İnsanlığın önündeki yeni tehlike olan kuş gribi hakkında bilgiler içeren bu yazıyı okumanızı şiddetle öneriyorum .
*Bu hastalık, influenzavirus Aya bağlı olarak genellikle kuşlarda ortaya çıkar.
*Düzenli sürveyans çalışmaları, göçmen kuşlarda son derece geniş bir
influenzavirus A havuzu olduğunu göstermektedir. İnfluenzavirusların 15
hemaglütinin alt tipinin hepsi, kuşları infekte edebilir. Kuşlara özgü bu denli
çok sayıda influenzavirus olması, bunlar arasında gerçekleşen gen transferi ve
yeniden eşleşme (reassortment) sonucunda ortaya çıkan yeni alt tiplerin,
insan influenzaviruslarındakinden çok daha sık olduğunu düşündürmektedir.
*Su kuşları virusların doğadaki sürekliliğini sağlar. İnfeksiyon, yabanıl kuş
topluluklarından kümes hayvanları gibi evcil kuşlara yayılabilir ve bu durum
ciddi sonuçlar doğurabilir.
*Kümes hayvanlarını infekte eden influenzavirus A, hastalığa neden olma
yeteneğine göre ikiye ayrılır.
-<LI class=MsoNormal>Çok virülan viruslar, patojenitesi yüksek olan kuş
gribine (HPAI) yol açar ki bunun bir kuş sürüsündeki mortalitesi %100ü
bulabilir. Kuşlar ilk belirtilerin başladığı gün içinde bile ölebilirler. Bu
tablolardan sorumlu viruslar H5 ve H7 alt tiplerindendir. Ancak bu alt
tiplerdeki virusların hepsi, patojenitesi yüksek olan kuş gribine yol açmaz.
-Diğer viruslar ise çok daha hafif bir hastalığa neden olurlar. Patojenitesi
düşük kuş gribi (LPAI) geçiren hayvanlarda tüyler kabarır ve yumurta üretimi
azalır; hafif solunum yolu hastalığı ve depresyon görülür.
Patojenitesi yüksek olan kuş gribi viruslarının yabanıl kuş topluluklarında
bulunmadığı; H5 ya da H7 alt tipindeki patojenitesi düşük olan kuş gribi
viruslarının, kümes hayvanları arasında yayıldıktan sonra geçirdikleri
mutasyonlarla yüksek patojenite kazandıkları kabul edilmektedir.
*Kuşa özgü influenzavirus A H5N1nin önemi:
İnfluenzavirus A H5N1, ilk kez 1961de Güney Afrikada balıkçıllardan izole
edilmiş olmakla birlikte, patojenitesi yüksek kuş gribi çok daha önceden, ilk
kez 1878de İtalyada tanımlanmıştır. Kuş gribi virusunun doğal rezervuarı,
yeşilbaş ördeklerdir ve infeksiyona en dayanıklı olan kuşlar da bunlardır.
Virusları çok uzaklara taşıyabilmelerine ve dışkılarıyla çıkarmalarına karşılık,
yalnızca hafif ve kısa süren bir hastalık geçirirler. Evcil ördeklerdeki infeksiyon
ise tıpkı tavuklar, hindiler, kazlar ve benzeri kümes hayvanlarındaki gibi
öldürücüdür.
Virus, infekte yabanıl kuşların dışkılarıyla kümes hayvanlarının arasına girebilir.
Evcil kuşların serbestçe gezindikleri, yabanıl kuşlarla aynı kaynaktan su
içtikleri ya da taşıyıcı durumdaki infekte yabanıl kuşların dışkılarıyla
kontamine olabilecek su kaynaklarını kullandıkları yerlerde, .infeksiyonun
yabanıl kuşlardan evcil kümes hayvanlarına bulaşma riski daha yüksektir.
Canlı kuşların sıkışık ve sağlıklı olmayan koşullarda satıldığı pazarlar da bir
başka yayılma kaynağı olabilir.
Kuşa özgü influenzavirus A H5N1 suşunun yayılması: Kuş gribi virusları,
kuşları ve daha seyrek olarak domuzları infekte eder. İnfekte kuşlar, virusu
tükürük, burun salgıları ve dışkılarıyla yayarlar. Hollanda'da ev kedilerinde
gösterilen deneysel infeksiyon ve Tayland'da infekte kaplan ve leoparlardan
H5N1 viruslarının izolasyonu, kedigillerin de infeksiyonu bulaştırabileceğini
düşündürmektedir. Duyarlı kuşların infekte nazal, solunumsal ve fekal
materyalle temas etmesi sonucu infeksiyon yayılır. Virus, hava yoluyla da
yayılmakla birlikte, fekal-oral geçiş en önemlisidir. Patojenitesi yüksek virusla
ilgili çalışmaların sonuçlarına göre, kontamine gübrenin 1 gramı 1 milyon kuşu
infekte etmeye yetecek miktarda virus partikülü içermektedir. Patojenitesi
yüksek kuş gribi virusları, çevrede özellikle düşük sıcaklıkta uzun süre
etkinliğini koruyabilir. Virus, gübrede soğukta en az üç ay, suda 22°Cde 4
gün ve 0°Cde 30 günden fazla etkinliğini koruyabilir.
Sağ kalan kuşların H5N1 virusunu oral olarak ve dışkılarıyla en az 10 gün
çıkarabildiği bildirilmiştir. Bu da canlı kümes hayvanı pazarlarındaki ve göçmen
kuşlar aracılığıyla yayılmayı kolaylaştırmaktadır. Virus, kuş dışkısının
kontamine ettiği toz ve toprak aracılığıyla, örneğin kontamine donanım,
araçlar, yem, kafesler ve giyecekler, özellikle ayakkabılarla bir çiftlikten
diğerine yayılabilir. Virusu, ayakları ve vücutlarında taşıyarak mekanik
vektör rolünü oynayan kimi hayvanlar, örneğin kemiriciler de yayabilir.
Bilgiler sınırlı olmakla birlikte, sineklerin de mekanik vektör olabileceği
düşünülmektedir.
*Kuş gribinin, özellikle patojenitesi yüksek formla oluşan salgınların, özellikle
gelişmekte olan ülkelerde kümes hayvanları endüstrisi ve çiftlik sahipleri
üzerindeki etkileri son derece yıkıcı olabilir. Kuş gribi salgınları bir ülkenin içine
yayılacak olursa, kontrol altına alınması çok güç olabilir. Örneğin 1992de
Meksikada patojenitesi düşük virusla başlayan salgın, oldukça ölümcül bir
biçime dönüşmüş ve 1995e dek kontrol altına alınamamıştır.
Hastalık, ülkeden ülkeye canlı kümes hayvanlarının ticareti aracılığıyla
yayılabilir. Göçmen kuşlar da virusu uzaklara taşıyabilir; geçmişteki
patojenitesi yüksek kuş gribinin uluslararası yayılımı böyle açıklanmaktadır.
*İnsanda kuşa özgü influenzavirus A H5N1 infeksiyonu:
Kuş gribi virusları genellikle insanları doğrudan infekte etmez ve insanlar
arasında dolaşmaz. İnsanda kuş gribi viruslarıyla oluştuğu bildirilmiş doğal
infeksiyon sayısı çok azdır. Ancak gönüllü çalışmalarıyla kuş kökenli kimi
viruslarla infekte edilmiş insanlarda kısa süreli infeksiyonların geliştiği de
gösterilmiştir. İnsanlardaki olguların infekte kümes hayvanları veya
kontamine yüzeylerle temas sonucunda geliştiği düşünülmektedir. Kuş gribi
viruslarının insanlar arasında tutunabilmesine karşı bir dereceye kadar etkili
bir engelin bulunduğu açıktır. Bu engel, gen segmentlerinden bir ya da
birkaçıyla ilişkilidir. İnsandaki olgular, kümes hayvanları arasında patojenitesi
yüksek kuş gribi salgınlarıyla eşzamanlı olarak görülmektedir. Çünkü
kuşlardaki infeksiyonun yayılması, insanların direkt infeksiyonu için doğacak
fırsatları artırır. Zaman içinde daha çok insan infekte olup bunlar bir de
insana ve kuşa özgü influenzavirus suşlarıyla aynı anda infekte olurlarsa, bu
insanlar insandan insana kolayca bulaşmayı sağlayacak insan genlerine sahip
olan yepyeni bir alt tipin yoğrulduğu bir hamur teknesi gibi işlev görebilir.
Böyle bir olay, bir grip pandemisinin başlangıcı da olacaktır. H5N1 suşunun
sağlık çalışanları, aile bireyleri, tavukçuluk yapanlar ve tavuk imha ekiplerin
de çalışanlarda insandan insana çok sınırlı bir biçimde de olsa bulaşabildiği
anlaşılmaktadır. Bu gruplarda virusla infeksiyonu gösteren H5 antikorları
belirlenmişse de ağır hastalık gelişen bir olguyla karşılaşılmamıştır. Tavukçuluk
yapanların %17sinde, tavuk imha edenlerin %3ünde, temaslı sağlık
çalışanlarının %3.7sinde, temas etmemiş sağlık çalışanlarının ise %0.7sinde
antikor saptanmıştır. Kuşa özgü influenzavirus H5N1 ile oluşan insan
infeksiyonunun klinik gidişine ilişkin yayımlanmış bilgiler sınırlıdır.
*1997 Hong Kong salgınında hastalananlarda gripteki gibi tipik belirtiler
(ateş, boğaz ağrısı, öksürük ve kas ağrıları), göz infeksiyonları, pnömoni,akut
sıkıntılı solunum sendromu (ARDS), çoğul organ yetmezliği, lenfopeni,
karaciğer enzim düzeylerinde yükselmeler ve pıhtılaşma bozuklukları gibi
belirti ve bulgular bildirilmiştir. Salgın, gerek önceden sağlıklı erişkin ve
çocukları, gerekse kronik tıbbi sorunları olanları etkilemiştir.
*Tüm hayvan ve insan influenzaviruslarının tanısında kullanılan hızlı ve
güvenilir testler bulunmaktadır. WHOnun Küresel Grip Ağında yer alan
birçok laboratuvarın, bu testleri yapmak için gerekli yüksek güvenlik
olanakları ve reaktiflerin yanı sıra, önemli ölçüde deneyimi de vardır. İnsan
gribinin tanısı için hızlı yatak başı testleri de bulunmaktadır. Ancak bunların,
en son olguların tam olarak anlaşılabilmesi ve insan infeksiyonlarının
doğrudan doğruya kuşlardan mı ya da insandan insana mı yayıldığının
belirlenmesi için gereksinim duyulan testler kadar kesin bir bilgi vermeleri söz
konusu değildir.
*Kimileri hem tedavide hem korunmada kullanılmakta olan antiviral ilaçlar,
influenzavirus A suşlarına karşı başka bir sağlık sorunu olmayan erişkin ve
çocuklarda klinik olarak etkilidir. Ancak kullanımlarını sınırlandıran bazı yönleri
vardır. Bunların kimileri aynı zamanda pahalı ve stokları sınırlı ilaçlardır.
1997den bu yana insanda belgelenmiş kuş gribi örnekleri: 1996 yılına değil
insandan kuş gribi virusunun (H7N7) izolasyonuna ilişkin toplam üç olgunun
kaydı bulunmaktayken, bu tarihten sonra kuş gribi viruslarıyla oluşmuş insan
infeksiyonlarının profilinde çarpıcı bir artış olmuştur.
*1997: Hong Kongta, tavuklar arasında kuşa özgü influenzavirus A (H5N1)
infeksiyonu salgını çıkmıştır. Bu sırada 18 insan hastalanmış, bunlardan 6sı
ölmüştür. Olgulardan birinde çiftlikte bulunan, 17sinde ise pazarlarda satılan
hastalıklı kuşlarla temas söz konusudur. Salgını kontrol altına almak üzere 3
gün içinde toplam 1.5 milyon kümes hayvanı itlaf edilmiştir. Böylece
dünyanın yeni bir pandeminin eşiğinden döndüğü düşünülmektedir.
*1999: Hong Kongta iki çocukta kuşlardaki patojenitesi yüksek olmayan
influenzavirus A H9N2 infeksiyonu kanıtlanmış ve her iki çocuk da iyileşmiştir.
Hastalığın geçişinde kümes hayvanlarının rol oynadığı düşünülmüş; ancak
insandan insana geçiş olasılığı üzerinde de durulmuştur. 1998-1999da Çinde
başka insan H9N2 infeksiyonları da bildirilmiştir.
*2003: Çinden yeni dönen Hong Konglu bir baba ve oğlundan kuşa özgü
influenzavirus A (H5N1) izole edilmiş, hastalanan baba ölmüştür. Bu iki kişinin
nasıl infekte olduğu tam olarak açıklanamamıştır. Öte yandan adamın kızı da
Çindeyken hastalanarak ölmüş, ancak bunun H5N1 virusuna bağlı olup
olmadığı belirsiz kalmıştır.
*2003: Şubat ayında Hollandada kuşlar arasında patojenitesi yüksek olan
H7N7 kuş gribi baş göstermiştir. Daha sonra tavuk çiftliği çalışanları ve
bunların aile bireyleri arasında konjonktivit ve/veya gripal infeksiyon tablosu
biçiminde bir salgın ortaya çıkmış ve bu salgından etkilendiği düşünülen 260
kişiden 82sinde kuşa özgü influenzavirus A (H7N7) infeksiyonu olduğu
doğrulanmıştır. Üç olguda insandan insana geçişle ilgili kanıtlar bulunmuştur.
Ayrıca 260 kişiden 6sının H3N2 virusu yönünden pozitif olduğu gösterilmiş;
ancak bunların hiçbiri aynı zamanda H7N7 yönünden de pozitif olarak
bulunmamıştır. Bu salgın sırasında profilaktik antiviral ilaç almamış ve infekte
kuşlarla temas etmiş olan 57 yaşındaki bir veteriner ARDS tablosundan
ölmüştür. Salgını kontrol altına almak üzere toplam 100 milyon olan kuş
nüfusundan 30 milyonu bir hafta içinde itlaf edilmiştir.
*2003: Aralık ayının ortalarında Hong Kongda bir çocukta H9N2 infeksiyonu
saptanmış ve çocuk iyileşmiştir.
*2003-2005 kuş gribi salgını: 2003 Aralık ayının ortalarından beri, Güney
Koreden başlayarak Doğu Asya ülkelerinde tavuk ve ördeklerde görülen
patojenitesi yüksek kuş gribi salgınlarının sayısında artış olduğu
bildirilmektedir. Kimi yabanıl kuş türleri ve domuzlarda da infeksiyonlar
bildirilmiştir. Böyle patojenitesi yüksek kuş gribinin çeşitli ülkelerde aynı
zamanda ortaya çıkan salgınlarla birlikte hızla yayılması, eşine hiç
rastlanmadık bir durumdur ve veteriner tababetin yanı sıra beşeri tababeti
de yakından ilgilendirmektedir. Kümes hayvanları arasındaki bu salgınların
kaygı yaratmasının birkaç nedeni vardır.
-İlkin, bu salgınların çoğunda H5N1
olarak bilinen patojenitesi yüksek suşun belirlenmesi, insan sağlığı yönünden
özellikle kaygı kaynağı olmuştur. H5N1, yakın geçmişte iki kez tür engelini
aşarak insanlarda da ağır ve mortalitesi yüksek bir hastalığa neden olmuş bir
alt tiptir ve şimdi de Vietnam ve Taylandda gittikçe artan sayıda insanı
etkilemiştir.
-İkinci ve daha da önemli bir neden, bugünkü durumun insanlarda yeni bir
grip pandemisine yol açması olasılığıdır. Bir kişi, hem kuş hem insan
viruslarıyla aynı anda infekte olduğu zaman, her iki türe özgü
influenzaviruslar, gen değiş tokuşu yapabilir. İnsan vücudunda gerçekleşen
bu gen değiş tokuşu tümüyle yeni bir influenzavirus alt tipinin ortaya
çıkmasına yol açabilir ki, bu virusa karşı doğal bağışıklık, varsa bile, ancak çok
az kişi için söz konusu olacaktır. Ayrıca, her yıl halen dolaşımda olan suşlara
karşı ve mevsimlik salgınlar sırasında insanları korumak üzere hazırlanan
kullanımdaki aşılar, böyle tümüyle yeni bir influenzavirusa karşı etkisiz
kalacaktır. Yeni virus yeterince insana özgü virus geni de içeriyorsa, yalnız
kuşlardan insana değil, insandan insana direkt bulaşma da olabilir. Bu
durumda yeni bir grip pandemisinin başlaması için gereken koşullar da
sağlanmış olacaktır.
En kaygı verecek durum ise yüksek mortalitesi olan ağır hastalığın art arda
birkaç kez kişiden kişiye bulaştığının gösterilmesidir. 1918-1919 büyük grip
pandemisi sırasındaki durum böyle olmuştur. 4-6 ayda tümüyle yeni bir
influenzavirus alt tipi ortaya çıkmış ve iki yıl boyunca baş gösteren çeşitli
infeksiyon dalgaları halinde yeryüzüne yayılmıştır.
*Sonuç olarak, insan kökenli virustan insanlar arasında replikasyona ve
yayılmaya olanak veren gerekli gen(ler)i almış, ancak farklı bir hemaglütinin
yüzey glikoproteini olan, dolayısıyla insanların immünolojik olarak yabancı
olduğu yeni bir virus her an ortaya çıkabilir. Bu durumda, tarım ve hayvancılık
uygulamaları nedeniyle, çok sayıda insan, domuz ve kuşun bir arada yaşadığı
Uzakdoğuda ortaya çıkacağının işaretlerini 20. yüzyılda vermiş olan bir
pandeminin başlaması hiç de sürpriz olmayacaktır.
*Bugüne Dek H5N1 enfeksiyonu
-Kuşlarda: 2004'ün ilk aylarında kümes hayvanları arasında Çin, Endonezya,
Güney Kore, Hong Kong, Japonya, Kamboçya, Laos, Tayland ve Vietnamda
saptanmıştır. Güney Kore ve Japonya'daki H5N1 salgınları kontrol altına
alınmakla birlikte, Vietnam, Tayland, Endonezya, Kamboçya, Laos ve Çin'deki
salgınların ne ölçüde kontrol altına alındıkları belli değildir. Sonra Dünya
Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE)'ne, Endonezya (28 Haziran), Vietnam (1 ve 12
Temmuz), ve Çin (6 Temmuz)'den patojenitesi yüksek kuş gribi (H5N1)
bildirimleri yapılmıştır. Bu salgın sırasında bugüne değin 100 milyonun
üzerinde kümes hayvanı ölmüş ya da itlaf edilmiştir. Salgın, 2004 Mart
sonlarına doğru geçici olarak kontrol altına alınmışsa da Haziran 2004
sonlarında Çin, Endonezya, Kamboçya, Tayland ve Vietnam'da yeniden baş
göstermiş ve Malezya'ya da sıçramıştır.2005'te ise salgının görüldüğü
ülkelere, Çin, Endonezya, Kamboçya, Tayland ve Vietnam'ın yanı sıra
Kazakistan ve Rusya da eklenmiştir.
-İnsanlarda: 28 Ocak 2004'ten bu yana (en son 29 Eylül 2005 tarihinde
olmak üzere) Vietnamda 91 olgu laboratuvarda doğrulanmış ve bunların 41'i
ölmüştür. Taylandda da 17 olgudan 12si ölmüştür. Kamboçya'da hepsi,
Endonezya'da ise üçü fatal olarak sonlanan dörder olgu saptanmıştır. Bu
olguların çoğunun infekte kuşlarla veya bunların çıkartılarının kontamine
ettiği yüzeylerle temas sonucu geliştiği düşünülmekle birlikte böyle bir
temasla açıklanamayan aile içi olgular da bulunmaktadır. Vietnamdaki
olgulardan izole edilen H5N1 viruslarının genetik dizisi incelenerek tüm
genlerin kuşa özgü virusa ait olduğu ve henüz insana özgü influenzavirus
genlerinin edinilmesinin söz konusu olmadığı anlaşılmıştır. Güney Kore ve
Vietnamdaki suşlar arasında küçük genetik farklılıklar saptanmıştır.
Vietnamdaki insan kaynaklı H5N1 suşlarının M2 inhibitörlerine (amantadin ve
rimantadin) dirençli olduğu bulunmuştur. Nöraminidaz inhibitörleri
(oseltamivir ve zanamivir) ile ilgili bir direnç bildirilmemiştir.
Bugün için H5N1 virusunun insandan insana etkin bir biçimde bulaştığına
ilişkin bir bulgu yoktur. WHO ekipleri, Vietnam ve Taylandda hükümetlerin
insandan insana bulaşmayı en erken dönemde belirlemek için gereken
çalışmalarına destek vermektedir. WHO Global Influenza Surveillance Network
laboratuvarlarında son salgında elde edilen insan ve kuş virusları üzerindeki
çalışmalar acilen başlatılmıştır. Bu çalışmaların halen dolaşmakta olan H5N1
suşunun nereden kaynaklandığını ve ne gibi özelliklerinin olduğunu, bir
ölçüde de olsa, ortaya koyması beklenmektedir.
Öte yandan 2004'te Tayvandaki salgından sorumlu olan H5N2nin kuşlar için
patojenitesi yüksek değildir ve insanda hastalığa neden olduğu hiç
gösterilmemiştir. Pakistandan bildirilen salgın da H5N1 değil, H7 ve H9
suşlarına bağlıdır. Şubat 2004te kümes hayvanları arasında patojenitesi
düşük olan H7N2 alt tipine bağlı bir kuş gribi salgını da ABDnin
kuzeydoğusundaki Delaware eyaletinde çıkmıştır. Pennsylvania ve New Jersey
eyaletlerinde de patojenitesi düşük kuş gribi viruslarına bağlı salgınlar
görülmüştür. Son olarak 2004'ün Mayıs ve Haziran aylarında Texas'ta ortaya
çıkan salgından sorumlu olan H7N3 suşunun da patojenitesinin düşük olduğu
bildirilmiştir. 2004'ün Mart ayında Kanada'nın British Columbia eyaletinde baş
gösteren ve kısa sürede kontrol altına alınan kuş gribi salgınından sorumlu
H7N3 suşunun yüksek patojenite göstermesi ise olağandışı bir durumdur. Bu
salgın sırasında insanda ortaya çıkmış ve oseltamivir ile tedavi edilen iki
konjonktivit olgusu bildirilmiştir.
Ancak patojenitesi düşük bir suşla oluşturulsa bile, kuşlardaki bütün kuş
gribi salgınlarının ivedilikle kontrol altına alınması son derecede önemlidir.
Başlangıçta patojenitesi düşük olan kuşa özgü kimi influenzavirus suşları,
kümes hayvanı toplulukları arasında dolaşmalarına olanak tanındığında,
mutasyonla patojenitesi yüksek bir suş halini alabilirler. 19831984te
ABDdeki salgında, önce düşük bir mortaliteye neden olan H5N2 virusu, altı
ay içinde yüksek patojenite kazanarak %90lık bir mortalite göstermiştir.
Benzer biçimde 19992001de İtalyadaki salgında başlangıçta patojenitesi
düşük olan H7N1 virusu, 9 ay içinde mutasyon geçirerek patojenitesi yüksek
bir duruma gelmiştir.
*Korunma ve kontrol:
Kuş gribini kontrol altına almak için hastalıklı ve temaslı kuşları imha edip
bunları uygun bir biçimde ortadan kaldırmak, çiftlikleri karantinaya almak ve
buralara çok sıkı bir biçimde dezenfeksiyon uygulamak gerekir.