Betimleme Örnekleri

Son güncelleme: 03.06.2011 18:36
  • Betimleme Sanatı - Betimleme Nedir - Betimleme HakkındaHOROZ

    Sırtında sanki kanla, altınla işlenmiş ağır, parıl parıl bir manto! Başında vahşi ruhunun timsali gibi balta şeklinde kıpkırmızı tacı! Yerde hançer gibi keskin bir gaga! Sonra, ayaklarındaki mahmuz dediğimiz sivri süngüleri! Dikkat ederdim: Tavukların hiçbirini sevmezdi.

    Yerde bir şey bulup "gıt gıt" diye çağırması, beni hiddetlendiren bir yalandı. Yiyecek bir şey buldu mu kendi yutardı. Yenmeyecek, yutulmayacak bir taş, bir kum parçası buldu mu hemen tavuğa ikram:


    - Gıt, gıt, gıt!.


    Ö.Seyfettin




    Nahçivan'daki Mümine Hatun Türbesi, çok köşeli Selçuklu türbe tipinin ve tuğla işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Dıştan on köşeli, içten silindir biçimli bir yapısı vardır. Saçak kısmında üç mukarnas sırası ve kufi yazı şeridi gövdeyi sarar. Bu Çini harfli şeridin altından on kenar, silmelerle birbirlerinden ayrılır. Tuğla mozaik yazıların süslediği silmeler, her biri değişik kompozisyonlar taşıyan panolar biçimindeki yüzeyleri sınırlandırır. Sivri kemerli kapının üstüne, eseri yapan Nahçivanlı Usta Acem-i ibn Ebu Bekr'in imza kitabesi konmuştur. Daha yukarıdaki bir kitabeden de yapının 1187'sde tamamlandığı, okunur.

    (Suut Kemal Yetkin, İslam Ülkelerinde Sanat




    Betimleme Nasıl YapılırBetimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir. Varlıkların niteliklerinibu varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir.Betimleme nesnelerin varlıkların belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde canlandırmaktır.Bu anlatımda okuyucunun çeşitli duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim kazanılması amaçlanır.Bu amacın gerçekleşmesi için titiz bir gözlem gerekir.Gözlem sırasında ayırt edici özelliklerin anlatılmasına özen gösterilir.

    Yazarın gördüklerini okuyucunun gözünde canlanacak biçimde anlatmasıyla oluşan bir anlatım biçimidir. Betimlemede asıl olan görselliktir. Bu nedenle gözle algılanan renk ve biçim ayrıntılarına büyük yer verilir.

    Betimleme yalın bir söyleşiyle sözcüklerle resim çizme sanatıdır. Görme işitme tatma dokunma koklama gibi duyu organlarımız aracılığıyla varlıkların belirleyici niteliklerini algılama bu nitelikleri belirterek onları görünür kılmadır. Betimleme varlıkların kendilerine özgü niteliklerini sözcüklerle anlatma işidir. Varlıkların eşyaların ve olayların en belirgin özellikleriyle tanıtılıp göz önünde canlandırılmasına yönelik bir anlatım yoludur. Betimleme bir bakıma varlıkların nesnelerin ve olayların sözcüklerle resmini çizmektir. Bu anlatım okuyucuların duygularına hayal gücüne seslenir; yani yazar dış dünya ile varlıklarla ilgili izlenimlerini okurlara da aktarmak ister. Bunun için de bilinçli titiz bir gözlem yoluyla ayrıntı seçer. Seçtiği ayrıntıları imge (hayal) oluşturacak biçimde düzenler.

    Ayrıntılar genelden özele ya da özelden genele doğru sıralanabilir. Sözgelimi bir kentin genel görünümünü anlattıktan sonra özellik taşıyan bir yapısını (hastane kışla park cami) ele almak genelden özele doğru bir betimlemedir. Bir hayvanın ilgiyi üstüne çeken gözlerinden başlayarak tüm gövdesini tanıtmak da özelden genele doğru bir betimlemedir.



    Konuları Bakımından Betimleme Türleriİnsan betimlemesi
    Hayvan betimlemesi
    Eşya betimlemesi
    Manzara betimlemesi
    Olay betimlemesi

    Amaçları Bakımından Betimleme TürleriAçıklayıcı - teknik betimleme
    Sanatsal - izlenimsel betimleme


    Örnek: Gökyüzünün açık güneşli olduğu bir ilkbahar günüydü. Öğleden sonra saat tam beşe çeyrek kala arabamla Guercina'nın Pazar yerine geldim. Alan insan kaynıyordu. Birden çanlar çalmaya sirenler ötmeye başladı. İlk kez gökten düşen bir bombayı sonra bunun ardından on sekiz tane kadar olduğunu sayabildiğim savaş uçaklarını gördüm. Bombaların patlaması anlatılamaz bir panik yarattı. Ben beş milis askeriyle birlikte küçük bir tahta köprünün altına saklandım. Oldukça iyi gizlendiğimiz yerden meydanda olup bitenleri kadınların erkeklerin çocukların ve hatta hayvanların nasıl bir şaşkınlık ve korku içinde kaçıştıklarını dehşetle görebiliyorduk Bu parçada yazar birdenbire karşısına çıkan savaş ortamını; bu ortamda insanların nasıl davrandıklarını betimliyor.

    Örnek: Sarı yağmur incecik ışığın üstüne yağan başka bir ışık gibi iniyordu. Yerler ince yağmuru buradan alıp hızla az öteye döküveriyordu. Kuşlar boyunlarını içlerine çekmişler tüyleri domur domur dallarda kıpırtısız duruyor. Yağmurun içinden mor bir kelebek seli geçti. İleride akar çayın kıyısında bir çıvgına tutulup bir hayat çalısının üstünde kasırgalandı hayat çalısı mosmor oldu tepeden tırnağa; bir süre karmakarışık iç içe uğunarak salkım saçak toparlanıp dağılarak orada savruldu. Sonra mor toparlak sarının ışıltısında eridi dağıldı usul usul yitip gitti. Bu parçada doğadaki olaylar bir devinim içinde verilirken varlıklar çeşitli özellikleriyle çoğunlukla görme duyusuna seslenen bir biçimde gözler önünde canlandırılmıştır.

    Örnek: Eski bir taş köprü geçildikten sonra fakir mahallelere giriliyor ve sefaletbütün dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyordu.Ortalarından akan çirkin sularında yarı çıplak çocuklarla çamurdan köpekler eğri büğrü sokaklar Tezekten çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülmüş penceresiz kulübeler.



    alıntı
#09.12.2009 10:23 0 0 0
  • tesekkur edrmm elınızee saglık yha
#02.02.2010 12:47 0 0 0
  • çok güzel
#29.12.2010 14:32 0 0 0
  • çok çok güzel siz olmasaydınız ben biterdim çok sağolun teşekkür ederim:)
#04.04.2011 20:24 0 0 0
  • örnek betimleme - mevsim betimlemesi - ilkbahar betimlemesiUzun süren kış ayları bitti.

    Köyün üzerini örten kara bulutlar gitmiş, yerini masmavi gökyüzüne bırakmıştı.

    Yılan gibi kıvrıla kıvrıla akan derenin suları coşmuş, coşku türküleri söyleyerek akıp gidiyordu.

    Vadi rengârenk tomurcuk ve çiçeklere bürünmüştü.

    Uykudan uyanan böcekler yuvalarından çıkarak şimdiden kış hazırlıklarına başladılar.

    Karıncalar sıcak günlerin uzun sürmeyeceğini bildikleri için ambarlarını yiyecekle doldurma yarışına başladılar.

    Bizim tembel ağustos böceği de sabahın erken saatlerinde müzik şölenine başlamış, gece gündüz demeden güzel türkülerini söylüyordu.
    (Sabri Oytan, Bal Sarısı -Zerik Taşı, s. 34)

    alıntı
#03.06.2011 18:36 0 0 0