Bir sehirden baska bir sehire giderken hep seni dusundum
Bir yuzden bir diger yuze cevirirken bakislarimi
Arada senin kırık, huzursuz gulumseyisin..
Cocukken anneme degil, sana sarilmisim bilmeden
Senin goguslerinmis onlar nerden bilecegim
...Yatağımdaki beyaz ayı.. Senmissin o da !
Karanlıktan korkmayısım, yaramaziklarim, o da !!!
♥
Evet, bilmiyordum. Bilmiyordum, kelimelerden arınmış bir cümle kurar gibi sevişmeyi. Sevişirken sözlük kullanıyordum hala.
Ama, seni seviyordum.!
Ve sevdiğimi, sevgimi anlatma telaşıyla hata üstüne hata yapıyordum.!
♥
Bir oğlum ölmüş gecenin en kibar saatlerinde
ağlıyorsam bu bir geri sayımdır acımın şakaklarında
kimselere emanet edemem ki artık asil cinnetimi
Korkma! ağzına bırakacağım son nefesimi..!
♥
Sevmek, ifade edebilmek kadar, ifadeyi unutmamaktır da...
♥
IQ' lar eşit olmadıkça, insanlar eşit değildir...
♥
Sanki ne anladım bugüne kadarki aşklardan
biraz hüzün işte, belki biraz da ıstırap
geriye kalanı,
bir gece denize açılıp kaybolan çocuklar:
karıştırılan eski bir kitabın içinden kayıp düşen, o kırık hayal
♥
Boş bir sinema salonunda oynuyor
tek başına çektiğim siyah beyaz
sessiz son film
Ne kuşları seyreden kedi kadar heyecanlıyım artık
...ne de o kuşlar kadar
salak ve kendine hakim
kamera stop! yalnızlığıma kapalı gişeyim
Ne idüğü belirsiz kelimeler takip ediyor beni gidip saklandığım anlamlarda
Hoş bir yan yok!
Belki de ;
ölümü biraz teşvik etmeli!
♥
hepimizin bir asistanı var sonunda vurduğumuz,
aşk ile çekememezlik arasında hep ihtiyaç duyduğumuz! ( küçük iskender)
♥
buz tutmuş bir ruhum ben!
erirsem geri dönemem! k.iskender
♥
anladım ki:
aşk naftalinlenmiyormuş meğer, eğer kanıtlanmıyorsa suçun! (k.iskender)
♥
ben ölürsem karakutumu bulamayacaklar. ne bir ask zerafeti, ne bir hayal tabiri.. küçücük ömrüm
hep rüzgar gülleri kokacak ! (k.iskender)
♥
Yasallığın kaybolduğu noktalarda insan, vücudunu özlüyor, etini özlüyor. Söyleyecek sözüm yok. Yeni bir sevdaya tutulana kadar yerçekimsiz ortamda şizofreni dersleri alacağım... (k.iskender)
♥
Ozne olmayı bırakıp zamir oldum, edat oldum, yuklem oldum. ama senin gibi aşk ile ihanet arasına bağlaç olmadım asla..! K.İskender
♥
''onlar biliyordu biz bir bütündük. kırılmış bir bardaktan etrafa saçılmış cam parçalarıydık. üstümüze basmaya çalışanın ayağını kanatmak ödevimizdi'' K.İskender
♥
Tarihe en büyük savaş diye geçsin kıçımızla devirdiğimiz dağ gibi aşklar...
♥
beni vuracaksan, sana emanet ettiğim silahla değil, kendi silahınla vur" (k.iskender)
♥
Her aşkta dönmedolaptayım ve kesiliyor elektrik ben en tepedeyken... (K.iskender)
Hüsran: Şiddetli bir akıl ağrısı;
Aşk: O artık bir başka sefere...!!!
artık kalbim yok ağladığımda sana
düşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine
fırlattım attım doyursun karnını diye bir sokak
köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi
ve bekledim batmasını
bekledim batmasını yanan bir gemi
nasıl ağlayarak denize dökülürse
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok!
artık kalbim yok baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK!
Küçük İskender
AY
Yürek kemiğiyle lades tutuşuyor iki çocuk!
misafir oyuncu bir terkediş biçimi
ile ellerim vücudunun prömiyeri!
Aynı ahır adına koşan acılarımız var bizim!
amatör balıkçının leğeninde iki istavritiz seninle
ölüme beş kala ölümle canlı telefon bağlantısı kuran!
dibi senin aşkında gizlenen kırılgan bir aysberg bu tufan !
Küçük İskender
BU GECE ŞAHESER İMPARATORU...
beni bir pazar gecesi siyanürle vurun!
gölgemi bir vapurun saadetine vermişken,
zeki müren'den hicaz makamı şarkılar dinlediniz
ama dönüp arkama bakabilmeliyim kaç kişisiniz
nerden gelmişsiniz neler giymişsiniz
elimde bir demet letafet çiçeği de,
tavanı kırmızı, duvarları beyaz badanalı
bir odada bir arada bir ara olmalıyız, hatırladınız
bıçak sapı gibi gülümsememe de izin vermelisiniz
- babam bana küstü, döv onu babaanne
çıngıraklı yılanlar almıştın hani bana yaşgünümde -
gerdanımda genç kızların çılgın tortusu ve soğuk su,
oramda buramda buram buram ilkaşk kokusu,
işte ben trenleri biraz da bu yüzden severim
ne çok severim bilemezsiniz
beni bir pazar gecesi siyanürle vurun!
palyaço makyajı yapmış olayım, gülün önce
amuda da kalkayım, telde de yürüyeyim filan
size nadide karanfil kolleksiyonumu göstereyim
kayısı gülü çocuklarımı, arılarımı da,
tenezzüllerimi, biliyorum:
zeki müren'den hiç şarkı dinlemediniz
radyoda jean-sebastian bach çalıyor, bakınız
cam pervazındaki baykuşun
yok bir ayağı da
Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi
ağır ağır akarak kanıma karışmakta
yokluğun!
Hiç sormadım, neydi başka elbiseler içinde bulduğun..
Aynı askıyla dolaba kaldırılan iki güzel yelektik biz
güveye benzer bir şey oldu suskunluğun!.. anladım ki:
Aşk naftalinlenmiyormuş meğer,
eğer kanıtlanmıyorsa suçun!
Aşk, biraz aşağılanmıştır
Kadın terzilerin neresinden baksam
Irtifa kaybeder hücum ve şiddet
Geri sayım: dört-üç-iki-bir-sıfır
Patlar yükselir gider ağzım!
Ağzım bana lazım
Diye bağırır parmak çocuk
cocuk parklarında salıncaklar hızlanır
Kaydıraklar ağlar
Bir kadeh rakı dökülür üstüne ömrümün
Alkolik annem geceden özür diler
Neden sevgi
Onca derbeder ve serseri
Bir şık bıçak darbesiyle
Yarar karanlığı
Yürür giderim orda ileri geri
Orda aşk
Küçülür.. küçülür..
Küçülür biter en güçlü sesiyle!
Bir organ nakli gibi sevmiştim seni;
Çürük gözlerine bağışlanan ellerim,
Yırtık dudaklarına bağışlanan şiirlerim..
Darmadağın kadınların,darmadağın ettiği erkekler gibi
Sevmiştim seni
Çok eskitilmiş bir aşkın hatırlanması,
Sevgilinin resmi karşısında çocuksu bir iç kanaması..
Aslında işin açıkçası;
Rüzgarın fırtınaya dönüşmesi gibi
Hayatına yönelik bombalı bir saldırı gibi
Geriye çekilirken herkesi öldürmek gibi...
Sevmiştim seni Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi,
Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi
Ortalık yerde durup dururken
Sevmiştim seni Atlara kalırsa çoktan kaybettik savaşı,
Mızraklar kırıldı,kalkanlar delindi,ganimetler paylaşıldı.
Kasaba meydanında birbirini dövmekten
Yorulan iki kovboy gibi,
Bir tabancanın namlusuyla tetiğiyle,
Kendisinden farklı,
Kendisinden ayrı,
Bir silahın şarjöründe tanışan iki soğuk mermi gibi,
Aynı bedene sıkılan iki el kurşun gibi,
Katille kurban arasında o birkaç saniyelik telaşla
Sevmiştim Seni
"Nehirlere karışan zehirli atıklar gibi ağır ağır akarak kanıma karışmakta yokluğun.. "
Küçük İskender
GECE KUKLALARI
çelişkili kuvvete dönen yapışkan bir ölü var
korkulan otobanın ortasında viraj yaratan.
bir dedektif hissiyle yaklaşırken dünyaya ay
toprak tutarken elini cetvelle çizilmiş suyun
gözlerini düşürmüş bir genç kız gibi mağrur
ve diken diken; arabanın bagajında bir ölü
var
direksiyondaki cesetle hayatı tartışan.
ÖLÜMÜ DE KUSACAĞIM
çınar ağaçları ölüm orucunda
hasarat ayaklarımla geldim geceye
bu şehir şimdilik şurda unutulsun
uzun bir bıçak vardı ya avucumda
kendi kendini kanatırdı sessizce
sevdiğim adamın adı: sokak adları
sokak atları ve sokaksız yalnızlığım
içimde tuzlu bir mağma taşırmışcasına
yüzüme geldim yüzümde kuru çam yaprakları
çamlar dediysem inanmanız da gerekmez
pencerelerden sarkıtılan
kaçık erkek çorapları... aaah! ölüm!
zulmettikçe hicvedeceğim seni
içeceğim anasını satayım
kusacağım da! her yere bakan gözlerimle...
tut elimden istanbul!
tut ki elim sana bir mektup gibi kanasın
tut ki elim bir an olsun sıcak
bir an olsun bir sübyan ağlayışı gibi
imzasız kalsın!
Küçük İskender
SON SEN
şiddetle ihtiyacım var beni öpmene
dudakların dudaklarımı hacize gelsin
dokun! dokun! dokun etime,
etimle süslensin ardıç gözlerin
akşam olup da delikanlılar siyah giydiler mi
(dışavurumcu zifir ve seni seviyorum)
turuncu soyundu mu (***)
bir şelale çalarım en yakın vitrin camını kırıp
ceplerimde bahar şiirleri ve ilkokul öğretmenleri
en güzel sesleri çizip anahtarımın kenarıyla
ağlarım! ağlarım ulan sana ne, sen
soyun - mumları söndür - yatağına uzan!
süte aşkı üfle!(*)
(*) sevda kafiyeleri arasındaki kıvamlı stoplazmik
uzantılar değil miydi saçlarını kızartıp da seni
gövdeni boşaltıp çekip uzaklaşmaya mecbur eden çekiç
uğultusu ve kıl buketleri - ki benim şahmerdanım
senin çocuk karanlığında yaşlı bir alice'di ve harikalar
diyarında iskambil adamlara poker borcum, sen, nasıl,
fakat
(**) yağmur kadardın,
(***) kan emdi
mesut yaşayan meşhur yalnızlar ve meddah kronolojiler.
Ağzında kanarya lekesi.
(***) muradım yanıyor. Sen oyna hayatımı ey Robert De
Niro. Sen söyle şarkımı ey hüzün: Newyork! Newyork!
Küçük İskender
Aşkımı cin çarptı! Sevgilim!
Kalbime ruhsat ver ömrünü!
Ömrünü emanet et ömrüme!
Düşlerimin yıkıldığı gece oturup bütün resimleri yeniden yapıştırmayı denedim.
Her resimde hep bir parça eksik çıktı.
Küçük İskender
Aşk insanı acıktırır
aşk insanı bir ölüme susatırsa aşk diye anılır
senin mahallende aşk masallara giremez
masala giren aşk çıkamaz o mahallelerde!
masalların aşkına, benim aşkıma, allah aşkına
...senin yaşın aşka tutmuyor sevgilim,
lütfen gelme...
Azılı Aşklar Şatosu
bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey hatıra değil aslında
kaynayan sular gibi bakardın ya bana
donan sular gibi gülerdin ya
bütün büyük sular korkutuyor şimdi beni
bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey ihanet değil aslında
kararan havalar gibi dokunurdun ya bana
bozan havalar gibi şevişirdin ya
bütün güzel havalar ağlatıyor şimdi beni
ağlatmıyor senin karanlığın içinden duyulan
küçük hıçkırıkların kadar hala!ağlatmıyor senin karanlığın içinden duyulan
küçük hıçkırıkların kadar hala!Delikanlılığım aşka aç,aşka muhtaç,aşka mecburdu !
Ve yüreğim ! Yaşlandıkça memeleri sarkar oldu !
Bana bir haller oldu / bana filmler bir tuhaf olur!
Sarkaçlar bana pek bir dar oldu / kuyular pek bir sığ olur
Bakın! Kız kardeşim gitti gecenin dul eşi oldu !
...Abim miyop,dudaklarıyla kendi yılanında küçülür,küçülür mahfolur!
Ah! Çıtır hüznüm, asil acılarım, dikkat edin!
İstanbul bu!
Genç bedenlere aç,
Dinç cesetlere muhtaç,
Hürriyete mecburdur!
yıkandım ateşin suyunda
gümüşlendim kurşunlandım
neşter perisiyim şimdilerdeyse
yüksek sesle güldüm buna
bunu da- bunu da yazdım kumsala
kendi çevremi
üçyüz altmış beş günde döndüm sana döndüm dön bana
''K.İ''
Seviyorum... affet" dedi ya.!! O an insanın sadece ağzıyla gülmedigini anladım..
K.ıskender
Biliyorlar aslında.Seni gazete kağıdına sardığım şarap gibi biliyorlar.Uluorta ve gizli gizli seni sevdiğimi.
//K.İSKENDER
"
...Hiç, bir düğme olmak istedin mi şu hayatta doğru söyle, ben istedim işte...
Sırf iliklesinler diye seni bana.."
" Sen bir mıknatıssın şeffaf
ve ben, çekilirken sana içimdeki alelade metal parçalarıyla, kan şekerim düşüyor,
ağzım düşüyor, ellerim..
en çok da ellerim düşüyor! "
K.İskender
Sen intihar ederken orda,
Ben intihar ederken burda
Aynı acıyla...
Aynı yerlerde..
Yanyana...
Sezdirmeden öldüm, farkettirmeden öleceğim..
Birini bırakıp başka birini severken
Hep seni özledim çünkü ben !
K.İ.
Sopsoğuk bir kıştım ben evet somsoğuk bir kış!
Bir sonbahar casusu gibi girdin dudaklarımın arasındaki anlama!
Yaz oldum sana bütün soğukluğumla
Bütün damarlarımla sarıldım sana ve senden bana kalabilecek bütün tortuya.
//K.İskender
Bir suç saklar gibi seviyorum seni... Aşkımın perde arkasında Uzun yolculuklara çıkan bir satır var... ...Her terkedilişinde yeniden dönersin ya eski sevgilinin saçlarına dudaklarına işte
geçmişler hesaplaşır gibi seviyorum seni... öyle temizimki - hiç kir yok sefil dokunuşlarımda ...
//K.İskender
" Kahvenden bir yudum bile almamışsın.
Korktun mu beni kırk yıl sevmekten...? "
" Yara kanadıkça soğur kabuk bağlar.
O yumuşak ten artık can yakar olur.
Çirkinleşiriz iz bırakır,
her ne kadar felç inse de kavgamıza,
sevgimize, inancımıza
sevgilim;
gerekirse, inan gerekirse
anlamlı bir susuşla yine de avazın çıktığınca bağrılır
savaşılır gibi yaşanır! "
K. İsKender
Bir çocuk gördüm uzaklarda..
biraz çocuk, biraz adam, biraz 'hiç'ti.
Bir çocuk sevdim uzaklarda... Bir elinde yarın, öbür elinde dün. "
K.İsKender
Bir plak olsam.. Zeki Müren çalsam.. Bozulsam.. Aynı yerde takılsam.. Hep tekrarlasam..
''ELBET BIRGÜN BULUŞACAĞIZ'' !!!
Küçük İskender
Seninki, bir nehre "sen artık burada akma" deme küstahlığı....
Küçük İskender
Beni bir fıkra sanma sakın. Gülemezsin yüzüme.
Beni bir şiir sanma sakın. Kafiye taşımaktan hoşlanmam.
Beni bir şarkı sanma sakın. Adımı fısıldarken kaktüs batar ağzına.
Beni bir ülke sanma sakın. Sınırlarımdaki askerler,işsizlikten o.... oldu!
Beni bir öküz sanma sakın. Çünkü sen o kadar hülyalı bir tren değilsin!
" uzun şiirlerden sözeden şairlerden korkacaksın .
hani bir de intihar fiyakalı bir sustalı gibi duruyorsa arka ceplerinde!
hani bir de kağıtta mürekkep, kainatta şiddet tükenmişse...
uzun şiirlerden sözeden şairlerden çok korkacaksın.
bir mecnun kul, gece vakti tanrıyla peygamberin arasına girmişse!
uzun sözcüğünden korkacaksın.
hani bir de kısaysa yazılırken bile!"
Küçük İskender
Soğuk ve şekersiz çay gibisin,ne içimi ısıtıyorsun, ne ağzımda güzel tat bırakıyorsun, sadece uykumu kaçırıyorsun....!
Küçük İskender
Ayrılıkların çoğunluğu ruhun iklim şartlarından: Sen karasalsın, ben
ılıman. Ayrılıkların azınlığı bitki örtüsünden: Sende kaktüsler var,
bende plastik vazo çiçekleri..
K.İskender
Reel olması yeter, tam sayı olmasına gerek yok.....
Küçük İskender!
Bir madde bile değilsin artık genel kültür ansiklopedilerinde. Yüzün yok, cismin yok, hükmün yok bu serzenişte..
Peki.. Küçük gibi sevmiyorum, bana büyük gibi sevmeyi öğret..
K.İ
Makyajı akıyor farkının; Herkesleşiyorsun.....
K.İskender...
Gidiyorsun işte! Bir kenti terkediyorsun,, belki de sonsuza kadar,, sonsuzluk neyse, ne halta yararsa, sonsuza kadar terkediyorsun belki de,, kaybolan farlara, stop lambalarına şöyle seslenmek geliyor içimden:
'Ben bir silahım! Ama hiçbir silah yaralamaz insanı, bir başka insan olmadan....!'
"Küçük İskender"
...
-"Oof!.." dedi.
-"Ne oldu?" dedim .
-"Hiiç..." dedi.
-"Herseyi bırak gel benimle" dedim.
...-"Olur mu?!.." dedi.
-"Topu topu bir tabak fazla koyarız soframıza" dedim.
-"Olmaz!" dedi.
-"Neden?" dedim.
-"Aynı tabaktan yeriz..." dedi.
Bir Daha Sevdim...
"onlar love derler bizim sevdamıza
olsun!
lav'dır her iki dilde de aşk!
onlar yapabilmeyi 'can' arkasına saklar
bizler
ruh doldururuz canla maharetlerimize!ustaca!
elbette iskender de sevebilir/eğer can varsa lavında!"
"Bu aralar çok meraklı zarif bir yağmurumBana
halk arasında kısaca ''fırtına'' diyorlar."
"''Seni sevmeler cumhuriyeti'' kalbe yapılan ağır
bir darbeyle yıkılmıştır."
''Yanlış adrese gönderilmiş bir mektup gibi ne
olur iade et kendime beni.''
"ben burdaki ateşi ordaki buz için yaktım!"
"attığın tüm zarlar kaybettirdi bana.. hani sen benim düş-eşimdin"
"ah be çoçuk ah! seninki, masalda ki pamuk prensese aşık olmak değil..
uyutulduğun ninnideki bostana giren danaya yüreğini vermek"
"nasıl bittiyse bundan öncekiler.. bu da biter..bite bite bende biterim..olur biter"
"bu aralar yine çok abur cubur konuşuyorsun,
pişmanlayacaksın iyice. biraz dediklerine dikkat etmelisin"
"siz bir kelebeğe tutunuyorsunuz telaşla,
onu incitmeden,
kelebek telaşla geldiği tırtıla tutunuyor
insan bu,
azat etmek de gerek korkmayın,
unutuluyor!"
"sana, senli masalımı anlatmamı ister misin?
bir vardın, bir yoktun.
-en çok yoktun!
-evvel zamanların, şimdiki zamanlarımın kalburundan aktı gitti..
ve sen zamanla 'hiç' oldun."
"yanlış ışıkta geçmiş bir aracın ardında kalıp can çekişirken,"kırmızı" "kırmızı"diye sayıklamak gibi bir şeydi sen giderken konuşamamak.."
"öğrendik ki gidenin nerede olduğunu düşünmek saçmalıktır.öğrendik ki hayallerin yıkılması,hayallerin kurulmasından daha ucuza mal oluyor."
"git gidebildiğin yere kadar.. bu limanda kaybettiğim ilk gemi sen değilsin! ama şunu unutma! rıhtımda kalanı değil, çekip gideni vurur fırtına"
"ben sana uyandım,sen başkaları ile uyurken!"
"aramızdaki yaş farkını sorun etme. sevgide bunun önemi yok; insan ile tanrı arasındaki yaş farkını düşünsene."
"civarda bana benzer bir hayvan görürseniz hemen vurun!
yoksa sevip evcilleştirmek zorunda kalırsınız!"
"tabaklarda kalan son kırıntılar gibiydi sana olan sevgim ,
sen beni hep bıraktın bense hep arkandan ağladım.."
"sessizce fısıldadı "hep mutlu ol" içimden cevapladım "sen hiç mutlu olma" " şimdi kim kimi daha çok seviyor acaba
mutlu ol diyen mi olma diyen mi ???"
"karpuz seçerken gösterdiğimiz özenin yarısını sevgili seçerken de gösterseydik,
bu kadar kelek aşklar yaşamazdık."
"oksijensiz bir ortamda nefes almaya çalışmak gibi bir şeydi
sen kokan sokaklarda sensiz dolaşmak
şimdi o sokaklarda dolaşmıyorum ama
kokunu her hissedişimde sen kokan herkese basıyorum küfrü"
"önceleri hatayı hep kendimde bulurdum "az geçtim" kalbinden! derdim hep söyleyemedim sevdiğimi diye ağlardım geceleri
ama senin bir başkası için yandığını gördüm ya
"az geçtim" demiyorum artık bir harf daha ekledim acım diner belki diye
artık " vazgeçtim"
"neden her zaman zeytinyağı gibi üste çıkıyorsun"diyordu.
onu su gibi aziz kıldığımı bilmiyordu.."
"seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın ben de
seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım"
"boşuna beklemişsin. gelemezdim. ayaklarımı kuş çaldı.
boşuna sevdalanmışsın. sevemezdim.
kalbim rulet çarkı. boşuna dövünmüşsün. kabullenemezdim. mezarım çift kişilik değil sevgilim!"
"diyemediklerim yoktu benim..içimdeki sessizlik değil 'sensizlikti'..
içimdekilerini haykırdım.! bana sadece yankıları kaldı..
ben yine aşkta sınıfta kaldım.."
"allah belanızı versin
doktor kontrolünde terkediyorum seni!"
"hafızamı kaybetttim, dedim doktora..
"bir tek, onu sevdiğimi hatırlıyorum"
"misafirliğe gittiğim evlerde yırtık çorabımı saklar gibi saklıyordum seni deli gibi sevdiğimi"
"önce aldırmadım seninle güzelleşen her şeye..sonra tüm parfümeri dükkanlarını aşındırıp kokunu ararken anladım seni deliler gibi özlediğimi"
"elimi telefona uzattım; 'aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor!'
aradığımız kişilere ne zaman ulaşabildik ki!
biz zaten onları hep ulaşılamadıkları için aradık"
"ben taşındım artık "sol" yanından, kiraya verebilirsin o boşluğu "
"nuh'un gemisine eşi olmadan binebilen tek hayvanım ben"
"yüzüne tükür laciverdin, maviyi siyahla aldatıyor diye !"
"b grubu kan bankasıydım sana.. seninse sıfır'dı kan grubun..
tek farkımız buydu işte..'sadece' sen herkese veriyordun"
"ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi "aşk" karınla sana, ne şiirler yazarım"
"insanların birbirini tanıması için en iyi zaman,
ayrılmalarına en yakın zamandır"
"unut beni..
ve unuttuğunu hatırla yalnızca!!!"
"sen git, aşk bana kalsın " diye bir şey yok!
seni istemeyen benliğim, aşkını ne yapsın ?"
"kapı gıcırtısı ayrılığımızın fon müziği iken..
sen bana seni seviyorum derken playback mi yaptın ?"
öldüğüm varsayılsın. otopsiyle uğraşmak
lüzumsuz bence. sebebime direkt gözlerin yazılsın. keza senin yoksa
bile, yokluğunun mutlaka parmağı vardır bu cinayette !"
"şimdi aynı bardaktan su içemiyoruz. ben bunu biliyorum.
su biliyor. bardak biliyor.. bir sen bilmiyorsun.."
"git öyle bir git ki gidişin yıkmasın beni öyle
bir git ki; gidişin akıtmasın gözümde ki seli öyle bir git ki
çığlıklarımla uyandırmayayım içimde ki depremi ve öyle bir git ki
beklemeyeyim bir daha seni"
"çünkü hayat, ölümün insana oynadığı en
trajik, en mükemmel, en acımasız oyunuydu. senin için ölüyordum.
durum buydu!"