Ya Vedud Duasi - Vedud İsminin Fazileti

Son güncelleme: 14.07.2010 13:40
  • Ruhi Sıkıntı Anında Okunacak Dua - Vedud Duasi Okunusu - Ya Vedud Duasi Arapca - Ya Vedud Duasi Türkce - Sıkıntı Anında Okunacak Dua - Ya Vedud Anlami - Vedud isminin Faziletleri


    Ya Vedud Ya Vedud
    Allah'ın seçmiş olduğu isimler göz önüne alınıp incelendiğinde görülecektir ki bu isimlerin altında nice sırlar, nice güzellikler, nice mucizeler vardır Ve anlaşılacaktır ki Rabbimizin bu isimleri kendine seçmesi boşuna değildir, hepsinin altında nice hikmetler gizlidir
    Ya Vedud

    İşte Allah'ın isimlerinden biri olan "VEDUD" isminin özelliğine bakıldığı vakit onun hem çok seven, hem de çok sevilen anlamına geldiğini göreceğiz Bu ismin hem etken, hem edilgen bir yapısı vardır Yani etken olarak "çok seven", edilgen olarak ta "çok sevilen" anlamlarına gelmektedir

    Bunun ne manaya geldiğini hiç düşündük mü? Allah'ın Vedud olması demek, onun hem çok seveceği, hem de onu çok seven birilerinin olacağı demektir Yani Rabbimiz bizleri sevdiği gibi, bizim de onu sevmemizi istemektedirYada biz O'nu sever isek O'da bizi sevecektir O esirgeyendir (Rahman), bağışlayandır (Rahim); fakat esirgenmeye, bağışlanmaya muhtaç değildir Affeder (Gafur), affedilmez; hükmeder, hüküm olunmaz; doyurur (Rezzak), doyurulmaz Bu gibi sıfatlar hem fail hem de mef'ul için kullanılamaz Oysa kendisi için seçip beğendiği "VEDUD" isminin işte bu açılardan farklılığı vardır Allah sevgiyi kulları ile paylaşmaktadır; işte ayet-i kerime: "O onları, onlarda Onu sevmekte " dir(MAİDE 54)

    Evet Rabbimiz bizleri sevmekte ve bizim de onu sevmemizi istemektedir Tabi ki sevmek basit anlamıyla dil ile ikrardan ibaret değildir Müminler yaratılış gayelerine uygun yaşadıkları takdirde Allah'ın onları seveceği durumu söz konusu olur Yoksa her gün Allah'a isyan etmek, sonra kalkıp her fırsatta Allah'ı sevdiğini dil ile ikrar etmek, kendini kandırmaktan başka bir şey değildir Düşünün basit bir insana bile duyulan sevgi, eğer gerçekten pratikte değil de yalnızca söylem bazında ifade edilirse, bunun farkına varan kişi bu tavır içinde olana karşı nasıl olur acaba ?

    Eğer Rabbimize duyduğumuz aşk, sevgi gerçek değilse şunu iyi bileceğiz ki, Rabbimiz ile aramızdaki bağ o derece zayıf ve çürüktürVe sevdiğini söyleyip sevmemek riyakarlıktır

    Düşünün, bunun farkına varan bir insan bile hemen uzaklaşmakta, daha önce gösterdiği sevgiyi mahrum etmektedir O halde Allah'ın göstereceği tepki aklımızın idrak edemeyeceği kadar sert ve büyük olabilir Bizleri (müminleri) sevdiğini bildiğimiz Rabbimize karşı ne ölçüde sımsıkı bağlanır yada seversek elbetteki o ölçüde O'da bizi sevecek, tanıyacak ve zalimlere karşı zafer ihsan edecektir

    Allah'ı en çok sevenlerimiz şüphesiz peygamberler, peygamber içerisinde de Resulullah Efendimiz (sav)'dir diyebiliriz Efendimizin sevgisi öyle yüce bir sevgidir ki O'nu daha fazla seven Rabbimiz habibinin adını kendi adının yanına yazdırmıştır; LA İLAHE İLLAALLAH MUHAMMEDEN RESULULLAH Bir kudsi hadiste Allah-u Teala şöyle buyurmaktadır: "Ey habibim! Eğer sen olmasaydın şüphesiz ben bu kainatı yaratmazdım" İşte sevginin en son derecesi, "VEDUD" sıfatının ilk defa bu kadar yüce bir sevgiye yükselişinden bahsedebiliriz İşte sevgi, işte muhabbet, bağlılık ve Allah'a kul olmak için dünya hayatını hiçe sayıp zalimlerin karşısına dikilme, ya ben ya siz misali meydan okutan bir sevgi

    Allah'ı ne kadar sever veya Allah'a ne kadar yaklaşırsak; o derecede Allah'ın düşmanlarına buğz ederiz, nefretimiz son hadde ulaşır ve kafirlerden bir o kadar uzak oluruz Tabi uzak olmanın manası mekan bazında değil, düşünce ve yaşam biçimi ölçüsündedir

    Peki acaba Allah kimi sever? İşte bu sorunun cevabını gelin ayet-i kerimelerden öğrenelim "Allah, tevbe edenleri sever"(Bakara/ 222), "Allah, muttakileri sever"(Ali imran/76), "Allah, dengeli olanları sever"(Maide/ 42), "Allah, yolunda kurşunla kaynatılmış sağlam duvar gibi saf halinde savaşanları sever"(Saff/ 4)

    Allah için sevmek; bu uğurda yorulmayı, terlemeyi, bedel ödemeyi gerektirir Sen böyle Allah'ı seversen Allah'ta seni alemlere bir halife, bir sevgili kılar ki, bu herkese nasip olacak bir nimet değildir Akıl sahibi her mümin bu şuurla hareket ederek, o misyona layık olma endişesi göstermeli ve yaşamaya gayret etmelidir Ne mutlu "Allah o müminleri sever, onlarda Allah'ı severler" ayetinin muhatabı olan o müminlere

    Hayata iman gözlükleriyle, Vedûd penceresinden bakmak

    Muhabbet üzerine kurulmuş olan kâinata Vedûd penceresinden bakmak gerekir diyerek, kalemimi, muhabbetle kâğıdıma götürüp yazmaya başladım
    O Vedûd'dur, seven ve sevilendir
    O Vedûd'dur, mahlûkatını sever
    O Vedûd'dur, kendisine muhabbet edenleri sever
    O Vedûd'dur, kendine teveccüh edene muhabbet eder
    Rahmetinin güzel meyveleriyle insanları sevdiğini gösteren Rabb-i Rahim, kullarının da kendisini sevmesini istemektedir
    Kul ise, güzel olanı sever, muhabbet eder Âlemlerin yaratıcısı nihayetsiz cemal ve kemal sahibi olması hasebiyle sevilmeye en lâyıktır
    "Onun cemalini bir dakika görmek bütün Cennet lezzetlerinden üstündür" hadisi de bunu en güzel şekilde belirtiyor
    Muhabbetini Ona hasrettiğin vakit, sâfi muhabbetini lâyık olduğu mercie tevcih etmiş olursun Çünkü kâinattaki dağınık bütün muhabbetlerin, Mahbub-u Ezelinin esma ve sıfatına karşı verilmiş bir muhabbet olduğunu hatırdan çıkartmamak gerekir
    Şayet sen o muhabbeti yerinde sarf etmez su-i istimal edersen senin hakkın merhametsiz bir muhabbettir
    Çünkü kâinattaki hüsün ve cemallere nefis hesabıyla baksan nefis seni yaralar, seni tanımaz, muhabbetin için seni tahkir eder Çünkü Samed aynası olan bâtın-ı kalp, sanem misal dünyevî mahbupları istemez reddeder
    Lâkin Cenab-ı Hak hesabına bakarsan fânilerin arkasındaki bekayı görürsün Çünkü Onun muhabbeti hiç bir şeyle kıyaslanamaz Bir muhabbet fedaisi olan Bediüzzaman Hazretleri bu hususta şöyle der:
    "Mahbub-u Ezelinin bir zerre muhabbeti kâinata bedel olur, kâinat Onun muhabbetinin tecellisinin bir cüz'üne bedel olamaz"
    Muhabbet ihtiyarî değildir, lâkin insan kendi iradesiyle ve tercihiyle o muhabbetin yüzünü birinden diğerine tercih edebilir Meselâ bir sevgilinin çirkinliğini görmekle asıl muhabbete lâyık olana yüzünü çevirebilir Bu şekilde yüzünü mecazi mahbuptan hakikî mahbuba çevirmiş olur
    Muhabbetin Cenab-ı Hak hesabına ve onun namına olmalı ki, huzur bulasın Çünkü Allah hesabına olmayan muhabbetin meşakkati çok, sefaları, lezzetleri, rahatları pek azdır
    Meselâ Leylâ ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı, Tahir ile Zühre, Arzu ile Kamber dünyevî sevginin destanlaşmış öyküleridir Fâninin arkasındaki bâkiyi bulmanın imtihanıdır Mecnun çölde Leylâ'sını ararken Mevlâ'sını bulmuştu Önemli olan Leylâ'nın ardındaki Mevlâ'ya ulaşmaktır
    Zahirde medeniyet, özde esaret olan fâni sevgililerin sillesinden ancak seni kurtaracak olan daire-i terbiye-i İslâmiyedir
    Zaten insanın kalbine derç edilen muhabbet, umur-u uhrevîyeyi kazanmak ve Allah'ın zatını, isimlerini, sıfatlarını sevmek için verilmiştir

    Meczup âşık

    Bir gün Rabia el-Adeviyye'nin (ks) karşına bir meczup çıktı ve şöyle bir nara attı:
    "Ey hanım! Bütün varlığımla sana bağlıyım! Seni seviyorum!"
    Rabia Hatun gayet sakin ve vakur bir şekilde, "Doğrudur! Ben de seni seviyorum!" dedi
    Bu cevap meczubun hoşuna gitti Rabia Hatun eliyle geriye işaret ederek, şöyle devam etti:
    "Ancak benim bir kız kardeşim var O benden daha güzel, geriden geliyor!" dedi
    Meczup dönüp geriye baktığında, Rabia Hatun onun yüzüne şiddetli bir tokat vurdu ve şöyle dedi:
    "Benden uzak ol! Seni yalancı, vefasız, sahte kahraman! Be¬ni sevdiğini iddia ediyorsun, ama dönüp başkasına bakıyor¬sun! Beni güzel bulduğunu söylüyorsun, başka güzel peşinde¬sin! Sen nerede, sevmek nerede, güzelin kıymetini bilmek ne¬rede? Defol git! Konuşunca seni irfan sahibi, dürüst, vefalı, âşık biri san¬dım Aşktaki ciddiyetini denedim, yalancı olduğunu anladım! Sende ne âriflerin temizliği var, ne de onlardan bir işaret ve mürüvvet! Hele âşıkların yolu, senin gittiğin yoldan hiç geçmez"
    Bunun üzerine meczup, deli gibi bağırmaya ve başına toprak saçmaya başladı
    Şöyle diyordu: "Yazık bana! Ben bir kulu sevdiğimi iddia ettim! Ondan yüz çevirince tokat yedim! Korkuyorum; Hakkı sevdiğimi iddia eder de, Ondan başkasına bakarsam hâlim ne olacak? Yiyeceğim tokadın şiddeti nasıl olacak?"
    Madem ki, gerçek muhabbet baki-i hakikîye yöneltilen muhabbettir, öyle ise bütün muhabbetleri topla hakikî sahibine verip fâninin sillesinden kurtul
    Allah'ım! Bizi dünyada Senin sevgin ve bizi Sana ve Senin emrettiğin gibi istikametli olmaya yaklaştıracak şeylerin sevgisiyle, ahirette ise rahmetin ve cemalini bize göstermekle rızıklandır Muhabbetullaha müştak bir muhabbet fedaisi olmayı nasip eyle
    alıntıdır

    noimage
#14.07.2010 13:40 0 0 0