Senden kalan sanatlarım avucumda giderken ben ölüme,
tüm usta sanatkarların ölüm fermanlarını yok ediyorum
aynı zamanda. Bana dualar edip üzerime sanatlar
örterlerken, sen, bana atfedilmiş bir şiir okursun
kitapların birinde. Bir başka sayfaya geçinceye
kadar aşık kalırsın, sonra yeni aşklar yeşerir
parmaklarının ucunda. Terkedersin birer birer,
kimi umurunda, kimi olmaz.
Senden kalan umutlarım avucumda giderken ben ölüme,
geriye dönmeyi hiç düşünmedim umutsuzca. Avuçlarımı
açmadım hiç bir yerinde kalan yolun. Kendi umudumun
adını sen koymuşum, senden kalanlardan ayrı bir
cebimde. Bir son var orası mutsuzluk, bir durak var
orada sen varsın. Ben ise ellerimin hayaliyle yaşadığı
yırtık bir ceple, hala bir yön bulmuş değilim.
Senden kalan anılarım avucumda giderken ben ölüme,
ağırlığın kadar yorgun, güzelliğin kadar çirkinim.
Kimi yerlerinde horon teper kadehler ve susmaz sazlar.
Bir dansöz gibi kıvraktır, durmaz yerinde terkedişlerin.
Artık ağırlığın kadar güçlü ellerim. Yokluğun kadar
çatlak kadehler. Lakin sızan damlalar kadar ıslak değil
göz yaşlarım. Şimdi o geriye kalanlar, senden uzaklaştırır
beni ta ölüme kadar, kalabalık yalnızlığıyla...