NarCicegi'nden Paylaşmaya Değer Satırlar ...

Son güncelleme: 02.06.2014 00:39
  • noimage

    Dışarıda yorgun bir sonbahar havası var.

    Ağaç dipleri yaprak mezarlığına dönüyor.

    Üşüyen sevgili için kaşkolunu çıkarıp,

    O'nun zarif boynuna sarma zamanı.

    Bir sahil kenarı çaycısına sığınma vakti.

    Bulutlar bir şeyler anlatmaya çalışır böyle zamanlarda.

    Ben bulutların dilinden anlamam.

    O yüzden sık sık yağmur yağar ben dışarı çıkınca.

    Şimdi bütün bunların önemi yok.

    Önemi yok şimdi bütün bunların.

    Ben umut arıyorum.
#27.01.2010 05:08 0 0 0
  • noimage


    Takvimler,

    bir bahar güncesinin onaltıncı yaprağını gösterir

    Yürekler,

    bir zulüm sayfasının iç burkan noktasına gark olur

    Sözler,

    el etek çeker cümleden isyankâr ağıtların rehberinde

    Yüzler,

    yüzleşir koskoca tanklar ile, yüzünü ölümlere salar bir vicdan

    Şehir,

    bir ruhun, yüreğini yitirmiş insanlığın karşısında duvar oluşunu izler

    Zulüm,

    caka satar taş taş üstünde koymayan adımlarla

    İnsanlık,

    korkar, pusar izbeler ardına, vicdan ödün vermez yarasından

    Dünya,

    kararır.. ve karartır bir çocuğun ellerini,

    Vakit,

    gözlerde pıhtılaşır, kalbe giden yol tıkanır

    Çocuk,

    son çığlığını bir taşa verir.. ki toprak incinmesin !

    Anne,

    incinmesin ister yaprak ölsede ağaç ve özgürlüğe göz koyar

    Özgürlük,

    gün gelir, bir buldozerin ayakları altında defalarca ezilir.. ezilir

    Yürek mahçup, anne mağrur, zulüm hadsiz artık

    Vicdan,

    artık tuz-buz olmuş bir aynadır geçmişte kalan

    bakanlara kan-revan...
#27.01.2010 05:09 0 0 0
  • noimage


    Eğer yeniden başlayabilseydim yaşama,
    İkincisinde daha çok hata yapardım
    Kusursuz olmaya çalışmaz, sırt üstü yatardım.
    Neşeli olurdum ilkinde olmadığım kadar
    Çok az şeyi ciddiyetle yapardım.
    Temizlik sorunum olmazdı
    Daha çok riske girerdim
    Seyahat ederdim daha fazla
    Daha çok güneş doğuşu izler,
    Daha çok dağa tırmanır,
    Daha çok nehirde yüzerdim.
    Görmediğim birçok yere giderdim
    Dondurma yerdim doyasıya,
    Ve daha az bezelye.
    Gerçek sorunlarım olurdu
    Hayali olanların yerine
    Yaşamın her anını gerçek ve
    Verimli kılan insanlardandım
    Yeniden başlayabilseydim eğer,
    Yalnız mutlu anlarım olurdu.
    Yaşam budur zaten.
    Anlar, sadece anlar.
    Sizde anı yaşayın!
    Hiçbir yere yanında
    Termometre, su, şemsiye ve
    Paraşüt olmadan gitmeyen insanlardandım ben
    Yeniden başlayabilseydim
    İlkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım
    Ve sonbahar bitene kadar
    Yürürdüm çıplak ayaklarla
    Bilinmeyen yollar keşfeder,
    Güneşin tadına varır,
    Çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer.

    Ama işte seksen beşindeyim

    Ve biliyorum ölüyorum...


    Jorge Luis Borges
#27.01.2010 05:10 0 0 0
  • noimage

    Sevgili insanlık !


    Bir çocuk masumiyetiyle bir kez daha "elma" diyoruz.
    Ne olur çık artık
#27.01.2010 05:11 0 0 0
  • noimage

    Biraz yağmur yağsa diyor şair...
    /Ağla! Diyorum /
    Biraz anlatsam kendimi diyor damlaya...
    /Sus! Diyorum /
    Biraz kış olsa diyor bu mevsim...
    /Gideyim! Diyorum /
    Biraz gidiyorum şimdi...Şairim! Gidiyorum...
    Ama üşüme...
#27.01.2010 05:11 0 0 0
  • noimage

    "İnsanoğlunun değeri bir kesirle ifade edilecek olursa;

    Payı gerçek kişiliğini gösterir,

    Paydası da kendisini ne zannettiğini,

    Payda büyüdükçe kesrin değeri küçülür."

    Lev Nikolayevic Tolstoy
#27.01.2010 05:12 0 0 0
  • noimage


    Ey içimdeki çocuk!

    Ey aynamın ardındaki resim, resmin önündeki siluet! Ey sen, ey ben, ey benden de ben olan! Zindandayım şimdi.. Sen içimin sokaklarında özgür dolaşırken, ben dünyanın sokaklarında zindandayım... Gel kurtar beni, içimdeki şehirden çık, boğulduğum şehre gel!
    Sin gibi keskin, nûn gibi suskun gel! Sin'e üstün ol, nûn'a cezm ol gel! Elif gibi yalnızım ben, he gibi ağlarım, mim gibi baş eğerim.. Yeter ki gel sen! Çeyrek asrı devirdiğim gün, çeyrek asrın beni devirdiği gün olmasın yeter ki
    Biliyorum.. Beni kurtaracak olan sensin, Çünkü sen biraz da bensin...
#27.01.2010 05:14 0 0 0
  • Kendisinden başka herkesin unuttuğu bir anadilin sahibi olmakla gönenirken ben,benden başka hiç kimsenin anlayamayacağı gün gibi ortada bir lisanın karşısında lâl ü ebkem kesildim...
#27.01.2010 05:16 0 0 0
  • noimage


    Hz.Aişe, Peygamberimizle yeni evlenmişti.

    Eşinin kendisini sevip sevmedigini merak etmekteydi,
    ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini...
    Hz.Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle konuşmadan edemedi.
    Ey Allah ın Resulü,beni seviyor musun?
    Evet, Ya Aişe tabi seviyorum!
    Aişe dahasını da merak ediyordu,acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu:
    Beni nasıl seviyorsun
    Peygamberimiz sevgi şeklini tanımladı eşine;
    KÖRDÜĞÜM GİBİ
    bu cevap Hz. Aişe yi cok sevindirdi,çünkü kördügüm açılamazdı.
    Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
    Alacagı cevap onu çok mutlu ettigi için,Hz. Aişe sık sık sorardı:
    Ey Allah ın Resulü, kördüğüm ne alemde.

    Peygamberimiz,Hz.Aişe yi memnun eden cevabı verirdi her defasında:
    İLK GÜNKÜ GİBİ

    Rabbim herkesi;
    Birbirini kördüğüm gibi sevecek insanlarla karşılaştırsın.
    Amin
#27.01.2010 05:19 0 0 0
  • noimage

    Kanuni Sultan Süleyman, Şeyhülislam Ebüssuud Efendi'den, manzum bir beyitle,Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların yok edilmesinin dinen mümkün olup olmadığını sormuş. Beyit şöyle:

    Dırahta ger ziyan etse karınca
    Günah var mıdır ânı kırınca?

    Şairliği de bulunan Ebüssuud Efendi,manzum soruya manzum bir cevap vermiş:

    Yarın Hakkın divanına varınca,
    Süleyman'dan hakkın alır karınca.
#27.01.2010 05:21 0 0 0
  • Lades...

    noimage


    ...Yüreğimi dolaşırdı üşüyen bir ses
    ...Gözlerinde buğula nırdı camlar
    -ellerin ellerimde, lades-

    ...Hangi yöne doğru sollardık zamanı,
    ...Ölüm hangi yönden giderdi?
    ...Akşamlar içimizde uzun birer yara
    ...Gibi açılırdı, her gece dev birer kafes.
    ...Başlardık buzlu ağlamalara
    -yüreğimi sana verdim, lades-

    ...Yüzüne gömdüm gençliğimi
    ...Orda kayboldu aslında

    ...Yeni aşklar sunmayın bana,
    Aklımda
#27.01.2010 05:22 0 0 0
  • noimage

    İşte sukut'la ilgili bir takım insanların tanımları:

    acı
    edep
    ikrar
    ... asalet
    üşümek
    üç nokta
    sessiz çığlık
    kabullenmek
    ... sukût-u hayal
    feryad-u figan
    kelimelerin iflası
    ilgilenmemenin işareti
    ... bazen her soruya cevap
    bir olaya en büyük tepki
    ... her dilden anlaşılır, sessizlik
    ... bazen en iyi aşağılama biçimi
    azı karar çoğu zarar bir eylem
    çoğu zaman ihtiyaç duyulan şey
    ... konuşmamaktan çok daha öte olan
    ... bazen bir başlangıç, bazense bir son
    yeri geldiğinde olmamız gereken mod
    ... birşeyleri konuşmadan ifade edebilmek
    bir tartışmada verilebilecek en güzel yanıt
    harflerin zaptedemediği kelimelerle konuşmak
    ...

    ~

    Ve Onlar bunu söylediler..

    Susmak, huyların efendisidir.
    Hz. Muhammed sav.

    Aşk saadetini kim elde eder? Susan kimse.
    Cervantes

    Çok kere, en güçlü tenkit ses çıkarmamaktır.
    Charles Buxton

    Bazen susmak, söylenen bir sürü sözden çok daha fazlasını ifade eder.
    Montesquieu


    Velhasıl Kelâm Bernard Shaw gibi;

    "Sükûtun kudretine inanıyorum.
    Bu mevzuu üzerine saatlerce konuşabilirim."
#27.01.2010 05:23 0 0 0
  • noimage



    "Mutlu insan yoktur, mutluluğu arayan insan vardır."

    O'nu aramak da, bir nevi mutluluktur, bulamasak da.
    En azından, yaşamın bir anlamı oluyor. Boşuna yaşadığını düşünmüyorsun.

    Hani soruyorlar ya, niye yaşıyorsun diye:
    Diyorsun ki, mutluluk diye bir şey varmış, onu arıyorum.

    ~ Bulamazsın.

    Olsun, ben arıyorum.

    Ya varsa ?

    ~
    Kâzım Mızrak
#27.01.2010 05:24 0 0 0
  • Sen Anla...

    noimage

    Beni kimseler anlamasın!
    Gözyaşlarını yüreğinde biriktiren "hüzün" anlasın,
    Yaprakları sararmış "hazan" anlasın,
    Karanlıkları örten "güneş" anlasın,
    Güneşe örtü olan "gece" anlasın,
    Sen anla

    Beni kimseler anlamasın!
    Bembeyaz düşlerine karalar düşen "Kudüslü çocuklar" anlasın,
    Sessizliğin içinde saklı "sesler" anlasın,
    Acılarla ağırlaşan "hayat" anlasın,
    Yenilgilere alışmış "kalbim" anlasın,
    Sen anla

    Beni kimseler anlamasın!.
    Martılara hasret "deniz" anlasın,
    Baharına hasret "çiçek" anlasın,
    Ölümüne hasret "hayat" anlasın,
    Sen anla.
    Ey Rabbim,
    Sen anla!
#27.01.2010 05:24 0 0 0
  • noimage


    ...
    Büyük bir kapının önünde bir karınca vurmuş kapıyı,
    bekliyor.
    kapı açılacak.. yoksa niye var?

    ...
    Yeter ki vurmayı bil!

    Yeter ki o kapıda durmayı bil!
#27.01.2010 05:25 0 0 0
  • noimage
    "Mutluluğun gözü kördür,
    Yalnızlık sağır.
    Ondandır biri tökezleyerek yürür,
    Öbürü uykusunda bile bağırır."
#27.01.2010 05:26 0 0 0
  • noimage

    Rıza tohumunu kalbe ekip,
    şükür suyu ile sularsan!
    Tattığın çoğu şeyin adı
    "mutluluk"
    olur...
#27.01.2010 05:28 0 0 0
  • noimage

    Halife Leyla'ya dedi:

    " O, sen misin?
    Mecnun senden dolayı mı perişan oldu
    ve kendini kaybetti? Sen diğer güzellerden üstün değilsin! "

    Leyla dedi:

    " Sus! Zira sen Mecnun değilsin "

    ...
#27.01.2010 05:30 0 0 0
  • noimage


    „Kendine inan!" diyor.

    „Ben Allah'a inanıyorum" diyorum


    S u s u y o r !
#27.01.2010 05:31 0 0 0