ilk görüşte aşk olmazmış. Kim demiş bunu. Sana sevdam, ışıl ışıl parlayan yemyeşil gözlerinle başladı. Engin denizler gibi derindiler. Adeta içine çekmişti beni. Bakışlarının büyüleyici etkisiyle, savaş vermiyordum. Teslim ettim gözlerimi sana. Onlar artık senindi. Tıpkı yüreğim gibi.
Hele gülüşün ömre bedeldi. Sen nerelerdeydin bunca zaman? Sanki hep seni beklemiş gibiydi yüreğim. Sen nasıl şeydin? Sen gerçek miydin? Yoksa serap mı? Hangisiydin? Yok yok sen gerçektin. Hayallerimi, rüyalarımı sen süslemiştin yıllarca. Bilmiyordum. Kimdin? Nerelerdeydin? Sanki bir yerlerden tanıyor gibiydim seni. Gözlerine baktığım anda hayal olmaktan çıkmıştın artık. Kim demiş hayaller gerçekleşmez. Bak, gerçekleşti işte! Sen, beni görmedin, tanımıyordun bile. Yıllarca da varlığımdan haberdar olmayacaktın. Gözlerim, onca kalabalığın içerisinden senin gözlerini seçti. Bir daha onun gibi gözlere rastlamayacaktı gözlerim. Yıllarca sürecek bir sevdaya düşürdüler beni. Karşılıksız olacaktı. Seni ilk gördüğüm anda biliyordum. Senin, yanına gelip tanışmak imkansızdı. Çünkü, cesaretim yoktu. Bu ürkek ve çekingen halimle!
Zaman ilerliyordu. Gözlerimi gözlerinden kaçırdığım bir anda, terk etmişti beni gözlerin ve bedenin. Artık aynı havayı solumuyorduk. Sen gitmiştin. Yüreğim ve gözlerim üzülmüştü. Yıllarca o mekana gidip bekledim seni ve o yeşil gözleri görmeyi. Yıllarım seni beklemekle geçti. Belki yine gelirsin diye. Bu yüzden başka sevgilere, aşklara açmadım kalbimi. Beklemek meğerse ne kadar da acıymış. Oysa vardın, gerçektin. Ama nerelerdeydin? Sen umuttun, sen bir rüzgardın. Tenime değip geçen.
Ben buralardaydım. Gelip beni bulmanı istiyordum. Ama sen beni tanımıyordun ki. Seni bulmak için çok uğraştım. Yıllarca süren bu sevdayı sana söyleyebilmek için. Seni bulsaydım. İlk günkü ürkek ve çekingenliğim olmayacaktı üzerimde. Sevgimi, aşkımı sana doya doya haykıracaktım. Tek umudum buydu. Bir yerlerde birinin seni taparcasına sevdiğini bilmendi. Çok uğraş verdim kendimle. Nice savaşlara yenildim içimde. Hepsi senin içindi. Ama yinede bıkmadan usanmadan seni aradım her yerde. Sanki, yer yarılmış içine girmiştin. Umudumu hiç kaybetmedim. Taki o güne kadar. Bir gün eskiden tanıdığımız aile dostlarımızla sohbet ederken, fotoğraf albümlerine bakıyorduk. O anda seni gördüm. Bu yüzü yıllarca hafızamdan silmemiştim ki. Yine o güzel gülümseme ve gözlerle karşılaşmıştım. Kim bu diye sorduğumda, ismini söyledi dostumuz. O şimdi yaşlandı. Bu gençlik fotoğrafı dedi. Bana yaşlılık fotoğrafını da gösterdi. Hiç değişmemiştin. Sadece saçlarına aklar düşmüştü. Yüzündeki sıcak gülümseme yine aynıydı. Gözlerin ışıl ışıl parlıyordu. Nihayet bulmuştum sonunda seni. Yüreğim, daha bir heyecanla çarpmaya başladı. Bekleyişlerim o anda terk etti beni.
Ama, eski dostumuz ilgilendiğimi görünce, yüzünü bir hüzün kapladı. Anladım o an bir şeylerin olduğunu. Yıllarca beklediğim bu adamın kim ve nasıl olduğunu öğrenmeden çıkmayacaktım bu evden. Ağlamaklı gözlerle bana baktı dostumuz, "bu fotoğraftaki kişi benim yeğenimdi" dedi. " Uzun süren bir amansız hastalıkla mücadele ettikten sonra iki yıl önce vefat etti" dedi. Ve ben o an yaşarken ölmüştüm. Bunca yıl bekleyip, arayıp koca bir ömrü onun için yaşayarak geçirmiştim. Ona, yeşil gözlerine bakıp, sevdiğimi söyleyecektim. O beni istemese bile. Dünyam bir anda anlamsızlaştı. İnancım ve yaşama sevincim bitmişti artık. Şimdi ben de yaşlanmıştım. Hastaydım.
Oradan gizlice aldığım iki fotoğrafla, her gün onu ve onsuz boşa geçen yıllarımı, şimdi imkansız aşk ve söyleyemedim şarkısıyla yad ediyorum. Kimse bilmiyordu bu duygularımı. Ama ben ona taparcasına sevdiğimi SÖYLEYEMEDİM.