Gittin... Ben arkandan sadece baktım. Oysa söyleyecek
o kadar çok şeyim vardı ki... "Gidersen, iyiye dair ne
varsa yitireceğim hepsini. Gidersen, sönecek içimdeki
ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen,
karanlığa mahkum edeceksin günlerimi. O karanlıkta
yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
KONUŞAMADIM...
Gittin... Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım.
Öylesine acıdı ki içim, tutup koparsalardı kolumu,
bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup
akmalıydı gözlerimden. AĞLAYAMADIM...
Gittin... Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum
oysa. Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek,
tutkum hayatı seninle, sadece seninle paylaşmaktı.
ANLATAMADIM...
Gittin... Gidişini önlemek için tutmak vardı
ellerinden. Ellerim değilmiydi her dokunuşumda seni
ürperten? Ürperirdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam,
bir kez tutsam ellerini, gitmek için biriktirdiğin
bütün cesaretin kaybolurdu.
TUTAMADIM...
Gittin... Bir yıkım gibiydi gidişin. Sen adım adım
uzaklaşırken benden, çöküp kaldı bedenim olduğu yere.
Nice terk edişlere dayanan bu yürek bu kez yenilmişti.
Bu kadar zayıf değildim ben, kalkmalıydım.
KALKAMADIM...
Gittin... Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum.
Hazırdım gidişine. Kaçak zamanları yaşıyorduk. Zaman
bitecek, ve sen gidecektin. Bense gidişinin ertesi
günü hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım.
BAŞLAYAMADIM...
Gittin... Bir şey söyledin mi giderken? 'Kal' dememi
isterdin mi? Son bir kez 'seni seviyorum' dedin mi?
'Bekle beni, döneceğim' diye umut verdin mi? Beynim
öylesine uğulduyordu ki...
DUYAMADIM..