektedir

    - Toplumsal ve Ailevi Rolü Kaybetmenin Etkileri :

    İşsiz kalma, hem işyerindeki arkadaşlardan ayrılma, hem de ailede sahip olunan belirleyici rolün dayanaklarından yoksun olma anlamına gelmektedir

    İş arkadaşlarından kopuş toplumsal bağlardan uzaklaşmanın başlangıcı olabilmekte, işsiz kalma süresi uzadıkça aileyi de içine alan bir dizi soruna neden olabilmektedir Mali sıkıntıların ve işsiz olmanın verdiği ezikliğin etkisiyle sosyal ilişkilerden kaçınmakta, bu kaçınma sosyal izolasyonu daha ad güçlendirmektedir İşsizlik, ailedeki dengeleri bozan en önemli unsurdur

    - Belirsizliğin Neden Olduğu Psişik Baskı :

    İşsizlerin bir kısmı belirsizlik duygusu içinde yaşamakta ve bundan rahatsız olmaktadırlar Yeni bir iş bulunup bulunamayacağı konusundaki belirsizliğin ve üzerlerinde hissettikleri toplumsal baskının da etkisiyle, işsizler kendi yaşamları üzerindeki denetimlerini kaybetmekte ve geleceği planlama güçlüğü çeken bir karaktere bürünebilmektedirler

    3 Toplumsal Maliyet Yaratıcı Etkiler

    İşsizlik, bireye ve bireyin yakın çevresine verdiği zararlar kadar sonuçta herkes tarafından yüklenilen sosyal maliyetleri de olan bir konudur İşsizliğin özellikle geçlerde başıboşluk, alkol, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklar ile suç işleme eğilimlerini arttırdığı sıkça görülmektedir

    İşsizler topluma ve mevcut sosyo-ekonomik düzeye olan güvenlerini kolayca kaybedebilmektedirler İşsizlik sorunu sosyal çatışmalarda artışa ve ahlaki çöküntüye neden olarak toplumsal dengeleri derinden sarstığı için toplumdaki herkes tarafından büyük bir ciddiyetle ele alınmalıdır



    SONUÇ

    İşsizlik psikolojisi başlıklı çalışmamızda genel bir değerlendirmeyle şu sonuçlara ulaşılmıştır

    İşsizlik, az gelişmiş ülkelerin yanı sıra, gelişmiş ve sanayileşmiş ülkelerin de en önemli sorununu oluşturmaktadır Ancak aralarında bazı farklılıklar gözlenmektedir Bu farklılıklar, işsizliğin ya da çalışanın istem yetersizliğinden olabileceği gibi kentleşme sürecinin niteliğini ve sanayileşme hızına bağlı olabilmektedir

    İşsizlik, sadece ekonomik bir sorun değil toplumsal ve kişisel konuları da kapsayan çok yönlü bir olgudur Aşırı işsizlik gelir akışını engellemekte, günlük aktivitelerin akışını bozarak, aile ve toplumu etkileyerek ekonomik ve sosyal yaşamı olumsuz yönde etkilemektedir

    Çalışma istek ve gücünde olan insanların işsiz kalmaları onların değil yerleşik ekonominin kusurunu oluşturmaktadır İşsizliğin yaygın ve kronik nitelik taşıdığı toplumlarda işsizlikle birlikte yoksullukta büyümektedir

    Gelişmiş ülkelerde esas olarak tam süreli işsizlik sorunları önem taşırken, gelişmekte olan ülkelerde işsizlik kendisini daha çok kısa süreli istihdam ya da eksik süreli istihdam şeklinde göstermektedir; gelişmekte olan ülkelerde yaşanan "istihdamda işsizlik" olgusu, çözümü çok daha güç sorunları beraberinde getirmektedir

    İşsizlikle savaşımda ülkeler, ekonomik ve toplumsal yapıları, politik yapı ve felsefeleri, kültürleri değişiklik gösterdiği için farklı yol ve stratejiler izlemelidir Gelişmiş ve az gelişmiş ülkeleri karşılaştıkları işsizlik sorunun çözümleri bu açıdan farklıklar gösterecektir

    Kadın işsizlik oranı bir çok ülkede kadınların bazı nedenlerden dolayı çalışma yaşamından uzak durmalarına rağmen çok yüksektir Gençlerde ise, özellikle ilk işlerini arayan bireyler düşük maliyetle istihdam edildikleri için daha çabuk iş bulabildikleri gözlenmektedir

    Türkiye' de, hızlı nüfus artışına ve kitleler halinde kırdan büyük kentlere göç olgusuna bağlı olarak ve sanayileşme yönündeki yapısal değişmenin hızlı ve dengeli bir biçimde gerçekleştirilememesinin sonucu olarak temelde yapısal bir işsizlik sorunu vardır

    Türkiye'de işsizlik sigortası 1960'lı yıllardan itibaren en çok tartışılan sigorta dallarının başında gelmektedir Ülkemizde işsizlerin, bir işsizler ordusu oluşturacak kadar çok olması işsizlik sorununun gündemdeki yerini korumasına yol açmaktadır Ancak işsizlik sigortasının ülkemize uygunluğu, alt yapı yetersizliği, İş ve İşçi Bulma Kurumunun bu sigorta dalını yürütebilmesi tartışılmaktadır

    İşsizlik sigortasının Türkiye'de kurulması ekonomik ve sosyal demokrasinin gelişmesine olanak tanıyacak, Türkiye ve Avrupa Topluluğu arasındaki ilişkileri sağlamlaştıracak, işsizliğin toplumda ve aileler üzerinde yarattığı olumsuz etkileri onaracaktır

    Böylelikle Türkiye, OECD ülkesi arasında işsizlik sigortasını kuramamış tek ülke olma niteliğinden kurtulacaktır

#08.10.2009 10:08 0 0 0
  • allah kımseyı işsiz bırakmasın bu krızde eşim 6ay işsizdi of dıyorum gerısını sız dusunun
#10.10.2009 12:32 0 0 0