Osmanlı Haberleşme Sistemine Yakın Etkiler

Son güncelleme: 04.01.2011 01:52
  • Osmanlılarda Postacılık - Osmanlılarda Haberleşme - Osmanlılarda Haberleşme Hakkında
    Osmanlı Haberleşme Sistemine Yakın Etkiler


    Türklerin VI. Yüzyıldan sonraki dönemde yerleşik uygarlık olarak "İrani dillerde Türk ili" anlamına gelen Türkistan' da geliştirdiler. Tarihte Türklerin yer almasından itibaren takip edilen yollar ve ulaştırma konuları bilinmekte idi. Bu dönemlerde yollar çok da fazla gelişmiş değildi, genellikle doğanın gelip gitmeye izin verdiği, ama askeri nedenlerle düzeltilmiş olan, arabaların gelip gidebildiği yollar kullanılıyordu. Geleneksel ipek yolu olarak kullanılan bu bölgelerdeki konaklama yerleri de Türkler tarafından iyi biliniyordu.

    Bu yollar üzerinde kurulu olan posta teşkilâtı ve Ulak sistemi 7. yüzyılda kullanılmaktadır. 11. yüzyılda kullanılmaya başlayan eşkinci sözü, 15. yüzyıla kadar ulak sözü ve Anadolu' da kullanılan ve atlı postacı anlamına gelen çapar deyişlerinin tamamı Orta Asya kökenlidir. Türklerde kullanılan haber iletim sistemi hakkında çok detaylı bilgiler mevcut değildir, ancak sistemin devletin resmi haberleşme sistemi olduğu ve işletildiği bilinmektedir.

    Selçukluların Anadolu' da 14. yüzyılın başına kadar süren döneminde yol ve konaklama yerlerinde bir düzenin, intizamın olduğu görülür. Her 30-40 kilometrede bir kurulan kervansaraylar "Uzaktan bakılınca kale, içine girildiğinde ise kervanların her türlü ihtiyaçlarını karşılayabilecek" şeklinde tabir edilirdi.

    Sinop' tan Antalya' ya, Edirne' den Kars' a ve Diyarbakır' a kadar olan bölgede toplam 132 kervansaray yer alıyordu. Kervansarayların sayısındaki bu yüksek sayı Selçukluların Anadolu' nun dört bir yanında ticaretlerinin geliştiğinin de bir göstergesidir. Bu ticarette Bizanslılar, Gürcistan, Trabzon Rum İmparatorluğu, Ceneviz kolonileri, Rusya, İran ve Ermenistan ticaretin sürdürüldüğü ikinci derece ülkelerdi. Selçuklular yol ve kervansaraylarını bu ilişkilere imkân verecek şekilde düzenlediler.


    Osmanlı' da Özel Haberleşme


    Osmanlı İmparatorluğu, merkezi yönetimin gereği olarak kurduğu haberleşme sisteminden özel kişilerin yararlanmasına izin vermemişti. Bu nedenle kişiler de, haberleşme ile ilgili kendi imkânlarını kullanmak zorunda kalmışlardı. Bunlardan ilki kendileri tarafından iletmekti ki, bu herkesin başvuramayacağı kadar masraflı, 16. Yüzyılın ortalarından itibaren de oldukça tehlikeli bir girişim idi.

    İkinci bir yol ise haberin ulaştırılmak istendiği yere giden kişilerden yararlanmak idi. Bunlar da hacılar, ulak ya da özel ulaklar veya gezgin ozanlardı. Bu yolun da kendine göre bir çok güçlükleri vardı. Önce haberi iletecek kişinin bu işi gerçekten yapmasını sağlayacak şekilde ve ölçüde tatmin edilmesi gerekiyordu. Özellikle Evliya Çelebi' nin her seferinde 'Samur kürk, kese kese altın' almasına göz önüne alınırsa özel haberleşmenin oldukça masraflı olduğu sonucu rahatlıkla çıkarılabilir. Sonra haberin yerine gerçekten ulaşıp ulaşmadığı konusunda bir güvence yoktu.

    Haberleşmenin yoğun yaşandığı yerler arasında Selçuklu geleneğinin devamı olan kervansaraylar, Pazar yerleri, camiler, kiliseler sayılabilir. Geçici olarak da olsa buralarda bir araya gelen insanların arasındaki bilgi alış verişi ya da etkileşiminin ne denli haberleşme sayıldığını söyleyebilmek oldukça güçtür.

    Osmanlı haberleşmesinde sözü edilen haberleşmelerin yanı sıra tekkeler ve saz şairleri de yer alıyordu. Burada en önemli husus, bütün bu haberleşme yöntemlerinin tamamı devletin yakın kontrolü altında olduğudur. Kervansaray ve Pazar yerlerinde konuşulanların denetime alınması güç gibi görünüyorsa da, camilerdeki vaazların, tekkelerin, hatta bir ölçüde de olsa saz şairlerinin bir ölçüde resmi kontrol altına alınması söz konusu idi. Osmanlı' nın sürekli kontrol altında tutamadığı belki de tek örnek kahvehanelerdi.


    Aynı dönemlerde Batı' da haberleşme


    Avrupa' da haberin sistematik olarak yayılmaya başlaması 16. yüzyılın başlarına denk düşer. Bu gelişme, okumasını bilen, geleceğini ve servetini etkileyecek her türlü haberi arayan bir halkın ortaya çıktığı İtalya' nın, Almanya' nın ve Hollanda' nın ticari merkezlerinde görüldü. Kaynak da Venedik' ti ve sözü edilen kent Akdeniz' in önemli ticari merkezlerinden birisi idi. Doğu' nun lüks malları, baharatı Avrupa pazarlarına bu kentten dağılıyordu. Bu ticari rolünün yanı sıra Venedik, Batı' yı tehdit eden Osmanlı İmparatorluğu' na karşı bir tür karakoldu. Hem ticaret hem de güvenlik açısından önemli ve stratejik bir öneme sahip olan bu kentte tüccar mektupları ve diplomatik mesajlar ile gelen haberler sızdıkça, becerikli kişiler bunları el yazmaları halinde çoğaltarak yayıyorlardı. Yayılma İtalya ile sınırlı kalmıyor, Almanya' ya kadar uzanıyordu. Bu dönemde gelen ve yayılan haberler iş adamlarının daha çok kâr amaçlı idi ve haber dağıtımı oldukça pahalı hatta Venedik' ten Roma' ya gidecek bir haber için ödenen ücret üç kişilik bir ailenin bir yıllık ekmek ihtiyacına eşitti.

    Haberin yayılması, habere ilginin artması yanı sıra başka gelişmelerle de desteklendi. Bunlar arasında devlet postasının artık belirli bir düzenle işlemesi söz konusu idi. Fransa ve İngiltere 15. Yüzyıldan itibaren postayı hiç olmazsa belirli merkezler arasında bir düzende işletiyorlardı. Aynı yüzyılda Gutenberg' in hareketli harfler ile matbaayı geliştirmesi hemen olmasa bile elle çoğaltılan haberlerin basılması imkânını ortaya çıkardı. Bunun yanı sıra kâğıt ve mürekkep gibi baskı için gerekli unsurların da gelişmeye başlamasını eklemeyi unutmamak gerekir.

    Haberleşme konusunda 19. Yüzyılda yaşanan ilerlemeleri sıralamak gerekirse;

    1. Haberin yayılmasında önemli katkısı olan matbaa, Gutenberg tarafından 15. Yüzyılda geliştirildikten sonra 19. Yüzyıla kadar bu şekli ile kullanıldı.

    2. Chappe' nin 1794 yılında uygulamaya koyduğu havai telgrafı-mesaj yüksek noktadaki direğin hareket eden kollarının yardımı ile iletiliyordu- yerini elektrikli telgrafa bıraktı.

    3. Demiryolu taşımacılığı ile insanlık M.Ö. 2000 yıllarından beridir at ve atlı arabadan sonra yeni bir ulaşım imkânına kavuşuyor ve geceleri de yol almak mümkün hale geliyordu.

    4. Haber 19. Yüzyılda artık demiryolları boyunca uzanan telgraf telleri, okyanusların altından geçen kablolar ile dünya turu yapabiliyordu (1869).

    5. Telefon bütün bu gelişmelere karşılıklı konuşma imkânını da ekledi (1879).

    6. Resim basarak görüntünün haberleşme unsuru olarak kullanılması ise 1842' lerde başladı.

    7. Fotoğrafın telefon hatları ile uzaklara ulaştırılması ise 1920' lerde mümkün hâle geldi.

    8. Anında karşılıklı yazışmayı sağlayan ve telgrafın gelişmiş şekli olan teleks ise 1930 yılından itibaren ABD' de kullanılmaya başladı.

    9. Uçak, haber ve insan taşımada varılan hızın önemli ölçüde artmasını sağladı. Bu gelişme özellikle uzun mesafeler için oldukça önemliydi.

    10. Çağdaş haberleşmeye damgasını vuran ve 20. Yüzyılda haberleşmenin en önemli adımı ise ses ve görüntünün elektronik yöntemler ile uzak mesafelere iletilmesi idi. Bu gelişme ile radyo ve televizyonun haberleşme aracı olarak kullanılmasını sağladı ve artık radyo ve televizyon dinlemek için okur yazar olmaya da gerek yoktu, bu bir bakıma yazının tutsaklığından kurtulmayı da sağladı. Haberleşme bu yöntemle tarihin hiçbir döneminde görülmeyen bir hıza ulaştı, artık haber anında iletiliyordu. Uzaydan haberleşme için ise 1960' lar beklendi ve bundan sonra da özel uydular haberleşme içerisindeki yerlerini aldı.

    İnsanlığın yüzyıllar boyu gerçekleştirmeye çalıştığı ilerlemeleri birkaç madde ile özetlemek kolay anlaşılır bir görüntü veriyor olabilir, ne var ki kısa olması eksik ve yetersiz bilgileri de ardından getirebilir. İşaretler ile anlaşmadan sonra konuşmaya hemen ardından da yazıyı bulma ve iletişimde kullanılır hale getirmek yüzyıllar aldı. Ulaşımda yardımcı olacağını düşündükleri atın evcilleştirilmesi için de uzun bir zaman gerekti ama bir kere ondan yararlanmaya başlayınca bu 19. Yüzyıla kadar hemen hemen rakipsiz bir ulaşım sistemi olarak kullanıldıysa da Moğol atlarının 16. Yüzyılda gerçekleştirdikleri hıza ancak 19. Yüzyılda ulaşılabildi.




    KAYNAKÇA

    1. Devellioğlu, Ferit; Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara, 1995, 12. Baskı.

    2. Gürbüz, Atabek; Tarih Tablosundan Mozaik Taneleri, Bütün Dünya Dergisi, Başkent Üniversitesi Yayınları, Mart 2002, s.97.

    3. Hart, Michael H. (Çev. : Mehmet Harmancı); En Etkin 100, Sabah Kitapları, Şubat 1994.

    4. Heredetos, Heredot Tarihi, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1973.

    5. Korkmaz, Doç. Dr. Alemdar; Türkiye' de Çağdaş Haberleşmenin Tarihsel Kökenleri, AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu Basımevi, Ankara 1981.

    6. Tanrıkut, Asaf; Türkiye Posta ve Telgraf ve Telefon Tarihi ve Teşkilât ve Mevzuatı, Efem Matbaacılık, 1984.

    7. Tongur, Hikmet; Türkiye' de Genel Kolluk Teşkil ve Görevlerinin Gelişimi, Ankara, 1946.

    8. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı; Osmanlı Devletinin Saray Teşkilâtı, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1970.
#04.01.2011 01:52 0 0 0