Sümbül efendi kimdir....

Son güncelleme: 10.03.2010 13:37







  • Osmanlılar zamanında, İstanbul`da yetişen evliyan`in büyüklerindendir. ``Asıl ismi Yusuf bin Ali`dir.`` Dedesi Kaya Bey diye anılmıştır. Lakabı


    ``Sinanüddin ve Zeynüddin`dir.`` Sünbül Sinan diye şöhret buldu. Zamaninin büyüklerindendi.


    H.936 da İstanbul`da vefat etti. Merzifon`da 1451- H.856 yılında doğan Sünbül Sinan, büluğ çağına kadar İsparta`nın Borlu kasabasında ilim tahsil etti. Oradan İstanbul`a geldi. Fatih Sultan Mehmed Han ve Sultan İkinci Bayezid Han devrinin meşhur alim ve evliyası olan Efdalzade Hamidüddin Efendiden ders aldı. Sultan İkinci Bayezid Hanın hocası olan Çelebi Halife`nin, Yedikule`deki dergahına gelip, ilim öğrenmeye, feyz ve teveccühlerine kavuşarak kemale gelmeye başladı. Çelebi Halife zahiri ilimlerde de, bildiği ne varsa, hepsini Sünbül Sinan`a öğreterek, halifesi olacak şekilde yetiştirdi. Bu bilgileri pekiştirmesi için onu Mısır`a gönderdi. Mısır hükümdarı Kaçmaz Sultan, Sünbül Sinan hazretlerine büyük bir hürmet gösterdi. Kendi yaptırdığı camide, halkı irşad etme vazifesi verdi. Mısır uleması ve evliyası, sohbetlerine ve ilmine hayran kaldılar. Kur`an-ı kerime, sünnet-i seniyyeye olan bağlılığını, alimlerin ictihadlarına uymaktaki gayretini pek beğendiler. Bu sebeple ona saygı ve hürmette kusur etmemeye azami gayret gösterdiler. Sünbül Sinan, Mısır`da insanlara üç yıl kadar dinin emir ve yasaklarını anlattı.


    Bu sırada İstanbul`da bulunan hocası Çelebi Halife; hacca gitmek üzere yola çıktığını, Şam`dan Mekke-i mükerremeye giden yol güzergahını takip edeceğini, bu yolculuğa Sünbül Sinan`ın da katılmasını bildiren bir mektup gönderdi. Sünbül Sinan, mektubu alır almaz, hazırlıklarını yapıp Mısırlılarla helallaştı. O sene hacca gideceklerle yola çıktı.


    Uzun bir yolculuktan sonra Mekke-i mükerremeye vardılar.


    Sünbül Sinan hac vazifesini yaparken, İstanbul`dan gelen hacılarla görüştü. Onlar, Şam`dan dokuz konak mesafede Tebük veya Hasa korusunun olduğu yere geldiklerinde, Çelebi Halife`nin vefat ettiğini söylediler. Bir de vasiyeti olduğunu ve; ``Bu vasiyeti Sünbül Sinan`a veriniz.`` diye emrettiğini bildirdiler. Sünbül Sinan hazretleri, hocası Çelebi halife Muhammed Cemaleddin Efendinin vefatına çok üzüldü. Kur`an-ı kerim hatmi ve hatm-i tehlil, yetmiş bin defa kelime-i tevhid okudu.


    Hocası vasiyetinde:


    1) Kendisinin, Kabe-i muazzamaya gidecek hacıların yolu üzerine defnedilmesini,


    2) Sünbül Sinan`ın İstanbul`a gidip, Kocamustafapaşa`daki dergahında talebelere ders vermeye başlamasını,


    3) Kızı Safiye Hatunla evlenmesini istiyordu.


    Sünbül Sinan hac vazifesini tamamladıktan sonra, bu vasiyeti yerine getirmek üzere İstanbul`a hareket etti. İstanbullular, Sünbül Sinan`ı büyük bir kalablık halinde karşıladılar. Kocamustafapaşa`daki dergahta bulunan talebeler de, yeni hocaları Sünbül Sinan hazretlerine büyük bir hürmetle bağlandılar. Sünbül Sinan, burada, zahiri ve manevi ilimlerde binlerce talebe yetiştirdi. Huzuruna gelip de isteyeni boş göndermezdi. Talebelerinin içinde Merkez Efendiyi çok severdi. Onu, teveccühleriyle yetiştirip, olgunlaştırdı. Ona kızını vererek, kendisine damat eyledi. Allahü Tealanın emir ve yasaklarını otuz yedi yıl İstanbullulara duyurdu. Padişahlar dahi, Sünbül Sinan hazretlerinin huzuruna gelir, onun feyz ve bereketlerinden istifade etmeye çalışırlardı. Sünbül Sinan, Cuma ve kıymetli gecelerde, İstanbul`un büyük camilerinde vaz ve nasihatlerde bulunurdu. Osmanlı İmparatorluğunun en büyük şeyhülislamlarından Ahmed ibni Kemal Paşa, Sünbül Sinan`a büyük bir hürmet gösterir, geldiği zaman, kendisini en üst tarafa oturturdu. Sünbül Sinan`ın vefatından sonra, talebeleri okutmak üzere, yerine damadı Merkez Efendi geçti. Sünbül Sinan hazretlerinin, `Sünbüli tarikatının` usul ve erkanı hakkında yazdığı Risalet-ül-Etvar ile Risale-i Tahkikiyye adlı eserleri vardır.


    Allah rahmet eylesin.
    İhsan Muslu.
#10.03.2010 13:37 0 0 0