Kadının Toplumdaki Yeri

Son güncelleme: 26.10.2009 13:02
  • Kadın ve Toplum - Toplumda Kadın
    Erkek ve kadın arasında ilkel toplumlardan beri var olan cinsiyete dayalı
    ilk iş bölümü günümüzde hâlâ devam etmektedir. Kadınlar özellikle ev işlerinde
    erkeklere göre daha etkindir. Çocukların bakımı aile içinde büyük oranda kadınlar
    tarafından yapılmaktadır.
    Sanayileşme ve kentleşmenin artmasıyla üretim sürecinin içine tekrar
    giren kadınlar verdikleri mücadeleler sonucunda daha saygın bir konuma ulaşmaya
    başlamışlardır. Ancak günümüzün toplumlarında bile kadınlar hak ettikleri yere
    gelebilmiş değillerdir. Kadınların eşit işe eşit ücret almak siyasal haklara eşit
    oranda sahip olmak ve kullanmak doğum izni süresinin artırılması vb. haklara sahip
    olmak ve böylelikle toplumda ikincil konumdan kurtulmak için yaptıkları
    mücadeleler devam etmektedir. Birçok ülke yasalarında değişiklikler yaparak
    kadının toplumsal konumunu yükseltmeye ve yaşam biçimini iyileştirmeye
    çalışmaktadır.
    8 Mart tüm dünyada ve ülkemizde Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmaktadır.
    Atatürk ve Türk Kadını
    Atatürk 1923 yılında
    yaptığı bir konuşmada kadınların
    Cumhuriyet Türkiyesi'nde nasıl bir
    yere sahip olmaları gerektiğini açık
    bir şekilde belirtmiştir. "Milletimiz
    güçlü bir millet olmaya kesin karar
    vermiştir. Bugünün ihtiyaçlarından
    biri de kadınlarımızın her konuda
    yükselmelerini sağlamaktır. Bundan
    dolayı kadınlarımız da bilgin ve
    bilgili olacaklar ve erkeklerin geçtikleri
    bütün öğrenim aşamalarından
    geçeceklerdir. Kadınlar geleceğe
    Türk kadını her alanda faaliyet
    göstermektedir.
    doğru erkeklerle birlikte yürüyecekler ve birbirinin yardımcısı ve destekleyicisi
    olacaklardır." Cum-huriyetin kurucusu Atatürk kadınların ikincil konumda olması
    gibi insan haklarına aykırı olan yaklaşımı reddetmiş ve kadının sosyal ve siyasal
    haklarını kazanmasının öncüsü olmuştur. Bu konuda yapılan değişimler şunlardır:
    • 1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (öğretimin birleştirilmesi
    yasası) ile dinsel eğitim yerine çağdaş lâik bilimsel eğitim anlayışına
    geçilmiştir. Eğitimin lâikleştirilmesi kadının eğitim imkânlarından geniş ölçüde
    yararlanmasını sağlamıştır.
    • Medenî Kanun'un 1926'da çıkarılmasıyla kadın hakları hukuksal bir
    temele dayandırılmıştır. Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi yasaklanmış tek
    eşlilik getirilmiştir. Kadına da boşanma hakkı tanınmıştır. Ayrıca boşanmanın
    mahkeme kararı olmadan gerçekleşmiş sayılmayacağı hükme bağlanmıştır. 2001
    yılında TBMM tarafından kabul edilen yeni Medenî Kanun ile aile üyelerine yeni
    haklar tanınmıştır.
    •1930 yılında kadınlara belediye seçimlerinde 1934 yılında ise milletvekili
    seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.
    Anayasamızda kadın erkek arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır.
    Türk kadını yasal yönden hemen hemen tüm haklara sahiptir. Ancak bu hakların
    kullanılmasında bazı geleneklerin olumsuz etkileri olduğunu söyleyebiliriz.
    Özellikle köy toplumsal gruplarında ve ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınlar
    haklarını kullanmakta zorluklar yaşamaktadır. Bireylerin eğitim düzeyleri yükseldikçe
    insan hakları ve demokratik lâik anlayış yaygınlaştıkça; kadın haklarının
    kullanılmasındaki sorunlar da gittikçe azalacaktır.
#26.10.2009 13:02 0 0 0