Anti-Aging Nedir

Son güncelleme: 11.03.2006 11:08
  • Hepimizin bildiği gibi sağlık alanında son zamanlarda yapılan tüm araştırmalar genellikle yaşam kalitesinin artırılmasına yöneliktir. "Anti-Aging" kavramı da yaşam kalitesini artırmak, daha uzun süre genç kalmak düşüncesi ile başlatılan bilimsel çalışmanın bir ayağı olmuştur.

    Hepimizin bildiği gibi yaşlanmanın pek çok sebebi vardır. Bunlardan bazılarını; örneğin yaşın ilerlemesi ile vücutta oluşan bazı pigment yetersizlikleri ve saçların dökülmesi gibi bazı metabolik değişiklikleri kontrol altına alabilmemiz pek de mümkün olmamaktadır. Ancak serbest radikaller, hormonların azalması ve sağlıksız beslenme gibi bazı faktörler var ki, mücadele ederek yaşlanmayı geciktirebiliriz. İşte sizlerle, bu 3 önemli faktörden biri olan sağlıksız beslenme üzerinde durup, alınması gereken tedbirleri paylaşacağım.

    Ne Yapmalıyız?

    Sağlıklı ve kaliteli yaşamın ayrılmaz bir parçası hiç şüphesiz ki sağlıklı beslenmedir. Özellikle "Anti-Aging" kavramı içerisinde önemli bir yeri olan "anti-oksidan" dediğimiz vitamin ve minerallerin yeterli ve dengeli alınması, yaşam kalitesini oldukça önemli düzeyde etkiler.

    Gelişmekte olan teknoloji, çevre kirliliği, sigara, UV ışınları gibi pek çok diğer etken sürekli olarak çeşitli toksik maddelerle karşı karşıya kalmamıza neden olmaktadır. Bu etkiler kendini serbest radikal oluşumuyla göstermektedir. Ayrıca vücuda alınan besinlerin sindirilebilmesi için bir dizi reaksiyona uğramaktadır. Yiyeceklerin sindirimi sırasında "serbest radikaller" adı verilen ve hücreyi oksidasyonla hasara uğratan oksidanlar oluşmaktadır. Vücudun ürettiği bu zararlı maddelere karşı savunma mekanizması anlamında bir enzim sistemi vardır. İşte bu enzimlerin etkinliğini artıran maddelere "antioksidan" denir ve antioksidanlar vücuda doğal yollarla alınır.

    Yaşam kalitesini artırmak, yaşlanmayı geciktirmek için almanız gereken "antioksidan" içeren besinler ise: Vitamin A, Vitamin C, Vitamin E, Vitamin B2, Vitamin B6, folik asit, selenyum, çinkodur. Daha önceki yazılarımda sizlere bu vitamin ve mineraller hakkında oldukça detaylı bilgi vermiştim. Görüldüğü gibi bu vitamin ve mineraller en çok sebze, meyve, kuru baklagil, soğan, sarımsak ve kuruyemişlerde bulunmaktadır.

    Nasıl Beslenmeliyiz?

    Günümüzde fast-food beslenme ve hazır gıda tüketimin gittikçe artmaktadır. Bu yiyecekler özellikle yağ içeriğinin yüksek olması ve pişirilme şeklinin genellikle kızartma olması nedeni ile tercih edilmemelidir.

    Sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerini mümkün olduğunca az tüketmek gerekir. Ayrıca bu ürünleri tüketirken de mutlaka beraberinde C Vitamini içeren bir besin alınmalıdır. Örneğin taze sıkılmış portakal suyu veya yeşil sivri biber gibi.



    Alkol ve alkollü içecekleri tüketmemek veya mümkün olduğunca az tüketmek gerekir. Yine sigara içen kişilerin içmeyen kişilere oranlara daha fazla C Vitamini alması gerekir. Bunun için sigara içen kişilerin içmeyen kişilere göre daha fazla meyve yemesi gerekir.

    Besinleri hazırlarken veya pişirirken mümkün olduğunca besin değerinin yitirilmemesine dikkat edilmelidir. Bu nedenle yiyeceklere kızartma, kavurma gibi işlemler uygulamayın.

    Yağ tüketiminizi mutlaka kontrol altına alın. Mümkün olduğunca az yağ içeren yiyecekler tüketin ve tükettiğiniz bu yağın ise zeytinyağı olmasına dikkat edin.

    Unutmamak gerekir ki, birçok hastalığa şişmanlık neden olmaktadır. Bu nedenle mutlaka ideal kiloda kalın. Bunun için her gün tartılın. Kilo almaya başladığınızı hissettiğinizde ise hemen sağlıklı diyet uygulayarak sorun büyümeden tedbirinizi alın.



    İşte kulağınıza küpe olacak küçük birkaç püf nokta daha;

    Soğanı yağ ile kavururken yağı çok fazla yakmayın.
    Sebzeleri nemli ortamda bekletmeyin.
    Sebzeleri önce suda bekletin, yumuşak parmak hareketleri ile yıkayın ve doğrayıp bekletmeden hemen pişirin.
    Etleri hafif sıcaklıkta uzun sürede pişirilmeli.
    Her gün en az 2 porsiyon meyve yemeyi alışkanlık haline getirin.
    Lif içeren ürünleri tercih edin. Örneğin beyaz ekmek yerine kepekli veya çavdar ekmeği, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı gibi...
#01.03.2006 23:14 0 0 0
  • Soğanı yağ ile kavururken yağı çok fazla yakmayın.
    Sebzeleri nemli ortamda bekletmeyin.
    Sebzeleri önce suda bekletin, yumuşak parmak hareketleri ile yıkayın ve doğrayıp bekletmeden hemen pişirin.
    Etleri hafif sıcaklıkta uzun sürede pişirilmeli.
    Her gün en az 2 porsiyon meyve yemeyi alışkanlık haline getirin.
    Lif içeren ürünleri tercih edin. Örneğin beyaz ekmek yerine kepekli veya çavdar ekmeği, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı gibi...

    aynen öyle yapıyorum
#02.03.2006 09:25 0 0 0
  • tesekkürler ece
#02.03.2006 13:07 0 0 0
  • kızartma haricinde diğerlerine dikkat ediyorum
    ama kızartmadan vazgeçemem çok seviyorum
#02.03.2006 14:17 0 0 0
  • teşekkürler. noimage
#08.03.2006 20:39 0 0 0
  • tesekkürler ececim
#11.03.2006 11:08 0 0 0