Tüketicinin Malı İade Hakkı

Son güncelleme: 16.02.2010 14:00
  • Ürün iade Hakkı - Malın Geri iade EdilmesiTüketici kitlenin çok yaygın şekilde düştüğü bir yanlış, satın alınan bir malın istenildiğinde geri verilebileceği ve her zaman değiştirilmesinin mümkün olduğu, bunun bir tüketici hakkı olarak tanındığı zannıdır.
    1995 yılında kabul edilen 4077 sayılı Tüketici Kanununun tüketiciye mutlak ölçüde bir iade hakkı tanıdığı zannedilir. Doğru değildir.
    "Eşim, nişanlım, arkadaşım beğenmedi"; veya "Evde tekrar üzerimde denedim, bana yakışmadı" ya da "Bir süre kullandım ama onda beklediğim özellikleri/performansı bulamadım" türünden gerekçelerle değiştirme/iade talepleri yapılmaktadır.
    Satın alınan bir mal veya ürünün iade edilmesi, her durumda geçerli mutlak bir hak değildir.
    Sadece özel (istisnai) hallerde tüketiciye gerekçesiz iade hakkı tanınmıştır. Bunların başında malın ayıplı olması gelir. Bir diğeri, kapıdan satışlardır.
    Kapıdan satış yönteminde, tüketiciler çoğunlukla önceden haberleri olmaksızın ve hazırlıksız olarak mal ve hizmet icaplarıyla karşılaşmakta, uzman pazarlamacılar ve onların usta satış teknikleri ile karşı karşıya kalmakta ve yine kendilerine sunulan mal ve hizmetlerin gerçekten ihtiyaçlarına uygun olup olmadığını o anda ve tam olarak bilememekte, fiyat ve kalite karşılaştırması yapamamaktadırlar.
    "Bu tür satışlarda; tüketici, teslim aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde malı, kabul etmekte veya hiçbir gerekçe göstermeden ve hiçbir yükümlülük altına girmeden reddetmekte serbesttir" (4077 m.8/III).
    Malın ayıplı olması nedeniyle iade edilmesine gelince
    Hukuk dilinde "ayıp" şöyle tanımlanır: Tüketicinin maldan gerektiği gibi yararlanmasını engelleyen fiziki, hukuki veya ekonomik her türlü eksiklik, kusur ve özür
    4077 m.4/I'de daha kapsamlı bir açıklama vardır: "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir".
    Yargıtay içtihatlarında "maddi ayıp" türü için şu örnekler verilmektedir: Fayansların çatlaması veya ufalanması, seramiklerinin renk değiştirmesi, koltukların normal kullanım süresinden önce çökmüş olması, bütangazı tüpünün patlaması, portakalların çürük çıkması, araç klimasının orijinal olmaması ve sonradan monte edilmiş olması, aracın arka bagaj kapağı ile çamurlukların değiştirilmiş ve boyanmış olduğunun söylenmemiş olması, aracın sola çekmesi, hava yastıkları içinde bulunan kimyasal maddelerin kaza sırasında sürücü elinde ağır yanık oluşturması
    "Hukuki ayıp" için malda maddi bir kusur (özür) bulunması gerekmez. Sadece alıcının maldan yararlanmasını etkileyen, engelleyen veya ortadan kaldıran hukuki bazı sınırlamalar söz konusudur. Örneğin, satılan bir otomobile gümrük idaresince el konulması veya yanlış şasi numarası vurulan otomobilinin şasisine el konulması, satılan malın satış esnasında hacizli olması gibi.
    "Ekonomik ayıp" ile kastedilen, alıcının maldan beklediği ekonomik menfaat, yararlanma ve kullanma imkânını azaltan ve malın ekonomik değerini düşüren eksikliklerdir. Örnek olarak, aracın katalogda belirtilenden  100 daha fazla yakıt harcaması, otomobil ağırlığının eksik bildirilmesi, hareket halindeki otomobilin ses seviyesinin öngörülen değerden yüksek olması, prostat kanseri nedeniyle takılan protez pompanın mekanik yetersizlik nedeniyle verimli çalışmaması, bulaşık makinesinin bulaşıkları yeterli derecede temizlememesi, bilgisayar programlarındaki fonksiyon bozukluğu, program uyumsuzluğu, kapasite uygunsuzluğu, hesaplama hızı düşüklüğü, programın virüslü olması, tasarım bozuklukları gibi.
    Malın ambalajında görülen her nevi bozukluk ayıp sayılmaz. Örnek olarak, ambalajın bir kenarında basit bir sıyrık veya yırtık bulunması veya solgunluk olması hatta bazen ambalajın tamamen çıkarılmış olması bile, malın ayıplı mal sayılması için yeterli olmayabilir. Önemli olan, ambalajdaki bozukluk ve kusurun, malın kullanım amacı ile bağdaşır olup olmaması veya malın ekonomik değerini azaltıp azaltmamasıdır.
    Eğer malın ekonomik ve kullanım değeri azalmamış ise, o malı sırf ambalajdaki eksiklikten dolayı ayıplı mal saymaya imkân olmamalıdır. Aynı şekilde, malın etiketinde olan bir eksikliğin de malı ayıplı hale getirebilmesi için, kanunen tespit edilmiş etikette bulunması gereken unsurlardan birinin olmaması veya etiketin usulüne uygun olarak konulmamış ve/veya düzenlenmemiş olması yetmeyecek, bu hususun, malın kullanım ve ekonomik değerini azaltıp azaltmadığına bakılacaktır.
    Kendisinden metal yapıştırmak üzere ucuzundan bir yapıştırıcı isteyen müşterisine herhangi bir -ucuz- yapıştırıcı veren satıcı da "ayıplı mal" ifa etmiş sayılır.
    Bir başka örnek, üniversite sınavlarına hazırlanmak amacıyla bir fizik kitabı isteyen müşterisine, kuantum fiziği ya da teorik fizik kitabı veren satıcı da ayıplı mal satmış demektir.
    Trabzonspor Kulübünün sipariş ettiği bordo-mavi formaların çubuk sayısının bir fazla olması açık ve kesin bir ayıp sayılmayabilir. Fakat bordo-mavi yerine sarı-lacivert renklerin kullanıldığı bir forma pekâlâ "ayıplı ifa" sayılabilir.
    Aynı yaklaşım içinde, bir hastane işletmesine enjeksiyon iğnesi yerine dikiş iğnesi göndermek de -somut olayın özelliklerini dikkate almak kaydıyla- ayıp kavramına girer.
    O halde, su katılmış süt, sayfaları ters veya eksik basılmış kitap, lekeli kravat, tabanı delik terlik ve yanlış numaralı gözlük satan satıcı "ayıp" etmiş demektir! Nitekim Yargıtay da bir kararında, koyun sütü yerine aynı miktarda fakat düşük dereceli inek sütü teslim edilmiş olmasını "ayıplı ifa" olarak değerlendirmiştir.
    Bir üründe sonradan normal olarak görülebilecek bir çürümenin, bayatlamanın veya kullanmaya bağlı eskimenin "vebali" ise, tamamen tüketici üzerindedir.



    Yahya Deryal
#16.02.2010 14:00 0 0 0