Bütünleyici İlkeler

Son güncelleme: 10.05.2010 19:54
  • 1-Milli Egemenlik

    Milli hakimiyeti her şeyin üzerinde olduğunu söyleyen Atatürk, milli egemenlik hakkında şöyle demektedir: "Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir; milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir. Toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitliğin ve adaletin sağlanması, istikrarı ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin anlamıyla milli egemenliği sağlamış bulunmasıyla devamlılık kazanır. Bundan dolayı hürriyetin de, eşitliğin de, adaletin de dayanak noktası milli egemenliktir." (1923)

    2-Milli Bağımsızlık

    Bağımsızlık benim karakterimdir diyen Atatürk, bağımsızlığın her açıdan tam bağımsızlık olması gerektiğini düşünür Bu konuda şöyle der: "Tam bağımsızlık denildiği zaman, elbette siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel ve benzeri her hususta tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan mahrumiyet, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından mahrumiyeti demektir." (1921)
    "Türkiye devletinin bağımsızlığı mukaddestir. O ebediyen sağlanmış ve korunmuş olmalıdır." (1923)

    3-Milli Birlik ve Beraberlik

    Bütün bir milletin birlik - beraberlik ve dayanışma içerisinde olmasını varlığımızın ve geleceğimizin teminatı olarak gören Atatürk bu konuda da şunları söylemiştir: "Millet ve biz yok, birlik halinde millet var. Biz ve millet ayrı ayrı şeyler değiliz". (1919)
    "Biz milli varlığın temelini, milli şuurda ve milli birlikte görmekteyiz." (1936)
    "Toplu bir milleti istila etmek, daima dağınık bir milleti istila etmek gibi kolay değildir." (1919)

    4-Yurtta Sulh (Barış), Cihanda Sulh

    Her zaman dünya barışına büyük önem veren içte ve de dıştaki barışın dünya huzuru ve geleceği için önemli olduğuna inan Atatürk kesin bir ifade ile bu düşüncenin anlamını şu sözlerle açıklamaktadır: "Yurtta sulh, cihanda sulh için çalışıyoruz." (1931)
    "Türkiye Cumhuriyeti'nin en esaslı prensiplerinden biri olan yurtta sulh, cihanda sulh gayesi, insaniyetin ve medeniyetin refah ve terakisinde en esaslı amil olsa gerekir." (1919)
    "Sulh milletleri refah ve saadete eriştiren en iyi yoldur." (1938)

    5-Çağdaşlaşma

    Atatürkçü devrim (inkılaplar) içinde geriye, eskiye, çürümüş, köhne uygulamalara dönük bir tek adım bulunamaz. Önce tam bağımsızlık sağlanır, ardından çağdaşlaşma savaşı başlar. Bu savaşta tek zafer kabul edilebilecek nokta, Türk halkını tam anlamıyla uygar bir toplum haline getirmektir. Bakın Atatürk bu konuda neler diyor: "Milletimizi en kısa yoldan medeniyetin nimetlerine kavuşturmaya, mesut ve müreffeh kılmaya çalışacağız ve bunu yapmaya mecburuz." (1925)
    "Biz batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz." (1926)

    6-Bilimsellik ve Akılcılık

    Türk devriminin yol göstericileri akıl ve bilimdir. Tersten düşünecek olursak; akla ve bilime aykırı olan herhangi bir düşünce ve eylem Türk devrimin yürüdüğü yol üzerinde bulunamaz.Hatta bu konuda hepimizin bildiği o meşhur sözünü söyler: "Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar" diyen Atatürk bilimin çağdaş ve medeni olmayı amaç kılan toplumların yaşantısında ne denli büyük bir öneme haiz olduğuna işaret etmiştir.

    a) Bilimsellik: "Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir." (1924)
    "Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir." (1933)

    b) Akılcılık: "Bizim, akıl, mantık, zekayla hareket etmek en belirgin özelliğimizdir. (1925)
    Bu dünyada her şey insan kafasından çıkar." (1926)

    7-İnsan ve İnsanlık Sevgisi

    Kemalizm, ulusal bir ideolojidir ancak insanlığın geleceği için evrensel amaçlar güder. Bunların başında, insanın insan tarafından sömürülmesi düzeninin ortadan kaldırılması, küresel silahlanmaya son verilmesi ve insanlığın insanca bir işbirliği içinde yaşaması zorunluluğu vurgulanır.Bu yüzden bakın Atatürk bu düşünceye temel teşkil eden hangi sözleri söylemiştir: "İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzak ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temine yarayan hareket ve enerjidir." (1931)
    "Biz kimsenin düşmanı değiliz. Yalnız insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız." (1936)
#10.05.2010 19:54 0 0 0