Ceza Hukuku Nedir

Son güncelleme: 27.11.2010 11:29
  • CEZA HUKUKUMUZ
    Toplum içinde ilişkilerimiz kamu kudreti ile mesnetlenmiş ve uyulması zorunlu kılınmıştır.Çeşitli maddi yaptırımları olan ve hem yazılı hem yazısız olan ama genellikle yazılı olan kurallara hukuk diyoruz.

    CEZA KANUNUMUZDA KULLANILAN TANIMLAR

    Vatandaş: Suçu işlediği sırada Türk Vatandaşı olan

    Çocuk : Suç işlediği anda 18 yaşını doldurmamış olan.

    Kamu görevlisi: Geçici veya sürekli olarak seçilerek yada atanarak veya başka bir şekilde kamusal faaliyetin yürütülmesine katılan kişi.(Bilirkişi,avukat,noter,tercüman,tanık,asker sıfatını taşıyan vs)

    Gece : Güneşin batışından 1 saat sonra başlar güneşin doğmasından 1 saat önce biter.

    Silah : Saldırı veya savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici,delici,yaralayıcı,bereleyici alet,patlayıcı maddeler, ateşli silahlar,saldırı ve savunmak için yapılmış olmasa bile bu amaç için kullanılmaya elverişli diğer şeyler son olarak yakıcı,aşındırıcı,yaralayıcı,boğucu,zehirleyici,sürekli olarak hastalığa yol açıcı nükleer,radyoaktif,kimyasal ve biyolojik maddeler.

    Basın ve Yayın Yoluyla: Her türlü yazılı,görsel işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar.

    İtiyadi Suçlu: Kasıtlı bir suçun temel şeklini yada daha ağır veya daha az cezayı gertiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişi.

    Örgüt Mensubu: Bir suç örgütü kuran,yöneten,örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişi.




    Kamu Hukuku: Birey ile toplum açısındandır.

    Özel Hukuk : Birey ile birey açısındandır.



    Ceza Hukuku: Suç oluşmuş ama bunun sebebi ne? Hangi eylem ve davranışlar neticesinde oluşmuş ve bu suçun karşılığında failin (Suçu işleyen) içinde bulunduğu duruma göre, kişiliğine göre hangi cezanın verilebileceğini düzenleyen kurallardır.

    Kural : Belirli bir davranışı yapmama veya yapma
    Müeyyide: Kural ihlâl edildiğinde uygulanacak olan ceza veya güvenlik tedbiri



    CEZA HUKUKUMUZUN KAYNAKLARI NELER
    DOĞRUDAN KAYNAKLAR
    Anayasa-Uluslararası Anlaşmalar-Kanunlar-Kanun Hükmünde Kararnameler-İçtihadı Birleştirme Kararları-Tüzükler ve Yönetmelikler-Genelgeler ve Tamimler

    DOLAYLI KAYNAKLAR
    Mahkeme İçtihatları-Doktrinler-Örf ve Adetler-Ahlâki Kuralları-Dini Kurallar




    Anayasamızın (1982) 38.maddesine göre:
    -Suçu işledin ama yürürlükteki kanun onu suç saymıyor cezalandırılamazsınız.
    -Yürürlükteki kanun suç sayıyorsa belirtmiş olduğu sınırdan fazla ceza verilemez.
    -Eğer suçluluğunuz hükmen sabit olmadıysa suçlu sayılamazsınız.
    -Kendinizi veya kanunda gösterilen yakınlarınızı suçlamaya zorlanamazsınız.
    -Eğer hakkınızda elde edilen delil kanuna uygun olarak elde edilmediyse delil sayılmaz.
    -Ceza sorumluluğu şahsidir başkasının işlediği suçtan cezalandırılamazsınız.
    -Yalnızca sözleşmeden doğan sorumluluğunuzu yerine getiremediğinizde özgürlüğünüz kısıtlanamaz.
    -Ölüm ve genel müsadere (elinizdeki herşeyin mülkiyetinin devlete geçmesi)ile cezalandırılamazsınız.
    -İdare hürriyeti kısıtlayıcı müeyyide uygulayamaz ancak silahlı kuvvetlerimizde kanunla istisnalar getirilerek müeyyide uygulanabilir.
    -Bu ülkenin vatandaşı iseniz suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemezsiniz ancak Uluslararası Ceza Divanına üye olmanın getirdiği yükümlülükler hariç

    Yeni Türk Ceza Kanunumuzun tasarısını başkanlığını Pr.Dr.Sulhi DÖNMEZER'in yaptığı grubu hazırladı (2003) ve 5237 sayılı TCK 26.09.2004 tarihinde TBMM de kabul edildi 12.10.2004 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.06.2006 da yürürlüğe kondu.345 maddesi vardır.İçinden kabahatler çıkarılarak ayrı bir Kabahatler kanunu oluşturulmuştur.



    DEĞİŞTİ DENİLİYOR DEĞİŞENLER NELER
    -Öncelikle hafif-ağır tahrik ayırımı artık yok
    -Bilinçli taksir-Olası taksir ile ilgili yeni düzenleme (taksir:yaralama)
    -Artık işlenen suçun takibi şikayete bağlı olması halinde uzlaşma modeli (Uzlaşma barışma değildir takibi şikayete bağlı demek yani sizin şikayetinize binaen devlet işleme koyar başka türlü savcı olaya karışmaz.Uzlaşma demek arada sağlanan anlaşmadır bu sayede devletin yükü de azalmaktadır)
    -Önceden malına karşı işlenen suçta meşru müdâfa hakkın yoktu şimdi var ve bazı zorunluluk hallerinde veya malın değerinin azlığında cezasız kalabileceği belirtilmiştir.(Meşru müdâfa kanunun izin verdiği koşullarda yapılan savunmadır)
    -Para cezası verilecekse artık kişinin ekonomik ve sosyal durumuna göre yeniden düzenlenmiştir.
    -En başta cinayet olmak üzere genelindeki cezalar arttırılmıştır.
    -Ölüm cezası kalkıp ağırlaştırılmış müebbet geldi (müebbet: ömür boyu)
    -Suç ve cezalarda insandan devlete doğru sıralama yapılmıştır.
    -Yaptırımlar cezalar ve güvenlik tedbirleri diye ayrılmış ayrıca Asli ve Fer'i ceza ayırımı kaldırılmıştır.
    -Çağımızın gereklerine göre yeni suçlar eklenmiştir.
    -Bir takım fiiller kabahatler kanununa alınmıştır.

    1)GENEL HÜKÜMLER
    Ceza kanunumuzda 75 madde vardır.Temel İlkeler, Ceza Sorumluluğunun Esasları ve Yaptırımlar olmak üzere 3 kısımdan oluşur.

    *TEMEL İLKELER: Kanunun amacı, bağlayıcılığı,kanuniliği,eşitlik,kapsama ilkeleri,tanımlar,uygulama alanı
    a) Amaçsallık (Koruma ve Önleme) İlkesi: İnsanların haksız yere ceza veya tedbirlere maruz kalmaması (Birçok ululararası sözleşme, AİH Sözleşmesi,İnsan Hak.Evr.Beyannamesi ve birçok belge vs.) için bireyi güvenceye almıştır.
    Kişi hak ve özgürlüklerini korur, kamu düzenini ve güvenliğini sağlar, hukuk devletini korur, toplum barışını korur.Suç işlenmesini önler.

    b)Kanunilik İlkesi: Kanun açıkça suç saymıyorsa ceza verilemez ve güv.tedbiri uygulanamaz.Kanunda yazılı olandan başka ceza ve güv.ted.verilemez.İdarenin düzenleyici işlemleri ile suç ve ceza konulamaz.Kanunların suç ve ceza hükümlerinin uygulanmasında kıyas olamaz.

    c) Adalet ve Kanun Önünde Eşitlik İlkesi: Suçu işleyen hakkında işlediği fiilin ağırlığına orantılı olarak ceza ve güvenlik tedbirine hükmedilebilir.Uygulamada ırk,dil,din mezhep,milliyet,cinsiyet,siyasi veya diğer fikir ve düşünceleri,felsefi inanç,milli ve sosyal köken,renk,doğum,ekonomik,toplumsal konum yönünden ayırım yapılamaz ayrıcalık tanınamaz.

    d) Bağlayıcılık İlkesi: Önceki TCK da kanun bilmemek mazeret sayılmazken şimdikinde bu kapsam daraltılmış (Kusurluluk açısından önemli olan kişinin işlediği fiili tasvip edilemez bir fiil olduğunun bilincinde olması önemlidir)

    e) Kapsama İlkesi: Bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır şeklinde kapsadığı alanı belirtmiştir.Yani cezalar için yeni ceza kanununa bakılacağını belirtmiştir.




    CEZA HUKUKUNUN UYGULAMA ALANI
    Zaman- Kişi- Yer bakımından uygulama alanı olarak 3'e ayrılır.

    Zaman Bakımından Uygulama Alanı (Kanunilik prensibi): Eğer kişinin suçu işlediği zamanda o suç kanunda suç sayılmıyorsa bundan dolayı kişi cezalandırılamaz güvenlik tedbiri uygulanamaz yada kanunda suç sayılmış ama ceza sınırları belirtilmiş ceza bu sınırlar dahilinde olur daha ağırı verilemez güvenlik tedbiri uygulanamaz.Suçu işlediği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanun hükümleri birbirinden farklı ise hangisi kişinin lehine ise o uygulanır aleyhe olan kullanılmaz unutulmamalıdır ki kanun geçmişe yürümez.İnfaz derhal uygulanır ama erteleme,şartlı salıverilme,tekerrür hariç.

    Yer Bakımından Uygulama Alanı (Mülkilik Prensibi) :
    Türkiye'de işlenen yada işlenmiş sayılan suçlar:Fiilin kısmen yada tamamen ülkemizde işlenmesi, neticesinin ülkemizde gerçekleşmesi (Suç işleyenin uyruğu önemli değildir).Karasularımız, kara ve hava sınırlarımız içerisinde gerçekleşmesi
    Açık denizlerde ve üzerinde bulunan hava sahasında Türk deniz ve hava araçlarında veya Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya Türkiye'nin kıta sahanlığında yada münhasır (mahsus) ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı işlendiğinde

    Yabancı ülkede hüküm verilmesi: Eğer Türkiye'de bir kimse suç işlemiş ve bu suçtan dolayı yabancı bir ülkede hakkında hüküm verilmiş olsa da farketmez Türkiye'de yeniden yargılanır ancak yabancı ülkede gözaltı,gözlem altı,tutukluluğunda veya hükümlülükte geçen süreler Ülkemizde verilecek olan cezadan düşümü yapılır.

    Görev Suçları : Türkiye adına yabancı ülkede memur olan,görev üstlenmiş (ister geçici olsun ister sürekli farketmez) ve bundan dolayı suç işleyen hakkında yabancı ülkede mahkumiyet kararı verilmiş olsa bile Ülkemizde yeniden yargılanır


    Kişi Bakımından Uygulama (Şahsilik Prensibi):
    Vatandaş işlediyse : TCK 13.md.de yazılı suçların (soykırım,göçmen kaçakçılığı,insan ticaret,devletin egemenlik alametlerine ve organların saygınlığına karşı suçlar,devlet güvenliğine karşı suçlar,milli savunmaya karşı suçlar,devlet sırlarına karşı suçlar,casusluk,yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar başlıklarıyla işkence,çevrenin kasten kirletilmesi,uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ve kullanımını kolaylaştırma, parada sahtecilik,para ve kıymetli damgaları imal etmeye yarayan araçların üretimi ve ticareti, mühürde sahtecilik,fuhuş,rüşvet,deniz-demiryolu-havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması alıkonulması veya bu araçlara karşı işlenen suçlar) dışında olmak kaydıyla ve Türk kanunlarına göre alt sınırı 1 yıldan az olmayan hapis cezası gerektiren bir suçu yabancı bir ülkede işlemiş olması halinde eğer kendisi Türkiye'de bulunuyorsa ve bu suçtan dolayı yabancı ülkede hüküm verilmemişse Türkiye'de kovuşturma yapılabilirliğin bulunması koşulu ile Türk kanunlarına göre cezalandırılır.

    Suçun cezası 1 yıldan az hapis cezası ise yargılama yapılabilmesi için zarar görenin veya yabancı hükümetin şikayetçi olması gereklidir.Ancak bu şikayet vatandaşın Türkiye'ye giriş yaptığı tarihten itibaren 6 ay içinde yapılmalıdır.

    Yabancı İşlediyse : TCK 12 md. Yukarıda sayılan 13.md dışında , kanunlarımıza göre alt sınırı 1 yıl hapis gerektiren bir suçu yabancı ülkede Türkiye'mizin zararına işlediği ve kendisi Türkiye'de bulunduğu takdirde kanunlarımıza göre cezalandırılır.Ancak yargılama yapılabilmesi için Adalet Bakanının istemesine bağlıdır.

    Türk vatandaşının yada kanunlarımıza göre kurulan özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmesi ve failin Ülkemizde olması halinde eğer yabancı ülkede hüküm verilmemiş ise tabiî ki zarar görenin şikayeti üzerine kanunlarımıza göre cezalandırılır.

    Eğer yabancının işlediği suçta mağdur olanda bir yabancıysa yargılama yapılabilmesi için Adalet Bakanının istemesi gereklidir.Bunun şartları ise kanunlarımıza göre suçun alt sınırı 3 yıl hapis olmalı, arada suçluların geri verilmesi anlamında bir anlaşma bulunmaması durumunda yada geri verilme isteminin suçun işlendiği ülkenin veya failin uyruğuna ait olduğu devletin hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması halinde Adalet Bakanının istemesi gerekir.

    Ayrıca kanunlarımıza göre alt sınırı 1 yıl hapis olan bir suç sebebiyle yabancı ülke mahkemesince mahkum edilmiş olan veya her hangi bir sebeple davası düşürülmüş olan yada beraat ettirilmiş olan yahut takipsizlik kararı verilmiş yabancı hakkında Türkiye'mizde cezalandırma yapılabilmesi için Adalet Bakanının istemi gereklidir.



    Evrensel Suçlar:TCK 13 md.(Yukarıda sayıldı)Bu suçu yabancı veya vatandaşımız yabancı ülkede işliyorsa kanunlarımız uygulanır.Bu suçlar nerede işlenirse işlensin vatandaş veya yabancı olmasına bakılmaksızın Ülkemizde yargılama yapılır ve kanunlarımıza göre cezalandırılır.Ancak yargılama yapılabilmesi için Adalet Bakanının istemi gereklidir.
    Seçimlik Cezalarda Soruşturma : Eğer işlenen suçun cezası hürriyeti bağlayıcı (özgürlüğü kısıtlayıcı) bir cezayı gerektiriyorsa bu bir soruşturma koşuludur.Yani soruşturulması gereklidir.Hapis veya para cezasının uygulanabileceği hakimin takdirine bırakılmış olan seçimlik cezalı fiiller genellikle vehamet (güçlük- zorluk -tehlike) arzetmeyen suçlardandırlar.Bu yüzden yabancı bir ülkede işlenmesi halinde soruşturma ve kovuşturma koşulunun gerçekleşmemiş olması gerekir.


    Soruşturma Koşulu Olan Cezanın Hesaplanması : Soruşturma evresinde ileri sürülen kanuni ağırlaştırıcı sebeplerin aşağı sınırı ve kanuni hafifletici sebeplerin ise yukarı sınırı baz alınarak hesaplanır.

    Cezadan Mahsup :Suç nerede işlenirse işlensin aynı suçtan dolayı yabancı ülkede gözaltı,gözlem altı,tutukluluk,hükümlülükte geçen süre Ülkemizde verilecek cezadan düşülür.

    Hak Yoksunlukları:Eğer yabancı mahkeme tarafından verilmiş olan hüküm hukuk düzenimize aykırı düşmüyorsa ve kanunlarımıza göre hak yoksunluğu cezası gerektiriyorsa C.Savcısının mahkemeden talebi ile kanunlarımızda ki sonuçların geçerli olunmasına, mahkeme karar verir.

    Suç İşleyeni Geri Verme : TCK 18.md.Yabancı ülkede suç işlenene yada işlendiği iddia olunan suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkumiyet kararı verilmiş olan yabancı kişi talep üzerine kovuşturmanın yapılabilmesi için veya hükmolunan cezanın infazı için geri verilebilir.Ancak bu suç kanunlarımıza göre suç sayılmıyorsa, düşünce-askeri-siyasi suç niteliğinde ise, devletimizin güvenliğine karşı-devletimizin veya vatandaşımızın yada kanunlarımıza göre kurulmuş olan tüzel kişiliğin zararına işlenmesi halinde ise, Ülkemizin yargılama yetkisine giren bir suç ise, zaman aşımı yahut affa uğramış ise geri verme talebi reddedilir.

    Uluslar arası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez geri verme talebi reddedilir.

    Kişinin talepte bulunan devlete verilmesi halinde ırkı,vatandaşlığı, dini, belli bir sosyal gruba mensup olması veya siyasi görüşleri sebebiyle takibatına yada cezalandırılacağına yahut işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe varsa geri verme talebi reddedilir.

    Kişi nerede bulunuyorsa oranın ağır ceza mahkemesi geri verme talebi hakkında bu madde ile Ülkemizin taraf olduğu Uluslar arası sözleşmelerde yer alan hükümlere göre karar verebilir ancak bu karara istinaden temyiz yolu açıktır.Ayrıca mahkeme geri verilmeyi kabul etse bile bu mahkeme kararının yerine getirilip getirilemeyeceği konusu Bakanlar Kurulunun takdirindedir.

    Geri verilmesi istenen kişi hakkında koruma tedbirlerine başvurulmasına Ülkemizin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerde yer alan hükümlere göre karar verilebilir.

    Geri verme talebinin kabul edilebilirliğine karar verilmesi halinde, CMUK (Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu) hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir ve diğer koruma tedbirlerine başvurulabilir.

    Geri verilen kişi ancak geri verme işine sebep olan suçtan veya suçlardan dolayı yargılanabilir veya suçtan mahkum edildiyse mahkum olduğu ceza infaz edilebilir.


    Yabancının Göz Önünde Bulundurulması :TCK 19.md. Ülkemizin egemen olduğu alan dışında işlenmiş olan suçlar dolayısıyla Ülkemizde yargılama yapılırken kanunlarımıza göre verilecek olan ceza suçun işlendiği yabancı ülke kanunundaki ceza üst sınırından fazla olamaz.Ancak bu suç Ülkemizin güvenliğine karşı veya zararına işlenmişse yada vatandaşımızın zararına yahut kanunlarımıza göre kurulmuş olan tüzel kişisi zararına işlenmişse bu uygulanmaz.


    ŞAHSİLİK İLKESİNİN İSTİSNALARI NELER
    Cumhurbaşkanının Sorumluluğu:Ancak Vatana İhanet suçundan sorumluluğu vardır.Ülkemizde Cumhurbaşkanının Vatana İhanetten suçlanabilmesi için TBMM üye tamsayısının en az 1/3 ünün teklifi gerekir ve 3/4 ününü bu doğrultuda karar vermesi gerekir.
    Bir hesap yapacak olursak 550 kişilik mecliste en az 184 milletvekilinin teklifi vermesi ve 413 vekilin kabul oyu vermesi gerekir.Eğer bu böyle olduysa suçlu görülen Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesine sevk edilir.Mahkeme Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapar.

    Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı:Meclis çalışmalarındaki oy, düşünce ve sözlerinden aksine bir karar alınmadığı sürece üyelikleri ister devam etsin isterse bitmiş olsun suçlu sayılamazlar.Ayrıca Vekil gerek seçimden önce gerekse seçimden sonra ağır bir cezayı gerektiren bir suçtan suçüstü olarak yakalanmadığı sürece Meclis kararı olmadan tutulamaz,sorguya çekilemez,tutuklanamaz,yargılanamaz ancak bu dokunulmazlıklar Meclis kararıyla kaldırılabilir.Millet vekili ruhsatlı taşıma silahı ile birini vurdu derhal tutulur ve hakları yüzüne okunur, silahına el konulur hemen soruşturma başlatılır.Bu Meclis Başkanlığına yazıyla bildirilir.

    Diplomasi Dokunulmazlığı:Ülkelerini temsilen yabancı bir ülkede görevde bulunanlar ancak kendi ülkelerinin kanunlarına tabidirler bu durumdan ailesi de yararlanır.

    Askeri İşbirliği ve Anlaşmalar: Ülkeler arasında ki anlaşmalar gereği yabancı bir ülkede görevde bulunan kişilerin her hangi bir suç işlemesi durumunda kendi ülkeleri kanunlarına tabidir.

    Özel Kanun Önceliği:Bir konu veya suç hakkında eğer bulunuyorsa öncelikle o konudaki kanuna bakılır sonra ceza kanununa bakılır.Örneğin terör 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununa terör suçlarıyla alakalı olarak bakılır ancak genel esas ve yaptırımları yönünden Ceza Kanununa bakılır.

    CEZA SORUMLULUĞUNUN ESASLARI
    Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği:Kimse başkasının işlemiş olduğu fiilden dolayı sorumlu tutulamaz.Tüzel Kişiliğe ancak güvenlik tedbiri cezası uygulanabilir, idari yaptırım niteliğinde para cezasına hükmolunabilir.

    Kast (Kanunda tanımı yapılmış olan suçun unsurlarını bilerek ve isteyerek işlemek):
    Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır.

    Olası Kast:Kanunda tanımı yapılmış olan suçun unsurlarının gerçekleşebileceğini öngördünüz ama buna rağmen fiili işlediniz işte bunda kast vardır.Yani fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir.Bir maç sonunda sevincinizden silahınızı çekip yukarı tutarak ateşlediniz.Balkondaki bayana geldi ve yaşamını kaybetti.Silahınızı çekip ateşlerken belki birine gelebilir diye öngörüyorsunuz ve balkondakini vuruyorsunuz.Kırmızı ışık yanıyor durmanız gerekiyor ama siz devam ediyorsunuz.Devam ettiğiniz takdirde kurala riayet etmediğinizi biliyorsunuz ve herhangi bir kaza olabileceğini öngörüyorsunuz ve bir yayaya çarpıyorsunuz.Kısaca fiilinizden dolayı yaralanma ve ölüm olabileceğini öngörerek fiili işlemeye devam ettiniz.Ancak suçun olası kast ile işlenmesi durumunda temel cezada indirim yapılmasına gidilir.Çünkü kast yoktur olası kast vardır.

    Taksir (Yaralama) : Dikkat ve özen sorumluluğunuzu yerine getirmeniz gerekir.Getirmediğiniz takdirde kanunda tanımı yapılmış olan suçun neticesi öngörülmeden yani siz öngörmeden gerçekleşir.Kısaca icrai yada ihmali davranışınız vardır. Taksirle işlenen suçlarda kusurluluğu hakim belirler ancak somut bir olayda dikkat ve özenin ihlal edilip edilmediği uzman kişilere (bilirkişi) incelettirilebilir.Ameliyat ederken hastanızı kaybettiniz veya sakat bıraktınız.Yapmış olduğunuz tıbbi müdahale tekniğine uygun olarak yapılıp yapılmadığını veya ölüm yada yaralanma ile sonuçlanan trafik kazalarında sürücünün trafik kurallarına uyup uymadığını ve hangi trafik kuralının ne suretle ihlal edildiğini, aracınızın teknik bakımlarının her hangi bir arızasının olup olmadığını bilirkişi inceler tabi ki teknik olarak.

    Bilinçli Taksir:Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen neticenin meydana gelmesi.
    Çocuğunuza gerekli dikkat ve itinayı göstermediğinizden çocuğunuz yaralanıyor veya ölüyor.Oysa dikkat etmeniz gerekirdi.Tabi ki bu hem ailenin çocuğunu yitirmesi hem de ceza açışından vahim bur durum.

    Taksirle işlenen suçlarda ceza failin kusuruna göre belirlenir.Birden fazla kişi işlediyse herkes kendi kusurundan sorumludur.









    NETİCE İTİBARIYLA AĞIRLAŞMIŞ SUÇ
    Bir fiil işlenmesi ve bu fiilin istenilenden daha ağır yada daha başka bir neticenin oluşumuna sebep olması halinde, kişinin bundan sorumlu tutulabilmesi için meydana gelen netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olması gereklidir.
    Basit yaralamada bulunmak istenirken, örneğin gözün veya kulağın üzerine sert bir yumruk sonucu mağdurun görme, işitme vs.yeteneğini kaybetmesi.İşte bu durumda fail meydana gelen ağır netice bakımından olası kast ile hareket etmiş olur.Yaralama fiili sonucunda failin öngörmediği ağır bir netice meydana gelmiş olabilir.Bu durumda failin sorumlu tutulabilmesi için en azından taksirden dolayı kusurlu bulunması gerekir.


    ÖNEMLİDİR BURAYI HERKESİN BİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
    HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERİ
    Hukukun verdiği yetkiye dayanır.
    Örneğin haksız bir saldırıya uğrayan kişi (tabi ki belirli şartlar ve sınırlar dahilinde) kendisini normalde suç sayılan hareketlerle koruyabilir.

    Ceza Sorumluluğunu Kaldıran veya Azaltan Sebepler:
    1)Kanunun Hükmü ve Amirin Emri:Kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olamaz.Ancak emrin konusu suç teşkil ediyorsa bu emir hiçbir zaman yerine getirilemez.Bu sayede emri yerine getirende emri verende sorumlu olur.Unutulmamalıdır ki kanuna aykırı emir ancak yazılı olduğu takdirde yerine getirilebilir çünkü amir ben böyle bir emir vermedim diyebilir.Yazılı emirde yerine getirenin suçu yoktur.Konusu suç teşkil eden emir ise yazılı veya yazısız hiçbir şekilde yerine getirilemez.Yazılı verildi ve yerine getirdiniz hem o emri yazılı veren hem de yerine getiren siz sorumlusunuz.

    2)Meşru Müdafaa ve Zorunluluk Hâli:
    Meşru Müdafaa : Gerek kendinize gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş olarak gerçekleşmekte olan veya gerçekleşmesi yada tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı, o anda hâl ve koşullara göre saldırı ile orantılı olarak def etmeniz savuşturmanız sonucunda oluşan fiillerden sorumlu değilsiniz.Ceza almazsınız.Unutulmamalıdır ki suçu işleyecek olan kişide karşılık görebileceği endişesi vardır o bakımdan kanunlarımızda mala karşı saldırılarda da meşru müdafaayı kabul eden hükümlere yer verilmiştir.Savunma hakkının bu şekilde genişletilmesi failde bu caydırıcılığı oluşturmaktadır.Meşru müdafaanın haksız saldırı koşulu ile gerçekleşen haksız saldırı ile "gerçekleşmesi muhakkak haksız saldırı" veya "tekrarı muhakkak haksız saldırı" aynı sayılmıştır.Böylece kişilerin haksız saldırılara karşı kendilerini korumaları olanağı daha da genişletilmiş olmaktadır.Ancak savunma saldırı ile orantılı olmalıdır yani saldırıyı defedecek ölçüde olması gerekmektedir.

    Zorunluluk Hâli : Gerek sizin gerekse bir başkasının sahip olduğu bir hakka yönelik olan bir tehlikeyi gidermek amacıyla gerçekleştirmiş olduğunuz bir davranıştır.Bundan dolayı ceza almazsınız.Zorunluluk halinde tehlike göz önünde tutulmuştur.Ancak bu tehlikeye bilerek sebep olmamalısınız ve bu tehlikeden bir suç olarak sayılabilecek eylemi yapmadan kurtulabilmeniz için başka bir imkanınızın olmaması ve bu tehlikenin ağır ve muhakkak olması gerekmektedir.Tehlikenin ağırlığı, konu ve kullanılan araç arasında orantılılık ilkesi benimsenmiştir.
    Örneğin: Dağcılık yapıyorsunuz iki kişi ipte asıldınız ve siz üstte arkadaşınız ise altta yer almış.Birden fark ettiniz ki ip kopuyor yada takoz yerinden çıkıyor.İkinizin ağırlığını çekmediğini anladınız.Bu sayede ikinizin de düşerek ölebileceğini düşündünüz ve hayatta kalabilmek için arkadaşınızın ipini keserek kendinizi kurtardınız.Tabi ki başka türlü kurtulma şansınız yok.
    Örneğin: Issız bir yerdesiniz kimsecikler yok arkadaşınız yaralandı yada siz yaralandınız aşırı kan kaybediyorsunuz.Ölmek üzeresiniz.Arabanız falan yok .Kısaca başka bir imkanınız yok.Eliniz kolunuz bağlı.Bir baktınız yoldan bir araç size doğru geliyor .Dur işareti yaptınız ve durmak istemiyor öyle hızına devam ediyor eğer silahınız varsa silah çekip korkutarak durdurdunuz.Bundan dolayı ceza almazsınız ama unutulmamalıdır ki başka bir imkanınızın olmaması gerekir.Çünkü bunlar tek tek araştırılır.Mesala hakim sorar telefonun yokmu neden aramadın diye telefonum yok deseniz bağırarak yardım istedinmi diye sorar yani hiçbir imkanınızın olmaması şarttır.Bunu unutmayın.


    3)Hakkın Kullanılması ve İlgilinin Rızası:Hakkını kullanana ceza verilmez.Bir hak kanun, tüzük,yönetmelik, genelge gibi nizamlara dayanabilir. Bu hak hukuken tanınmış ve düzenlenmiş olmak kaydıyla bir mesleğin icrasından da doğabilir.İşte burada hakkın doğrudan doğruya kullanılabilir olması aranacaktır.Eğer bu hak bir merciiye başvurularak kullanılabilecekse yukarıda açıklanan hak kullanımında değerlendirilmeyecektir.Ayrıca söz konusu hakkın kullanımı açısından hukuka uygunluk nedeninin varlığı için rızanın kişinin üzerinde mutlak bir surette tasarrufta bulunabileceği bir hakka ilişkin olması gerekmektedir.Rıza suçun oluşumu açısından fiilin işlenmesinden önce ve en geç işlendiği sırada açıklandığında etkili olur.Bu durumda da her hangi bir mağduriyet söz konusu olamayacağı için , mağdur yerine ilgili veya kişi kelimesi tercih edilmiştir.
    Örneğin: Mesleğinin icrası için verilmiş olan haklardan yararlanan bir doktor kurallara uygun olarak yapmış olduğu müdahale sonucunda hastasını kaybetmiş yada sakat bırakmışsa sorumlu tutulmaz.
    Örneğin:Kurallarına uygun olarak düzenlenmiş bir karate müsabakasında attığınız bir tekme sonucu ölen yada sakat kalan rakip sporcunun ölümü veya sakat kalması bir kazadır.Sorumlu tutulmazsınız.Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir.



    4)Hakkın Sınırının Aşılması:
    Kast olmaksızın kanunun vermiş olduğu yetki sonucunda hakkın kullanılması sonucunda sınır aşıldıysa ve bu fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa, taksirli suç için kanunda yazılı cezanın 1/6'sı oranından 1/3 oranına kadar indirilerek hükmolunur.Ancak meşru savunmada heyecan, korku, panik vs. gibi mazur görülebilecek nedenlerle sınır aşılmışsa faile ceza verilmez.Sınır kasten aşılıyorsa mesela size saldıranın saldırısını def etmeniz için onu öldürmeniz gerekmiyor ama sırf tecavüze uğradığınız için ortaya çıkan bu fırsattan dolayı saldırganı öldürmeniz.Böyle bir durumda işlediğiniz fiil hukuka aykırıdır ve hiçbir indirim de yoktur.Ne yapmış oldunuz içinde bulunduğunuz durum itibarıyla gerekli olandan fazla bir savunmada bulundunuz.


    5)Cebir ve Şiddet, Korkutma ve Tehdit:
    Karşı koyamayacağınız veya kurtulamayacağınız cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma yada tehdit sonucu işlemiş olduğunuz bir suç nedeniyle ceza almazsınız.İşte bu gibi durumlarda cebiri, şiddeti, korkutmayı veya tehditi kullanan kişi fail sayılır.
    Örneğin : Küçük çocukları topladınız ve onları korkutarak hırsızlık yaptırıyorsunuz.Çocuklarda sizden korktuğundan böyle bir suçu işliyorlar.


    6)Haksız Tahrik : Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet yerine 18 yıldan 24 yıla kadar ve sadece müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası verilir.Diğer hallerde yani işlemiş olduğunuz cürüm müebbeti gerektirmiyorsa verilecek ceza 1/4 oranından 3/4 oranına kadar indirilir.Haksız tahriğin ana koşulu ise yapılan haksız hareket sonucunda fail üzerinde bir hiddet veya şiddetli elem meydana getirmesi vede suçun işlendiği anda failin bu durumun etkisi altında bulunması gerekmektedir.
    Örneğin :Toplum içerisinde size ağır hakaret ve küfürler savuran kişiye karşı saldırıya geçmeniz sonucunda şahsın yaralanması durumunda alacağınız ceza indirime uğrar.Unutulmamalıdır ki hiddet veya şiddetli elemin haksız bir fiil sonucu ortaya çıkması gerekmektedir.Bu ibarenin eklenme sebebi ise Ülkemizde özellikle töre ve namus cinayeti yani akraba için öldürme suçlarında haksız tahrik indiriminin önüne geçmektir.

    7)Hata : Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş sayılmaz.Bilgisizlik,eksik bilgi veya yanlış bilgi sahibi olunması durumu ise, maddi unsurlarda hata olarak adlandırılır.Dolayısıyla böyle bir hata kastın varlığına engel olur.Şunu aklımızdan çıkarmayalım, bu hata sonucunda taksirli sorumluluk hali saklıdır.
    Örnek : Lokantada paltonuzu vestiyere astınız.Çıkarken de yanlışlıkla başkasının paltosunu aldınız.
    Taksirli sorumluluk hali saklıdır.Ortaya çıkan netice itibarıyla gerekli dikkat ve özeni göstermeniz gerekmektedir.Ayrıca bu durumun neticenin taksirle gerçekleştirilmesinin kanunda suç olarak tanımlanması gerekir.Palto olayındaki yanılgınızda taksirin varlığı kabul edilse dahi kanunda hırsızlık fiilinin ancak yararlanma kastıyla işlenebileceğine yer verildiği için eğer paltodan yada cebindeki cüzdandan vs. yararlanmayı düşünmüyorsanız ceza sorumluluğu doğmayacaktır.
    Örnek: Av yapıyorsunuz ve çalılarda bir hayvan fark ettiniz ve ateş ettiniz.Sonucunda da av hayvanı zannettiğiniz bir insanı öldürdünüz ve bu hatanızda taksiriniz var diyelim.Adam öldürme kanunda taksirle işlenen bir suç olarak tanımlandığı için böyle bir durumda taksirle adam öldürme suçundan sorumlu tutulursunuz.

    Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya yanılgıya düşen kimse bu hatasından faydalandırılır.Hatanın kaçınabilir olması durumunda kişi işlemiş olduğu fiil dolayısıyla sorumludur ancak bu hata temel cezanın belirlenmesi bakımından göz önünde tutulacaktır.

    8)Yaş Küçüklüğü : Suçun işlendiği anda 12 yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur.12 yaşını doldurmuş ancak 15 yaşını tamamlamamış olan çocuk genellikle işlediği fiilin bir haksızlık oluşturduğunun bilincindedir ve bazı durumlarda fiili işlemekten kendini alıkoyamamakta dolayısıyla bazı davranışları açısından iradesine yeterince hakim olamamaktadır.İşte bu nedenlerle suçu işlediği anda 12 yaşını bitirmiş ancak 15 yaşını tamamlamamış çocuk hakkında işlemiş olduğu suç bakımından davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olduğunun belirlenmesi durumunda ceza sorumluluğu vardır.Ceza sorumluluğu olup olmadığını Çocuk Hakimi belirler.Bu belirlemede çocuğun aile koşulları, sosyal ve ekonomik koşulları, psikolojik durum, eğitim durumu hakkında uzman kişilerce rapor hazırlamalarını ister.
    Fiili işlediği sırada 15 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını tamamlamamış olan çocuklar normal koşullarda gerçekleştirdikleri davranışların hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yeteneğine sahiptirler.Ancak bu çocukların davranışlarını yönlendirme yetenekleri yeterince gelişmemiş olabilmektedir.Bu nedenle suça karışmış olan gençlerimiz işledikleri suçlar bağlamında irade zayıflığı kabul edilmiştir.Azalmış kusur yeteneğine sahip bulunan gençler hakkında kural indirimli cezadır.


    9)Akıl Hastalığı : Akıl hastalığı kusur yeteneğini etkiler.Akıl hastalığının varlığı durumunda kişi işlediği suçun anlam ve sonuçlarını algılayamaz yada işlediği suçla ilgili olarak irade yeteneği önemli ölçüde etkilenmektedir.Dolayısı ile kusurlu değildir cezaya hükmedilmez.Ancak hakkında akıl hastalarına özgü olarak uygulanan güvenlik tedbirlerine başvurulabilir.Şunu da unutmayalım ki akıl hastalığı kişinin işlediği her fiil açısından algılama veya irade yeteneği üzerinde etkili olmayabilir.
    Örnek : Kleptomani akıl hastası hafif değerdeki şeylere yönelik hırsızlık suçunu işler burada irade yeteneği yoktur.Ancak kasten adam öldürmesi bu fiille ilgili olarak algılama ve irade yeteneğini etkilemez.
    Kişi akıl hastası mı değil mi, hastalığının algılama ve irade yeteneği üzerinde ne gibi etkileri bulunuyor, bu durum davranışlarını nasıl etkiliyor, bu hususları belirlemek bir tıbbi konudur.Bilirkişi bu durumu ortaya koyduktan sonra, akıl hastası olan kişinin somut olay açısından yeteneklerini ne kadar etkilediğini belirleme görevi hakime aittir.

    10)Sağır ve Dilsizlik : İşitme yeteneğine doğuştan sahip olmayan veya küçük yaşta bu yeteneğini tamamen kaybetmiş olan insanın algılama yeteneği yeterince gelişmez.Suç oluşturan fiili işlemiş olduğu sıradaki yaşı ölçü olarak alınmıştır.Yukarıda 8. sırada ki "Yaş Küçüklüğü" ne paralel bir düzenlemeye gidilmiştir.Yani Sağır ve Dilsizlerde 12 yaşın yerini 15 yaşı, 15 yaşının yerini 18 yaşı, 18 yaşının yerini ise 21 yaşı almıştır.Kısaca suçu işlediği sırada 15 yaşını doldurmamış olanlar Yaş Küçüklüğündeki 12 yaşını doldurmayanlar gibi değerlendirilir , 15 yaşını doldurmuş ama 18 yaşını tamamlamamış olanlar Yaş Küçüklüğünde 12 yaşını doldurmuş ancak 15 yaşını doldurmamış olanlar gibi değerlendirilir, 18 yaşını tamamlamış ancak 21 yaşını tamamlamamış olanlar ise Yaş Küçüklüğü konusunda ki 15 yaşını tamamlamış ancak 18 yaşını tamamlamamış olanlar gibi değerlendirilir.
    Bu kişilerin işledikleri fiil açısından algılama veya irade yeteneğinin olup olmadığı yönünde ortaya çıkabilecek sorunla ilgili olarak akıl hastalarına ilişkin rejim göz önünde bulundurulur.
    11)Geçici Nedenler, Alkol veya Uyuşturucu Madde Etkisi Altında Olma Hali: Geçici bir nedenle veya irade dışı alınan uyuşturucu madde etkisi sonucunda işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamayan yada bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.Dikkat edilmesi gereken bu maddenin irade dışında alınmış olması gerekir.İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi aynı diğer kişiler gibi yargılanır.



    KAYNAK POLİSİN EL KİTABI M.K.TOLUNAY KAMU YÖNETİMİ UZMANI 4.Snf.Emn.Müd.
    FIRSATIM OLDUKÇA DEVAM EDECEĞİM SAYGILAR
#14.11.2010 02:23 0 0 0
  • Sevgili arkadaşlar aynı kaynaktan devam ediyorum okunması ve bilinmesi dileğiyle saygılar sunarım.

    SUÇA TEŞEBBÜS (TCK 35 md.)

    İşlemeyi kastettiğiniz bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlıyorsunuz ancak elinizde olmayan sebeplerden dolayı suçu tamamlayamıyorsunuz. İşte burada siz teşebbüsten sorumlusunuz. Pekiyi alacağınız ceza ne olur? Meydana getirmiş olduğunuz zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, teşebbüste kalan suç eğer tamamlanmış olsaydı ve de cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis olsaydı bunun yerine 13 yıldan 20 yıla kadar ağır hapis cezası alacaktınız. Teşebbüste kalan eylemin tamamlanmış olarak cezası müebbet hapis cezası olsaydı 9 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis cezası alacaktınız. Ağırlaştırılmış Müebbet veya Müebbet hapis cezasını gerektirmeyen bir suçu işlemek isterken teşebbüs aşamasında kaldıysa, o halde de işleyecek olduğunuz suça karşılık gelen cezanın 1/4 oranından 3/4 oranına kadar indirilerek ceza verilir. Örneğin işleyecek olduğunuz suçun cezası 12 yıl ağır hapsi gerektiriyor ve suçu işleyemeden elinizde olmayan nedenlerle engellendiniz ve de suçu tamamlayamadınız. O halde eyleminiz teşebbüs aşamasında kaldı.Cezası ise asıl cezasından 3 yıldan 9 yıla kadar indirilebilir. Kabaca bir hesap yapacak olursak, burada alacağınız ceza 12-9: 3 yıl 12-3: 9 yıl yani 3 yıldan 9 yıla kadar hakim kararıyla ceza verilir.

    Eksik Teşebbüs veya Tam Teşebbüs ayırımına yer verilmemiş, teşebbüs aşamasında kalan suçun meydana getirdiği zarar veya tehlikenin ağırlığı, adil ve eşit bir cezalandırma yönünden esas alınmıştır.

    Ancak suçun icra hareketlerinden kendiniz gönüllü olarak vazgeçtiniz yada kendi çabalarınızla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlediniz, işte burada teşebbüsten dolayı cezalandırılmazsınız. Fakat vazgeçtiğiniz yere kadar tamamlanmış olan eyleminiz esasen bir suç oluşturuyorsa sadece o suça ait cezayı alırsınız. Örneğin birini bıçakladınız ve bir anda ben ne yapıyorum diyerek ikinci bıçağı vurmaktan vazgeçtiniz ve de hemen ambulans talep ettiniz adres verdiniz vs.
#27.11.2010 11:29 0 0 0