İslama göre Gayrimeşru doğan çocukların durumu nedir

Son güncelleme: 04.03.2010 21:42





  • İslam hukukunda gayri sahih nesep yönünden çocuklar iki grupta değerlendirilirler. Bunlar:

    1- Zina çocuğu ''veled-i zina'' Ananın gayri meşru yoldan doğurduğu çocuktur.Öyle ki ana ile baba arasında asla sahih bir nikâh yoktur.

    2- Lian çocuğu ''veled-i lian'':

    Karı koca arasında- Kur'an-ı Kerim'de belirtildiği şekilde karşılıklı lanetlemeden sonra nesebi koca yönünden reddedilen çocuktur.

    İslam hukuk sisteminde her halde çocukla ana arasındaki nesep bağı sabittir. Çocuğun nesebinin anaya bağlanması yönünden çocuğun evlilik içinde veya dışında doğmuş olmasının önemi yoktur.

    Nesebi sahih olmayan ''veled-i zina'' ve koca tarafından nesebi reddedilerek veled-i lian sayılan çocuklar, sadece anaları tarafından hısımlarına mirasçı olabilirler.

    Osmanlı döneminde gayrimeşru doğan çocuklara, hicap duymamaları için, Ahmed, Mehmet Mahmut gibi isimler verilirdi ve çocuk yuvalarında itina ile yetiştirirlerdi.

    Şu anda gün ve gün adedi çokça görülen gayrimeşru çocuklar, vicdansız anne tarafından cami avlularına, yol kenarlarına hatta çöp konteynirlerine terkedilmektedir. Bunlararın başlıca sebepleri aile terbiyesinden İslam'ı iyi bilmemezliten kaynaklanmaktadır. Aslında gayrimeşru doğan çocuklar, İslami yönden günahsız ve değerli varlıklardır. Burada bir günah varsa, bu günanah anne ve babaya aittir. Gayrimeşru doğan çocuklar masumdurlar.Hiç bir annenin ve babanın bu çocuğu öldürme yetkisi yoktur.

    Günümüzdeki kendini bilmez aydın geçinen bazı fırsatçıların kadına sınırsız özgürlük, slagonları ile, ''kadınsı özelliklerinizi gösterin " diye dekolte elbiseler sunmakta, yaptıkları güzellik yarışmalarıyla kadınları bir hayvan niteliğinde jürilerin ve insanların önüne çıplak olarak sunmakta,ve discolar, barlar aracılığıyla da kadınları kolayca ağlarına düşürmektedirler. Kadınlar, ise, bu yapılanların farkında bile değiller. Öyle ki asıl olması gereken kadınlar, " Seksi olacağım " diyerek bir anda kendini telafisi mümkün olmayan bataklığın içinde bulur. Kadınlara karşı bu hayvanca yaklaşımları, Avrupa'dan aldıkları ahlaksız kültür ile özgürlük sayarlar.

    İstiklâl Şairimiz Mehmet Âkif Ersoy bu konuda çok güzel bir söz söylemiştir:

    "Medeniyetse eğer soymak bedeni.

    Hayvanlar senden daha medenî...''

    Kadına verilecek eşitlik, onu soyarak, ekranlarda, barlarda, meyhanelerde oynatmak değildir.

    Kadınlarımız, bizlere Yüce Allah'ın emanetidir. Kadınlarımız, çocuklarımızın anneleridir. Çocuklarımızın okuludur.

    Evlerimizin aydınlığıdır. Biz onlarsız, onlar bizsiz yaşayamayız. Yüce Allah, böyle yaratmış, bu dengeyi O, böyle sağlamıştır.

    Dinimiz İslam; Kadınların okutulmasını, kültür sahibi meslek sahibi olmasını istemektedir.Kadınlarımızın çalışmasında hiç bir engel de yoktur. Ancak;

    Yüce İslâm, kadınların mahrem yerlerini de başkalarına göstermelerini yasaklamıştır. Çünkü; mahrem, yerleri özeldir ve kamusal olamaz.

    Kur'an'da:

    ''Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar: görünmesi zaruri olanların dışında zinetlerini açmasınlar ve başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar; zinetlerini, kocalarından veya babalarından yahut kayın babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut kardeşlerinden yahut kardeş oğullarından yahut kız kardeş oğullarından yahut kendi kadınlarından yahut sahibi bulundukları cariyelerden veya uyuntu 'şehvetten yoksun' erkek hizmetçilerden veya henüz kadınların şehvet uyarıcı taraflarından habersiz çocuklardan başkasına göstermesinler; gizledikleri zinetleri bilinsin diye ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü'minler, hepiniz Allah'a tevbe edin ki, mutluluğu bulabilesiniz." (Nûr Sûresi 31)

    ''Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış elbiselerinden 'cilbablarından' üzerlerini sıkıca örtsünler! Bu, onların tanınmalarına, tanınıp da eziyet edilmemelerine en elverişli olandır. Bununla beraber Allah, çok bağışlayıcıdır, merhamet edicidir. " (Ahzâb, 59)
#04.03.2010 21:42 0 0 0