Duygularla Bas Etmek

Son güncelleme: 01.08.2004 11:56
  • Türk insanının temel dertlerinden birisi de duyguları ile baş edememesidir.
    Türk insanı ya duygularının rüzgarına kapılır gider, ya da duygularından ödü kopar.
    *
    Normal yurdum insanı maçta-meyhanede-cemaat içinde bol bol kızan-söven-suratı hiddetten al al olan bir insandır. Ancak aynı kişi doğal bir insani duygu karşısında ise içe kapanık-sıkılgan-yüzü kızarık-iki kelimeyi bir araya getiremez bir tutum içindedir.
    *
    Normal yurdum erkeği sokakta güruh halinde arkadaşları ile yürürken bir kadına hayasızca laf atar -duygularını ifade eder!- ama aynı maço adamı bir kadına onu ne kadar beğendiğini samimi olarak ifade ederken görmek çok zordur.
    *
    Aynı paralelde; ağlayan erkek veya gönlünce kahkaha atan bir kadın görmek de zordur bu topraklarda.
    - Ne lan öyle karı gibi hönkürüyorsun?
    - Ne kahkaha be; kaltak mı ne?
    *
    Gönlünce eğlenmek, göbek atmak, hatta dans etmek hoş karşılanmaz bu diyarda.
    Aynı zamanda özlem, hasret, üzüntü de sözüm ona bize pek uğramaz.
    *
    Hasretle birbirine sarılan olsa olsa ana ile oğludur.
    Sevgililer sokakta öpüşemezler.
    *
    Ama ana avrat sövmek, adama kızıp sokağa tükürmek, sağ elini yumruk gibi sıkıp sol eli ile sağ bileğini avuçlayarak karşı tarafa kırgınlığını ifade etmek!, hakemin cinsel tercihinden şikayet etmek mübah sayıldığı gibi, siyasinin anasını anmak da entellik addedilir.
    Neden?
    Türk insanı sevdiğim terimle 'şahsiyet', moda terimle de 'birey' değildir de ondan!
    Türk insanı hep bastırılmış duygular ile yaşatılır da ondan.
    Bastıra bastıra içi dolar, sonunda ana avrat söverek içini boşaltır da ondan.
    İnsani duygulardan korktuğu için hayvani duygulara sarılır da ondan.
    Türk insanı tekamül etmez, değişmez ve dönüşmez de ondan!
    Güruh içinde yalnızdır da ondan!
    Esasında medeni dünyanın kabul edemeyeceği kadar egoisttir de ondan.
    *
    Türk olmanın gururunu güruh olma cezası ile ödeyen Türk insanı kocaman ormanda yalnız bir ağaçtır.
    Bir yandan yontulmamış duygularından kaçarken, diğer yandan duyguları hep kendine yontmayı öğrenir.
    Türk insanı, kitaplar ne yazarsa yazsın, paylaşmayı hiç bilmez. Zoru görmeden ortak ve beraber hareket edemez.
    *
    Örneğin:
    Türk erkeği sevişmez, sever -asıl kelimeyi tam olarak yazmama basın ve ahlak kanunları/kuralları engel- Türk kadını da sevişmez, verir!
    Verdiği için de; almadan vermek Allah'a mahsustur prensibi ile, sevişmek için illa ki bir şeyler alır.
    Hanımefendiler hemen alınmayın, alınan maddi bir karşılık olmak zorunda değil.
    İnsan denen varlık 'lütfettiğini' zannettiği her durumda karşılık olarak bir şeyler ister!
    *
    Samimi inancım bu ülkenin önüdeki en büyük engelin vatandaşlarının bir türlü şahsiyet / birey olamaması- yapılmamasıdır.
    *
    Şahsiyet olmanın ilk belirtisi de tüm ve her türde duygular ile çırılçıplak yüzleşebilmektir.
#01.08.2004 11:41 0 0 0
  • güzel....
#01.08.2004 11:56 0 0 0