Balıklı Köyü Arhavi Artvin

Son güncelleme: 31.01.2010 16:53
  • Arhavi Balıklı Köyü - Balıklı Köyü Hakkında - Balıklı Köyü Tanıtımı - Balıklı Köyü Resimleri - Pilarget Köyü



    İlçe: ARHAVİ

    İl: ARTVİN

    Demografik Bilgiler:

    Nüfusu: 2000 - 96

    İle Uzaklığı: 96 km

    İlçeye Uzaklığı: 20 km

    Rakım: 400 m


    Tarihi

    Köyün adı aslında pilargettir. Pilarget lazcada balıklı demektir,aslında balıklı ismini deresinin bol balık kaynağı olmasından alıyor. Bağva emenyat ve bardi köyün mahallelerinden bazılarıdır. Balıklı yemyeşil yaylası ve bol balıklı deresi ile vede mis gibi karayemişi,atmacası,sakası,tulumu,kemençesi ile ünlüdür.Geçim kaynağı çaydır. Çay zamanlarındaki tatlı heyecan koşuşturma pek kalmamıştır günümüzde.Çayın genelde rus ve gürcü işçilere üç beş günde toplatılması işin maddi yanının daha ön planda tutulduğunun açık bir göstergesidir.Günlük çay toplama rekoru giderek yaşlanmasına rağmen hala Emine DEMİRCİOĞLU'ndadır. Namıdeğer Corkela bir günde topladığı çay yaklaşık 5 rus işçisinin topladığı çaya bedeldir.Balıklı köyünde Demircioğlu'lar, Canoğlu'lar, Kurdoğlu'lar, Şeşen'ler, Şivil'ler, Çorbacı'lar ve daha bir sürü soy yaşamaktadır.

    KÜLTÜR


    kültürüArhavi'nin örf adetlerinden biri de şimdi unutulmuş olan, ancak eski dönemlerde nişan ve düğünlerin vazgeçilmez eğlencesi olan "horoz isteme" geleneğidir.Bu geleneğin uygulanmasında; nişanda erkek tarafı düğünde ise kız tarafı yemek masasına oturduğunda ilk iş olarak önlerindeki tabakları ters çevirirlerdi. Her düğünde bir gençler masası birde yaşlılar masası oluşturulurdu.Her iki masada da birer sofra başı belirlenir ve karşı taraftan isteklerde bulunulurdu. En büyük ve pahalı taleplerden başlanır ve yaşlılarda birer tepsi Laz böreği veya baklavası ile sonlanır ancak gençler masasında mutlaka en az bir horoz veya tavuk alınarak sonlanırdı. Bu gelenekte, masada oturanlardan biri tabağını düzeltir ve nişan/düğün sahibi de tabağa yemek koyarsa pazarlık sona ererdi.

    Yemek masasına oturmadan yaşlılar masası bir sofra başı seçmiş olmalıdır. Yemek için masalara oturulduğunda masadakiler önlerine konan tabakları ters çevirerek tabağa tahta kaşıkla vururlardı. Bu, masaya yetkili birinin gelmesini istemek anlamına gelirdi. Yetkili kişi nişan veya düğün sahibi olurdu. Bu kişi konuşmak istemezse onun adına konuşabilecek yetkili bir kişi bu görevi yerine getirirdi.

    Sofra başı:
    Uzaklardan geldik, davetinize katıldık. Bize ne ikramınız olacak, bilelim isteriz.
    Düğün Sahibi:
    Hazırlığımız vardır. Tabaklarınızı açın da gelsin yemekler doyun iyice. Sizi aç bırakmayız elbette.
    Sofra başı:
    Bu kadar yaşlı var burada. Büyükler var masamızda. Buradaki her masadan ayrıcalıklı olacak, yiyeceklerimiz de isteklerimiz de.
    Düğün Sahibi:
    Deyin hele neler istersiniz. Biz neler verebiliriz. Siz düğünümüzü şenlendirdiniz biz de isteklerinizi yerine getiririz. Sizleri ağırlamak ve eğlendirmek görevimizdir.
    (Masada oturanların tamamı hep bir ağızdan ):
    Gelir mola, gelmez mola
    Dana gelsin tira mola!
    Düğün Sahibi:
    Bir dana ocak batırır. Çocuklara ne yedirir onlara sütü nasıl buluruz? Ağır geldi isteğiniz makul olsun dileğiniz
    Sofra Başı:
    Eh madem bahane var öyleyse diyelim biz de:
    Gelir mola gelmez mola
    Koyun gelsin tira mola
    Düğün Sahibi:
    Ağalar, bu mevsimde bu memlekette size nerden bir koyun bulalım. Biraz daha makul isteyin bizi de zora koşmayın.
    Sofra Başı:
    Pek iyi pek ala öyleyse diyelim biz de
    Gelir mola gelmez mola
    Keçi gelsin tira mola!
    Düğün Sahibi:
    Etmeyin ağalar keçiler bu mevsimde tümden yaylalarda. Biraz daha makul bir şey isteyin bizi üzmeyin ki biz de sizi üzmeyelim.
    Sofra Başı:
    Düğünümüz var dediniz, geldik uzak yollardan. Yollar yormadı bizi ama siz yorarsınız bizi burada. Diyelim biz de
    Gelir mola gelmez mola
    Horoz gelsin tira mola!
    Düğün sahibi:
    Ağalar beyler ben şimdi size versem bir horoz gençler masası neler ister acaba bilemem. Hepiniz yaşını almış insanlarsınız size özel bir tepsi Laz böreğim var, gelin anlaşalım bekletmeyelim davetlilerimizi.
    Sofra Başı:
    Hem düğün yapar hem de böreğimiz var dersiniz. Baklavasız böreksiz düğün mü olur a dostlar. Bizler uzatmayalım bari herkes bekliyor. Gelsin bakalım bu özel börek nedir, nasıldır görelim.
    Gelir mola gelmez mola
    Börek gelsin tira mola!
    Börek tepsisi alkışlarla yaşlılar masasına gelir ve hemen peşinden gençler masası aynı şekilde nişan/düğün sahibinden isteklerde bulunurdu. Gençler masasındaki pazarlık daha zorlu olurdu.

    Burada nakarat dışındakiler benim yazmaya çalıştığım senaryo. Konuşmalar sofra başı ve düğün/nişan sahibinin yetenek ve birikimi kapsamında şekillenmektedir. Doğaçlama konuşma zorunluluğu nedeni ile bu konuşmaları yapacak kişiler önceden belirlenirdi. Gençler masasında alınan canlı horoz yeddi emine (güvenilir kişi) verilir ve düğün sonunda gençler masasının sofra başı tarafından yeddi eminden alınarak götürülürdü.

    Bu gelenek eğlencelerde hoş vakit geçirmek, eğlenceye katkı vermek amacı ile yapılırdı. Hiçbir zaman düğün sahibini zora sokmak ve ona maddi külfet olma amacı taşımazdı.

    Tüm güzel geleneklerimiz gibi bu geleneğimiz de unutulmuş olup "günümüzde" yöremizde bile yapılamamaktadır.

    ARTVİN HALK OYUNLARI

    İlde halen dört dil konuşulmaktadır; Türkçe resmi dil, Gürcüce ve Lazca yerel diller. Lazca Arhavi ve Hopalılarca konuşulmaktadır. Borçka, Muratlı, Göktaş, Camili ve Meydancık yörelerinde Gürcüce konuşulabilmektedir. Hemşin'de ise yerli halkın Hemşince dediği, kimi dilbilimcilerinse arkaik Ermenice olarak nitelendirdiği bir dil konuşulmaktadır. Adı geçen dillerin yarattığı "ortak kültür" bugüne kadar karşılaştırmalı olarak incelenmemiştir. O nedenle yarattıkları benzerlikleri ve farklılıklarını bilemiyoruz.

    Bu konuda da her yerde olduğu gibi devletin resmi politikası egemen olmuştur. Örneğin Artvin İl Genel Meclisi 1927 yılında İl dâhilinde Türkçe'den başka dillerle konuşmayı yasaklamış ve bunu karara bağlamış. Muvahhit Zeki Bey, 1927 yılında basılan Artvin Vilayeti Hakkında Ma'lumat-i Umumiye adlı kitabında bu konuda önemli bir tanıklık yapmaktadır: "Artvin ve çevresinde birkaç köy ile Acara ve Çürüksulular Gürcüce bilir ve konuşurlarsa da asırlarca komşu olarak, hatta iç içe yaşamış ve sıkı ilişkileri olan iki ulus için dil tek başına milliyetin belirlenmesinde yeterli bir kanıt sayılamaz. Çünkü, Çürüksu ve Acara'da Gürcüce konuşulduğu gibi mükemmel Türkçe de konuşulur ve yazılır. Özetle söylemek gerekirse Tiflis çevresinde çoğunlukla Türkçe bilen ve konuşan Gürcülere Türkçe bildikleri için Türk denemeyeceği gibi Gürcüceyi bilip gerektikçe konuşan Acara ve Çürüksu'nun Türk olan halkına Gürcü denilemez. Kısacası "dil" konusunun Batum ve Artvin yöresi halkının milliyetini belirlemede bir ölçü sayılması asla doğru değildir."

    Artvin, Karadeniz Bölgesi'nin, Doğu Karadeniz bölümünde yer alır. Osmanlı Devleti sınırları içindeyken 1878 Berlin Antlaşması'yla Rusya'ya bırakılan Artvin, sonraları tekrar Osmanlılara geri verildi.

    cumhuriyet sonrası il yapılan ve 1936'dan 1956'ya değin Çoruh adını taşıyan ilin adı, bu yıldan sonra Artvin olarak değiştirildi.

    Bugün Artvin denilen yerler İÖ'ki dönemlerde Coroksi/Çorok/Kolkis olarak anılıyordu. Yöreye ilk yerleşen Gürcü kabileleri bugünkü Çoruh Irmağı'na bu adı vermişti. Cumhuriyet öncesinde, özellikle Osmanlı Dönemi'nde yöreye verilen "Livane" adı, Hurri ve Ermeni dillerindeki "Nigali"nin dönüşümüyle oluşmuştur. Bugünkü Artvin adının anlamı bilinmemektedir. Önceleri, Artvani olarak kullanılan sözcük giderek Artvini olmuş, son olarak da Artvin biçimini almış.

    Artvin bölgesine ilk yerleşenlerin Orta Asya'dan gelen Hurriler olduğu sanılmaktadır. Yazılı kaynaklarda Hurrilerin M.Ö. 2000 yılından başlayarak bölgeye yerleştiği ve çeşitli devletler kurduklarını belirtirler. Bunlar arasında Hayaşa ve Azzi krallıkları bilinenleridir.

    Derelerin Kimliği

    İnsanlar gibi derelerin de kendi öyküleri var doğal olarak. Örneğin Berta Deresi: Karçal Dağları'nın doğu yamaçlarından Imerhev Deresi adıyla doğar. Cerat Suyu ile, kavşak anlamına gelen "Şartul" yöresinde, birleşir. Şartul'dan sonra bu suya Kaçkal Suyu da karışır. Bundan sonra Berta deresi adıyla akmaya başlar. Bu dere, Ardanuç Suyu ile birleştikten sonra Çoruh Irmağı'na katılır. Oradan da Karadeniz'e, tuzlu sulara...

    Meğer sürekli kimlik değiştiren derelerde yıkanan çamaşırları giyinmiş.

    Altyapı bilgileri [değiştir]
    Köyde, ilköğretim okulu vardır ancak kullanılamamaktadır. Köyün içme suyu şebekesi vardır ancak kanalizasyon şebekesi yoktur. Ptt şubesi ve ptt acentesi yoktur. Sağlık ocağı ve sağlık evi yoktur. Köye ayrıca ulaşımı sağlayan yol asfalt olup köyde elektrik ve sabit telefon vardır.

    Bundan 5,10 sene evvel iş bulmak için büyük şehirlere göç olurdu, araziler artık bölünüyor ve köylüyü geçindirmiyor. Gidenler gitti şimdi ise birkaç seneden beri köyden Arhavi'ye göçler başladı ve köyler boşaldı. Bazı köyler var, hiçbir evde bacalar tütmüyor. Köyde yalnız muhtar var bazı köyde oda yok. Meyveleri kimse toplamıyor yerlere dökülmüş, bahçesi var biz kara lahanamız bile ekilmiyor, Arhavi'den pazardan alıyorlar. Okullar kapandı köy okullarından bir tane kaldı kavakta onu da yakında kapatırlar öğrenci yetersiz diye, mücadele ediyoruz ama nereye kadar bilemiyorum. Köyüne bırakıp Arhavi'ye inen de haksız sayılmaz ama ne yapsın üç çocuğu var okulda okuyor arabaya gönderse okula daha pahallıya mal oluyor, çarşıda kirada, otursa daha ucuza kurtarıyor. Arabası varsa köyüne gelip işlerini yapıyor, yoksa bir daha baharda çıkıyor köyüne bahçesini kazıyor. Köyde geçinmek daha zorlaştı. Devlet kalan köylüye teşvik vermezse kalanlarda göç eder herhalde.

    Birde şu Arhavi Endüstri Meslek Lisesi ile Arhavi yatılı okul arasında dereden karşı geçmek için asma köprünün yapılması için yetkilerden yardımcı istiyoruz. Öğrenciler çok sıkıntı çekiyorlar okula gitmek ve gelmekte, yetkilerden bu konuya bir an önce duyarlılık göstermesini rica ediyoruz


    Kaynak : Vikipedi, özgür ansiklopedi

    Kaynak : Yerel Net


    Köyünüze Ait Bilgi ve Resimleri Bu Konu Altında Paylaşabilirsiniz.
#31.01.2010 16:53 0 0 0