Sadece senin dilediğin kadar uzun,
sadece senin dilediğin kadar kısa,
Uzat ellerini ve tut.
Sadece o kadar yakınlıkta.
Tüm uzakları "yakın" etmek senin hakkın.
Yani yaşama(k) hakkın
Kendini oluşturan her büyüyü,
her cazibeyi, her rengi, yürekleri hoplatacak,
kanlarımızı kaynatacak kadar parlak ve güzel,
gözlerimizi acılarla, hüzünlerle, ayrılıklarla,
ölümlerle buluşturduğumuzda,
sadece 2 renk; gri ve siyah.
Hayat
Gerçek yaşam öykülerine
katlanabilecek gücü bulup,
bulaştırıp daha da büyüğünü
oluşturabilecek kadar heybetli ve zor,
her şeyden vazgeçip
"yaşama veda etmeyi isteyecek"
kadar da güçsüz ve zayıf.
Hayat
Senin tek bir "evet"inle
başkalarına bölüştürüp sunabileceğin,
nefes alıp verişlerinle
"paylaştırabileceğin" kadar
hayret verici ve cömert,
tek bir "hayır"ınla her şeyi mahvedebileceğin,
yok edebileceğin kadar da cimri ve densiz.
Her anını dibine kadar
yaşamaya çalışmak için
nefes nefese koşturmayı
göze alacak kadar dolu,
bütün yaşadıklarının
sadece bir hayal olduklarını
hissettirecek kadar boş.
Sevmeyi bilecek, bilmiyorsa öğrenecek,
tadacak, sunacak,
paylaşacak ve böyle sevgilerle
bütün sevgileri çoğaltabilecek kadar anlamlı,
nefreti seçip, sıçratmak,
sıçrattıkça da o pisliğe
bulaşacak kadar anlamsız.
Koskoca ömürde
"bir yalnız gün daha nasıl geçecek,
şu saatler nasıl bitecek"
diye şikayet edebilecek kadar muamma,
göz açıp kapayıncaya kadar
geçen sürede
nihayete erebilecek kadar da basit.