Ölüm İle İlgili Ayetler

Son güncelleme: 14.12.2009 17:41
  • Ölüm İle İlgili Ayetler - Ayet Ve Hadis

    Ya da (bunlar) karanlıklar gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü 'gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki yıldırımların saldığı dehşetle'; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar. Oysa Allah kafirleri çepeçevre kuşatıcıdır. (2/19)

    Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzden sonra dirilttik. (2/56)

    De ki: "Eğer Allah katında ahiret yurdu başka insanların değil de yalnızca sizin ise (ve) doğru sözlüyseniz öyleyse hemen ölümü dileyin." (2/94)

    Oysa onlar önceden ellerinin takdim ettiklerinden dolayı onu (ölümü) hiçbir zaman kesin olarak dilemiyeceklerdir. Allah zalimleri bilendir. (2/95)

    Yoksa siz Yakub'un ölüm anında orada şahidler miydiniz? O oğullarına: "Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?" dediğinde onlar: "Senin ilahına ve ataların İbrahim İsmail ve İshak'ın ilahı olan tek bir ilaha ibadet edeceğiz; bizler ona teslim olduk" demişlerdi. (2/133)

    Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında gece ile gündüzün ard arda gelişinde insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda her canlıyı orada üretip-yaymasında rüzgarları estirmesinde gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (2/164)

    Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman eğer geride bir hayır bırakmışsa anaya babaya ve yakın akrabaya bilinen (uygun meşru) bir tarzda vasiyette bulunması -Allah'a karşı gelmekten sakınanlara bir hak olarak- size yazıldı (farz kılındı). (2/180)

    Binlerce kişinin ölüm korkusuyla yurtlarından çıktıklarını görmedin mi? Allah onlara: "Ölün" dedi sonra da onları diriltti. Şüphesiz Allah insanlara karşı fazl sahibidir. Ancak insanların çoğunluğu şükretmez. (2/243)

    Ya da altı üstüne gelmiş ıssız duran bir şehre uğrayan gibisini (görmedin mi?) Demişti ki: "Allah burasını ölümünden sonra nasıl diriltecekmiş?" Bunun üzerine Allah onu yüz yıl ölü bıraktı sonra onu diriltti. (Ve ona) Dedi ki: "Ne kadar kaldın?" O: "Bir gün veya bir günden az kaldım" dedi. (Allah ona:) "Hayır yüz yıl kaldın böyleyken yiyeceğine ve içeceğine bak henüz bozulmamış; eşeğine de bir bak; (bunu yapmamız) seni insanlara ibret-belgesi kılmamız içindir. Kemiklere de bir bak nasıl bir araya getiriyoruz sonra da onlara et giydiriyoruz?" dedi. O kendisine (bunlar) apaçık belli olduktan sonra dedi ki: "(Artık şimdi) Biliyorum ki gerçekten Allah herşeye güç yetirendir." (2/259)

    Andolsun siz onunla karşılaşmadan önce ölümü temenni ediyordunuz. İşte onu gördünüz ama bakıp duruyorsunuz. (3/143)

    Onlar kendileri oturup kardeşleri için: "Eğer bize itaat etselerdi öldürülmezlerdi" diyenlerdir. De ki: "Eğer doğru sözlüler iseniz ölümü kendinizden savın öyleyse." (3/168)

    Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. (3/185)

    Kadınlarınızdan fuhuş yapanların aleyhinde olmak üzere içinizden dört şahid tutun. Eğer şehadet ederlerse, onları ölüm alıp götürünceye veya Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde alıkoyun. (4/15)

    Tevbe; ne kötülükleri yapıp-edip de onlardan birine ölüm çatınca: "Ben şimdi gerçekten tevbe ettim" diyenler ne de kafir olarak ölenler için değil. Böyleleri için acı bir azab hazırlamışızdır. (4/18)

    Her nerede olursanız ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu Allah'tandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Allah'tandır." Fakat ne oluyor ki bu topluluğa hiçbir sözü anlamaya çalışmıyorlar? (4/78)

    Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur genişlik (ve bolluk) da. Allah'a ve Resûlü'ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah'a düşmüştür. Allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir. (4/100)

    Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak olursanız namazdan sonra alıkoyarsınız onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiçbir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz." diye Allah adına yemin etsinler. (5/106)

    O kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman elçilerimiz onun 'hayatına son verirler.' Onlar (bu işte ne eksik ne fazla) kusur etmezler. (6/61)

    Allah'a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya kendisine hiçbir şey vahyolunmamışken "Bana da vahy geldi" diyen ve "Allah'ın indirdiğinin bir benzerini de ben indireceğim" diyenden daha zalim kimdir? Sen bu zalimleri ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara: "Canlarınızı (bu kıskıvrak yakalanıştan) çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek (yüz çevirmeniz) dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" (dediklerinde) bir görsen... (6/93)

    De ki: "Şüphesiz, benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (6/162)

    (Herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile sanki kendileri göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı. (8/6)

    O'nun arşı su üzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O'dur. Andolsun onlara: "Gerçekten siz ölümden sonra yine diriltileceksiniz" dersen inkâr edenler mutlaka: "Bu açıkça bir büyüden başkası değildir" derler. (11/7)

    Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramıyacak, ona her yandan ölüm gelecek oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak. (14/17)

    Allah gökten su indirdi ölümünden sonra yeri onunla diriltti; işitebilen bir topluluk için bunda gerçekten bir ayet vardır. (16/65)

    Bu durumda biz, sana hayatında kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın. (17/75)

    Biz onları yemek yemez cesetler kılmadık ve onlar ölümsüz değillerdi. (21/8)

    Senden önce hiçbir beşere ölümsüzlüğü vermedik; şimdi sen ölürsen onlar ölümsüz mü kalacaklar? (21/34)

    Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz. (21/35)

    Sonunda onlardan birine ölüm geldiği zaman der ki: "Rabbim beni geri çevirin." (23/99)

    Her nefis ölümü tadıcıdır; sonra bize döndürüleceksiniz. (29/57)

    Andolsun onlara: "Gökten su indirip de ölümünden sonra yeryüzünü dirilten kimdir?" diye soracak olursan şüphesiz: "Allah" diyecekler. De ki: "Hamd Allah'ındır." Hayır onların çoğu akletmiyorlar. (29/63)

    O ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır, ölümünden sonra da yeri diriltir. İşte, siz de böyle çıkarılacaksınız. (30/19)

    Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (30/24)

    Şimdi Allah'ın rahmetinin eserlerine bak; ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltmektedir? Şüphesiz O, ölüleri de gerçekten diriltecektir. O herşeye güç yetirendir. (30/50)

    De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği hayatınıza son verecek, sonra Rabbinize döndürülmüş olacaksınız." (32/11)

    De ki: "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçış size kesin olarak bir yarar sağlamaz; böyle olsa bile pek az (bir zaman) dışında metalanıp-yararlandırılmazsınız." (33/16)

    (Geldiklerinde de) Size karşı 'cimri ve bencildirler.' Şayet korku gelecek olsa ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün. Korku gidince hayra karşı oldukça düşkünlük göstererek sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar. İşte onlar iman etmemişlerdir; böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu Allah'a göre pek kolaydır. (33/19)

    Böylece onun (Süleymanın) ölümüne karar verdiğimiz zaman, ölümünü onlara asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o yere yıkılıp-düşünce açıkca ortaya çıktı ki şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı, böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp-yaşamazlardı. (34/14)

    Allah rüzgarları gönderir, onlar da bulutu kaldırır, böylece biz onu ölü bir beldeye sürükleriz, onunla yeri ölümünden sonra diriltiriz. İşte (ölümden sonra) dirilip- yayılma da böyledir. (35/9)

    "Yalnızca birinci ölümümüzden başka (öyle mi)? Ve biz azaba uğratılacak olanlar değil miymişiz?" (37/59)

    Allah ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. (39/42)

    Gerçek şu ki, sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir. (39/30)

    Sonra şüphesiz sizler, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız. (39/31)

    "(Bütün herşey) Bizim yalnızca ilk ölümümüzdür; biz yeniden diriltilip-kaldırılacak değiliz." (44/35)

    Orda ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur. (44/56)

    Gece ile gündüzün ardarda gelişinde (veya aykırılığında) Allah'ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır. (45/5)

    Yoksa kötülüklere batıp-yara alanlar kendilerini iman edip salih amellerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatları ve ölümleri bir mi (olacak)? Ne kötü hüküm veriyorlar. (45/21)

    İman edenler derler ki: "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman kalplerinde hastalık olanların üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan): (47/20)

    Kullara rızık olmak üzere. Ve onunla (o suyla) ölü bir şehri dirilttik. İşte (ölümden sonra) diriliş de böyledir. (50/11)

    O ölüm sarhoşluğu bir gerçek olarak gelip de (insana) "İşte bu senin yan çizip-kaçmakta olduğun şeydir" (denildiği zaman da). (50/19)

    Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır; (56/17)

    Sizin aranızda ölümü takdir eden Biziz ve Bizim önümüze geçilmiş değildir; (56/60)

    Bilin ki gerçekten Allah, ölümünden sonra yeryüzüne hayat verir. Şüphesiz Biz, umulur ki aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık. (57/17)

    De ki: "Ey Yahudi olanlar eğer siz (bütün) insanlardan ayrı olarak yalnızca sizlerin gerçekten Allah'ın velileri (dost ve sevgili kulları) olduğunuzu öne sürüyorsanız şu halde ölümü temenni edin; eğer doğru sözlü iseniz (bunu çekinmeden yapın)." (62/6)

    Oysa onlar ellerinin öne takdim ettikleri dolayısıyla bunu hiçbir zaman temenni edemezler. Allah zalimleri bilendir. (62/7)

    De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir." (62/8)

    Sizden birinize ölüm gelip de: "Rabbim beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. (63/10)

    O amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (67/2)

    Keşke o (ölüm herşeyi) kesip bitirseydi. (69/27)

    Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı. (74/47)

    (Ölüm korkusundan) Ayaklar birbirine dolaştığında; (75/29)

    (Mal mülk ve servette) Çoklukla övünmek, sizi 'tutkuyla oyalayıp kendinizden geçirdi.' (102/1)

    Öyle ki (bu) mezarı ziyaretinize (kabre gidişinize, ölümünüze) kadar sürdü. (102/2)
#14.12.2009 17:41 0 0 0