Pulmoner Ödem

Son güncelleme: 11.11.2009 19:01
  • akciğerlerde su toplaması sebepleri - pulmoner ödem neden olur - akut akciğer ödemiAkciğerdeki toplardamarların içindeki basıncın aşırı bir şekilde yükselerek aşırı miktarda kanın bu toplardamarları parçalayarak alveoller (hava kesecikleri) içine girmesi sonucunda akciğer ödemi (pulmoner ödem) meydana gelir.

    Pulnomer ödemin sebebi genel olarak çok sık olan kalp krizleri, mitral ve aort kapağı hastalıkları ve nadir olmakla birlikte yüksek irtifaya maruz kalmasıdır.

    Belirtiler

    - Nefes darlığı (ciddi);

    - Huzursuzluk ve endişe;

    - Pembe ve köpüklü balgam:

    - Terleme;

    - Sararma (beniz sarılığı);

    Pulmoner ödemde derhal hastaneye kaldırma ve tedavi gereklidir.


    Sol ventriküler yetmezliğine bağlı akut pulmoner ödem sık karşılaşılan ve hayatı
    tehdit eden bir sorundur. Müdahale şüphelenildiği an yapılmalıdır. Semptom ve bulguları
    büyük miktarda sıvının intravasküler alandan interstisyum ve alveollere hareketi sonucunda
    ortaya çıkar. Hem kardiak hemde non kardiak sebeplerle ortaya çıkar. Sol kalpteki ciddi
    yapısal veya fonksiyonel bozukluk sonucu akciğer kapiller basıncının ani yükselmesiyle
    akciğerde (intertisyum ve alveoller) hızla sıvı toplanması sonucu ortaya çıkan klinik
    durumdur. Patofizyolojisinde hidrostatik basınçta artış, onkotik basınçta azalma, akciğer
    kapiller geçirgenliğinde artma, lenfatik akımın azalması bulunur.
    Fizyopatoloji: Kapillerlerin en önemli fonksiyonu dokularla dolaşım kanı arasında besin
    maddeleri ve hücresel artıkların değişimini sağlarlar. Yaklaşık 10 milyar kapiller bu
    fonksiyonu sağlamaktadır. Her organın mikrosirkülasyonu, o organın kendi gereksinimlerine
    göre özel olarak düzenlenmiştir. Bununla beraber genelde, her organa giren arter, çapı 40
    mikron kadar olan arteriyol haline gelinceye kadar altı yada sekiz kez dallanarak incelir.
    Sonra arteriyolde 2-3 kez dallanarak çapı 9 mikrona indikten sonra kapillerlerle devam eder.
    Kan arteriyolden, metarteriyole, burdan kapillerlere ve burdanda venüllerde toplanarak gene
    dolaşıma verilir. Kan genellikle kapillerlerde devamlı olarak akmaz. Bunun yerine, her saniye
    yada dakika içinde açılıp kapanarak kesik kesik akar. Bunu etkileyen en önemli faktör
    dokudaki oksijen konsantrasyonudur. Oksijen konsantrasyonu düşünce kan akımı başlar,
    yükselince kesilir, bunu sağlayan prekapiller sfinkterlerdir.
    Plazma ile interstisyel sıvı arasında madde geçişini sağlayan en önemli mekanizma
    difüzyondur. Oksijen ve karbondioksit gibi yağda eriyen maddeler kapiller hücre
    membranından direkt geçerler. İkinci hızda geçen molekül sudur. Kapiller membranların
    diğer maddeler için geçirgenliği o maddelerin (protein, sodyum, klor ve üre) molekül ağırlığı
    ile ilgilidir. Örneğin bu maddeler içinde molekül ağırlığı en büyük olan madde albumindir ve
    membran albumine hemen hemen impermeabldır.

    Membranın iki yanında hidrostatik basınç farkı olduğu zaman, başta su olmak üzere,
    erimiş maddeler kitle etkilerinden dolayı kapiller membranı geçerler. Bir maddenin molekül
    ağırlığı, kapiller membranın yarık porlarından geçemiyecek kadar büyükse, o madde,
    molekülün hareketinin engellendiği noktada bir osmotik basınç yaratır. Bu basınç kitle etkisi
    yaratarak o maddenin porlardan geçmesine yol açar. Buna en güzel örnek plazma
    proteinleridir.
    Vücudun yaklaşık altıda biri interstisyum adı altında toplanan, hücreler arasındaki
    alanlardan oluşur. Bu alanlardaki sıvı interstisyel sıvıdır. İnterstisyumdaki sıvı kapillerlerden
    gelen plazma ultrafiltratından ibarettir. Kapillerlerdeki basınç sürekli olarak sıvıyı ve içindeki
    erimiş maddeleri kapiller porlardan interstisyel alanlara itme eğilimindedir. Fakat bunun
    aksine plazma proteinlerinin ozmotik basıncı sıvının ozmotik olarak, interstisyel alanlardan
    kana geçmesini sağlar.

    alıntı
#11.11.2009 19:01 0 0 0