Anka Şiir Dünyası

Son güncelleme: 03.10.2010 19:44
  • noimage



    Nazarların perledenmesi vakasında..
    İstibdat konulu rahmet damlıyor şakaklardan belli belirsiz peydah olmuş sakallara..
    Saklanmıyor süzülenler, 'nede olsa yağmur gizliyor'
    Islanmışlığın öfkesini bahane ederek, acı sövüşler kötü talihe.
    Gidişinin resmi bu sağanak..
    Geçen kutlu zaman Acısısıyla tatlısıyla!
    Ama 'gidişinin sağanağı'ndan itibaren, yalnızca 'acıyla!
    Odlara gark olmuş bir ürek, pişmanlığın kenarında,
    Bir adım var dibi görünmeyen dar bir uçuruma.
    Ve film şeridi andaçlar!
    Zaman denilen şey kapımın önünde ısrarlı çalıyor zili,
    Benim odlara gark olmuş ağır yüreğim, yerinden kıpırdayamıyor,
    Ve zaman teessüf ile geri adım atıyor semtimden
    Soruyorum semtin bakkalına kasabına vs.. gördünüz mü kimdi o ?!
    Üç maymunu oynuyor herkes!
    Gayrı ben geceleri kokluyorum bedenimin yoldaşlığı ile,
    Bedenimden şimdilik nefret etmiyorum..
    Çünkü ayakta tutması lazım ruh denileni.
    Çünkü sensizlik artık bin tona ulaştı taşıyabilmek namümkün.
    Bak yine dilim pelesenk yaptı otantizme!
    Sebebi sensin bu bendiniyetin!
    Gel gör ki farkındalığın zirvesini yaşıyorum,
    Suç bende tümüyle
    Ben zaten sana değil vicdanıma yazıyorum!
    Gök lisanını konuşan kız.
    Ben.. ben sanırım o dile yozlaşıyorum..
    Çünkü sessizlik bin tona ulaştı!
    Zarlarım patlıyor sessizlikten!
    Bilmem neler yaptğım'ın yüreği yanıyor!
    O yandıkça, ben donuyorum!
    Ama yinede gelmeni istemiyorum!
    Yaşattığın cehennem bile kutsalım olmuş benim.
    Tam tevekkül! İmanım gibi biliyorum


    Memo! Sadece Memo!
#02.07.2010 16:50 0 0 0
  • Ne kadar guzel satirlariniz var. Gecmiste yazilmis siirler, isim yapmis sairler edasiyla. Ellerinize yureginize saglik, surekli yazmaniz temennisiyle...
#02.07.2010 23:48 0 0 0
  • .







    Yarallah'ın insanca cömert diyarlarında,
    Hani bozkıra göre hayli batıda ki bu diyarlarda,
    Gariptir, gece kokmuyor,
    Yakmıyor genzimi, ev kokulu sokaklar.
    Güçlü doğu rüzgarları, taramıyor al yanaklıların zülüflerini..
    " -Ruhuna fatiha talebim var, yitirilen değerlerin! "
    Uğruna ölmüyor hiç bi karınca o bildiğimz ekmek kırıntılarının,
    Tek hislerimze mahsar olan, müthiş bi gürültü ve alabildiğine kirli!
    Ve..
    Damarlarıma 'zerk edilen' geçim kaygısı..












    .
#03.07.2010 11:45 0 0 0
  • Yüreği kocaman Kardeşim benim.

    Yağmur da üşümek yerine yanan o yüreğin...

    Sağolasın okutmaya paylaşmaya değer gördüğün için.
#03.07.2010 11:56 0 0 0
  • Alakanıza teşekkür ederim .
#05.07.2010 20:34 0 0 0
  • .







    Sağındım & Sığındım !

    Ruhumla bedenimin yoldaşlık müzakeresi,
    Sahte fecr ile son buldu.
    Gayrı bahseylerken beden denilen yığıntı'dan,
    Yüzümde bi ekşime söz konusu.
    GÖK lisanını konuşan kızın tahayyülü,
    Siyah Pelerinli'den bigane olmayanın manevi varlığı..
    Bi çok terk'e maruzum sözün ömür kadar kısa'sı ...





    .
#05.07.2010 21:01 0 0 0
  • Güneş'in milli gelirinde artış var şu sıra!
    Nefes almak güç.. Bulantı hakim!
    Malum şu sıcak üç tane otuz günlerdeyiz..
    Malum 'mevsim' ...
    Yada, şimarmış güneş denilen..
    Yazın en deruni ve sıcak ayında,
    Bahtı hayli bed beşer, asl-i müdavimi olduğu diyara dönüş yaptı.
    Bir zamanlar derdik ya hani, "-Bizim lan memleketin tapusu"
    O zamanlar, (güzel zamanlar) tamamen latife amaçlı idi,
    Lakin şimdi anlıyor Adem'in milyon kuşak torunu,
    Kafa kağıdında yazan şehir, harbiden senin !
    Rüzgarın dahi esişi 'hoşgeldin' dercesine..
    Tekrardan merhaba!
    Sevgilerin en safı ve en evla'sı !


    Memo.. Sadece Memo..
#29.07.2010 10:46 0 0 0
  • V.


    Haytanın Hatıratları ;
    " -Haytanın Birşeyleri Kabullenişi "


    Fikrimin emperyalist gücü
    Ve gözlerimdeki beyaz tonların baş muhalifiydin..
    Hani, zamanında!
    Gözlerimdeki sen, gayrı bi miktar duman.
    Fikrimdeki sen, dumanın arkasında gizlenen belli belirsiz an..
    Yokluğunu duyuruyorum dağa taşa,
    Elimdeki tokmak,
    Ürkek bi maral'ın derisinden olan davula her inişte..
    O yok gayrı! Diyorum..
    Artık 'imanım gibi biliyorum'lu cümleler kuramıyorum
    Çünkü imanımında terkine maruzum !
#16.08.2010 19:57 0 0 0
  • Haytanın Hatıratları ;
    "-Hayta için iftar vakti"


    Yer; İnsan evladının evinin mutfak kısmı .
    Birbirleriyle yarışan arabaların çıkardıkları sinir bozucu 'kargaşık' sesi,
    Tam ortadan kesip, muftak camından içeri dalıversin düşünce denilen..
    "-Kaç dk kaldı?"
    Bi 'hayta' içinden "-(hadi lan hoca, oku şu ezanı)"
    Evin (sözde) reisi; "-gürültü yapmayın bi!"
    Yalnızca seslenişte 'kardeş' olandan;
    "-Off Puff Amaaan.."
    Evin en anaç davranmak zorunda olanı;
    "-Ya bi dua etseydik.. Neyseeee"
    Mahallenin müezzininden,
    "-(Allahu Ekber Allahu Ekber)"
    "-Hadi yiyelim.. Dayanamıcam yoksa"
    (Bi kaç muhtelif çatal kaşık sesi)
    (Bi kaç muhtelif 'insan evladının' demek yerken çıkardığı ses, 'cap cap caup' gibi)
    Kulakların duyduğu yalnızca bu sesler..
    Çok değil, beş adet altmış saniye sonra,
    Herkes odasında..
    Hani birliktelik falan ?!
    Hani hurma ?!
    Hani deruniyet ?!
    Hani lan ramazan ruhu ?!
#16.08.2010 19:57 0 0 0
  • Haytanın Hatıratları;
    "-Hepsi sevimsiz"


    Kuruntumu kuruttum,
    Balkondaki gergin iplere mandalladım

    Benden başka her şey gergindi,
    Cumbaya ekmek kırıntısı ümidi ile gelen serçe mesela.
    Cüzdanından bir miktar arakladığım annem
    Açlığın getirdiği öfke, kanatlının boğazında yırtılmalara sebebiyet vermişti,
    Kulaklara tecavüz eden bi ses idi,
    Ne garip, aynı ses idi, 'Hani masallarda ki..'
    Hani vazgeçilmez romantizmin temel taşı, bu kuş sesi!

    Benden başka her şey alıngandı,
    Yaşını her daim gizleyen orta yaşlı kadın vardı,
    Flörtünden henüz ayrılan zamane ordaydı...
    Biri çok fazla kadındı olduğundan,
    Diğeri çok fazla âşıktı yaratılandan.

    Benden başka her şey nankördü,
    Yılda yalnızca iki ay sıcağın uğradığı bu diyarlarda,
    Sıcak havadan serzenişteydi hemen yanımdaki nankör
    Aslında, yırtasım geldi gerginleri, anlayıştan yoksun zihniyetleri!
    Veya bi kaşık suda kulaç attırasım
    Camgözlerin... O tamahkârların musluklarını kesmek varken,
    Başparmağım, tırnağım dişlerimin arasında,
    Onları seyr eylemekten öteye gitmiyordu eylemlerim

#17.08.2010 23:53 0 0 0
  • Haytanın Hatıratları;
    "-Hepsi sevimsiz"


    Kuruntumu kuruttum,
    Balkondaki gergin iplere mandalladım

    Benden başka her şey gergindi,
    Cumbaya ekmek kırıntısı ümidi ile gelen serçe mesela.
    Cüzdanından bir miktar arakladığım annem
    Açlığın getirdiği öfke, kanatlının boğazında yırtılmalara sebebiyet vermişti,
    Kulaklara tecavüz eden bi ses idi,
    Ne garip, aynı ses idi, 'Hani masallarda ki..'
    Hani vazgeçilmez romantizmin temel taşı, bu kuş sesi!

    Benden başka her şey alıngandı,
    Yaşını her daim gizleyen orta yaşlı kadın vardı,
    Flörtünden henüz ayrılan zamane ordaydı...
    Biri çok fazla kadındı olduğundan,
    Diğeri çok fazla âşıktı yaratılandan.

    Benden başka her şey nankördü,
    Yılda yalnızca iki ay sıcağın uğradığı bu diyarlarda,
    Sıcak havadan serzenişteydi hemen yanımdaki nankör
    Aslında, yırtasım geldi gerginleri, anlayıştan yoksun zihniyetleri!
    Veya bi kaşık suda kulaç attırasım
    Camgözlerin... O tamahkârların musluklarını kesmek varken,
    Başparmağım, tırnağım dişlerimin arasında,
    Onları seyr eylemekten öteye gitmiyordu eylemlerim

#18.08.2010 23:19 0 0 0
  • kardeşim yüregine bereket,kalemine saglık,
    kelamın hiç bitmesin
#18.08.2010 23:36 0 0 0
  • I.

    Haytanın Hatıratları;
    "-Geçmişten gelen ve halen tazeliğini koruyan bi evham.."


    Nazarların perledenmesi vakasında..
    İstibdat konulu rahmet damlıyor şakaklardan belli belirsiz peydah olmuş sakallara..
    Saklanmıyor süzülenler, 'nede olsa yağmur gizliyor'
    Islanmışlığın öfkesini bahane ederek, acı sövüşler kötü talihe.
    Gidişinin resmi bu sağanak..
    Geçen kutlu zaman Acısısıyla tatlısıyla!
    Ama 'gidişinin sağanağı'ndan itibaren, yalnızca 'acıyla!
    Odlara gark olmuş bir ürek, pişmanlığın kenarında,
    Bir adım var dibi görünmeyen dar bir uçuruma.
    Ve film şeridi andaçlar!
    Zaman denilen şey kapımın önünde ısrarlı çalıyor zili,
    Benim odlara gark olmuş ağır yüreğim, yerinden kıpırdayamıyor,
    Ve zaman teessüf ile geri adım atıyor semtimden
    Soruyorum semtin bakkalına kasabına vs.. gördünüz mü kimdi o ?!
    Üç maymunu oynuyor herkes!
    Gayrı ben geceleri kokluyorum bedenimin yoldaşlığı ile,
    Bedenimden şimdilik nefret etmiyorum..
    Çünkü ayakta tutması lazım ruh denileni.
    Çünkü sensizlik artık bin tona ulaştı taşıyabilmek namümkün.
    Bak yine dilim pelesenk yaptı otantizme!
    Sebebi sensin bu bendiniyetin!
    Gel gör ki farkındalığın zirvesini yaşıyorum,
    Suç bende tümüyle
    Ben zaten sana değil vicdanıma yazıyorum!
    Gök lisanını konuşan kız.
    Ben.. ben sanırım o dile yozlaşıyorum..
    Çünkü sessizlik bin tona ulaştı!
    Zarlarım patlıyor sessizlikten!
    Bilmem neler yaptğım'ın yüreği yanıyor!
    O yandıkça, ben donuyorum!
    Ama yinede gelmeni istemiyorum!
    Yaşattığın cehennem bile kutsalım olmuş benim.
    Tam tevekkül! İmanım gibi biliyorum







































    II.


    Haytanın Hatıratları;
    "-Hani gurbet denilen şey"

    Yarallah'ın insanca cömert diyarlarında,
    Hani bozkıra göre, hayli batıda ki bu diyarlarda,
    Gariptir, gece kokmuyor,
    Yakmıyor genzimi, ev kokulu sokaklar.
    Güçlü doğu rüzgârları, taramıyor al yanaklıların zülüflerini...
    " -Ruhuna fatiha talebim var, yitirilen değerlerin! "
    Uğruna ölmüyor hiç bi karınca o bildiğimiz ekmek kırıntılarının,
    Tek hislerime mahzar olan, müthiş bi gürültü ve alabildiğine kirli!
    Ve..
    Damarlarıma zerk edilen geçim kaygısı..



    -







































    III.



    Haytanın Hatıratları;
    "-Geçmişten gelen, azcık bayatlamış bir evham"


    Ruhumla bedenimin yoldaşlık müzakeresi,
    Sahte fecr ile son buldu.
    Gayrı bahseylerken beden denilen yığıntı'dan,
    Yüzümde bi ekşime söz konusu.
    GÖK lisanını konuşan kızın tahayyülü,
    Siyah Pelerinliden bigane olmayanın manevi varlığı..
    Bi çok terk'e maruzum sözün ömür kadar kısa'sı ...











































    IV.



    Haytanın Hatıratları
    "-Mecburi Ricat"

    Güneş'in milli gelirinde artış var şu sıra!
    Nefes almak güç.. Bulantı hakim!
    Malum şu sıcak üç tane otuz günlerdeyiz..
    Malum 'mevsim' ...
    Yada, şımarmış güneş denilen..
    Yazın en deruni ve sıcak ayında,
    Bahtı hayli bed beşer, asl-i müdavimi olduğu diyara dönüş yaptı.
    Bir zamanlar derdik ya hani,
    "-Bizim lan memleketin tapusu"
    O zamanlar, (güzel zamanlar) tamamen latife amaçlı idi,
    Lakin şimdi anlıyor Adem'in milyon kuşak torunu,
    Kafa kağıdında yazan şehir,
    Harbiden senin !
    Rüzgarın dahi esişi 'hoşgeldin' dercesine..
    Tekrardan merhaba!
    Sevgilerin en safı ve evla'sı !





































    V.


    Haytanın Hatıratları;
    " -Haytanın Birşeyleri Kabullenişi "


    Fikrimin emperyalist gücü
    Ve gözlerimdeki beyaz tonların baş muhalifiydin..
    Hani, zamanında!
    Gözlerimdeki sen, gayrı bi miktar duman.
    Fikrimdeki sen, dumanın arkasında gizlenen belli belirsiz an..
    Yokluğunu duyuruyorum dağa taşa,
    Elimdeki tokmak,
    Ürkek bi maral'ın derisinden olan davula her inişte..
    O yok gayrı! Diyorum..
    Artık 'imanım gibi biliyorum'lu cümleler kuramıyorum
    Çünkü imanımında terkine maruzum !





























    VI.


    Haytanın Hatıratları;
    "-Hayta için iftar vakti"


    Yer; İnsan evladının evinin mutfak kısmı .
    Birbirleriyle yarışan arabaların çıkardıkları sinir bozucu 'kargaşık' sesi,
    Tam ortadan kesip, muftak camından içeri dalıversin düşünce denilen..
    "-Kaç dk kaldı?"
    Bi 'hayta' içinden "-(hadi lan hoca, oku şu ezanı)"
    Evin (sözde) reisi; "-gürültü yapmayın bi!"
    Yalnızca seslenişte 'kardeş' olandan;
    "-Off Puff Amaaan.."
    Evin en anaç davranmak zorunda olanı;
    "-Ya bi dua etseydik.. Neyseeee"
    Mahallenin müezzininden,
    "-(Allahu Ekber Allahu Ekber)"
    "-Hadi yiyelim.. Dayanamıcam yoksa"
    (Bi kaç muhtelif çatal kaşık sesi)
    (Bi kaç muhtelif 'insan evladının' demek yerken çıkardığı ses, 'cap cap caup' gibi)
    Kulakların duyduğu yalnızca bu sesler..
    Çok değil, beş adet altmış saniye sonra,
    Herkes odasında..
    Hani birliktelik falan ?!
    Hani hurma ?!
    Hani deruniyet ?!
    Hani lan ramazan ruhu ?!





























    VII.



    Haytanın Hatıratları;
    "-Hepsi sevimsiz"

    Kuruntumu kuruttum,
    Balkondaki gergin iplere mandalladım

    Benden başka her şey gergindi,
    Cumbaya ekmek kırıntısı ümidi ile gelen serçe mesela.
    Cüzdanından bir miktar arakladığım annem
    Açlığın getirdiği öfke, kanatlının boğazında yırtılmalara sebebiyet vermişti,
    Kulaklara tecavüz eden bi ses idi,
    Ne garip, aynı ses idi, 'Hani masallarda ki..'
    Hani vazgeçilmez romantizmin temel taşı, bu kuş sesi!

    Benden başka her şey alıngandı,
    Yaşını her daim gizleyen orta yaşlı kadın vardı,
    Flörtünden henüz ayrılan zamane ordaydı...
    Biri çok fazla kadındı olduğundan,
    Diğeri çok fazla âşıktı yaratılandan.

    Benden başka her şey nankördü,
    Yılda yalnızca iki ay sıcağın uğradığı bu diyarlarda,
    Sıcak havadan serzenişteydi hemen yanımdaki nankör
    Aslında, yırtasım geldi gerginleri, anlayıştan yoksun zihniyetleri!
    Veya bi kaşık suda kulaç attırasım
    Camgözlerin... O tamahkârların musluklarını kesmek varken,
    Başparmağım, tırnağım dişlerimin arasında,
    Onları seyr eylemekten öteye gitmiyordu eylemlerim

    . . .
#20.09.2010 04:14 0 0 0
  • Teşekkürler...
#03.10.2010 19:44 0 0 0