Busenin Göz Yaşları 29

Son güncelleme: 15.10.2009 21:22
  • Busenin Göz Yaşları 29 Öyküsü - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü

    Kız kurusu Selma,dünürcülük meselesini ağbeysine söyleyip söylemediği konusundaki kuşkusunu gidermek için aklı fikri,Buse'deydi.Damadı görmeye birlikte komşuları Zehra'ya gitmişler,kısa da olsa yakın tanışmadan sonra Buse'nin söylemiş olduğu fikirleri,gönlünü ferahlatmıştı:

    "-Bence,damatla geçinip gidersin.Ağzı var dili yok adamcağızın.Anasının yanında çocuk gibi elleri dizlerinin üzerinde oturuyor.Biraz anası sorun çıkarabilir.Onu da idare etmek senin elinde.İkiniz de benim dediğim dedik derseniz,yuva yıkılır,olan çocuklara olur...Bence bu işin zor bir tarafı yok.Sen de ılımlı olmazsan,ilk zamanlardaki bana saldırdığın gibi saldırırsan;kim kime dayak atar doğrusu bilemem..."

    "-Aman Buse gelin, düşündüğün şeye de bak.Ben her halden anlarım.Bakma seninle ilk zaman hır gür ettiğime...Eltilerimin şişirmesine gelmiştim,o zamanlar...Ben, dostumu düşmanımı geç de olsa anladım valla.Sen, bağrı yanık bir insansın, neyin ne olduğunu az çok anlarsın.
    Bana kalırsa da bu damat olacak adam, anasının dizinin dibinde oturan sünepe kılıklı birine benziyor ama.Artık onu adam etmek de bana düşüyor.Anasının dırdır yapması da pek o kadar önemli değil.Peş peşe üç dört tane çocuk yapıp da kaynanam olacak o kadının kucağına verdim mi : "hadi ana bu çocukları hep beraber bakalım" diye işte o zaman benimle uğraşmaktan vaz geçip kendi derdine düşmeye başlar...

    "-Vay be Selma ablam ta nereleri düşünmüş baksana..."

    "—Ha ha ha ha."

    Aralarında geçen bu konuşmalardan sonra işin bütün çözüm noktası ağbeysi Ahmet efendiye kalıyordu.Nasıl olsa bunu da Buse halledecekti.Şimdi misafirlerin gelmesiyle Buseyle yakın temas kuramıyor,ağbeysiyle aralarında neler geçip geçmediğini soramıyordu...Paldır küldür yanına gidip,

    "-Çabuk söyle Buse gelin,ağbeyimle konuştun mu benim meselemi ha?" diye söylemiş olsa

    "-Ya bu kız amma da koca delisi olmuş" diyebileceğinden utanıp sıkılıyordu. Bunlar düşündüğü içinde Buse'nin annesiyle öyle ilgileniyordu ki;kendi öz annesine bile o kadar fazla ilgilenmemişti sanki.Etrafında pervane oluyor,aklına ne gelirse olur olmaz her şeyi anlatıyordu.Buse'den evire çevire dayak yediğini bile ballandıra ballandıra anlatmıştı da annesiyle birlikte kahkayla gülüşmüşlerdi...Buse'nin annesinin konuşmaları da olumlu,aynen kızı Buse gibi düşünmekteydi:

    "-İyi kötü geçip yapmak, her iki tarafa da düşüyor kızım.Bu işler karşılıklı.Tek taraflı her şey yıkılmaya mahkum.Onun kızdığı şeylerin üzerinde fazla inatlaşmayacan.Sükut geçecen.Belirli süre sonra eğer seni seviyorsa zaten hatasını anlar,senin gönlünü almak için sana sevgiyle yaklaşır.Erkekler hep böyledir zaten.Önce aslan gibi kükreyip karşısındaki hatunu sindirdikleri zaman ruhen tatmin olduklarına inanırlar...Ama belirli süre geçtiğinde; içten içe hatalarını anlayıp," ben ne yaptım?" diye pişmanlık bile duyarlar... Bunun için evlilikte dik kafalı olmayacak uyumlu olmanın yollarına bakacaksın,tamam mı kızım?..."

    Selma,Buse'nin annesinin bu konuşmaları karşısında: "...amma da kükreyecek aslanı buldum karşımda.Mübarek ana kuzusu gibi anasının dizinin dibinde oturmaktaydı..." diye aklından geçirmiş hafiften gülümsemişti de.

    Misafirler,geldiklerinin ertesi günü Amasya'ya geri dönmek istedilerse de Ahmet efendi,Buse gücenmesin diye fazla ısrar edince kalmak zorunda kaldılar.Araya Selma'nın istenmesi olayı da çıkınca konakta aklı başında bir büyük olsun düşüncesiyle onlar da razı olmuşlardı yapılan ısrarlara...

    Buse,kocasına :

    "-Son kararını verdin değil mi,Selma için?.."

    "-Sana söylediğim gibi.Bu cumartesi öğleden sonra gelsinler,istemeye..."
    Buse'yle kocasının kısa olan bu konuşmalardan kesin karar ortaya çıkmış oluyordu...

    Kız tarafı da oğlan tarafını sabırsızlıkla bekliyordu...

    Oğlan tarafında da farklı bir telaş hakim sürmekteydi. Salih,yine annesinin dizinin dibine oturmuş annesinin konuşmalarını dinliyordu:

    "-Bak oğlum,kısmetin buradaymış.Sen de üzülüp duruyordun,bekar kalacam,baba olamayacam diye...Kızı beğendin değil mi.Maşallah bülbül gibi konuşuyordu.Elinden de her iş geldiği belli oluyordu canım.Ben,karşımdakini bir bakmada anlarım,hırlı mı hırsız mı olduğunu diyenin hesabı...Bu zamana kadar çıkan kızları niye beğenmedim,sanıyorsun?Hepsinin de kendilerine göre birer kusurlarını kesinlikle bulmuşumdur..."

    Salih, annesin her konuşmasını onaylıyordu:

    "-Haklısın anem, sen malın eyisini gözünden tanırsın.Ben biliyom zaten senin ne gadar akıllı bir anne olduğunu..."

    "-Afferim oğlum sana.Bu cumartesi günü,kızı istemeye gideceğiz.Amcana da haber ver de yanımızda erkek olarak bir büyüğümüz olsun,değil mi.Kimi kimsesi yok demesinler..."

    "-Tamam,anem.."

    "-Yarın pastaneye gidecen şöyle iyisinden çikolata yaptıracan oğlum.Sakın cimrilik yapıp da adi çikolata ya da şeker almayasın ha.Sonra bunlar amma da pintiymiş demesinler.Yoksa bir çikolata yüzünden bütün işlerimiz ters gider ha..."

    "-Yok anem,öbür kız istemelerdeki hatayı bi daha yapar mıyın heç...Bu sefer parama acımayacam ya.Yoksa fazla damahkarlık yüzünden garısız kalırım ..."

    "-Aferim sana şimdi akıllandık ikimizde..."
    Cumartesi öğleyin çabucak geldi,diğer günler gibi.Su gibi kayıp gitmişti zaman...

    Salih,annesi ve amcası Hasan ile Konağın kapısını çalıp,

    "-Tanrı misafiri kabul ediyor musunuz? "Diye beklenen misafir olduklarını belirtmiş oldular.

    Karşılıklı guruplar,konağın salonundaki yerlerini almışlar,karşılıklı hoş sohbet,havadan sudan konuşuyorlardı.

    Damat,yine anasının hemen yanında süt dökmüş kedi uysallığında etrafına bakıyor sorulan sorulara cevap vermeye çalışıyor,başka da bir şeye burnunu sokmamaya özen gösteriyordu.Dünürlüğe gelmeden önce anasının sıkı sıkıya olan tembihlerini unutmamıştı:

    "-Aman oğlum,kızı hemen verecekler diye sevincinden havalara uçtuğunun belirtilerini yapmayasın sakın.Sonra bu adam çocuk akıllı derler sonra.."

    Damad adayının amcası söze yavaştan başlamış ağır ses tonuyla kız kurusu Selma'yı istemeye başlamıştı:

    "-Efendim, ziyaretimizin asıl nedeni karşınızda gördüğünüz oğlumuz Salih'e Allah'ın emri,peygamberin kavli ile kızınız Selma"ya talibiz..."

    O sırada Selma ise çay servisini yapmış, elindeki tepsiyle dışarı çıkmaktaydı.Kız isteme sözlerini duyar duymaz,dışarıda kapıyı hafifçe aralık bırakarak olanları dinlemeye başladı.

    Ahmet efendi:

    "-Ayaklarınıza sağlık. Bizleri kabul edip buralara kadar gelmişsiniz.Allah yazdıysa bizlere de hayırlı olsun demek düşer."

    Amcası:

    "-Hepimiz içinde hayırlı olsun efendim. Biz düğünü hemen yapmak istiyoruz."

    Ahmet efendi.

    "-Tamam,bence de hemen yapalım.Hemen düğün hazırlıkları yapılsın.Bu hafta davullar çalmaya başlasın.Hatta bu gençlere benden jest olsun.İki başın eksiğini de ben karşılayacam...Damadımızı fazla yormayalım.Zaten tek maaşla ömür boyu yorulmuş zaten..."

    Damadın amcası, Ahmet efendinin derinlemesine yaptığı ince alayı karşısında biraz rahatsız olmuştu ama sonra da" aman canım bu kadar varyeti içerisinde ona dokunmaz"diye sessiz kalmayı yeğlemişti...

    Salih'in çikolataları afiyetle yenmiş bu işin ciddiyetine inanılmış,bir hafta sonra davul, zurnalar gümbür gümbür çalmaya başlayacaklar...




    Ayhan Sarıkaya
#15.10.2009 21:22 0 0 0