Rüzgar ve Rüzgar Çeşitleri

Son güncelleme: 26.03.2014 13:47
  • Rüzgar ve Rüzgar Çeşitleri hakkinda bilgiler - Rüzgar Çeşitleri nelerdir

    Rüzgâr Nedir?

    Atmosfer basıncı farklarından ve yer kürenin değişik bölgeleri arasındaki sıcaklık farklarından kaynaklanan hava hareketidir. Havanın hareket etmesine kara ve hava sıcaklığındaki değişmeler neden olur.Sıcaklık farkları, yüksek, alçak basınç alanlarının doğmasına yol açar.Sıcak bölgelerde alçak basınç, soğuk bölgelerde yüksek basınç alanları oluşur.Bu iki bölge arasında basınç farkının oluşması sonucu hava yer değiştirerek yüksek bölgelerinden alçak basınç bölgelerine doğru hareket eder. Havanın bu hareketinin adı olan rüzgârın hızı, havanın hareket hızına bağlıdır. Bu hız saniyede metre ve saatte kilometre olarak açıklanır. Bir yerde, rüzgârın hızlı esmesi, hava olaylarının şiddetli bir biçimde geliştiğini gösterir. Hızla esen rüzgârın yıkıcı etkisi bu başlangıçtan ileri gelir.1m/sn hızla esen rüzgârın 1 metrekarelik bir yüzeyde yaptığı basınç 0,0756 kg.dır. Hızı anometre ile ölçülür. Hızını tahmin edebilmek içinse botor ölçeği (Beaffort scale) kullanılır. Rüzgâr hızları haritalarda knot ölçülerine göre eşpız izotaş eğrileri ile gösterilir. Yönü ve hızı çoğu zaman birlikte gösterilir. Bir bölgenin belirli bir süre içinde aldığı rüzgâr ve onun şiddetini göstermek için, istasyonu gösteren küçük bir dairenin çevresine her yöndeki rüzgâr, okun boyu esiş sayısına, kanatçıkların sayısı da rüzgâr şiddetine göre alınmak yoluyla çizilir.
    Bu tip diyagramların çeşitleri vardır ve bunlara rüzgârgülü diyagramları denir. Belirli bir yöndeki rüzgârların ortalama hızları ile o rüzgârların esiş sürelerinin çarpılmasına ortalama rüzgâr hızı bulunur. Bunlardan da rüzgâr sürekliliği ve rüzgârın akım çizgileri belirlenir. Rüzgârların yönleri zaman zaman değişir. Bu değişmeler hava koşullları bakımından önemli etkiler yapar. Bu nedenle hangi yönde ne kadar estiği önemlidir. Eşiş sıklığına o rüzgârın frekansı denir. Frekans adı gecen rüzgârın esme süresi yada sayısının belirli zaman ölçülerine göre (gün, ay, yıl) yüzde oranı ile belirtilir. Rüzgâr sürekliliği ise belirli sürelerde belirli rüzgârların estiğini göstermek iç in kullanılır. Rüzgârlar yüksek başıçlarda esmelere göre onları harakete geçiren kuvvetin yönü eş basınç (izobar) eğrilerine diktir. Bu kuvvete bara motrek gradyan denir. Barometrik garadyanın etkisi altında kalan rüzgârlara da barostofik ya da gostrofik rüzgârları adı verilir.
    Dünyada, dönen bir küre olduğu için rüzgârlar eşişleri sırasında Kuzey yarı kürede sağa Güney yarı sola saparlar. rüzgârları saptıran bu güce koriyolis etkisi denir.
    Rüzgârlar yere yaklaştıkça sürtünme etkisiyle hızları azalır. Buna bağlı olarak koriyolis etkisi zayıflar. Bu rüzgârlara yarı sapmış rüzgârları adı verilir. Sapma olayı siklon alanındaki alçalıcı hava hareketlerinin burgaç durumunu olmasına neden olur. Bu nedenle alçak basınç alanlarının haritasında çevreden merkeze doğru yaklaşan havada kuzey yarı kürede saat göstergesinin tersine güney yarı kürede saat göstergesinin hareketine uygun bir dönüş, yüksek basınç alanlarının haritasında cevreden merkeze doğru uzaklaşan havada, Kuzey yarı kürede saat göstergesi hareketine uygun güney yarı kürede gösterge hareketinin tersine bir dönüş görülür. Siklon ve anti siklonlardaki bu dönüş hareketi genellikle gözle görülmez. Çünkü havanın hareketinin çapı yüzlerce km'dir. Ancak küçük ölçülü siklonlarda torna dolar ve hortumlarda görülür.
    Rüzgârın yere yüzüne sürtünmesini hızı azaltır ve sapma azaldığından sürtünme yoluyla yönü de değişir. Rüzgârların yeryüzünde yavaş, 500-600 m yükseklerde daha hızlı esmesinin nedeni yükseklerde sürtünme yoluyla rüzgârın hızının azalmasından meydana gelir. Rüzgârın bulunulan yere doğru geldiği yere rüzgârın yönü denir. Bu yön coğrafi yönlerle kuzey, batı rüzgârı vb biçiminde belirtilir. Türkiye'de rüzgâr yönleri dört grupta toplanır v harfle ifade edilir. Bunlar; s güney (kıble) e doğu, n kuzey (yıldız) ve batı olarak belirtilir. Ara yönler ise se keşişleme, ne poyraz, nw karayel ve lodostur. Rüzgâr yönleri genellikle pusuluların ana ve ara bölümleri olan 16 yön boyunca açıklanır. Rüzgârın yönü, rüzgârgülü ile belirtilir. Rüzgâr, genel olarak adlandırıldığı gibi yerel adlarda alırlar. Bunlar genelde denizcilikte kullanılır. Karadeniz'de kuzeyden esen rüzgârlar yıldız, Ege Denizi'nden esenler etezyen adını alır. Rüzgârlar kendilerini oluşturan hava kütlelerinin özelliklerine göre sıcağı ya da soğuğu getiriler. Karadan denize doğru esen rüzgârlar dalgalar oluşturur. Özellikle yönleri açık denizden karaya doğru esen rüzgârlar fırtınayı oluşturur. Hava alanlarında rüzgâr yönlerini belirlemek için rüzgâr torbaları kullanılır. İki uçu delik bir kumaş borudan oluşan bu torbalar rasat amacından çok uçuş yapan pilotlara rüzgârın yönünü gösterir.
    Atmosferi canlandıran hava hareketleri bütünü büyük çaplı olarak ele alırsa düzenli bir görünün sergilerler. Yeryüzündeki meteoroloji istasyonların her birinin yerine atmosfer basıncının ortalama değerini koyarak elde edilen eş basınç eğrileri haritaları bir ekvator alçak basınçlar kuşağıyla bir birinden ayrılan iki tropikal yüksek basınçlar kuşağının varlığını ve kutup bölgelerinde hiç değilse aşağı katmanlarda oldukça yüksek basınçların bulunduğunu ortaya koyarlar. Orta enlemlerde 45 60 derece bileşeni batıdan güney batıya olan rüzgârlar görünür, bular kutup bölgelerinden gelen kuzey doğu rüzgârlarıyla karşılaşınca bu bölgede tedirginlikler meydana getirir. Bu tedirginlikler basınç alandaki değişikliklerle birlikte görülür, böylece rüzgârların düzeni de altüst olduğundan atmosferdeki dolaşın şeması da bozulur. Buna karşılık musonlar, büyük ana karalarda belli aralıklarla gelişen etki merkezinden kaynaklanırlar. Anakaradan yazın denizden gelen nemli bir rüzgâr kışın karadan gelen kuru bir rüzgâr eser.
    Hava basıncının yere küre üstünde gerçek dağılımı ve da oluşumu, geçici rüzgârların oluşumuna neden olur. Yeryüzünün tüm ülkelerin de az çok belirli özellikleri bulunan yerel rüzgârlar eser örneğin Akdeniz'de oluşan alçak basınç alanlarından dolayı kuzey Afrika kıyılarında batıdan doğuya esen sıcak ve cok kurak bir güney rüzgârı olan sriko; yine sıcak ve kurun rüzgâr olan bu tür bir alçak basınç alanın Nil deltasına gelmesine ya da orada ulaşmasıyla esen hamsin riode la platanın batısında yel çevrimine benzer. Şşiddetli bir rüzgâr olan pam pero Yunan takımadalarında yazları esen mevsimlik ya da yıllık rüzgârlar Adriya Denizi'nde ya da Karadeniz'de kış mevsiminde esen bir rüzgâr olan bora vb. Orta Avrupa'da kuzey Alplerin İsviçre ve Avusturya'daki vadilerinde çok iyi bilinen föhn rüzgârı da özellikle belirtilmesi bir rüzgârdır. Bu gerçekten bir rüzgârın sıra dağda her dik eşişinde ortaya çıkan olaydır. İç Anadolu'da Karapınar yöresindeki pek ibce volkanik kumların ve küllerin bulunduğu çıplak yerlerde de rüzgârın etkisi görünmüş, bunların kenarlarındaki yerlerde kaplamakta olduğu anlaşılmış buralarda son 15-20 yoldan beri ağaçlandırma yapılarak rüzgârın bu etkileri kısmen olsun önlenmiştir.

    Dağ Rüzgârları
    Rüzgâr oluşumuna yol açan bir başka etmen de dağlar ve tepelerdir. Bulutsuz gecelerde yüksek bölgelerdeki hava soğur ve aşağıdaki daha sıcak hava kütlelerine oranla daha ağır bir duruma gelerek alçak kesimlere doğru akma eğilimi gösterir. Bu tür rüzgârlara katabatik rüzgâr denir; bu rüzgârlar bazen vadilerde şiddetli don olaylarına neden olur.
    Bazı Akdeniz ülkelerinde bu tür kış rüzgârlarına bora, tramontana ya da mistral gibi adlar verilir.
    Sıradağların ya da tepelerin bir başka etkisi daha vardır. Bir dağın yamacından yukarı doğru yükselen bir hava kütlesi soğur ve içerdiği nemin büyük bölümü yoğunlaşarak yağmur ya da kar biçiminde yağışa dönüşür. Böylece nem yükünü boşaltan hava kütlesi dağın öbür yakasına ulaştığında artık iyice kurudur ve burada alçalmaya başlar, alçaldık-ça da ısınır. Dağın rüzgâr altı yamacında (bir dağın rüzgâr altı tarafı, esen rüzgâra bakmayan arka kesimidir) aşağı doğru esen bu kuru rüzgâra fon denir. Alplerde fön rüzgârları genellikle güneyden eser ve çoğunlukla kuzey yamaçlarındaki karları eritir. Kayalık Dağların doğu kesiminden esen fön rüzgârları şinuk olarak adlandırılır. Sahra Çölü'nden gelip Akdeniz'in Avrupa kıyıları boyunca esen sıcak rüzgârlara ise sirokko denir; bu rüzgâr Afrika'nın sıcak yaylalarından alçalarak geldiği için fön tipindedir. Güney İtalya' da kuru bir rüzgâr olarak esen sirokko, daha kuzeyde Akdeniz'den topladığı nem nedeniyle çoğunlukla yağış yüklüdür. Türkiye'nin güney ve güneydoğu bölgelerinde esen çöl kökenli benzer sıcak ve kuru rüzgârlara da sam yeli denir.

    Beaufort Ölçeği
    Rüzgârların şiddeti, Beufort ölçeğinden yararlanılarak tahmin edilir. Bu ölçeği İngiliz amiral Sir Francis Beaufort (1774-1857) savaş gemilerinde kullanılması amacıyla geliştirmiştir. Son yıllarda olağanüstü derecede güçlü rüzgârlar da tabloya alınmış ve bunlar 13'ten 17'ye kadar numaralandırılmıştır. Bu ölçekteki Beaufort sayısı ve ortalama rüzgâr hızı uluslararası değerlerdir; ama rüzgârların adı ve tanımlanan belirtileri ülkeden ülkeye değişebilir.
    Hareket halindeki bir hava kütlesi, yere sürtündüğü yerlerde yavaşlar ve bu nedenle yüzeye yakın kesimlerde rüzgâr daha yavaş eser. Rüzgârın hızı yerden 10 metre yüksekte ölçülür. Denizin yüzeyi yere oranla daha düzgün olduğundan, denizlerin üzerinde rüzgâr hızı karalardaki gibi yüksekliğe bağlı olarak hızla artmaz. Rüzgâr hızının yükseklikle birlikte artması, yerden yaklaşık 500 metre yükseğe kadar sürer.

    Fırtına
    Fırtına, hızla hareket etmekte olan bir hava kütlesinin neden olduğu şiddetli bir hava akımıdır. Fırtına, doğanın her gün Güneş'ten gelen büyük miktarlardaki enerjiyi dengelemek ve çevreye düzenli biçimde dağıtmak için başvurduğu yöntemlerden biri olarak kabul edilebilir. Bu enerji Dünya'ya, özellikle de ekvator çevresine ısı biçiminde ulaşır ve atmosferdeki hava dolaşımıyla bütün yerküreye dağılır. Isınan havanın bir bölümü kutuplara, soğuk havanın bir bölümü de ekvatora taşınır.
    Fırtına kuzey yarıkürede, ekvatordan gelip kuzeye doğru hareket etmekte olan bir hava kütlesinin kutup bölgesinden güneye doğru ilerlemekte olan soğuk ve kuru bir hava kütlesiyle karşılaşması durumunda oluşur. Bu iki tip hava kütlesi birbirine karışmaz. Karşılaştıktan yerde aralarında belirgin bir ara yüzey oluşur; bu ara yüzeye cephe denir. Hava kütlesi hareket etmeyi sürdürdükçe, daha hafif olan sıcak hava kütlesi yükselir ve soğuk hava kütlesinin üzerine çıkar. Yukarı doğru harekete zorlanan sıcak ve nemli hava kütlesi genleşerek soğur, içerdiği nem yoğunlaşır ve böylece bulutlar oluşur. Bu süreç devam ettikçe bulut damlacıkları büyür ve sonunda yağmur haline gelerek yere dökülür. Güney yarıkürede de fırtınalar aynı biçimde oluşur; kuzeydekinden başlıca farkı sıcak havanın ekvatordan güneye, Antarktika'ya doğru akmasıdır.
    Bu olaylar olurken fırtınanın merkezinde atmosfer basıncı düşmeye ve rüzgâr bu alçak basınç bölgesinin çevresinde dönerek esmeye başlar; esinti kuzey yarıkürede saatin ters yönünde, güney yarıkürede ise saat yönündedir.
    Böylece kuzey yarıkürede sıcak ve nemli hava fırtına merkezinin doğu yakasından kuzeye doğru hareket ederken, soğuk hava da merkezin batı yakasından güneye doğru akar. Bu hava dolanımı iki, üç gün sürer ve fırtına büyüyerek bir kıtanın yarısını kaplayacak bir boyuta ulaşabilir. Bu durumda fırtına kasırgaya dönüşmüş demektir.
    Giderek kasırgaya dönüşen siklon tipi fırtınaların yanı sıra, yerçekiminin etkisiyle oluşan fırtınamsı rüzgârlar da vardır. Bu tür rüzgârlarda soğuk hava kütlesi, tıpkı Grönland'da olduğu gibi yükseklerden aşağı doğru iner. Antarktika'da da bu biçimde oluşan sert kar fırtınalarına ve tipilere rastlanır. Antarktika kıtası geniş ve yüksek bir yayladır. Soğuk hava yayladan kıtayı çevreleyen soğuk denizlere doğru, insanın dayanamayacağı kadar güçlü rüzgârlar biçiminde akar.
    Gene bu bölgede, Antarktika'nın kenar bölümünden geçen 40° güney enlemi boyunca uzanan ve "kükreyen kırklar" olarak adlandırılan kesintisiz bir fırtına kuşağı vardır. Bu rüzgârlar Yeni Zelanda'nın güneyinden Güney Amerika'daki Horn Burnu'na ve oradan da Afrika'nın güney ucundaki Ümit Burnu açıklarına kadar uzanarak okyanusu boydan boya aşar.
    İtalya ve Yugoslavya'nın Adriya Denizi'ne bakan kesimlerinde kuzeydoğudan esen çok güçlü ve soğuk rüzgârlardan oluşan fırtınalara bora denir. Çoğunlukla kış aylarında doğudan gelen soğuk hava kütlelerinin dağları aştıktan sonra çok hızlı alçalması sonucunda oluşan boraların hızı bazen saatte 100 kilometreye ulaşır. Boraların insanları fırlattığı, araçları devirdiği görülmüştür. Avrupa'nın başka bölümlerinde, Karadeniz kıyılarında, SSCB'nin kutup bölgesine yakın kesimlerinde görülen benzer fırtınalar da aynı adla anılır.
    Öte yandan, sağanak yağmurlara, tipilere, ani darbeli rüzgârlar biçiminde gelişen boranlara, şiddetli kum esintilerine de fırtına dendiği olur. Ama bu yanlış bir kullanımdır. Fırtına meteorolojide, Beaufort ölçeğinde 9, 10 ve 11 sayılı rüzgârlara verilen addır. Şiddetli siklon fırtınaları kasırga ölçeğindedir. Aynı biçimde oluşan, ama daha zayıf rüzgâr burgaçları olan hortumlar ise fırtına ölçeğinde kalır.

    Hortum
    Hortum, yere doğru incelerek uzanan, huni biçimli karanlık bir bulut gibi görünür. Hortum aslında fırıldak gibi dönerek yükselen bir hava burgacıdır ve hava yükselirken denizlerin üzerinden su kütlesini ya da karalann üzerinden ağaçlan, toprağı sürükleyip yukarı doğru taşır. İki tip hortum vardır: Karaların üzerinde başlayan hortumlara tornado denir; ikinci tip hortumlar ise denizlerin üzerinde, yüzeyin düzensiz biçimde ısınması sonucunda oluşur.
    Tornado tipi hortumlar büyük hasarlara ve can kaybına neden olabilir. Tornadolar sıcak ve soğuk hava kütlelerinin atmosferde karşılaşması sonucunda oluşur. Meksika Körfezi'nden kuzeye doğru ilerleyen sıcak ve nemli tropik hava, kuzeyden gelen kuru havayla ABD'nin güney ve doğu kesimlerinde karşılaşabilir. Bu hava kütlelerinin yönlerinin ve hızlarının farklı oluşu, hızla yükselen bir hava burgacına yol açar ve böylece tornado oluşur. Tornadoların yere değen kesimleri son derece şiddetli bir biçimde döner ve izlediği yolun üzerindeki binalara, sanki bir patlama olmuşçasına zarar verir, ağaçları köklerinden burarak söker ve bazen otomobilleri bile yerinden kaldırır. En şiddetli tornadolar ABD'nin orta bölgelerinde oluşur. Burada tornadolar çoğunlukla kuzeydoğuya doğru, saatte 15 ile 80 km arasında değişen bir hızla ilerler. Tornadoların korkunç gürültüsü 40 km ileriden duyulabilir. Avustralya'da da genellikle yaz aylarında, boranlarla birlikte tornadolar oluşur. 18 Mart 1825'te bir grup tornado ABD'nin orta-batı kesimlerinde 689 kişinin ölümüne yol açmıştı. ABD'de ve Batı Hint Adaları'nda harikan olarak adlandırılan siklon fırtınaları da hortum biçimindedir, ama çok güçlü olduklarından kasırga ölçeğinde kabul edilirler.
    Kuzeyden ve güneyden gelen farklı hava kütleleri denizin üzerinde karşılaşabilir ya da bir tornado kayarak denize ulaşabilir. Bu durumda denizin üzerinde döner bir su sütunu biçiminde bir hortum oluşur. Denizin üzerindeki hortumlar ender olarak hasara yol açar, çünkü bunlar genellikle daha yavaş hareket eder. Denizlerin üzerinde hortumlar hava açıkken oluşur; böylece motorlu tekneler hortumu görüp yöreden kaçabilirler. Denizlerdeki hortumun, yüzeye yakın bir hava kütlesinin çevresindeki havadan daha çok ısınıp yükselmesiyle ortaya çıktığı sanılmaktadır. Bu yükselen hava kümülonimbus denen türden bir yağmur bulutunun tam altına rastlamışsa bir hortum oluşabilir. Bulut tabanı bir koni biçimini alır ve bu koninin sivri ucu denize doğru iner. Bu ucun altına gelen kesimde deniz kamçılanır ve bir serpinti bulutu oluşur.
    Yağmur bulutunun aşağı doğru inen ucu bu serpinti bulutunun içine dalar ve aynı anda, bir su sütunu biçiminde yükselen hortum görülür. Bu hortumların pek çoğu yaklaşık 5 ya da 10 metre çapındadır ve 60 ile 120 metre arasında yükselebilir; ama çok daha büyük çaplı ve daha yüksek hortumlar da görülmüştür.

    Kasırga
    Kasırga, genellikle sakin bir merkezin çevresinde dönen çok şiddetli rüzgârlardan oluşan bir tropik siklon fırtınasıdır. Bu tür kasırgalara ABD ve Batı Hint Adaları'nda harikan, Asya'nın doğu ve güneydoğu bölgelerinde tayfun, Bengal Körfezi ile Umman Denizi'nde ise siklon denir. Bütün bu kasırga türleri daha ılıman enlemlerde oluşan alçak basınç alanlarına benzemekle birlikte, onlardan çok daha şiddetlidir. Kasırgalar, hava basıncının merkezde çok düşük olduğu ve dışarıya doğru hızla arttığı atmosfer bölgeleridir.
    Rüzgârlar içeriye, alçak basınç alanına doğru eser, ama Dünya'nın dönüşü nedeniyle merkeze doğrudan ulaşmayıp sarmal biçimde dönerek yaklaşır. Kuzey yarıkürede sarmalın dönme yönü saat ibresinin tersi, güney yarıkürede ise saat ibresi yönündedir.
    Kasırga, yan yatmış dev bir tekerleğe benzetilebilir; bu tekerleğin kalınlığı 1.000 metreden daha fazla, genişliği ise 80 ile 500 km arasındadır. Tekerleğin iç boşluğunun, yani kasırganın çevresinde döndüğü sakin merkezin çapı kilometrelerce uzunlukta olabilir. Kasırga bir yandan hızla dönerken, bir yandan da Dünya'nın yüzeyinde saatte 15-30 kilometrelik bir hızla ilerler; ilerlerken genellikle kavisli bir yol izler.
    Kasırga yaklaşırken rüzgâr hızı artar ve kısa sürede saatte 160 kilometreye ya da daha yüksek bir hıza ulaşır, bu arada denizde dev köpüklü dalgalar oluşur. Gökyüzü mor bulutlarla kaplanarak kararır, yağmur sulan neredeyse yatay olarak rüzgârla savrulur; rüzgârın sesi, gök gürlemesi dışındaki bütün sesleri boğar. Karada evler yıkılabilir, ağaçlar köklerinden sökülür ve ekinler büyük zarar görür; seller büyük zarara yol açabilir.
    Batı Hint Adaları'nda oluşan kasırgalar bazen ABD kıyılarına, özellikle de Florida'ya ulaşarak büyük hasarlara yol açar. Kasırgalar karada ve denizde çok yıkıcı olduğundan, bunların oluşumları sürekli olarak izlenir. İzledikleri yolun haritası çıkarılır, olası yönleri ve şiddetleri önceden belirlenir ve meteoroloji istasyonları aracılığıyla halk uyarılır.

    noimage
#01.12.2009 20:31 0 0 0
#28.09.2010 19:38 0 0 0
  • güzel
#04.10.2010 20:29 0 0 0
  • öğretmen beş verdi
#04.10.2010 20:33 0 0 0
  • süper gerçi benim ödevim değil kardeşimin ödevi ama ben araştırdığım için bana kolay geldi :D
#05.10.2010 16:49 0 0 0
  • ya abi bak çok uzun yazmışsın özetini yazarmısın lütfen.
#26.03.2014 13:47 0 0 0