NÜKLEER FACİA!

Son güncelleme: 06.11.2022 18:02
  • Nükleer bir facia ülkemizde baş göstermekte hemde ayağımızn dibinde SİNOP ta
    Sinop a nükleer santral kurmak istiyor devlet herkezin hatırladığı gibi çernobil faciası geri dönüyor aslında hala etkilerini gösteren bir facia içimize kuruluyor
    ABD de 1973 yılından sonra yeni nükleer santral yapımına başlanamamıştır
    Avusturya devleti 1973 yılında tamaladığı nükleer santralini hiç bir zaman çalıştıramamıştır
    Alman hükümeti mevcut santralleri kapatma kararı almıştır.Mevcut santrallerin kapatılmasının ancak 20 yılda mümkün olabileceğini açıklamıştır
    Nükleer santralde çalışanlarda onların çocuklarında ve nükleer santrale yakın yaşayan insanlarda;kanser,sakat doğumlar,bağışıklık sistemindeki bozukluklar diğer insanlara göre çok daha fazla görülmektedir buda nükleer santrallerin normal çalışırken bile çevreye yaydıkları düşük radyasyonun,insan sağlığını nasıl tehdit ettiğinin bir göstergesidir
    Radyasyona maruz kalma yoluyla oluşan genetik bozukluklar malesef kuşaktan kuşağa geçebilmektedir(çernobil faciasını unutmayalım)
    internetten bile küçük bir araştırmayla bunun gibi onlarca bilgi var maddi ve tıbbi bir faciayı neden istiyor devlet anlamıyorum

    şimdi gerisi bize düşüyor sesimizi çıkarmadıkça biryere ulaşamayız nitekim hatırlayanlar bilir izmir bergamada ki maden ocaklarının açılmasına izmir halkı ayaklanarak nasıl karşı çıktı
    bizim burdan elimizden gelenlerde var SİNOP NÜKLEER KARŞITLARI bu projeden vazgeçilene kadar bu kampanyayı sürdüreceklerini ve her türlü demokratik mücadeleyi vermeye hazır olduklarını kamuoyuyla paylaşmışlardır.bu düşüncelerini eyleme dönüştürüyorlar tüm nükleer karşıtlarını;29 nisan 2006 cumartesi günü sinop uğur mumcu meydanına nükleere hayır yürüyüşüne bekliyorlar.Ben uzaktayım gidemem diyorsanız benim gibi www.sinopbizim.org sitesinde imzanızı (destek) gönderebilirsiniz herkezi duyarlı olmaya davet ediyorum ben yada bir başkası için değil tüm ülke için......
#20.04.2006 20:04 1 0 0
  • noimage

    Bu konuda bende bir iki söz etmek istiyorum.Maalesef bu tür konulara o kadar duyarsiz ve o kadar umursamaz bir tavır içindeyiz ki, korkarım bir zaman sonra katlettigimiz çevreye ağıtlar yakacağız...Lakin kimbilir belkide çok geç kalmış olacağız.Göz göre göre insan saglığını hiçe sayan, doğayi yok eden bu projleere lütfen sırtımızı dönmeyelim.
    Ne mi yapmamız gerekiyor?
    En azından insanları bu konuda hassasiyete davet edip bir nebze tepki göstermeye davet edebiliriz.
    Mailler gönderebiliriz tanıdıklarımıza...
    İmza toplanıp devletin gerekli mercilerine gönderilebilir...

    Bu hareketlerin hepside son derece basit ve yapılabilir hareketler...Bunlar benim aklima şu an gelenler, elbette sizlerinde aklına gelen hayata geçirilebilir tepkiler mutlaka vardır diye düşünüyorum.

    Şunu unutmayın Sinopta sizde yaşıyor olabilirdiniz, yada sevdikleriniz yaşıyor olabilirdi...
#21.04.2006 21:48 0 0 0
  • ilgi ve alakan için tesekkürederim mirage..

    herkes mail listesindeki insanlara konu ile ilgili bir mail atsa belkide küçük görünen bu eylemin büyük bir faydası dokunmasına katkıda bulunmuş olur..

    insandan daha önemli ne olabilirki?.. hiçbirşey..

    noimage
    noimage
#21.04.2006 23:48 0 0 0
  • Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, nükleer santralın kurulacağı yerlerden birinin Sinop olduğunu doğruladı.. ve ilave ettiler..

    Planlamaya göre 2020 yılında 4.500 megavatlık nükleer enerjiye ihtiyaç olduğunu, bunu ise bir santraldan almanın zorluğuna işaret eden bakanlık yetkilileri, şunları söylediler:
    ''43 kritere bakılarak yapılacak seçimde, nükleer santralın kurulacağı yerlerden biri Sinop. Ancak bu sadece Sinop'ta kurulacağı anlamına gelmiyor. Değişik yerlerde, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci santral kurulabilir. 2010 yılında başlayıp 2020 yılına varan süreçte, toplamı 4.500 megavat olmak zorunda. Bunlardan biri Sinop.''

    kaynak: www.skyturkonline.com

    dünya 30 yıl önce nükleerden vazgeçmişken.. biz gelecek için nükleer hesabı yapıyoruz bu sayıyı beşe kadar çıkarmışlar.. yani bugun sinopta yarın belki sizin yanıbaşınızda..
#22.04.2006 00:17 0 0 0
  • Maalesef çok üzücü,
    belirttiğin o değişik yerlerden biride Konya olabilir çünki konyadada bir araştırma yapıldığını duymuştum
#22.04.2006 10:19 0 0 0
  • türkiyenin neresi olursa olsun çok kötü...

    adı bile kötü! NÜKLEER!! nükleer silahı ANIMSATIYOR..

    noimage
#22.04.2006 10:30 0 0 0
  • Sinoplular nükleere karşı yürüdü

    noimage

    Sinop'ta, Nükleer Karşıtı Platform tarafından 'Nükleere hayır' mitingi düzenlendi. 4 bine yakın kişinin katıldığı mitingde nükller santral karşıtı slogan atıldı, protesto gösterileri yapıldı.


    Sinoplular Uğur Mumcu Meydanı'ndaki mitinge büyük ilgi gösterdi.

    Sinop'a nükleer santral kurulması kararını protesto etmek için Uğur Mumcu Meydanı'nda yapılan mitinge çeşitli illerden çok sayıda kişi de destek verdi.

    noimage

    Kanser nedeniyle yaşamını yitiren Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu'nun şarkılarının söylendiği konserle başlayan mitingde çeşitli protesto gösterileri yapıldı.




    Nükleer santral karşıtı sloganın atıldığı mitinge yaklaşık 60 balıkçı teknesi açtıkları pankartlarla denizden destek verdi.


    Mitingde Sinop Nükleer Karşıtı Platformu adına konuşan Hale Oğuz, Çernobil felaketi nedeniyle Türkiyenin ağır bir bedel ödediğini söyledi.

    Oğuz, 'Hiçbir nükleer güç ve hiçbir nükleer gücün rüşvet gücü, politik gücü, bilimadamları, basını ve şirketleri, yaşama hakkımızı elimizden alamayacak' dedi.

    Miting sonrasında Sinop Tiyatro Kulübü, nükleer santral konulu kısa bir oyun sahneledi.
#30.04.2006 16:35 0 0 0
  • arkadaşlar bu konudan bi anket var ve ben orada da söyledim nükleer enerji için yapılan santrallerde olması gereken koşullar sağlandığında facia falan olması için bir sebep yok.

    ama ülkemizde bazı işler sorumluları tarafından kötü yürütülüo ve o sebeple korkuorum açıkçası ama gerçekten doğru yapıldığında bi zarar söz konusu değil
#30.04.2006 22:24 0 0 0
  • Artık demokratik kamuoyu gelişmiş ülkelerde belirgin bir uyanış başladı. Doksanlı yıllarda kendi ülkelerinde nükleer santral istemiyorlar. Kurulmuş santral hiç çalıştırılmayabiliniyor. Bunun yanında 40-50 yıllık ömür biçilen santrallar zararlı görülerek daha erken kapatılabiliyor. Daha önceleri, 2000 yılında ABDnde 400, dünyada 4000 nükleer santral sayısına ulaşılması öngörülüyordu. Bugün bunlar, sırasıyla 110un altında ve 400 dolayında kalmıştır. Halklar nükleer atıkların taşınmasında büyük kaygı duyuyorlar, karşı durmaya çalışıyorlar. Nükleer risklerle yaşamak istemiyorlar. Artık zararsız düşük doz sınırı olmadığı anlaşıldı.

    Bu arada doğadaki radyasyonun bir ölçütü olarak sulardaki radyoaktif hidrojenin, Trityumun, atom çağı başlangıcı olan 1945e göre yüz kat arttığı saptandı. Kuramsal olarak tasarlanan radyoaktif atıklar sorununun çözümü gerçekte yaşama geçirilemedi. Yüksek radyoaktivite gösteren atıklar hala santralların içinde, geçici depolarda tutuluyor.

    Bunları gören bilim insanları, emekli askerler, nükleer karşıtı gönüllü sivil kuruluşlar bu olumsuz durumu dünya kamuoyuna açıklıyorlar. Ortak bildiriler yayımlayanların arasında Nobel bilim ödüllü yüzü aşkın bilim düşünürü de buluyor.

    Prof. Dr. Leziz ONARAN

    (NÜSED) Başkanı
#30.04.2006 23:49 0 0 0
  • ne kadar doğru yapılabilirki? heleki türkiyede? dünya bunun zararlı olduğunu kabul etmiş.. dunya bu işi doğru yapamayacağını ve zarar verdiğini kabul etmiş.. turkiyede doğrumu yapılacak? ne kadar doğruda yapılsa.. ne taraftan bakılırsa bakılsın nükleer zararlıdır.. en kötü ihtimalle büyük bir risktir!

    değermi?
#30.04.2006 23:53 0 0 0
  • Sinopta Nükleer Santral; Akıl Alacak Gibi Değil!..

    Türkiyenin birçok bölgesi gibi Karadenizin de kendine özgü bir doğası vardır. Önünde sürekli renk değiştiren bir deniz, arkasında Doğu Karadeniz Dağları, Küre Dağı, Ilgaz Dağı, İsfendiyar Dağları ve yeşilin her çeşidinin bir arada bulunduğu nefis bir doğa... Bu bölgenin bir bölümünü görebilme olanağını bulabildiğim için kendimi her zaman şanslı saymışımdır.

    Karadeniz kıyılarına peş peşe sıralanmış şehirlerimizden Sinopun doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi yapıları ve aydın insanlarından değil de olumsuz bir projeden ötürü gündeme gelmesini bir süredir yakından izliyorum. Gazetemize gelen okuyucu yorumlarının büyük çoğunluğunu AKP hükümetinin Sinopta kurmaya karar verdiği Nükleer santrale karşı tepkiler oluşturuyor. Yorumlardan anladığım kadarıyla aydın kesim bu projeye karşı ve bunu engellemek için demokratik yollarda yoğun bir çaba gösteriyorlar. Kısacası bu şehrin insanları şirin şehirlerini teknolojiye feda etmemekte kararlılar. Bunun yanı sıra azınlıkta kalan ve iş arayan Sinoplular ise doğayı ve kültür varlıklarını düşünmeden işsiz olduklarından ötürü kurulacak santrali kendileri için bir nimet sayıyorlar. Her iki grubun düşüncelerini, yorumlarını el verdiğince yayınlamaya çalışıyoruz. Ancak ipin ucunu kaçıran her iki gurubun hakarete varan sözlerini ve tartışmalarını dikkate almıyoruz. Konu kişisel kavga değildir. Bize gelen yorumlar gösteriyor ki, bir tarafta Sinopa ve onu korumaya gönül vermiş bir kesim, diğer tarafta da ekonomik zorluklar içerisinde bunalan bir başka kesim...

    Türkiyede Nükleer santral yapılmasına karar verilince önce kurulacak yer aranmış ve bunun için de sekiz ayrı yerleşim önerilmiştir. Bunların başında da Beyşehir-Seydişehir, Nallıhan-Beypazarı, Akçakoca-Ereğli, Mersin-Akkuyu, Kırklareli-İğneada, Kırıkkale-Nevşehir incelenmiş ve bunların santral yapımı için uygun olup olmadıkları araştırılmıştır. Sonunda Sinop İnceburun Yarımadası üzerinde karar kılınmıştır. Sinopun üzerinde durulmasındaki bir başka neden de şehrin deniz kenarında oluşu, depreme karşı fay hattı üzerinde olmayışıdır..

    Sinopun İnceburun Yarımadası Anadolunun Karadeniz kıyılarındaki en uç noktasıdır. Burası 10-15 m. uzunluğunda kayın ve çam ormanları başta olmak üzere zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Aynı zamanda göçmen kuşlarının da konakladığı bir alandır. Balık cenneti veya balık ambarı olarak tanınan bu yarımadada birbirinden güzel küçük koylar sıralanmıştır. Oksijeni yüksek temiz havasının yanı sıra Yalancıgerme Deresi de buradan Karadenize dökülmektedir. Bir dönem fok balıklarının görüldüğü yarımada, sözcüğün tam anlamıyla bir doğa harikasıdır.

    İşte, böylesine bir doğa cenneti olan alanda santral yapılacak olursa çok sayıda çam ve kayın ağaçları kesilecek, koylarındaki balık nesilleri kurutulacak, göçmen kuşlar kaçacak ve doğa özelliğini büyük ölçüde yitirmiş olacaktır.

    Yakın tarihlerde Anadolunun doğal güzelliklerinin, tarihi kentlerinin santrallere tercih edildiklerini, turizmin göz ardı edildiğini ve insanların sağlıkları ile nasıl oynandığını hep birlikte gördük. Örneğin Yatağan Termik Santralinin yanı başındaki antik Stratonikeia antik kentinin curuflar altında kaldığı, oradaki Eskihisar Köyünün toprak yığınlarına terk edildiği, Aliağanın özelliğini yitirdiği ve Göçekin yok olmasının son anda engellendiği göz ardı edilmemelidir. Aynı olay Bergama için geçerli olacakken Bergama köylüleri protestolarını yargıya ve Avrupaya kadar götürdüler ve mücadelelerinde başarılı oldular. Köylerini teknoloji canavarından kurtardılar.

    Uygar devletlerin, teknolojinin nimetlerinden santrallere büyük gereksinimi olduğu da bilinmektedir. Bugün dünyanın pek çok yerlerinde santraller bulunmaktadır. Burada önemli olan bu santrallerin yer seçimi ve çevrede yaşayan insanlara, faunaya zarar vermemesidir. Santral teknolojisinin beraberinde getirdiği nimetler kadar zararları da vardır. Örneğin çağımızın korkunç hastalığı kanseri bir bakıma teknoloji tetiklemektedir. Yakın tarihlerdeki Çernobil faciasından en çok etkilenen ülkelerden birisi de Türkiyenin Karadeniz kıyılarında yaşayanlar olmuştur. O günlerde devrin bakanı televizyon ekranlarına çıkarak çayını yudumlamış, Bakın ben içiyorum, sizde için tehlike yok gibisinden sözler gevelemişti. Bu olay bir politikacının halkını aldatabileceğini göstermesi yönünden acı bir örnek olarak yakın tarihimizin hicivleri arasında yerini almıştır.

    Sinop doğanın memleketimize bahşettiği en güzel yerlerden biri olmasına rağmen tarih yönünden da çok zengin bir potansiyele sahiptir.

    Anadoluyu Pers egemenliğinden kurtaran Makedonya Kralı Büyük İskendere Gölge etme başka ihsan istemem diyen ünlü düşünür Diogenesın doğduğu şehir olan Sinop, Pers ve Makedonyalılardan sonra Pontus, Roma ve Bizans egemenliğine girmiş, Malazgirt Savaşından (1071) sonra Selçuklular ve Candaroğulları yöreye hâkim olmuş ve XV. Yüzyılda Fatih Sultan Mehmet tarafından da Osmanlı topraklarına katılmıştır. Sinopta günümüze gelen eserleri arasında MS.1226 yılında yapıldığı sanılan iç ve dış kale, tersaneler, Roma dönemi Serapis Mabedi, Selçuklu döneminin Alaeddin Camisi (1214), Saray Camisi (1374), Kefevi Camisi (1584), Tersane Camisi (1733), Seyyit Bilal Camisi; Tayboğa Türbesi 1280), Gazi Çelebi Türbesi (1332), Sultan Hatun Türbesi (1394). Hatunlar Türbesi (1424) ve İsfendiyar Oğulları Türbesi (1424) bulunmaktadır. Bu yapılar gösteriyor ki, Sinopu turizme kazandıracak çalışmalar yöreye ekonomik açıdan en az santral kadar büyük bir gelişim kazandıracak niteliktedir.

    Sinop yerleşimi, küçük çaptaki yerleşimleri caddeleri, sokakları, kendisine özgü sivil mimarisi ile İtalyadaki turistik yerleşimleri çağrıştırmaktadır. Ayrıca kentin girişindeki biz aydın insanlarız gibi tabelalar da çok ilginçtir. Nitekim yakın tarihlerde halkın isteği doğrultusunda şehirdeki trafik ışıkları kaldırılmış, trafikteki insanlar birbirlerine son derece saygılı olarak araçlarını kullanmaktadırlar.

    Bu nedenle Sinopun doğasını ortadan kaldıracak, ona zarar verebilecek tesislerin kurulması yerinde bir karar olmayacaktır.

    Sinopun bu konuda duyarlı kuruluşları, 53 sivil toplum örgütünün 29 Nisanda bir miting düzenleyeceklerini basından öğreniyoruz. Bu da gösteriyor ki, Sinopun duyarlı kesimi termik santralinin illerinde kurulmasını önlemek için ellerinden geleni yapacaklardır.

    Gazaları mübarek ola...

    Erdem yücel @kenthaber
#30.04.2006 23:55 0 0 0
  • Nükleer santrala sıcak bakanlara bir kaç sorum olacak...
    1-Neden bu tür projeler için doğal güzelliklerin en şahane olduğu yerler seçiliyor
    2-Türkiyede ne doğru yapılmış ki bu proje hakkını verilerek uygulansın?
    3-Madem bu işin kriterleri var neden Dünyanın gelişmiş ülkeleri bile buna sıcak bakmıyor?
    4-Enerji için tüm kaynaklar iyi değerlendiriliyor mu sizce?
    5-İnsan sağlığı ve doğal katliam bu kadar kolay, hatta ucuz mu? Katledilen insan cani ve doğa yerine konabilir mi?
    Teskler
#01.05.2006 00:02 0 0 0
  • ne kadar doğru yapılabilirki? heleki türkiyede? dünya bunun zararlı olduğunu kabul etmiş.. dunya bu işi doğru yapamayacağını ve zarar verdiğini kabul etmiş.. turkiyede doğrumu yapılacak? ne kadar doğruda yapılsa.. ne taraftan bakılırsa bakılsın nükleer zararlıdır.. en kötü ihtimalle büyük bir risktir!

    değermi?

    bende bunu anlatmaya çalışıorum ben santral için uyulması gereken standartlara uyulmadığını söylemeye çalışıyorum keşke uyulsa da yapılsa ama inanmıorum

    ayrıca dünyanın bor madenelrinin % 60 ı bizde borun çok küçük bi miktarıyla koskoca bie şehir aydınlatılabiliiyor ayrıca osminyum denilen bi elemntte türkiyede oldukça fazla ve bu elemntte enerji konusunda tartışmayacak kadar etkili.

    illede enerji üretilecekse bunlardan üretilmeli ama ne yazık ki diğer büyük ülkelerden mi korkuoruz ne ediosak bunlar değerlendirilmio..
    yine söylüorum keşke bunlarle birlikte nükleer santralleri güvenli ve çvreye zarar vermeyecek şekilde uygulasalarda her türlü nimetten yararlansak. gerçekten doğru yapıldığında bi zararı yok
#01.05.2006 00:32 0 0 0
  • Ben hala sorularıma cevap bekliyorum
#01.05.2006 00:41 0 0 0
  • MiRaGe benden mi bekliosun canım
#01.05.2006 00:48 0 0 0
  • Nükleer santrallere kim sıcak bakıyorsa ondan cevap bekliyorum.
    Ben her ne olursa olsun bir şeyleri kazanalım derken bir şeylerin kaybedilmesinden yana değilim.Kar zarar hesabı yapılmalı diye düşünüyorum.

    Sevgili arkadaşım @ozlems_o ben sadece senden degil açmış olduğunuz ankette olumlu bakan tüm arkadaşlardan cevap bekliyorum...
#01.05.2006 01:02 0 0 0
  • birde bunu sanki sinop a iyilik yapıyorlarmış gibi sunuyorlar.. turuzim patlayacakmış.. gelişecekmiş.. vs.. bunun için sinopun nukleere ihtiyacı yokki? karadenizin bu guzelliklerinden faydalanamıyorlar.. yada bilerek faydalanmıyorlar.. sonrada sinopluyu kandırmak için truzminiz için faydalı olacak deniliyor.. o güzelliklerin truzimden faydalanması için neden nükleer gerekli?

    illede bir şehir nükleerin nimetlerinden!!! faydalansın deniliyorsa sinopun buna ihtiyacı yok kendi güzellikleri yeterli..kullanabilene..
    (hiç bir şehirde olmamalı)

    neden sinop seçildi sorusuna cevap:

    sinopun nufusu az ve bu iş için nufusu az şehir düşünülmüş..

    neden az insan yaşayan şehir seçilmiş olabilir? bunun cevabını çok düşünmeye gerek yok...
    (sinop yeşilliği ile meşhurdur ormanları ile.. nükleer santralden sonra sizce o atıklar ne olacak? )
#01.05.2006 01:23 0 0 0
  • Steve Connor ve Jonathan Brown*

    The Independent, 24 Ocak 2006


    İngilterede 2,3 milyon metreküp nükleer atık ülkenin çeşitli yerlerinde depolanmış durumda, ki bu Albert Hallu beş kez ağzına kadar doldurmaya yeter. En etkili tipinin çok küçük bir miktarına maruz kalmak bir yetişkini iki dakika içinde öldürebilir ve bu tip milyonlarca yıl ölümcül kalır. Bütün bu radyoaktif çöpü gömmek 85 milyar sterline malolacak; fakat hükümetlerimiz 30 yıldır, nereye koyacakları kararını vermekten kaçınıyor. Tony Blair beliren enerji açığını kapatmak için on yeni nükleer reaktör kurma adımlarını atarken, önce bu pisliği temizlememeli miyiz?

    GREENPEACE KAMPANYASI
#01.05.2006 01:34 0 0 0
  • @gecelerx öncelikle turizm falan hepsi mazaret...Turizm sektörünü canlandırmanın çok başka yolları var.Kimse kimseyi kandirmasın.Anadolunun kuzeyinde en uc nokta olan yarımada zaten doğal güzellikleriyle müthis bir yer.Turizm için o bölgeye başka türlü yatırımlar yapılabilir ve bu yatırımlar sonucunda oradaki insanlara bir sürü iş alanı açılacağı gibi canlanan ticari hayat bile Sinop halkının yüzünü güldürür zaten.Yani nükleer santral için söylenen turizmi canlandırma senaryosu sadece bir yem bence...
#01.05.2006 01:46 0 0 0