--------------------------------------------------------------------------------
Sen;
İçimin gülen yüzü...
Yüreğimdeki yaralı sevda güvercininin
Kanatlarından damlayan kanı sildin
Kırık kanadını bin bir itinayla sardın
Şimdi bembeyaz kanatlarını açıp
Masmavi gökyüzünde uçuşunu izliyorum
Sen;
İçimin gülen yüzü...
Göğümü kaplayan yağmur bulutlarının
Tarak değmemiş saçlarını çözdün
Tel tel sevgi tarağıyla taradın
Şimdi yağmur damlalarının
Ahenkle söylediği şarkıyı dinliyorum
Sen;
İçimin gülen yüzü...
Aldığı her darbeyle kendini gömen
Sabrımın kalınlaşan derisini yüzdün
Elinden tutup ayağa kaldırdın
Şimdi açığa çıkan sabır taşımın
Göz kamaştıran gökkuşağını görüyorum
Sen;
İçimin gülen yüzü...
Koşmasın diye zincirlenen zamanın
Bağlandığı çelik zincirleri kırdın
Daha keskin kılıcını kınına sokmadın
Şimdi uçsuz bucaksın ovalarda
Dört nala koşuşunu seyrediyorum
Sen;
İçimin gülen yüzü...
Yalnızlığın hoyrat fırtınalarından korkup
Deniz dibine saklanan sevda incimin
Kabuğunu kırıp güneşle buluşturdun
Şimdi yakamozları bile kıskandıran
Eşsiz pırıltılarının ahengini yaşıyorum
Sen;
İçimin gülen yüzü...
Ruhumun en karanlık köşelerine sığınan
Sevdâmın şiirlerine besteler yaptın
Mavi umut çiçekleri orkestrasında çaldın
Şimdi arka arkaya söylenen bestelerin
Doyumsuz nağmeleriyle huzur buluyorum...
Sen;
İçimin gülen yüzü...
Göğümü kaplayan yağmur bulutlarının
Tarak değmemiş saçlarını çözdün
Tel tel sevgi tarağıyla taradın
Şimdi yağmur damlalarının
Ahenkle söylediği şarkıyı dinliyorum