nokta tek başına konulunca, geri dönüşü yoktur;
son sözünü söylemişsin demektir.
Ama üç nokta koymak,
söyleyemediklerini bile söyler...
__________________________________
جانانهجان اولان بلمز جاننڭ قيمتنى
جانان دهبلمز جاننهجان اولانڭ قيمتنى
جم سلطان
~~ ~~
Cânâna Cân olan bilmez Cânının kıymetini.
Cânân da bilmez Cânına Cân olanın kıymetini.
Cem Sultan.
____________________________
Yārımıñ kaddı elif, ben bendesiniñ lāmelif
Bu mukarrer bir elif, bir lām olur çün lāmelif
Ey kelimî! Ol elif, kadd-i kametim lām eyledi
Bir elif lām olur ammā nice olur lām elif
Kelîmî
_________________________________
yüreğim,
toparlan gidiyoruz!
/ya da
toparlandım gidelim!/
ârafta kalakalmak yakışmadı bize;
bir adım atalım hadi,
"yâr" deyip susalım;
"yâr"dandır deyip razı olalım!
____________________________
Ne denlü cehd ederse bir murâde
Nasîb olmaz mukadderden ziyâde.
Lâ Edrî
/İnsan bir murâdına kavuşmak için kendi irâdesiyle çalıştıktan sonra eğer hakkında hayırlı olmadığından dolayı o şeyi Allah takdîr etmediyse o şey nasîb olmaz./
___________________________
Gülüm şöyle gülüm böyle demektir yâre mu'tadım
Seni ey gül sever cânım ki cânâne hitâbımsın
Zira sevilmekle imtihan olan bir masumdur Yusuf.
Yakup sever, kuyuya düşer.
Züleyha sever, zindana..
Sibel Eraslan/ Kadın Oradaydı
________________________________
Sevgili Dost!
Fotoğrafta pozitif görüntüler negatif görüntülerle basılır.
Sıkıntılar bunaltmasın seni.
Lütfengülümse fotoğrafın çekiliyormuş gibi her an
posta kutusundaki mızıka'dan
Ali Ural
____________________________
"Aşkı taşıyan her kalbin muhkem olduğunu zannediyordum oysa.
Meğer aşk, indiği kalbi ihya ediyordu ya, ihya edemezse yok ediyordu.
Kazasız belasız kurtulmanın imkânı yoktu."
Vardı/yok oldu.
Taştan oydular birini soğuk soğuk sevmek için,
içine gene taş koydular.
Hasan Mercan
Son Yaprağı Düştü Güzün
İçimin buruk çığlığı artık yüzün
Aşk bazen bir düş yarası
Ne çok tanıdık ne çok bildik bu hüzün
İstersen yağmurlardan anlamlar çıkar kendince
İstersen dayanırsan ben susayım sen dinle
Sensiz elbette ölmem
Ama inan kalbim kekeler
F.Düzağaç
__________________________________________
" Aşklar öyküleriyle güzeldi eskiden,
şimdi /
her Aşk bir öykü arıyor kendine; "
Hüseyin Atabaş
______________________________________
Anlayadığım o kadar çok şey var ki
Mesala aşk
Aşkı tuhaf kılan kaybedildiğinde bulamayacağını bile bile aramak mı?
Yoksa bir alışkanlık haline gelmesinden korkmak mı?
Ayrılık olmasaydı belki her şey çok güzel olacaktı
Ama ayrılık, mutluluk, hüzün, sevinç hepsi bizim için
Nedendir bilinmez aşk niye vardır?
Ama hayat aşkı yaşadığı kadardır.
___________________________________________
"hayat aşkı yaşadığın kadardır..."
Kendi hayat sayfasını yazdırmaya başlayan insanoğlu
Çizer de çizer
Siler de siler
Bekler ki Âşk olsun.
Bulutu yağmura
Toğrağıçimene
Ağacı çiçeğe
İnsanı yarine
İster ki Âşk olsun.
Alım, Karam, Kara Sevdam, kervanına kat beni...
Ben kalmışsa bende hala, kıy, parçala, at beni...
Acıma Sen'den olmayan cüz görürsen canımda,
Hep Sen değilse, pazarda, üç kuruşa sat beni...
...Neslihan Nur Türk...
__________________________________
'' Çıplak çıkarsa söz
Sadra inşirah gerek
Mevsimi sarmışsa güz
Vakte inşirah gerek
Tene saplanmışsa göz
Akla inşirah gerek
Küllenmişse kalbde köz
Ruha inşirah gerek"
_______________________________
Göz nereye bakar, gönül oraya akar
Gönül nereye akar, ayak oraya koşar !
___________________________________
"Bu da geçer Ya Hu!"
___________________________________
_____________________________________
Sevgili dost,
eğer
yeryüzündeki
bütün
elleri
bir
masanın
üzerine
koysalar,
ELİNİ
bulabilirdim
onların
içinden
..
Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi
Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu
Avnî
(Fatih Sultan Mehmet)
En fazla sizinle ilgili olanın
En az sizi ilgilendiriyor olması nedendir?
Bana bunu anlatın...
Sanma şahım / herkesi sen / sadıkane /yar olur
Herkesi sen / dost mu sandın / belki ol / ağyar olur
Sadıkane / belki ol / alemde / dildar olur
Yar olur / ağyar olur / dildar olur / serdar olur
"Yavuz Sultan Selim"
_________________________________
"Çünkü" dedi Züleyha, "güzelliğin bir derin kuyu senin.
Bir düşenin kurtuluşu kolay olmaz.
Ne mutlu kalbine Sen düşene, ve ne mutlu Sen'in kalbine düşene"
"Adı koyulmamış hiçbir şeyin gerçek anlamda var olduğuna ikna olamayan bir kalbin sahibiydim ben"
"Aklımla kalbimin, hâlimle sözümün, teslimiyetimle ve vehmimin arasında kaldım ben. Aklımı gösteren ismimle aşkımı gösteren ateş arasına düştüm, o uçurumda yittim ben. Aynı anda iki şey olunamadığı için aşkın saltanatında, o uçurumda yitirdim ben."
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik... Ama basit bir sanatı unuttuk...
İNSAN gibi yaşamayı biliyor muyuz?
Her rüzgâr savuracak bir toz bulur. Her hayal yaşanacak bir can bulur... Her düş gerçekleşecek bir umut bulur... Kolay bulunmayan tek şey güzel bir dostluktur...
Alım, Karam, Kara Sevdam, kervanına kat beni...
Ben kalmışsa bende hala, kıy, parçala, at beni...
Acıma Sen'den olmayan cüz görürsen canımda,
Hep Sen değilse, pazarda, üç kuruşa sat beni...
...Neslihan Nur Türk...
__________________________________
'' Çıplak çıkarsa söz
Sadra inşirah gerek
Mevsimi sarmışsa güz
Vakte inşirah gerek
Tene saplanmışsa göz
Akla inşirah gerek
Küllenmişse kalbde köz
Ruha inşirah gerek"
Ey Gönül! Önceden çeşit çeşit hissi gıda alırdın, daha doğrusu aldığını gıdan sanırdın..
Ne vakit Hakikî Sevgili'nin (cc) "aşk" denen gıdasının zerresini tattın; işte o gün onun tek sahibi gibi gıdada da vahdete kapıldın, başka gıdaya kendini kapattın
Garip olansa eskiden yiyince doyardın, şimdi ise yedikçe acıktın
_____________________________________
Yüzünü özledim, varlığını Sensizim
Özlemin beni benden aldı, bensizim
Ben ancak Seninle varım. Bana her güzellik Seninle geliyor Baharsızım..
Cemal için Sen lazımsın, celal olmayınca da eğiliyorum ye'se, gaflete,
tembelliğe, istiğnaya üstelik Sultansızım..
Öyle sanıyorum, kâbuslar gibi, bağırdığını sanırsın sesin çıkmaz bir türlü.
Sen nefes vermeyince ruhuma, nasıl ses versin? Sessizim
Bu yana doğru esen rüzgâr yok mu erenler? Nefessizim
Şu dünyada herkesin var bir kimsesi Kimsesizim
Çare-sâz'ım, çare-sizim
Hümâmî (Simât-ı gazel-i "Sensedim")
Ez cüdâyîhâ şikâyet mîküned
ayrılıklardan nasıl şikâyet ediyor?
Bişnev in ney çün hikâyet mîküned
Dinle, bu ney neler hikâyet ediyor,
_____________________________________
N'olur Rabbim!
Şu biricik ânımı ebedin rüzgârlarına kat ve beni Sana daim yakın eyle!
Yalnız Seninle kalmakla kalabalıklaştır beni! Bir secdede biriktir varlığımı! Beni Sana açılan ellerimde çoğalt! Beni Sana karşı fakir olmakla zenginleştir!
Kendimi Sende unutayım ve öylece kapansın gözlerim ve öylece çözülsün ellerim. Dilim öylece sussun ve tenim öylece çamura katışsın ve bu mürekkep lekeleri kısacık vuslatımın hatırası olsun.
Unutulmasın sözlerim; unutkanlar unutulacaklarını hatırlasınlar diye "
Dinle şu neyi. Bak neler neler söylüyor
O, yüceler yücesinin sırlarını anlatıyor.
Yüzü sarı, içi boş, başını havaya vermiş de
Dilsiz dudaksız, Hüdâ Hüdâ diyor.
_____________________________________
İnleyen bir kamış adı ney...
Derler ki ney aşk için toprağı ve suyu bırakmıştır; tıpkı
ilâhî aşk yolunda mâsivâyı (dünyaya ait her seyi) terkeden
insan gibi..
Derler ki ney hasret ve derin ayrılık nagmelerini söyler
dâimâ; neyistandan ayrıldığı için ... İnsan da can bezminden
kopuşunun yanık hüzünlerini yasaya yasaya yükselir yüce
mertebelere.
Kâlû-Belâ'dan bu yana uzayan bir derin hikâyedir
bu...
Bir vuslat özleminin naz haline getirilmiş şikâyeti...