Chelsea gerçekten kazanıyor mu?

Son güncelleme: 09.02.2006 10:34

  • Ada'da geçtiğimiz pazar günü yine bir derbi heyecanı geçti ve S. Bridge'de iki ezeli rakip karşı karşıya geldiler. Yine heyacanı, maç içi olayları, maç sonu konuşulanlarıyla bir derbiyi daha tarihe gömüldü. Jose'nin maç sonu Benitez'e çocuklar gibi çıkışı artık çoğu kesimce yadırganmaz ve alışılmış bir durum olarak kabul edilirken altın çocuk Gerrard'ın maçtan sonra sabaha kadar uyuyamayacak kadar duygusal bir Liverpool'lu olduğunu gördük..

    Chelsea futbol'un adını değiştirdi...
    Chelsea ile birlikte futbol hayatımıza yepyeni düşünce sistemleri de girdi aslında. Chelsea dizilişinde oyuncuların karakterlerini sahaya nasıl yansıttığını ve takım halinde 11 kişinin de aynı düşünceyi nasıl savunabileceklerini bize gösterdiler. Kimimize göre Chelsea sıkıyordu. Kimimize göre Chelsea'den iki takım çıkacak kadar kapasiteli kadrosuydu getiren başarıyı. Kimimize göre Jose Mourinho her maça ayrı bir rüya ile başlıyor hep inatla rüyanın sonu mutlu bitiyordu, ama hep tek doğru vardı ki Chelsea uzun aradan sonra EPL tarihinde yapılmamışı yapmış, Arsenal, M.United, Liverpool gibi devlerin normal performansını bile kendi performansının yanında değerlendirilme mecburiyetinde bırakarak "kötü" damgası vurdurtuyordu. Öyle ki ligdeki en büyük rakiplerinin koçları bile sezon içinde takımı hakkında değerlendirme yaparken "Chelsea'nin aşırı iyi bir performansı var ve biz bu durumda haksız rekabet olduğunu düşünüyoruz çünkü şu an takımımız çok iyi durumda." şeklinde düşündüren bahanelere sığınıyorlardı. Chelsea'ye göre yapılıyordu artık yorumlar ve görünen o ki uzun bir süre de yapılmaya devam edilecek.

    Pazar günü maça Liverpool iyi başladı. Aksine maç hakkında yorum yaparken dakikalara bölmektense maçı genel anlamda yorumlamak istiyorum. Çünkü Chelsea'nin baskı yediği dakikaların aksine kötü futbol oynadığını gösterdiğini düşünmüyorum. Liverpool 30. dakikaya kadar Chelsea'nin panik halindeki oyunuyla daha çok umutlandı. Daha çok Chelsea'nin üstüne gitti. Özellikle Londra'da Chelsea'nin üstüne giden bir takımın ilk 30 dakikada Chelsea'nin öldürücü tuzağına kapılabileceğini biz düşünmüştük oysa, peki Benitez hiç geçen sene oynana Chelsea - Barca maçını izlememişmiydi? 20 dakika öldürücü bir baskı kuran Barcelona'lı futbolcular o maçta adeta işte biz buyuz Chelsea'yi ceza sahası önüne dizer durmadan baskı kurarız bunaltırız diye sahada dolaşıyorlardı.. Bu gezinti onlar için yedikleri 3 kontra'dan sonra kabusa döndü... Chelsea'nin sahada olmamış gibi durması ve oyunu kendi yarı alanında kabul etmesi ve en önemlisi de atak fonksiyonunu rakibe bırakması, örümceğin ağ kurmasından başka birşey değil, bunu Chelsea defalarca denedi ve her seferinde çok daha iyi yaptı...

    Crespo'ya "Ofsayt nedir?" diye sormak lazım...
    Çok seri şut çekebiliyor. Drogba kadar olmasa da onun gibi yırtıcı olmak için press yapabiliyor. Hava topuna çıkmasını henüz tam beceremese de en azından taklit edebiliyor, bunlara rağmen galibiyeti getirebilecek golü çok şık bir vuruşla kaydedip maçı koparabiliyor, ama Crespo offsayt bilmiyor. Profesyonel bir futbolcu iki nedenden dolayı ofsayt'a çok yakalanır, birincisi sürekli aklı gol atma çabasındadır ve bu onu yorar defansın arkasından kurtulamaz geç kalır, ikincisi offsaytı bilmez neye göre referans alıp koşacağına bakmadan sadece topa bakar. Crespo maçı getiren isimlerden gibi olsa da offsayt konusunda sınıfta kaldı. Jose'den iyi bir eğitime ihtiyacı var... 1996'da oysa Atlanta Olimpiyatlarında 6 gol ile gol kralı olup Arjantin milli takımına gelen gümüş madalya da büyük rol oynarken offsaytı çok fazla öğrenmiş olması gerekiyordu. Parma'ya Uefa'yı getirdikten sonra 35 Milyon Sterlin gibi bir rakamla Milan'ın kaptığı bir ismin offsayt konusunda bu inatçılığı gerçektne düşündürücü...


    Bu çocuk 2006 Dünya Kupası'nda maç kazandıracak: "Joe Cole"
    Jose ile elektrikleri tam gitmese de Joe Cole yedek kalmaktan artık tamamen kurtuldu ve 90 dakika için mücadele ediyor. İnatla Jose ipleri ona vermek istemese de Joe Cole seriliği, durduğu yerden tehlikeli pozisyonlar üretebilmesi en önemlisi de ceza sahası yayının önünden müthiş şutlarıyla her maçta bizi hayran bırakıyor. Her futbolcu gol kaçırır onun da bazen bu da kaçar mı diyeceğimiz pozisyonlarda adı var, ama İngiltere milli takımı için 2006'da özellikle İngiliz milli takımının 4-5-1 oynayacak olmasıyla Joe Cole maç kazandıracak ismi olmasını bekliyorum.. Jose inatını ve en büyük benim egosunu bir an önce yenip Joe Cole'u biraz şımartmalı.

    Westham alt yapısının İngiltere için ne kadar önemli olduğunu her sene daha iyi anlıyoruz. Rio Ferdinand, Frank Lampard , Joe Cole, Michael Carrick, Glen Johnson gibi birçok ismin Westham futbol akademisinden önümüze sunulduğunu unutmamaız gerekiyor...

    Robben geri döndü...
    Hayatının en büyük kariyer yapacağı dönemde bıraktı gitti. Sakatlıkları ve her sakat futbolcu gibi pskolojik olarak çöküşü onu sakatlığı geçtikten sonra bile etkiledi. Liverpool maçı gösterdi ki Robben geri döndü ve Chelsea sol kanatında bir numara olduğunu ve geçtiğimiz aylarda yedek kaldığında, "Jose ne yapıyor, yedek kalınca futbola küsüyoruz takımca, kadroyu neye göre kuruyor." siteminin cevabını sahada çok da iyi şekilde verdi. Ronaldinho nasıl tekniğiyle bire birde rakibin dengesine bozabiliyorsa, Robben'de de top sol ayağına adeta yapışıyor, ve Robben müthiş seri. Premier Lig'in Chelsea'den sonra en iyi defansı dediğimiz Hypia, Carragher, Finnan'lı Liverpool defansının Robben karşısındaki acizliği gerçekten düşündürücü...
#07.02.2006 15:21 0 0 0
  • paylasımın için tşkler arkadasım
#09.02.2006 07:48 0 0 0
  • paylasım için cok saol
#09.02.2006 10:34 0 0 0