Sisler Bulvarı

Son güncelleme: 12.10.2009 20:30
  • 1983 yılındaki şirketin hesaplarını inceliyordum. Margaret'in giderken masanın üzerinde bırakmış olduğu mektuplara bir anda rast geldim. Ağır adımlarla odanın içerisinde bir o yana, bir bu yana gezinirken, mektupları açıp açmamak arasında tereddütteydim.
    Margaret'in beni terk edişi, yerine koyulmayacak bir şeydi. İki aşık iken nasıl oldu da bir anda düşman saflarında yer almıştık.
    Bir sürü mektup masamın üzerinde okunmayı bekliyordu. Margaret'e karşı hala aşkımda bir azalma yoktu. Gidişinin ardından bilinmeyen gölgeler ve sisler üzerimde adeta dolaşıyordu. Fakat, Margaret aklımdan bir türlü çıkmıyordu.
    Mektuplar; sarı beyaz zarfa konulmuş mektuplar!
    Hala neden o kadar huzursuzdum; büyük bir yanlışlık mı yapmıştım acaba?
    Margaret'le hikayemiz sisler bulvarında başlamıştı. En büyük aşklarımdan biriydi. Onunla karşılaştığım gün, ne yapacağımı bilemez bir halde sisler bulvarında yürüyordum. Bulvarın köşesini dönerken Margaret bana doğru geliyordu. Etkileyici bir güzelliğe sahipti. Sisler arasında onu görebiliyordum. Bir adres sormayla başladı hikayemiz. Sonra, o gün uzun uzun yemekte konuştuk. Oldukça neşeli bir gündü. Sonraki günler ve gecelerde evimizdeki şöminenin başucunda sarmaş dolaş oturup, sisler bulvarını seyrediyorduk.
    Şimdi hepsi hayallerde kaldı.
    Margaret'in gidişinden birkaç gün sonra, geri dönecekmiş gibi hala saçma bir içgüdüyle onun geri dönmesini bekledim. Onunla yan yana olduğumuz zamanlar geliyordu aklıma. Mutlu oluyordum. Ve tam mutluluğun kapısı açılırken, o kapıyı örten beni aldatan bir kadınla karşı karşıya kalıyordum. Gözlerini bana doğru dikmiş "üzgünüm" diye söyleniyordu ve ondan daha da nefret ediyordum.
    Onu o kadar çok sevmiştim ki, bu sevginin nefretle solacağını düşünmüyordum. Şimdi ise bana yaklaşmasına dahi izin vermek istemiyorum.
    "Yoksa Margaret burada tam karşımda olsaydı bunları ona söyleyebilir miydim? "Bilmiyorum. Ne kadar kötü bir durumdayım. Bir yanda mektuplar, diğer yanda nefret.
    "Ya Margaret'te gerçekten beni seviyorsa?
    Ya o mektuplarda benim düşündüğümden farklı bir hikaye uydurursa. Ya ben yanılıyorsam?
    Gördüklerim onu çok sevmemin bir yanılgısı, ya kötü bir şaka olursa?" Bu durma bir çözüm yolu bulmalıyım.
    Bu günlerde sevdiğim herkese bir şeyler oluyordu. Yoksa bende mi anlayamadığım bir değişiklik vardı.? Bunu bilemiyordum.
    Mektupları görünce aslında neredeyse heyecandan ölecektim. Kendime bile itiraf edemediğim duygularım artık bu kadarına dayanamıyordu. Uzun bir süre Margaret'in mektuplarıyla bakıştım durdum. Kuşkusuz açacaktım. Ama bu süreç Margaret'in gidişinden daha ağır geliyordu bana.
    Mektuplar bir anda Margaret'e karşı nefretimi susturmuştu. Onları masada görünce biraz rahatlamıştım. Daha fazla mektuplara bakmaya dayanamayarak bir tanesini elime aldım. Margaret'in gidişinden bir hafta sonra, mektupla sanki Margaret'in elini tutar gibi oldum. Zarfı açtığımda Margaret'in kokusu sanki mektupla bana gelmişti. İçim buram buram Margaret kokuyordu. Onu ne kadar çok sevdiğimi ve özlediğimi anladım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atışlar yapıyordu.
    Oturup mektuplardan bir tanesini açtım. Okumaktan başka çarem yoktu. Margaret, yüreğime çıkarılması zor bir ok gibi saplanmıştı. Kararlı bir şeklide mektubu okumaya başladım.
    Merhaba Eathen!
    Şimdi nasılsın?
    Ellerinin arasından kayan güneşin ara sıra belirgin yüzünü görebiliyor musun?
    Konuşamıyorsun değil mi? Kendini bu duruma alıştırmak için biraz zamana ihtiyacın olacak. Ve, güneşi tekrar görmek için yarını beklemelisin değil mi Eathen?
    Sana demiştim. Bir gün daha bekle! Beklemedin Eathen? Beklenmeyen bir ziyaretçiydin o an benim için. Dinlemedin beni. Neler oluyor diye bile sormadın. Teker teker aramızdaki her şeyi yıkıp attın. Gördüğün manzaranın beyninde bıraktığı etki, senin hayal ürünündü ona aldandın.
    Beni öyle göreceğini düşünemezdim bile. Ama yanılmışım. Bu ilişkinin sonunda doğan gerçeği, sende bende kabul etmek zorundayız Eathen!
    O vakit gitmem gerekliydi. Yapabileceğim tek şey seni terk etmekti. İnançsızlık sevgiyi devam ettirmiyordu. Beni öyle görmeni istemezdim. Bu yaşadığımızın bir kabus olmadığına inanmak isterdim. Perişan bir halde hayatından çıktım. Bu ayrılığa hazırlıksızdım. Ama Eathen! Bu ayrılık sürecinde seni gerçekten tanıyamadığımı anladım. Şimdi gitmem gerek. Bu durumla yaşamak zor! Ama yapabileceğim bir tek şey var. Senin gibi bir anlık duygularıma yenilip sisler bulvarında tekrar buluşup, bu aşkı alevlendirmeyi düşünüyorum. Ne dersin?


    Yazan : Melodi AKÇAY

#12.10.2009 20:30 0 0 0