Çocuk Eğitiminde Dikkat Edilmesi Gereken Konular

Son güncelleme: 04.09.2022 11:14
  • 1.DISIPLIN VE HOŞGÖRÜ
    Çocuklarda disiplin ve hoşgörü birlikte olmalidir. Unutulmamalidir ki çocuk hayatinin ilk gününden beri ögrenme sürecinde olan bir varliktir. Ögrenme sürecinde olan kişi sik sik hata yapar . Mühim olan bu hatalarin çocuga gerekli açiklamalari yaparak ögrenmeyle degiştirilmesidir. Çocuga aşiri disiplin uygulanmasi , çocugun bazi noktalarda sikilmasini ve kendini ortaya koyma noktasinda tereddütler yaşamasina neden olur. Aşiri disiplin çocuklarda kaygi belirtilerine yol açar ve çocuk kendisini devamli gergin ve huzursuz hisseder. Çocugun yaptigi hatalar hiçbir zaman görmemezlikten gelinmemeli , görmezlikten gelinen davranişlar çocuklarda pekişecektir. Bu nedenle uygun bir şekilde çocugun yaptigi hatalar anlatilmalidir.
    Aşiri hoşgörülü anne baba tutumunda ise , neyin dogru neyin yanliş , neyin yapilmasi gereken neyin yapilmamsi gereken davraniş oldugunu bilemeyen bir çocuk haline gelmesine neden olur. Aşiri hoşgörü çocukta gevşek ve tutarsiz bir yapinin ortaya çikmasina ve çocugun sinirlari devamli genişletme gayretleri içine girmesine yol açar. Bu şekilde aşiri gevşetilmiş sinirlar çocuklarda davraniş problemlerine yol açarak belli bir süre sonra anne baba için çocugun davranişlarinin çok büyük bir problem haline gelmesine neden olabilir.Bu nedenle anne babanin her ikisinin de disiplin ve hoşgörü konusunda sözbirligi içinde olmalari birbirinden farkli tutumlara girmemeleri gerekir. Özellikle evde yaşayan veya çocuk üzerinde etkinligi olan büyükanne ve büyükbabanin da bu konuda sinirlari gevşetmek yerine , anne babaya yardimci olmaya çalişmalari gerekir. Bu tutarsiz durum çocugun , nasil davranacagini bilememesine ve davraniş problemlerinin daha da artmasina neden olur.
    Anne babalarin bu konuda disiplin ve hoşgörü dozunu tam olarak ayarlamalari önemlidir. Çocugun normal psikososyal gelişimi için bu durum çok önemli bir noktadir.
    2.HERŞEYE ITIRAZ
    Çocuklarin anne babalarina karşi gelmesi çok sik karşilaşilan bir problemdir. Anne babanin her dedigini olumlu veya olumsuz taraflarini düşünmeden sürekli karşi gelme durumu varsa bu durumda karşi gelme bozuklugundan bahsedebiliriz.Genelde çocuklarda çabuk sinirlenme karşi gelmeye eşlik eden durumdur. Normal yaşin verdigi karşi gelme bazi dönemlerde çocuklarda gözükür. Anne babanin dengeli tutumu ile bu problem kisa sürede aşilabilir.
    Çabuk sinirlenme ve karşi gelme durumu genelde çocuklarda kaygi halinin belirtisidir. Bazi noktalarda içsel çatişmalari olan ve kaygi hali olan çocuklar çok çabuk tepki ortaya koyarak sik sik anne babalarina karşi gelirler. Kardeş kiskançligi , çocuga karşi anne veya babanin ilgisizligi, diger kardeşin çok fazla ön plana geçmesi ,çocugu yönlendirme eksikligine bagli boş kalma, okul problemleri , çocukluk çagi depresyonlari , sik sik eleştirilme , aşiri derecede disiplin uygulamalari, çocugu etkileyen psikososyal stres faktörleri ilk akla gelen çocuga anksiyete (kaygi ) oluşturacak nedenlerdir. Ayni zamanda bu kaygi durumundan çocuga uygulanan sinirlarin çok gevşetilmesi ile başgösteren davraniş problemlerine bagli karşi gelme ve mevcut kurallara itiraz da karşi gelme davranişi şeklinde görülebilir.
    Karşi gelen ve çabuk sinirlenen çocuga genelde yapilmasi gereken şey çocugun kaygi durumuna neden olan etkeni bulmaktir. Çocuga dengeli ve düzenli devam ettirilen sevgi ve hoşgörü durumu da çocugun kaygi halini alacak ve onu anne babaya işbirligine zorlayacaktir. Çocuklarin karşi gelme ve tutturmacilik ile anne babalarini yönlendirmeleri yerine, anne babanin biraz daha bilinçli davranip basit psikolojik kurallari uygulayarak çocuklarini istedikleri gibi yönlendirebilmeyi ögrenmeleri gerekir.
    Bazi çocukluk çagi psikiyatrik problemlerinde karşi gelme ve çabuk sinirlenme durumunun görülebilecegi unutulmamali ve bu yöndeki tespitler ve eşlik eden diger problemlerin varliginda, psikiyatrik yardim için anne babalarin çocuk psikiyatristine başvurmalari önerilir.
    3.IÇE KAPANIKLIK
    Çocuklar devamli psikososyal bir gelişim gösterir. Normal sosyal gelişim içerisinde başta aile üyeleri olmak üzere diger insanlar ile iletişim ve etkileşim önemlidir. Bu normal gelişim için kaçinilmaz bir durumdur. Bazi çocuklar gerek kişilik özellikleri gerekse ikincil olarak etki eden faktörler sonucunda içe dönük ,sosyal ortamlara ve alişilmadik mekanlara kolay adapte olamayan , genelde duygusal paylaşima girmeyen , yabanci insanlardan tedirgin olan bir yapida olabilirler.
    Bu durum bazi psikiyatrik durumlarda görülebilir. Bu durumda çocugun bu nedene yönelik tedavisi gereklidir.
    Anne babalarin bu durumda yapmalari gereken sik sik çocuga söz hakki tanimalari ,hemen her konuda onun kendisini ve duygularini ifade etmesini saglamalari , ona sik sik ne hissettigini ve düşündügünü sormalari , çocugun kendisine deger vermeleri , konuştugu zaman dinlemeleri , sik sik sosyal ortamlarla irtibatini saglamalari , onu oldugu gibi kabul ederek sevgilerini sik sik belli etmeleri , çocugun her şeyine müdahale etmeden ve çok müdahaleci olmadan onun kendini ortaya koymasini saglamalari önerilir.
    Devam eden durumlarda bazi psikiyatrik tablolardan söz edilebilir. Bu durumun tedavisi gerekir. Özellikle okul çagi ile beraber sosyal ilişkilerde problem olmamasi için durumun çözümlenmeye çalişilmasi önem kazanir.
    4.AŞIRI HAREKETLILIK
    Bazi çocuklar yaşitlarina göre aşiri hareketli olabilirler. Bu durumun bir çok nedeni olabilir. Genelde aşiri hareketli çocuk denince aklimiza hiperaktif çocuklar gelir. Çocukta aşiri hareketlilik her ortamda oluyor yer ve zaman dinlemiyorsa o zaman hiperaktiviteden şüphelenmek gerekir.Bu durumda çocukta dikkat eksikliginin de eşlik edip etmedigine bakilmasi gerekir. Aşiri hareketli çocuklar devamli kipir kipirdirlar , yerlerinde duramazlar , sanki bitmez bir enerjileri var gibidir.
    Genelde aşiri hareketli çocuklarin durumu okula başladiklari dönemde belirgin bir şekilde fark edilir. Ögretmenden sik sik uyari alinmasi ile anne baba olayin farkina daha da iyi varir. Bu durum çocugun sosyal ilişkilerini ve ders başarisini etkiler.Normalde belli bir kapasitede olan bu çocuklar ders başarisizligi ile karşimiza gelirler. Bu durumlarda ilaç tedavisi ve diger tedavi yaklaşimlari çocugun gelecegi açisindan önemlidir.
    Aşiri hareketlilik durumu çocugun sikinti ve problemlerine bagli da gelişebilir. Bazi psikiyatrik durumlarda çocuklarda bu türlü hareket artişina rastlayabiliyoruz. Bu durumda çocukta sikintiya ikincil olarak gelişmiş yerinde duramama, hareketlilik artişi görülür. Altta yatan sikintinin ve stres etkeninin halledilmesi ile çocugun bu hareketliliginde azalma görülür.
    Bu çocuklarin genelde anne ve babalarinda da buna benzer bir hareketlilik çocukluk dönemlerinde olabilir. Bu türlü çocugu olan anne babalarin olaya gayet sakin yaklaşarak , bu hareketliligi ve çocugun psikososyal gelişimini iyi yönlendirmeleri gerekir. Aşiri hareketliligi yüzünden çok eleştirilen ve sosyal ortamlardan dişlanan çocuklarda , başka psikiyatrik problemlerde oluşabilir.Bu çocuklari sportif faaliyetlere yönlendirmek , onlari olumlu ve faydali ugraşlarla meşgul etmek , enerjilerini bazi hobilere kanalize etmek, dikkat eksikligi ve hiperaktivite durumu varsa tedavisini saglamak önemlidir.
    5.DERS BAŞARISIZLIGI
    Ders başarisina etki eden bir çok durum vardir. Ders başarisizligi çocuklarin normal sosyal ve psikolojik durumunu etkiler. Bu durumda aile ile ilişkilerinde bozulmasi söz konusu olabilir.
    Ders başarisina en büyük etken çocugun zeka kapasitesidir. Bu durum çocugun okudugunu , anlatilani ve aktarilan bilgileri kolay kavramasina ve akilda tutmasini kolaylaştirir. Zekanin belli bir seviyeye gelmesini daha çok dogumsal özellikler ve çevre şartlari belirler. Belli bir zeka kapasitesi olmasina ragmen ders başarisizligi olan çocuklarda aşagidaki nedenleri aramak yerinde olur.
    Ders başarisizliginin en büyük nedeni, çocuklarin belli bir sorumluluk içerisinde kendilerini hissedip , okul sonrasi gerekli ders çalişma saatlerini düzenlememeleri ile kendini gösteren durumdur. Bu durumda ögretmen ve aileye çok büyük bir iş düşmekte uygun ve dengeli yaklaşimlar ile çocuklarin bu yöndeki eksikliklerini işbirligi içinde kapatmalari gerekir. Yanliş tutumlar çocuklarin bu sikintisini pekiştirir. Bu durumda ögretmen aile işbirliginin olumlu etkisi büyüktür.
    Egitimde firsat eşitligi önemli bir konudur. Çocugun gittigi okulun genel durumu , ögretmeninin özellikleri , sinifin özellikleri , verilen egitimin kalitesi , bu egitime ek olarak saglanan imkanlar çocuklarin ders başarisini dogrudan etkiler. Bütün bu noktalarda belirgin problem olmamasina ragmen çocukta görülen ders başarisizliginda özel ögrenme güçlügü durumunu hesaba katmak yerinde olur. Bu durumun tespiti ve egitim ile tedavisi önemlidir.
    Ders başarisina etki eden diger nedenlerden biriside çocukta olabilecek depresyon , madde bagimliligi , uyum bozukluklari ,aile ile ilgili problemler, psikososyal stres etkenleri , anksiyete bozukluklari gibi psikiyatrik durumlar da ders başarisizliklarina neden olabilir. Bu durumlar ders başarisizliginin yaninda ek belirtiler ile kendini gösterir. Bu negatif etkenin ortadan kaldirilmasi ile ders başarisizliginda düzelme belirgin olarak görülür.
    Ders başarisizligi olan çocuklarin yaşitlari ile kiyaslanmadan ve özgüvenleri zedelenmeden , ders başarisi için yönlendirilmeleri önemlidir. Çocuklarin bu türlü sikintilari varken anne babanin aşiri ilgisiz ve aşiri kontrol durumlari, çocuklarin bu durumlarinin devam etmesine neden olur. Önemli olan anne babalarin çocuklarina vakit ayirarak , onlarin durumlarindan haberdar olmalari ve bu türlü problemler tamamen çocugun yaşaminda pekişmeden gerekli önlemler alinmalidir.
    6.ÇOCUGUN KENDINI ORTAYA KOYMASI VE NORMAL KIŞILIK GELIŞIMINI NASIL SAGLAYABILIRIZ.
    Çocuklar devamli psikososyal gelişim içerisindedirler . Bu gelişimi etkileyen temel faktör en azindan belli bir yaşa kadar ailedir. Çocugun kişilik gelişimi bir hayat boyu devam eder.Kişilik gelişiminin büyük bir kismi erken yaşlarda tamamlanir .Bu durumda çocugunuz birinci planda anne baba ve bakim veren kişiden , ikinci planda evdeki diger bireylerden , üçüncü planda sosyal çevreden iyi veya kötü yönde etkilenecektir. Anne babanin etkisi kardeşe göre çok daha fazladir. Ama bir iletişim ve etkileşim ortami olan ailede küçük kardeş büyük agabeyden veya abladan da etkilenecektir.Bu durum çogu zaman iyi yönde bir etkileşim ile sonuçlanir ve iyi yönlendirilirse kardeş kiskançliginin önüne geçilir . Küçük çocuklar agabeyinden veya ablasindan bir çok şeyi hizli bir şekilde ögrenerek , gelişimini daha da pekiştirebilir.Bu nedenle küçük kardeşler daha şansli sayilabilir .Büyük olanlarin yaş avantaji oldugu için küçük kardeş ister istemez ögrenme ve etkilenme olarak büyük kardeşi takip eder .Ama bu durum küçük kardeşin büyügü rakip olarak algilayip tamamen ona ters düşmesinden çok daha iyi bir durumdur. Eger psikososyal gelişim içerisinde çocugunuzun geri planda kalmamasini ve kendini ortaya koyarak , kişilik özelliklerini geliştirmesini istiyorsaniz ; Her çocuk için psikososyal gelişim süreci içerisinde yapilmasi gerekli bazi tavsiyeleri aktarmak istiyorum. Bu çocugunuzun kendine olan güvenini artiracak , kendi kişilik özelliklerinin gelişmesini saglayacak , onun psikososyal gelişimini güçlendirecektir.
    1-Sik sik çocugunuza yaşina uygun olarak yapabilecegi görev ve sorumluluklari verin.
    2-Ona sik sik kendini nasil hissettigini sorun
    3-Olaylar karşisinda onunda fikrini ifade etmesini saglayin yani ona kendi fikrini sorun ve düşünmeye sevk edin .Söyledigi şeylere önem verdiginizi hissettirin .
    4-Onun iyi yönlerini ve başarilarini takdir edin , ön plana çikarin ve ödüllendirin.
    5-Onun kabiliyetlerinin gelişmesine zemin ve imkan hazirlayin
    6-Hatali davranişlarini konuşarak onu yargilamadan anlatmaya çalişin , olaylarin ve yaptiklarinin hatali taraflarini farketmesini saglayin
    7-Sik sik onu sevdiginizi ve onun aileniz için ayrilmaz bir parça oldugunu ifade edin
    8-Onun kendini ifade etmesini kolaylaştirmak için karşilikli olarak siz ona kendinizi ifade edin ,ondan da kendini ifade etmesini isteyin sik sik karşilikli konuşup sohbet edin
    9- Onun yapabilecegi şeyleri kendisine birakin , onun yerine bazi şeyleri yapmayin , bu çocugun kabiliyetlerinin gelişmesini engelleyerek kendini ortaya koymasini engeller.
    10-Onunla kaliteli ve hoş bir şekilde vakit geçirin
    11-Onun olaylar karşisindaki duygularina deger verdiginizi belli edin
    12-Onun sosyal ortamlardaki arkadaşliklarini ve girişimlerini uygun oldugu ölçüde destekleyin
    13-Onun aile içi herkesle olan baglarinin kuvvetlenmesini saglayin
    Unutmayiniz ki bu günün çocuklari ,yarinlarin büyükleri olacak, çocugunuzun bu günden davraniş ve kişilik gelişimi iyi yönlendirilirse , gelecekte hem onun hem sizin açinizdan ideal olan gerçekleşmiş olacaktir.
    7.ÇOCUGUN YERINE BAZI ŞEYLERI YAPMA
    Insanoglu ilk dogdugu günden itibaren devamli olarak kendi kabiliyet ve becerilerini geliştirme süreci içerisindedir. Buna bagli olarak doguştan var olan mevcut kapasite özellikle hayatin ilk yillarindaki çevresel ve fiziksel etkenlerinde devreye girmesi ile hizli bir gelişme gösterir. Her birey yaşina uygun gelişme dönemlerini saglikli bir şekilde geçerek, gerek motor becerilerini , gerek sosyal gelişimini , gerekse dil gelişimini çocukluk döneminde hizli , daha sonra giderek yavaşlayan bir şekilde devam ettirir. Bu siniflamalardan (motor , dil , sosyal gelişim ) her birinin uygun ve tam olarak gelişmesi için bazi yönlendirmelerin yapilmasi ve bazi çevresel şartlarin saglanmasi gerekir. Konunun bir çok ayrintilari olmakla birlikte şu anda kismi olarak deginilecektir.
    Özellikle çocuk bakiminda söz sahibi olan annelerin çocuk üzerindeki davraniş şekilleri çocugun gelişimi açisindan çok büyük önem arz etmektedir. Bazi anneler çok aşiri derecede çocuklari ile ilgilenirler , Bu durum çocuklariyla hiç ilgilenmeyen annelerin durumu kadar çocuk için sikintili olabilir. Bu aşiri ilgilenme durumunun ayrintilarini başka bir zamana birakarak konumuz ile alakali olan kismini bahsetmek istiyorum. Genelde aşiri koruyucu ve kollayici anne babalar olmak üzere bazi ebeveynler çocugun üzerine o kadar düşerler ki onun yaşina uygun gelişiminin de önüne geçerler . Çünkü çocuklar bu derece kendisinin yerine bazi şeyleri düşünen ve yapan anne babalar veya başka birisi oldugundan kendileri kabiliyet ve becerilerini kullanmaya gerek duymazlar . Çünkü bu durum onlar için daha kolay olmaktadir.Çocugun yaşina uygun olarak kendi başina yemek yemesinden tutun , giyinmesi , okul dersleri , ev içerisindeki etkinlikleri gibi bir çok konuda anne babalar onlarin yaşina uygun yapabilecekleri noktalarda gereksiz yere devreye girerek çocugun hem psikolojik olarak hem kabiliyet olarak uygun atilimlari yapmalarini engellerler. Bu nedenle anne babalar çocuklarinin normal gelişimini saglamak için en başta onlarin yaşlarina uygun davranmalari ( bebeksi tavir ve hareketlere prim vermemeleri ) gerekir.
    Şurasi unutulmamalidir ki Çocuklarin yaşlarina uygun rol almalarini yada almamalarini anne babalarin onlara çizdigi rol belirler.Çocuklari yerine bir çok davranişi üstlenen ve onlarin yaşina uygun sorumluluklar almasini saglayamayan anne babalar , çocuklarina iyilik yaptiklarini zannetmelerine karşin , onlarin kabiliyet ve becerilerini kisitladiklarinin farkinda degildirler. O nedenle gerek psikososyal gelişim gerek bedensel gelişim için bu durum önemlidir. Çocugun yapmasi gereken aktiviteler ve görevlerin başlangicinda çocuga yardimci olmak uygun olur ama bu yardimin devamli o görevi üstlenme şeklini almasi ise zararli olur. Yaşindan daha büyük sorumluluklar vermekte ayni şekilde digeri kadar sakincali olabilir. Anne babalarin saglikli bir biyopsikososyal gelişim için bu dengeyi saglamalari gerekmektedir.
    8.AŞIRI KONTROL
    Bazi anne babalarin düştügü en büyük hatalardan birisi de çocuklarini çok aşiri kontrol ve disipline etmeleridir. Bu genelde çok titiz ve hassas anne baba kişiliginin olmasi durumunda karşimiza çikmaktadir. Özellikle bazi anneler çocuklari hakkinda her an ne yapiyor , ne ile meşgul oluyor , acaba bir problem var mi , bir şey olursa , başina bir iş gelirse ve buna benzer düşüncelerle devamli çocuklarini düşünmekte ve çocuklarini her an kontrol etmeye çalişmaktadirlar .
    Elbette ki her anne baba belli ölçülerde çocuguna sahip çikmali ve çocugunun o an nasil bir durumda oldugunu merak etmelidir. Ama bunun ölçüsü çok fazla kaçirilirsa ve çocuklar çok aşiri kontrol edilemeye çalişilirsa , sikintinin asil önemli bir kismini çocuklar çekmektedir. Yani çocuk her an kontrol edilme hissi ile yaşamakta bu da onlarda müthiş bir şekilde bir kaygi ve gerginlik oluşturmaktadir. Acaba hata yapar miyim , acaba annem görür mü , acaba bu iş konusunda annem ne der , acaba bu yaptigim için eleştirilir miyim gibi düşüncelerle çocuklarin bu kontrol durumuna reaksiyon olarak kaygilari daha da artmaktadir . Hatta bu durumu bazen o kadar ileri boyutlarda görmekteyiz ki , bu kontrol ve bagimliliga alişan çocuk annesinden ayrildigi zaman sanki başina kötü bir şey gelecekmiş gibi endişe duyabilir.
    Bu durum onun ileride ayrilik kaygisi göstermesine de neden olabilir. Annenin kaygisi ve endişesi çocugu da anlamsiz bir şekilde kaygi ve sikintiya sokabilir . O nedenle anne babalarin çocuklarini belli ölçülerde kontrol etmeleri , onlarin bazi hatalarini görmezden gelmeleri ( devam etme durumunda önlem almak şarti ile ) , onlari bazi zamanlar kendi hallerine birakmalari , her an nerede ne yapiyor düşüncesinden vazgeçmeleri , onlar için aşiri kaygi ve endişeye girmemeleri , çocugun ufak tefek yanlişlarini tespit edip çocugun yüzüne vurmamalari uygun olur. Bu aşiri kontrol ve anne babalarin aşiri disiplin ile beraber mükemmeliyetçi tavirlari , çocuklari anne babanin sözlerine karşi pasif bir direnç ve yalana itebilecegi gibi çocuklarda tik , tirnak yeme , konuşma sorunlari , altini islatma, altini kirletme vb gibi kaygi belirtilerine de yol açabilir.
    Anne babalari çocuklarini kontrol etme konusunda bu dengeyi iyi ayarlamalari gerekir. ayni zamanda çok kontrol edilen ve çok eleştirilen çocuklarinda kendi özgüvenlerinin eksik kalacagini ve sosyal olarak çekingen olabileceklerini ve anne babalarinin bu aşiri kontrol ve isteklerinin de onlari strese itebileceginin hiç bir zaman unutulmamasi gerekir. Her çocugun kendi halinde olmasi gereken zamanlarin oldugu unutulmamali ve çocuklarin kontrol ve takibi onlari bunaltmayacak ve kaygiya itmeyecek derecede olmalidir.
    9.ANNE BABANIN FARKLI YAKLAŞIMLARI
    Genelde anne babalar çocuga davranişta tek bir çizgiyi tutturmakta zorlanirlar. Elbette ki anne babanin farkli kişilik yapilari , yetişme tarzlari , anlayişlari ve degişik farkliliklari olacaktir .Bu çocugun yetişme ve zeka gelişiminde iyi yönde katkilar saglayabilecegi gibi , çocugun egitimi ve davranişlarinin yönlendirilmesinde anne babanin birbirinden habersiz veya tamamen farkli yaklaşimlari çocuklarin psikososyal gelişiminde büyük sikintilar oluşturabilmektedir.
    Genelde çocugun gelişim aşamalarindan uygun bir şekilde geçmesi ve onun yaşa özgü egitiminin tamamlanmasinda anne babanin yaklaşimlari ve çocugu yönlendirmeleri önem kazanir. Bütün bunlari şu şekilde örnek vererek açiklayabiliriz ; Bir anne aşiri hoşgörülü olabilir, baba ise tam tersi disiplin yönü agir basabilir. Bu durumda çocugun davranişlari , konuşmasi , hal ve hareketleri tamamen iki farkli kutup tarafindan yönlendirilmeye çalişilirsa çocukta davraniş problemleri ve bazi psikolojik sorunlar yaşanabilir. Babanin koydugu kurali annenin bozmasi veya tam tersi babanin hoşgörü gösterdigi bir davranişa annenin sinir koymasi genelde çocugun davraniş olarak kararsiz , çekingen , çelişkili ve tutarsiz bir hale gelmesine neden olabilir. Çünkü çocuk gelişimini ve davranişlarini anne babasindan iyi yönde veya kötü yönde aldigi uyarilar ile şekillendirir. Bu çocuga yansiyan çelişkili ve tutarsiz durum çocukta degişik kaygi belirtilerinin ( tirnak yeme , tik , konuşma zorluklari , uyku ve yeme bozukluklari vb.) ortaya çikmasini kolaylaştirabilir.
    Anne babalarin mümkün oldugu kadar birbirlerini desteklemeleri , tutarsiz davranmamalari , çocugun yaninda birbirinin uygulamalarini eleştirmemeleri gerekir. Bazi görüş farkliliklari olsa bile çocugun olmadigi zamanlarda konuşularak ortak görüşün çikmasi ve ortak söz birliginin saglanmasi gerekir. Çocugun saglikli gelişiminde anne babalarin birlikte , çelişkisiz ve tutarli olmalari çok önemlidir. Aksi takdirde bu farkliliklar ve anne babanin çelişkili davranişlari çocuk tarafindan kullanilabilir. Çocugun anne babayi yönlendirmesi bu farkli tutumlardan dolayi kolaylaşabilir. Anne babalarin ortak fikir ve görüş birligi ile çocuklarini yönlendirmeleri gerekirken , tam tersi olarak çocuk , anne babayi yönlendirebilir.
    Bir başka noktada anne baba harici bir başka kişinin( genelde büyükanne , büyükbabanin) anne babanin koydugu kurallari ihlal eden veya zayiflatan yaklaşimlarda bulunarak çocuklarin kurallara uymasini ve davranişlarinin şekillenmesini engellemesidir. Anne baba arasindaki iletişim ve ortak karar alma mekanizmasi ne kadar iyi işler ve çocuga yansitilan davranişlari ne kadar birbiri tarafindan desteklenirse o kadar saglikli ve normal psikososyal gelişimli çocuklar olacaktir.
    Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktir , çocuklara yansitilan davranişlarin zaman aşimina ugrayarak degişikliklere ugramasi uygun degildir. Yani anne bugün koydugu kurali bir hafta sonra bozuyor veya tam tersi bir tutum izliyorsa ( sebepsizce gerekli bir neden olmadan ) bu durum da çocuklarin gelişimini kötü yönde etkiler. çünkü çocuk bir hafta önce tepki almadigi bir davraniştan bir hafta sonra tepki aldigini görürse bu onun kendine güvenini azaltir, onu çekingen , tedirgin ve kaygili birisi haline getirir. Yani çocugun çevresinden ( aile , arkadaş , okul ve ögretmen , sosyal çevre ) devamli tutarli davranişlari görmesi önemlidir. Bu konuyu ileri bir tarihte daha ayrintili incelemeyi düşünüyoruz .
    10.CEZALANDIRILMA ŞEKLI
    Çocuklarina güzel bir şekilde egitim vermek ,onlari hayata hazirlamak ve onlari iyi yönlendirebilmek her anne babanin temel hedeflerinden bazilaridir. Devam eden hayat içerisinde çocuklarin gerektigi şekilde iyi özellikler kazanmasi , bazi yönlendirmeleri gerektirmektedir. Anne babanin her davranişinin , yorumunun olaylar karşisindaki tavrinin ve tepkisinin çocuk üzerinde bir etkisi vardir. Anne baba - çocuk arasindaki etkileşim devam eden çok önemli bir süreçtir. Ve bu etkileşimin kalitesi neredeyse çocugun bütün hayatini etkiler. 6 aylik bir çocuk bile iyi bir şey yaptiginda anne babanin göz temasi ile onu desteklemesi veya kaşlarini çatarak istemedigini belli etmesi bir ödül -ceza şeklidir. Aslinda günlük akip giden hayat içerisinde anne babalar farkinda olmadan çocuklarini ödüllendirmekte veya cezalandirmaktadirlar.
    Bazi durumlarda ise çocuklar hatali ve yanliş bir şey yaptigi ve en önemlisi bunu tekrarladigi zaman anne babalarin tepkisiz kalmasi o yanlişin devam etmesini saglamaktadir. Zamaninda müdahale edilmeyen hata devam edecek veya şekil degiştirebilecektir. Bazen de anne babanin yersiz ve aşiri tepki ortaya koymasi veya tutarsiz bir şekilde cezalandirmasi çocuktaki sikintiyi artirmakta ve yeni davraniş sorunlarinin ortaya çikmasina zemin hazirlamaktadir. Ayrica devamli kontrol edilmeye çalişilan ve bu kontrol havasi içerisinde gerginlige itilen çocuklarda da psikolojik sorunlar ortaya çikabilecegi göz önünde tutulmalidir. O nedenle bebekken dahi anne babanin çocuga uyguladigi cezalandirma şekli önemlidir. Ve çocugun kişilik gelişiminde , sosyal gelişiminde ciddi tesirler birakir.O nedenle biz çocuk psikiyatristlerini endişelendiren önemli noktalardan biriside bu konuda anne babalarin bilinçsiz bir şekilde uygulamalarda bulunmasidir. Genelde çocuklarin yaşlari ve yaptiklari hatalarin büyüklügüne göre cezalandirilmalari uygun olmak ile birlikte genel yaklaşimlari şu şekilde siralayabiliriz.
    Cezalandirmanin aşamalari ve özellikleri nasil olmalidir
    1- Çocuklarin ilk yaptigi hata eger çok büyük sonuç dogurmayacak şekilde ise uyari şeklinde (bu da bir cezalandirmadir ) anne babanin müdahalede bulunmasi gerekir. Bu yeri geldiginde anlik bir kaş çatilmasi şeklinde de olabilir. Bu çocuga mesaj olarak yaptigi davranişin onaylanmadigi tepkisinin iletilmesidir.
    2-Yapilan hatanin şiddeti artmiş ise ve/veya tekrarlayan hatalar ise çocuk ile yaşina uygun bir şekilde bu durumun hatali oldugu ve dogrusunun ne oldugu , davranişin tekrari halinde zararinin neler olacagi konuşulmalidir. Bu açik olarak sizin tarafinizdan bu davranişin istenmediginin belirtilmesidir.
    3-Yapilan hatanin devami durumunda , hatanin büyüklügü ne olursa olsun anne baba tekrar çocugu ile sevgi ve ilimli bir ortam oluşturarak , çocuga yönelik aşiri tepki ve yargilamadan kaçinarak konuşmali ve çocuga bu davranişin tekrari halinde ne türlü cezalari alabilecegini belirtmelidir. Burada da çocugun yaşi önem kazanmak ile birlikte anne babanin bu durumu onun ile konuşma tarzi ve üslubu önemlidir. Kesinlikle durum mücadele ve tartişma ortamina dönüştürülmemelidir. Çünkü bu ortam iki tarafa da zarar verecektir. Ilerleyen dönemlerdeki ilişkiyi zedeleyecektir.
    4- Konuşma ve söylenen cezalandirilma ikazlarina ragmen devam eden yanlişlarda anne babanin israr ile bahsettigi cezayi uygulamasi gerekir. Burada Hemen şunu belirtelim ; anne babalar kesinlikle yapamayacagi cezalandirma yöntemini çocuga söylememeli , ancak cezalandirmayi yapmak istemedikleri veya yapamadiklari zamanda hafifletici sebepler ile bir karşilik sonucunda affetmelidirler ( örn:ceza olarak dişari parka götürülmeyecek çocuga , odani toparlarsan senin cezani affedebilirim demek gibi ). Cezalandirmanin şekli ise burada önem kazanmaktadir. Biz çocuk psikiyatristlerinin önerdigi cezalandirma yöntemi , çocugun sevdigi şeylerden mahrum edilmesi şeklindedir. Fiziksel cezalarin çocuklara uygulanmasi son derece sakincalidir ve çocuklarin anne baba ile ilişkisini zedelemekte ve ortami daha gergin hale getirmektedir. Veya erken yatma , odasinda yalniz olarak iki-üç dakika beklemesi gibi basit cezalandirma tekniklerinin kullanilmasi da uygun olur. Ama cezalandirilma sirasinda çocuklarin gururu incitilmeden ve özgüvenleri zedelenmeden uygun bir dil ve takdim ile bunun yapilmasi gerekir.
    5-Aldiginiz bütün önlemlere ragmen önüne geçilemeyen sikintilar için anne babalarin bir uzmana başvurmayi ihmal etmemeleri gerekir. Çünkü bu durumlarda davraniş bozuklugu , karşi gelme bozuklugu , dikkat eksikligi ve hiperaktivite durumu , çocukluk çagi depresyonlari , uyum güçlükleri gibi sorunlar eşlik ediyor olabilir.
    Ek olarak şunu söylemek gerekir anne babanin cezayi takdim şekli , daha önceleri çocuga verdikleri egitim , anne baba harici etkili kimselerin durumu(büyük anne büyük baba vb ) , sosyal çevrenin özellikleri , okul çevresi , anne babanin birbirlerinin desteklemeleri , anne babanin kişilik yapilari , çocuga olan yakinlik dereceleri , arkadaş çevresi , büyük veya küçük kardeşin tutumu , anne babanin daha önce tutarli cezalandirma şekilleri vb. gibi bir çok etken ile çocugun davranişlari , cezaya verdikleri tepki ve cezalandirilma sonucu elde edilen başari durumu degişecektir.
    11.ÇOCUGU ÖDÜLLENDIRMENIN ŞEKLI NASIL OLMALIDIR
    Hayatin ilerleyen aşamalarinda çocuk gelişimi bazi yönlendirilmelere ihtiyaç duyar . Anne babanin çocugun davranişlarinin şekillenmesinde çocugun başarilarini , dogru davranişlarini , onaylanmasi gereken tavirlarini ,ödüllendirmesi önemlidir. Nasil ki istenmeyen davranişlarin ve yanlişlarin kalmamasi için cezalandirma yöntemini uygun bir şekilde uygulamalari önemlidir ayni şekilde ödüllendirme yöntemini de uygun kullanmalari çocuk egitimi açisindan önemlidir..
    Çocugun olumlu davranişlarinin tasdiklenmesi bebeklik döneminde başlar . Bir hareket yaptiktan sonra bebek annenin veya babanin yüzüne bakar ve onlardan tasdik bekler . eger o davraniş tasdiklenirse (gülümseme , kafa sallama , dokunma , ses ile onaylama ,ona bir şey verme vb ) bebek o davranişini ilerletir ve o davranişin degişik ve ileri versiyonlari artarak devam eder yani o davraniş giderek güçlenir. Ama anne baba tarafindan o davraniştan sonra olumsuz bir tavir (görmezden gelme , kaş çatma , ses ile ikaz , el ile engelleme ,onu o ortamdan uzaklaştirma vb ) olursa o davraniş uzun süre devam etmeden giderek gücünü kaybeder .
    Biz bu durumu bebeklikten çocukluk dönemine ilerlettigimizde yine ayni şekilde onay ve onaylamama çocugun davranişlarinin şekillenmesine neden olur . Ama unutulmamalidir ki bütün bu söyledigimiz şeyler anne baba ile çocuk arasindaki normal bir ilişki ve karşilikli etkileşim durumunda söz konusudur. Diger durumlarda ise anne baba ile çocuk arasinda bozuk bir karşilikli ilişki durumu varsa o zaman çocuk anne babaya itiraz edecek , dediklerinin tersini yapacak , engellenme ve onaylanmamaya ters tepkiler verecektir.
    Çocugu ödüllendirmenin derecesi ve şekli yaş ve ailenin durumuna göre genelde degişiklikler gösterir.Ama şunu hemen belirtelim ki en iyi ödüllendirme maddi ödüllendirme yerine duygusal ödüllendirmedir. Çocugun bu türlü bir ödüllendirmeye aliştirilmasi da oldukça önem taşir. Anne babalarin genel anlayişi çocuga maddi hediye ve bir şeyler almanin sanki en iyi ödüllendirmeymiş gibi algilanmasidir. Bu şekilde devamli bir şeyler alinmaya ve verilmeye aliştirilan çocuk ise gün gelecek en iyi ve en pahali hediyelerle bile doyum bulamayacaktir. Ama anne babasinin öpmesi , kucaklamasi , gezdirmesi , onunla oynamasi , ona güzel sözler söylemesi şeklindeki ödüllendirme ise en saglikli ve en başarili ödüllendirmedir. Anne babalarin bu türlü bir duygusal ödülün yanisira imkanlari ölçüsünde ek hediyeler vermesi de çocugu ödüllendirmenin diger yoludur. Anne babalarin çocuklara alinan hediyelerdeki maddi büyüklük yerine manevi degerini ön plana çikarmalari uygun olur. Ama bunu bazi anne babalar yapsa bile günümüzün tüketim toplumunda çevresinden ve arkadaşlarindan etkilenen çocuklari yönlendirmek anne babalar için hayli zor olacaktir.
    1-Bebeklik döneminde ödüllendirme şekli ; öpme , okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onu besleme , gezdirme , onunla meşgul olma , onunla konuşma , onu sevdigini hissettirme vb. (not : bu davranişlarin normal zamanda yapilmasi zaten gerekli olmakla birlikte ödüllendirilmek istendiginde özellikle yapilmasi önemlidir)
    2-Okul öncesi dönemde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme , kucaklama , onunla oynama , onunla gezme , birlikte vakit geçirme , söz olarak onaylandigini vurgulama , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme , onun sevildigini hissettirme , onun gelişim dönemine uygun oyuncak ve hediyeler alma ( bu hediyelerin manevi degeri ön plana çikarilmalidir)
    3-Okul döneminde ödüllendirme şekli ; öpme ,okşama , sevme ,onunla oynama , onunla birlikte gezme , birlikte ders çalişma , onaylandiginin hissettirilmesi , onun kabiliyetlerini ön plana çikaracak program ve aktivitelere yönlendirme , onun hoşuna gidecek iltifatlar söyleme vb.
    Bütün bu ödüllendirmeler ve onaylamalar çogu zaman çocuklara uygulanmalidir ama ödüllendirme özellikle onaylanmasi gereken davranişlar için vurgulanmalidir. Anne babalar ödüllendirmeyi belli bir hedefe ve başariya karşilik yapmalari o hedeflere ulaşilmayi kolaylaştirir ama verilen sözlerin kesinlikle yerine getirilmesi ilerleyen hedeflere ulaşma ve ödüllendirmenin ciddiyeti açisindan çok önemlidir.
#03.12.2005 20:25 1 0 0
  • paylaşımınız için teşekkürler
#03.12.2005 20:43 0 0 0
  • ellerine sağlık
#03.12.2005 21:30 0 0 0
  • paylaşımlarınız için teşekkürler
#03.12.2005 23:42 0 0 0
  • tesekkurler emegine saglik
#04.12.2005 03:38 0 0 0
  • teşekkürler.
#24.12.2005 05:20 0 0 0
  • Teşekkürler
#04.09.2022 11:14 0 0 0