Namazda Peygambere Salâtu Selâm

Son güncelleme: 28.11.2009 22:33
  • Salâtu Selâm - Salâtu Selâmın fazileti
    noimage
    Namazda Peygambere Salâtu Selâm

    Müslümanların dinî ahlâkının bir gereği olarak görülen Peygamber'e salâtu selâmla ilgili temel konuları bu yazıyla tamamlamak istiyoruz. Peygamberimiz'in adının anıldığı yerde salât okumak mendup (iyi ve uygun) olduğu gibi, hükmü konusunda farklı görüşler olmakla birlikte namazların son oturuşunda da salâtu selâm okunur.

    NAMAZDA PEYGAMBER'E SALÂT

    Namazda Peygamberimiz'e salât (salli-bârik dualarını okuma) konusunda, iki yaklaşım vardır:

    1) Namazda salâtın sünnet-i müekkede olması: Hanefilere ve Malikîlere göre, namazda salât sünnet-i müekkededir. Salât okunmaksızın namaz sahihtir, ama bu terk mekruh ve kötü bir durumdur. Salâtu selâm (Ahzâb, 33/56) âyeti, Hz.Peygamber'e (s.a.) salâtı emreder, emir de zorunluluk gerektirir. İnsan namazda ya da namaz dışında ne zaman bir kere bile olsa salâtu selâm ederse, farzı yerine getirmiş olur. Salât, tıpkı kelime-i tevhîd ve Hz.Peygamber'i (s.a.) tasdik gibidir, kişi ömründe bir kere ne zaman bunları söylerse, farzı yerine getirmiş olur. Emir, sadece farzı anlatır, tekrarı değil. Ayrıca Hz.Peygamber (s.a.), namazda salât okumayı emretmemiştir.

    2) Namazda salâtın farz olması: Şafiîlere ve Hanbelîlere göre, namazda son oturuşta salât farzdır. Salât okunmazsa, namaz sahih olmaz. Çünkü salât (Ahzâb, 33/56) âyetinde, Peygamber'e salâtu selâm emredilmektedir. Emir, zorunluluk gerektirdiğine göre, namazda Peygamber'e salât farzdır. Ayette emredilen selâm da, namazdan çıkış selâmıdır. Bunlar da, ancak son oturuşta farz olurlar. Ayrıca, Ka'b İbnu Ucre'den gelen bir rivâyet şöyledir: Resülullah (s.a.) yanımıza gelmişti: "Ey Allah'ın Resülü, dedik, sana nasıl selâm vereceğimizi öğrendik. Ama, sana nasıl salât okuyacağız?" dedik. Şöyle söyleyin dedi: "Allahümme salli alâ Muhammed'in ve alâ âli Muhammedin, kemâ salleyte alâ İbrahime, inneke hamîdun mecîd. Allahümme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, kemâ bârekte alâ âli İbrahime, inneke hamîdun mecîd." (Allahım! Muhammed'e ve ailesine rahmet kıl, tıpkı İbrahim'e rahmet kıldığın gibi. Sen övülmeye lâyıksın, şerefi yücesin. Muhammed'i ve ailesini mübarek kıl, tıpkı İbrahim'i mübarek kıldığın gibi. Sen övülmeye lâyıksın, şerefi yücesin) (Buhârî, da'avât 33: Müslim, salât 66)

    SALÂTU SELÂMIN SÖZLERİ VE FAZİLETLERİ

    Peygamberimiz'e salâtu selâm konusunda, pekçok rivayet vardır. Ama bu rivayetlerde yer alan sözler, yukarıdaki ikinci görüşte verdiklerimizle hemen hemen aynıdır. Sadece, farklı olarak "Muhammed" kelimesinden sonra "ve alâ ezvâcihi ve zürriyyetihi" (hanımlarına ve çocuklarına) eki vardır.

    Hz.Peygamber'den (s.a.) salâtu selâmın faziletine dair rivayet edilen hadislerde, on katıyla karşılık olduğu belirtilmektedir: Enes (r.a.) anlatıyor: Resülullah (s.a.) buyurdu ki: "Kim bana (bir kere) salât okursa, Allah da ona on salât okur ve on günahını affeder, (mertebesini) on derece yükseltir." (Nesâî, sehv 55) Ebu Talha (r.a.) anlatıyor: Bir gün Resülullah (s.a.), sevinçli bir yüzle geldi. Kendisine "Yüzünüzde bir sevinç görüyoruz!" dedik. "Bana melek geldi ve şu müjdeyi verdi: 'Ey Muhammed! Rabbin diyor ki: Sana salavât okuyan herkese, benim on rahmette bulunmam, selâm okuyan herkese de benim on selâm okumam sana (ikram olarak) yetmez mi?" (Nesâî, sehv 55) İbnu Mes'ud (ra) anlatıyor: Resülullah (s.a.) buyurdu ki: "Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salavât okuyandır." (Tirmizî, salât 357). Hz. Ali'den (ra) anlatıyor: Resülullah (s.a.) buyurdu ki: "Gerçek cimri, yanında zikrim geçtiği halde bana salavât okumayandır." (Tirmizî, da'avât 110). Bütün bu teşvikler, Hz.Peygamber'in (s.a.) adını sık sık anmanın ve her defasında onun getirdiği hakikatlere bağlılık bildirmenin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
    Prof. Dr. Vecdi Akyüz
#28.11.2009 22:33 0 0 0
  • Salât ve Selâm Duası
    noimage


    Peygamber sevgisinin, sevgi rehberliği ve sünnetine bağlanma biçimlerini dünkü yazıda ele aldıktan sonra, salât ve selâm duası ile yakınlarını sevmeyi ele alalım.

    Salât ve Selâm Duası

    Hz.Peygamber (s.a.), adı Muhammed veya görevi gereği rasûl/Rasûlullah sıfatlarıyla kelime-i şehâdette, ezanda, kâmette, tahiyyât, salli-bârik dualarında ve başka dualarda, her Müslüman tarafından her gün defalarca sevgi ve saygıyla anılmaktadır. Peygamber'e sevgi ve saygının bir gereği de, Yüce Allah'ın emrettiği gibi, ona salât ve selâm getirmektir: "Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamberi överler: Ey inananlar! Siz de onu övün, ona salât ve selâm getirin." (Ahzâb, 33/56) Bu âyetteki "salât" kelimesi için, genellikle "övmek" anlamı verilirse de, "örnek almak/göstermek" anlamı da verilebilir. Hz.Peygamber'in (s.a.) adı anıldığında, duyulan derin bağlılığı göstermek üzere, sağ ellerini kalplerinin üstüne getirerek salât ve selâm duası yaparlar.



    Ey sûret-i hak, kemâl-i mutlak,

    Sen nûr-ı vücûdsun muhakkak.



    Olsaydın eğer ademde pinhân,

    Zulmette kalırdı hayyiz-imkân.



    Zâhirde eğerçi sen beşersin,

    Bâtında fakat neler nelersin.



    Menşûr-i kemâlidir müeyyed,

    Sallû sallû alâ Muhammed

    (sûret-i hak: hakkın ve hakikatin temsilcisi; nûr-ı vücud: varlığın ışığı; adem: yokluk; pinhân: gizli; hayyiz-imkân: evren; zâhir: görünüş, dış; eğerçi: her ne kadar; bâtın: iç, öz; menşûr-i kemâl: mükemmelliğin örneği; müeyyed: desteklenmiş, pekiştirilmiş)

    Salâtu selâmın en kısası, "Allahümme salli alâ Muhammed" biçimindedir. Salli-Bârik, Salât-ı Tefrîciyye ve Salât-ı Münciye gibi türleriyle Salavât-ı Şerîfe'ler ise, daha özel, uzun ve ayrıntılı salâtu selâm dualarıdır. Salâtu selâm dualarını okumaya, Türkçemizde, bağlılığını bildirmek ve göstermek anlamında "salevât/salâtu selâm getirmek" deriz.

    Hz.Peygamber (s.a.), kendisine salâtu selâm getirene Allah'ın on defa rahmet edeceğini (Müslim, salât, 70; Ebu Davud, vitr, 26), on günahı bağışlayacağını ve derecesini on kat yükselteceğini (Nesâî, sehv, 55), yanında adı anıldığı halde sevgi cimriliği yaparak salâtu selâm getirmeyenin cimrinin teki olduğunu (Tirmizî, daavât, 101) belirtmiştir.

    Hz.Muhammed'i (s.a.) sevgi ve saygı (tazim) ifade eden "Hz.Muhammed, Hz.Peygamber, sevgili peygamberimiz, habîb-i ekrem, rasûl-i ekrem, server-i kâinât:evrenin efendisi, iki cihan güneşi" gibi sözlerle anmak da, salât ve selâmın bir uzantısıdır.

    Yakınlarını Sevmek: Ehl-i Beyt Sevgisi

    Hz.Muhammed'i (s.a.) sevmek, onun evladını, aile halkını, ashâbını ve bütün ona bağlananları sevmek demektir. Bunlara, geniş anlamda "ehl-i beyt" denir. Peygamberimizin veda hutbesinde Müslümanlara bıraktığını söylediği iki önemli şeyden, birisi Kur'an-ı Kerim'dir, öteki ehl-i beytidir. (Müslim, fedâilü's-sahâbe, 36) "Mü'minler, ancak kardeştir." (Hucurât, ) Hz.Peygamber (s.a.) de, şöyle buyurur: "Sizden biri, kendi şahsı için sevdiğini, mü'min kardeşi için de sevip arzu etmedikçe, gerçek mü'min olmaz." (Buharî, iman, 7) Akrabası olan bir aile için de, şunu belirtir: "Filân aile, benim dostlarım ve sevdiklerim değildir. Benim dostlarım, ancak Allah ve sâlih mü'minlerdir. Onlara gelince, ben sadece arada bulunan akrabalık bağını devam ettiriyorum." (Buharî, edeb, 14; Müslim, iman, 366)

    Peygamber Sevgisinin Sonucu ve Karşılığı

    Hz.Peygamber (s.a.) kıyametin ne zaman kopacağını soran birine, ne gibi hazırlığı olduğunu karşı soru olarak sordu. Pek hazırlığı olmadığını, ama Allah ve Rasûlü'nü sevdiğini söyleyince, şu müjdeyi verdi: "Öyleyse sen, sevdiklerinle beraber olacaksın." Peygamberimiz'in ashâb-ı kirâmı, bu müjdeye çok sevinmiştir. (Buharî, fedâilü ashâbi'n-nebî, 6, edeb, 95; Müslim, birr, 161-165) Bu müjde, şartlarına uyduğumuz takdirde, bizim için de gerçekten sevindirici bir müjdedir.
    Prof. Dr. Vecdi Akyüz
#28.11.2009 22:33 0 0 0