Kısa Ve Komik Skeçler

Son güncelleme: 08.02.2011 14:36
  • 3 kişilik kısa ve komik skeç lazım.lütfen bakınn....
#17.11.2009 16:33 0 0 0
  • SKEÇ-1: AT HIRSIZI

    HASAN : Hayrola Rüstem, üzgün görünüyorsun, ne oldu?
    RÜSTEM : Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün Hasan?
    HASAN : Hele anlat bakalım seni bu kadar perişan eden olay neymiş, merak ettim yahu!
    RÜSTEM : Bütün paramı verip bir at almıştım.
    HASAN : Ee, at öldü mü yoksa?
    RÜSTEM : Ölse teselli olacak bir yanı var?
    HASAN : Ne oldu peki?
    RÜSTEM : Dün gece ahıra bir hırsız girip atımı çalmış.
    HASAN : Yapma yaa... İnan ki çok üzüldüm. İnşallah bulursun atını.
    RÜSTEM : Pek sanmıyorum bulabileceğimi ama hayırlısı neyse o olsun. Ne diyelim.
    HASAN : Benim acele bir işim var, gitmek zorundayım. Hadi kal sağlıcakla...
    RÜSTEM : Yolun açık olsun Hasan.
    HIRSIZ : Lanet hayvan yürüsene be!
    RÜSTEM : Aman Allah'ım rüya mı görüyorum yoksa! Bu at benim atım yahu! Hey, heey, bu benim atım!
    HIRSIZ : Yanlışın var Beyim. Bu at yıllardan beri benimdir.
    RÜSTEM : Madem ki bu at yıllardan beri senin, o halde söyle bakalım, bu atın hangi gözü kör?
    HIRSIZ : Hangi gözü mü kör? Bunu bilmeyecek ne var, tabi ki sol gözü kör.
    RÜSTEM : Bilemedin.
    HIRSIZ : Pardon pordon, ben sağ gözü diyecektim, yanıldım. Evet evet, sağ gözü kör bu atm.
    RÜSTEM : Sen sadece hırsız değil ayrıca beceriksiz bir yalancısın da.
    HIRSIZ : Niye?
    RÜSTEM : Bu atın iki gözü de sapasağlam çünkü! Ver atımı...
#17.11.2009 17:27 0 0 0
  • SKEÇ-2: BEN SENİN YAŞINDAYKEN...

    BABA : Oğlum gel bakalım buraya!
    ÇOCUK : Buyur baba!
    BABA : Bu hafta yapılan sınavda kaçıncı oldun?
    ÇOCUK : 25. oldum baba.
    BABA : Ama nasıl olur! Daha geçen hafta 21. idin. Nasıl dört sıra birden geriledin? Tembel herif.
    ÇOCUK : Ne yapayım baba? Sınıfa dört tane yeni öğrenci daha geldi. Dolayısıyla 21.likten, 25. liğe geriledim. Hem bana kızmaya senin hakkın yok.
    BABA : Bak şu bacaksıza! Bu kadar tembel olacaksın ve benim sana kızmaya hakkım olmayacak, öyle mi?
    ÇOCUK : Tabii... Demek ki mükemmel bir çocuk dünyaya getirememişsiniz. El alem öyle çocuk yapıyor ki! Hepsi süper zeka.
    BABA : Kızdırma beni alırım ayağımın altına bak. Sınıfta kalmış abuk subuk, aptal saptal konuşuyor.
    ÇOCUK : Niye kızıyorsun baba? Sınıfta kaldıysak ne olmuş! Daha iyi ya!
    BABA : Neresi iyi bunun?
    ÇOCUK : Sürekli maddi sıkıntıdan bahsediyordun, düşünsene yeni sınıf için yeni kitaplar almak zorunda kalacaktın. Şimdi buna gerek kalmadı. Aynı kitapları yeniden kullanacağım.
    BABA : Yahu şu karneye bak.Bütün dersler bir, bir, bir.... Allah aşkına bir tane bile iki yok. Yuh sana, nasıl becerdin bunu?
    ÇOCUK : Hepsi bir mi, emin misin baba?
    BABA : Bir de utanmadan şaşırma numarası yapıyor. Utan, utan! Al da kendi gözlerinle bir daha bak karneye.
    ÇOCUK : Allah, Allah! Ver bakalım şu karneyi. Hepsi bir olmamalıydı...
    BABA : Şunun söylediğine bak. Doğru hepsi bir olmamalıydı. Sıfır olmalıydı.Bir sene boyunca yattın tabi... Bir bile fazla sana. Ben senin yaşındayken sınıfın en iyisiydim. Karnemde bütün notlarım "5" idi, "5"....
    ÇOCUK : Yapma baba. Bu benim karnem değil. Dün bu karneyi tavan arasında buldum. Senin karnen bu. Neee! Benim karnem mi? Hadi canım...Ver bakiiimL.Aaa! Sahi ya... Eee... Şeeey yani. Diyecektim ki!..
    ÇOCUK : Demek bütün notların beşti haa... İşte bak bu da benim karnem. İtiraf et baba, ben senden daha çalışkanım.
    BABA : Tamam, tamam anladık, para istiyorsun. Söyle ne kadar vereyim?
    ÇOCUK : Şeey! Ne desem bilmem ki! 500 yeter. Ama şimdilik...
    BABA :Ne 400 mü? 300 neyine yetmez? Al şu 200'ü 100' ünü geri getir.
    ÇOCUK : Ama baba...
    BABA : Aması maması yok. Al şunu! Dur bakim, senin eline ne oldu böyle?
    ÇOCUK : Önemli değil baba
    BABA : Nasıl önemli değil oğlum? Avuçların kıpkırmızı olmuş. Ne oldu?
    ÇOCUK : Öğretmen dövdü.
    BABA : Öğretmen mi dövdü? Hangi çağdayız? Dağ başı mı burası? Ben ona sorarım.
    ÇOCUK : Dur, dur! Dur baba. Tabiki burası dağ başı değil. Ama galiba kabahat bendeydi.
    BABA : Niye, ne oldu ki?
    ÇOCUK : Arkadaşım öğretmenin sandalyesine raptiye koymuştu.
    BABA : Raptiye koyan arkadaşınsa seni niye dövdü? Onu dövseydi ya!
    ÇOCUK : Asıl olay ondan sonra.
    BABA : Nasıl yani?
    ÇOCUK : Ben de öğretmen raptiyenin üzerine oturmasın diye, tam oturacağı sırada sandalyeyi çektim. Hooop! Gümm! Tabiki...
    BABA : Hak etmişsin. Bu gün okulda ne yaptınız?
    ÇOCUK : Bu gün okulda dinamit yaptık.
    BABA : Peki yarın ne yapacaksınız okulda?
    ÇOCUK : Hangi okulda? Dinamit yaptık yaptık diyorum, okul falan kalmadı ortada.
#17.11.2009 17:29 0 0 0
  • güzelmiş teşekkürler
#17.11.2009 22:08 0 0 0
  • gümüş flaşh bölümündeki son eklenen flaşh çalışmıyor sayfa beyaz kalıyor yardımcı olabilirmisiniz ilgili konuya bakıp
    lara fabian ji taime (seni seviyorum)
#18.11.2009 02:26 0 0 0
  • sayın suskun duygular flaşın beyaz kalması sizin net hızınızla ve pc kapasitesi ile ilgilidir. bazen de sizde kurulu olan flash playerin versiyonu etkiler.
#18.11.2009 06:28 0 0 0
  • gülsümün kısmeti
    BABA : Biliyor musun Hanım, Gülsüm'e ne çıktı?
    ANNE : Piyango mu çıktı yoksa bey?
    BABA : Onun gibi bir şey, bil bakalım.
    ANNE : Kısbet mi çıktı?
    BABA : Pehlivan mı bu? Ne kısbeti? Kısmet demek istedin herhalde.
    ANNE : He ya, tam onu diyecektim.
    BABA : Aferin sana, evet ondan çıktı.
    ANNE : Peki kim?
    BABA : Kim kim?
    ANNE : Herif, kısmet kim?
    BABA : Kısmet de kim?
    ANNE : Ayol, Gülsüm'e çıkan kısmet kim?
    BABA : Düşünüyorum, sen de düşün.
    ANNE__ : Olur.
    GÜLSÜM : Ana, baba, ne oluyor burada?
    ANNE : Ne bağırıyorsun kız! Otur sen de düşün.
    GÜLSÜM : Oluur.
    BABA : Yahu Hanım, ne düşünüyoruz biz?
    ANNE : Gülsüm'e çıkan kısmetin adını...
    GÜLSÜM : Nee! Bana kısmet mi çıktı?
    BABA : He ya...
    GÜLSÜM : Ne duruyorsunuz öyleyse, verin gitsin.
    BABA : Kime vereceğiz kız?
    GÜLSÜM : İsteyen adama...
    BABA : O kim? îşte onu düşünüyoruz.
    GÜLSÜM : Baba, beni kim istedi?
    BABA : Karşı köyden biri.
    ANNE : Herif, madem biliyordun neden söylemedin?
    BABA : Ne düşünüyorduk demin biz?
    ANNE : Gülsüm'ün kısmetini düşünüyorduk!
    BABA : Hay Allah ben de ne düşünüyoruz diye düşünüyordum.
    GÜLSÜM : Peki kim bu adam baba?
    BABA : Çiftçi. Seni de şehzade istemez ya...
    GÜLSÜM : Nerede görmüş beni?
    BABA : Görmemiş ki...
    ANNE : Bey, bu nasıl iş? Kızı görmeden mi alacak bu adam?
    BABA : Görmeden olur mu kadın? Görecek tabi.
    ANNE : Ne zaman?
    BABA : Nerdeyse gelir.
    GÜLSÜM : Amanın! Ana kız, hemen ortalığı toparlayalım.
    BABA : Kapı çalınıyor, kim o?
    DÜNÜR : Benim, haber yollamıştım. Aldınız mıydı?
    BABA : Haber bu, kaybolur mu? Aldık tabi.
    ANNE : Gülsüm! Gel kız buraya!
    GÜLSÜM : Süsleniyorum ayol, herif gelip beni böyle mi görsün?
    BABA : Şeey, bizim kızımız biraz şeydir...
    ANNE : Akılsız...
    DÜNÜR : Aman efendim, akıllı kadın daha tehlikeli olur.
    BABA : Zaten ben hiç akıllı kadın görmedim.
    GÜLSÜM : İşte geldim. Deminden beri ne bağırıp duruyorsunuz yahu? Bu da kim?
    BABA : İşte, bu kısmetin...
    DÜNÜR : Adım İsmet.
    ANNE : Kızım hele bi sor. Kısmet efendi ne içmek ister?
    GÜLSÜM : Ne içecek! Şıra tabii.
    DÜNÜR : Neden?
    GÜLSÜM : Bizim şıramız iyi de ondan. Aptal değilsen şıra içersin.
    BABA : Kusura bakma oğul bizim kız kıt akıllıdır.
    DÜNÜR : Aman aman, böylesi daha iyi.
    GÜLSÜM : Anaaaa, anaaaaa, üüüüüüüüü,üüüüü...
    ANNE : Ne oldu kız? Niye ağlıyorsun?
    GÜLSÜM : Ağlarım tabi.
    ANNE : Kız, kocaya gidiyorum diye ağlanır mı?
    GÜLSÜM : Ona ağlamıyorum. Şu baltaya ağlıyorum.
    ANNE : Baltanın nesine ağlıyorsun?
    GÜLSÜM : Ben evlenince çocuğum olmayacak mı?
    ANNE_ : Olacaak!
    GÜLSÜM : Çocuk buraya şıra olmaya gelmiyecek mi?
    ANNE_ :Geleceek!
    GÜLSÜM : O balta yavrumun kafasına düşerse ya...
    ANNE : Essahtan kuz. Vah benim torunum. Vay talihsiz yavrum!
    BABA : Nooluyor orada be!
    ANNE : Beey, bey yetiş!
    BABA . :Noldu?
    ANNE : Bu balta ilerde torunumuzun kafasına düşerse nolur halimizİ bir düşünsene...
    BABA : Amanın, bunu ben hiç düşünmemiştim yahu. Vay torunum/
    DÜNÜR : Yahu sabahtan beri sizi dinliyorum oradan. Çok safsınız ha...
    BABA : Vay yavrum, oy torunum, ooy!
    DÜNÜR : Yahu kesin şu ağlamayı. Bakın baltayı aldım oradan. Artık çocuğunuza bir şey olmaz.
    BABA : Vaay, ne kadar akıllıymış bu kısmet yav! Allah razı olsun evladım.
    DÜNÜR : Bakın, ben Gülsüm'ü akıllı değil diye alacaktım ama, dünyanın en aptal kızıyla da evlenemem.
    GÜLSÜM : Ana, ana, almayacak bu adam beni!
    DÜNÜR : Belki en aptal değildir. Bunu öğreneceğim.
    BABA : Nereden öğreneceksin?
    DÜNÜR : Şimdi yola düşeceğim. Eğer kızınızdan daha aptal birini görürsem gelir kızınızla
    evlenirim. Beni beklesin.
    BABA : Zaten kim alır ki onu? Mecbur bekleyecek.
    GÜLSÜM : Benden aptal insan yoktur dünyada. Bulamaz. Evlenemiyeceğim.
    DÜNÜR : Sözüm söz. Hadi hoşça kalın
    BABA : Merak etme kızım, buralar aptal doludur. Döner alır seni.
    - sahnenin önünde
    DÜNÜR : Kolay gelsin hemşerim!
    ÇOBAN : Kolaysa başına gelsin. Anamdan emdiğim süt burnumdan geldi.
    DÜNÜR : Ne yapmaya çalışıyorsun?
    ÇOBAN : Eşeği yukarı, ağaca çıkaracağım.
    DÜNÜR : Zor bir iş ama, eşek ağaçta ne yapacak?
    ÇOBAN : Görmüyor musun, hayvanın karnı aç. Hadi aslanım, çık yukarı.
    DÜNÜR : İyi de eşek ağaçta ne yapacak?
    ÇOBAN : Manzara seyredecek! Tövbe yarabbi! Karnını doyuracak karnını!
    DÜNÜR : Yani ağaca karnını doyurmak için mi çıkacak?
    ÇOBAN : Len git işine! Sorgu meleği misin sen?
    DÜNÜR : Kızma, sahiden merak ettim.
    ÇOBAN : Ağaçta ne var?
    DÜNÜR : Yapraak...
    ÇOBAN : Haa, demek kör değilsin. Ya kör olmalıydın ya aptal. Demek ki kör değilsin.
    DÜNÜR : Eşek ağaçta ne yapacak?
    ÇOBAN : Len hemşerim, "hayvan aç" diyorum.
    DÜNÜR : Haa, anladım. Çıkarıp onları yedireceksin.
    ÇOBAN : Afferin sana.
    DÜNÜR : Ama şöyle yapsan, dalı tutup aşağı çeksen öyle yedirsen daha kolay olmaz mı?
    ÇOBAN : Vaay canına!...
    DÜNÜR :Yaa!...
    ÇOBAN : Yahu sen sandığım gibi aptal değilmişsin be.
    DÜNÜR : Sana bu kadarı yeter. Hadi eyvallah.
    ÇOBAN : Uğurlar ola!
    sahnede --------------
    GÜLSÜM : Hoş geldiniz. Bak geçen gün şıranı içmemiştin. Sakladım. îç.
    DÜNÜR : Yani sen üç gündür elinde bardakla beni mi bekledin?
    GÜLSÜM : Ne var bunda? Başka işim mi var ki?...
    DÜNÜR : Ya hiç gelmeseydim?
    GÜLSÜM : Babam "mutlaka geri döner" dedi. Benden daha aptal insan çokmuş. Söyle bakalım beni alacak mısın?
    DÜNÜR : Alacağım Gülsüm
    GÜLSÜM : Yaşasın, demek benden aptallar da var şu dünyada. Ne gördün, anlatsana. DÜNÜR : Bir adam gördüm. Aç olan eşeği zorla ağaca çıkarmaya çalışıyordu. Eşek ağaca çıkınca oradaki dalları yiyecekmiş. Zavallı hayvanı itip duruyordu.
    GÜLSÜM : Hah hah hah ha! Aptal adam. Eşek öyle itmeyle ağaca çıkar mı? Önce kendi ağaca çıkıp, sonra iple eşeği yukarı çekseydi ya!.
#18.11.2009 19:45 0 0 0
  • MİLLET MALI
    KOMUTAN : Hey, durun bakalım.
    GELİN : Buyur kumandan.
    KOMUTAN : Ne yapıyorsunuz burada?
    GELİN : Cepheye, Türk ordusuna cephane taşıyoruz..
    KOMUTAN : Allah emeğinizi zayi etmesin bacım, sizin hakkınızı bu millet nasıl öder?
    GELİN : Şu düşmanı yurdumuzdan bir atalım da kumandan,boş ver sen bizim hakkımızı..
    KOMUTAN : İnşallah bacım, bu düşmanın hepsini atacağız yurttan. Söyle bakalım, sen kaç yaşındasın?
    GELİN : Şeeey, 18 yaşındayım.
    KOMUTAN : Allah'ım, görüyorsun, genciyle yaşlısıyla, çocuğuyla kadınıyla hepimiz seferber olduk. Sen bizi muzaffer kıl..
    GELİN : Amiiin..
    KOMUTAN : Bacım, bu yaşlı teyze kim?
    GELİN : O benim ninem. Oğlunun biri savaşta şehit oldu.
    KOMUTAN : Peki şu oturan delikanlı niye bize hiç bakmıyor?
    ANA : O benim oğlum evladım. Abisi savaşta şehit oldu.
    KOMUTAN : Niye bize ilgi göstermiyor, yoksa bizi küçük mü görüyor?
    ANA : Estağfurullah evladım, olur mu öyle şey?
    KOMUTAN : Peki niye ayağa kalkmıyor da öyle gururla kurulmuş oturuyor...
    ANA : Gururundan değil evladım, o da abisi gibi savaşa gitmişti, ama bir bacağını kaybetti cephede.. Ayağı iyileşir iyileşmez hemen tekrar cepheye gidip savaşmak istedi.Ama almadılar onu askere "bir bacağı takma" diyerek... KOMUTAN :Yaaaa....
    ANA : Şu 18 yaşında olduğunu söyleyen taze gelin ve kucağındaki bebek de onun...
    KOMUTAN : Niye konuşmuyor, dilsiz mi yoksa?
    ANA : Hayır dilsiz değil. Kunuşabilyor. Ama vatanımız düşman işgalindeyken askere alınmamak ona öyle ağır geldi ki o gün bu gündür tek kelime etmedi kimseye...
    KOMUTAN : Dur bakalım nine. Bir konuşalım bu Anadolu aslanıyla.
    ANA : Boşuna yorma kendini evladım. Selamını bile almaz kimsenin.
    KOMUTAN : Delikanlı, duyduğuma göre savaşta bir bacağını vatan uğruna vermişsin. Adın ne senin?
    DELİKANLI :
    KOMUTAN : Bu ne haldir bre...! Sen ne biçim askersin ki, karşında bir Türk komutanı var ve sen kılını dahi kıpırdatmadan oturuyorsun. Kalk ayağa !
    DELİKANLI :
    KOMUTAN : Bak yiğidim. Acını anlıyorum. Hangi Türk istemez ki bu zor zamanda cephede olmayı? Hangi Anadolu delikanlısı düşmana karşı şehitlik sevdasıyla coşmasın? Seni anlıyorum. Haklısın. Üzülmekte haklısın. Ama
    yanıldığın bir şey var. ASLAN YARALI DA OLSA ASLANDIR... Bu topal halinle hiçbir işe yaramadığını sanıyorsun. Yanılıyorsun. Koşamasan da ata binebilirsin. Haydi kalk. Cepheye gidiyoruz.
    DELİKANLI : Doğru mu? Bu söylediklerin doğru mu kumandanım? Sahiden beni yeniden cepheye götürecek misin? KOMUTAN : Evet, sana, senin gibi bir kahramana çok ihtiyacımız olacak.
    DELİKANLI : Bu topal halimle mi?
    KOMUTAN : Bir ayağın yok ama kanatların var ya... Bu yiğidi ata bindirin. Benim tüfeğimi de verin eline. Toparlanın gidiyoruz. Sağlıcakla kalın nine.
    DELİKANLI : Şükürler olsun... Allah'ım sana şükürler olsun. Ana , ana kal sağlıcakla. Sen., sen de yavruma iyi bak köylü kızı. Ona babasının ve amcasının nasıl bir asker olduğunu anlat birgün... Sen de hakkını helal et. Ben artık komutanımla gidiyorum.
    ANA : Uğurlar osun evladım....
    GELİN : Gittiler ana. Haydi biz de yola koyulalım.
    ANA : Doğru, yola koyulalım artık. Ama bu bulutlar da ne! Kızım yağmur yağacak. Cephaneler ıslanacak şimdi. Ne yapacağız? Yanımızda bir örtü de yok...
    GELİN : Dur nine!
    ANA : Kızım ne yapıyorsun? Bebeğin üstündeki örtüyü niye çıkarıyorsun? Hava soğuk! Üşütecek, hasta olacak zavallı...
    GELİN : Bebeğin örtüsünü cephanenin üstüne örteceğim.
    ANA : Ama bebek? Ya hasta olur, ölürse...
    GELİN : Nine, nine! Bebek, benim bebeğim. Ama bu cephane millet malıdır. Ne yapayım ölürse! Vatan sağolsun
#18.11.2009 19:46 0 0 0
#20.11.2009 08:11 0 0 0
  • Teşekkürler :)
#20.11.2009 19:07 0 0 0
  • ya nerden yazılıor az söyleyin daha
#28.12.2010 14:16 0 0 0
  • şkeçler çok güzel XD
#29.12.2010 17:36 0 0 0
  • gülsümün kısmeti güzell olmuşş ama diğrlri için aynı şeyi söylyemem .s
#08.02.2011 14:36 0 0 0