Gülüş Düşler Ülkesinde - Çocuk Oyunu - Tiyatro Tekstleri

Son güncelleme: 14.02.2010 20:33
  • tiyatro tekstleri - tiyatro sketcleri - tiyatro metinleri - tiyatro oyunlari - tiyatro yazilari - cocuk oyunlari - cocuk tekstleri


    Yazan: FEVZİ GÜNENÇ



    Bir Perdelik Çocuk Oyunu



    OYUNDAKİ KİŞİLER:



    GÜLÜŞ:

    KARABAŞ:

    BABA:

    ANNE:

    SERÇE:

    HAVUÇ:

    TAVŞAN:



    GÜLÜŞ: Her Pazar babam

    Ormana götürüyor bizi.

    KARABAŞ: Niçin?

    GÜLÜŞ: Piknik içiiin

    KARABAŞ: Seviyor musun orayı?

    GÜLÜŞ: Sevmez miyim!

    Çok güzel bir yer.

    Ortada dere akar şırıl şırıl.

    Suları pırıl pırıl

    KARABAŞ: Serçeler de var mı serçeler?..

    GÜLÜŞ: Olmaz olur mu?

    KARABAŞ: Haydi yine gidelim oraya

    GÜLÜŞ: Canımızın her istediğinde gidemeyiz.

    Ama hayal edebiliriz.

    KARABAŞ: Haydi, hayal edelim öyleyse!

    GÜLÜŞ: Edelim.

    BABA: (Mangal yellemektedir) Ben Gülüş'ün babasıyım.

    ANNE: (Sofrayı kuruyor) Ben de annesiyim Gülüş'ün.

    KARABAŞ: Ben Gülüş'ün sevgili köpeği Karabaş'ım



    GÜLÜŞ: Ben de Gülüş'ün kendisiyim. Hayal kurduk

    Soluğu yine orada aldık

    Yedik içtik neşeyle

    Sonra her birimiz bir işe daldık.



    HEP BİRLİKTE YEMEK YER AYRAN İÇERLER

    GÜLÜŞ: Oooo ne güzel yapmışsın babacığım kebapları

    ANNE: Eline sağlık

    BABA: Ayranın da tadına doyum olmuyor canım.

    ANNE: Yardım etsene Gülüş, sofrayı toplayalım

    Doğayı kirli bırakmayalım.

    GÜLÜŞ: Haklısın anne, pırıl pırıl olsun her yanımız

    Doğa bizim canımız.

    (Sofrayı çabucak toplarlar)

    ANNE: Çok yedim, Ben biraz yürümek istiyorum.

    Kilomu korumalıyım.

    BABA: Ne demiş atalarımız?

    Karnın doyunca ya kırk adım at, ya sırt üstü yat.

    Ben yatmayı seçiyorum.

    Biraz uyuyacağım.

    GÜLÜŞ: (Elindeki kitapla sahnenin önüne gelir. İzleyenlere seslenir.)

    Herkes dediğini yaptı.

    Ben de bir ağaca yaslandım

    Elime kitabımı alıp okumaya başladım.

    KARABAŞ:Hey, ne yapıyorsun orada öyle Gülüş?

    GÜLÜŞ: Tokluktan olsa gerek

    Okurken uykum geldi.

    KARABAŞ: Ben de oyun oynayayım bari

    Şu serçeler de olmasa

    Sıkıntıdan patlayacağım.

    (Seslenir) Hişt küçük serçe!

    Gel birlikte oynayalım

    SERÇE (Pıt pıt pıt kaçar.) Yok ya

    Annen güzel mi?

    KARABAŞ: Kaçma benden canım

    Nereye gidiyorsun?

    Sana bir zararım dokunmaz

    Sadece oyun oynamak istiyorum.

    SERÇE: Pışşııık

    KARABAŞ: Kaçma dedim sana!

    Bak yakalarsam fena olur!

    SERÇE: (Güler) Kıh kıh kıh Görsek şunu Nasıl fena oluyormuş?

    HAVUÇ: (Koşarak sahneye girer) Ah, oy, aman!.. Öldüm, bittim!..

    KARABAŞ: Kimden kaçıyorsun Havuç kardeş?

    HAVUÇ: Görmüyor musun peşimden geleni?

    KARABAŞ: Ha, evet Sevimli bir tavşan

    HAVUÇ: Sevimli mi!

    Hiç de değil.

    Eğil de bak şunun dişlerine,

    Ne kadar keskin! Eğil eğil!

    KARABAŞ: Dişleri keskinse ne olacak canım?

    HAVUÇ: Bir canavar o!

    Beni yemek istiyor!

    SERÇE: Denize düşen yılana sarılırmış.

    Doğru valla.

    Bu Karabaş canavar değil mi sanki?

    KARABAŞ: Duydum söyledikleri serçe!

    Canavar değilim elbette

    Gözüm ne otta ne ette

    SERÇE: Sen onu benim külahıma anlat

    Eline geçsem beni tutarsın

    Tırnak kadardır, demeden.

    Yutarsın.

    KARABAŞ: Kemikledir benim işim

    Boşuna bu telaşın.

    SERÇE: Nasıl kemikmiş bakalım bu?

    Yoksa benim gibi serçelerin

    Çıtır çıtır taze kemikleri mi?

    İster misin üstünden de buzlu su?

    KARABAŞ: Bir serçe benim dişimin kovuğuna etmez

    Seninkisi serçe kuruntusu.

    SERÇE: Hadi oradan, Karabaş bozuntusu

    Yeter miyim yetmeze miyim biliyorum

    eline geçsem sana lokma olurum

    KARABAŞ: Kafamı bozma bak fena yaparım ha!

    SERÇE: Neyse ki kanatlarım var

    Pırrr dedim yerinde kalakalırsın

    Havanı alırsın.

    KARABAŞ: Benim de kanatlarım olsaydı

    Görürdün gününü.

    SERÇE: Yok ama yook yok.

    Kanatların yoook (Güler) Cik cik cik Kıh kıh kıh

    HAVUÇ: (Havuç kaçar, tavşan kovalar.) İşte geldi

    İmdaaat, can kurtaran yok mu?

    TAVŞAN: Kaçma havuç kardeş

    Nasıl olsa yakalarım seni.

    Boşuna yorma beni.

    KARABAŞ: Bu şenlik hoşuma gitti.

    Ben de düşeyim şunların peşine

    HAVUÇ: Köpek kardeş, n'olur kurtar beni bu canavardan

    KARABAŞ: Biraz oynayalım da yardım ederim sana

    HAVUÇ: Oyun derdinde miyim, şu halime baksana

    TAVŞAN: Amma nazlandın be havuç.

    Seni yiyiversem canın mı çıkar?

    HAVUÇ: Elbette canım çıkar.

    Beni yersen bir daha var olamam ki.

    TAVŞAN: Seni yiyemezsem de ben var olamam

    Gel bana teslim ol.

    HAVUÇ: Olmam

    TAVŞAN: Düşün bir

    Ne mutlu sana, ne şeref ne şan

    Seni yiyecek olan soylu bir tavşan.

    HAVUÇ: Bırak peşimi, bırak sululuğu

    Yere batsın tavşanın soyluluğu

    KARABAŞ: Yaaa, ne kadar hızlı koşuyorsunuz.

    Ben bile yetişemiyorum peşinizden.

    TAVŞAN: Dur diyorum sana Havuç, dur!

    KARABAŞ: Asıl sen dur hele

    Tavşan kardeş yolun nereye?

    TAVŞAN: Su içmeye dereye

    GÜLÜŞ: Karabaş,

    Bırak tavşancığı!

    KARABAŞ: Tavşan da bıraksın ama Havucun peşini

    SERÇE: Sen benim peşimi bırak asıl.

    ANNE: Gülüüüş! Neredesiiin? ..

    BABA: (Telâşla uyanır) Ne oldu? Neler oluyor?

    Neden bağırıyor herkes?

    GÜLÜŞ: Karabaş baba!

    Yok, Havuç! Yani serçe

    BABA: Ne olmuş Karabaş'a

    Ne olmuş havuca, serçeye?

    GÜLÜŞ: Onu yiyecek.

    ANNE: Kim yiyecek? Kimi yiyecek?..

    BABA: Karabaş havuç mu yiyor?

    GÜLÜŞ: Hayır o serçeyi istiyor?

    KARABAŞ: Bi şey yiyip içtiğimiz yok valla.

    Ama yakında olacak işalla

    GÜLÜŞ: Bıraksam yiyeceksin ama!

    KARABAŞ: Asıl Tavşana bakın siz

    Beni bırakın da.

    BABA: Ne olmuş tavşana?

    GÜLÜŞ: Havucu yemek istiyor ya

    ANNE: (Girer) Ne olurmuş tavşan havucu yerse

    GÜLÜŞ: Öyle deme anne.

    Ona da yazık ya

    BABA: Hani havuç nerede!

    ANNE: Tavşan nerede!

    KARABAŞ: Serçe nerede?

    GÜLÜŞ: Demin buradaydılar.

    Buradaydı değil mi Karabaş?

    KARABAŞ: Valla ben bir şey görmedim.

    GÜLÜŞ: Karabaş!

    Aşk olsun sana!

    BABA: Anlaşıldı

    Sen rüya görmüşsün Gülüş.

    GÜLÜŞ: Hayır, rüya değildi!

    Karabaş, sen serçeyi kovalamıyor muydun?

    KARABAŞ: Kim? Ben mi? Serçe mi?

    Ne serçesi? Ne kovalaması?.. Serçe nerede?

    Göster de kovlayayım onu...

    HEPSİ KAHKAHALARLA GÜLER.

    KARABAŞ: (İzleyicilere döner) Yemek İçin değil inanın

    Oyun için, oyun Şaka yani! (İzleyenleri selamlar.)

    SERÇE: Oyun içinmiş (Karabaş'a bakarak 'Seni seni' dercesine başını sallar! İzleyenleri selâmlar.)

    HAVUÇ: Tavşanın beni kovalaması?..

    O da mı şakaydı?

    TAVŞAN: Şakaydı tabi



    HAVUÇ: Akrabam olan havuçların hepsini şakacıktan mı yedin?

    TAVŞAN: Şakacıktan (İzleyenlere göz kırpar.)

    GÜLÜŞ: Hepsi düşmüş Ama ne güzel bir düştü, değil mi?

    BABA: Ben biraz daha uyumak istiyorum

    ANNE: Amaaan Uyu uyu ne olacak. Uyuduğun da yeter.

    Gel birlikte yürüyelim.

    BABA: Yürüyelim mi?

    ANNE: Yürüyelim tabii

    BABA: Eh, yürüyelim bari.

    Aklı olan koca

    Karısının sözünden çıkmaz.

    (İzleyenleri selamlar.)

    GÜLÜŞ: Babam hep böyle yapar.

    O yüzden de bizim evde hiç kavga çıkmaz.

    (İzleyenleri selamlar.)



    SON
#14.02.2010 20:33 0 0 0