Defne Joy Foster ve Eşi İlker Yasin Solmaz

Son güncelleme: 04.02.2011 16:14
  • Defne Joy Fosterın Eşi - Defne Joy Fosterın Eşi resimleri - İlker Yasin Solmaz kimdir - İlker Yasin Solmaz resimleri - defne joy foster haberleri - Defne Joy Foster Cenazesi - Defne Joy Foster ve Eşi hakkında


    noimage
    noimage
    noimage
    noimage

    Defne Joy Foster, 2 Mayıs 1979, Sinop'ta doğdu. Annesi Türk, babası Amerikan olan Defne Joy Foster, ortaokulu İzmir Alsancak Ortaokulu'nda okudu. 2008'de İlker Yasin Solmaz ile evlendi ve bu evlilikten 13 Haziran 2009'da Can Kılıç dünyaya geldi. İlk olarak Kral TV DJ'yi olarak ekran başına geçen Foster, daha sonra çeşitli kanallarda müzik programı sunuculuğu yaptı. Ardından dizi oyunculuğuna başladı. Uzunca bir süre Sihirli Annem (2003-2006) adlı dizide Eda karakterini canlandırdı.

    Defne Joy Foster Ve Oğlu Can Kılıç

    Defne Joy Foster ve görüntü yönetmeni eşi ilker Yasin Solmaz çiftinin bebekleri olmuştu. Can Kılıç ismini verdikleri bebekleri 2800 gram ağırlığında ve 50 cm boyunda doğdu.

    noimage
    noimage

    Defne Joy Foster Kimdir
    tv8'de yayınlanan Bir İş İçin Lazım adlı programı Cemil Büyükdöğerli ile birlikte sundu. Bunun dışında bir TRT programı olan Çeyiz Şov'u son olarak Acun Ilıcalı'nın sunup, yapımını üstlendiği Yok Böyle Dans adlı programda yarışmacı olarak katıldı. Foster, geçen hafta yarışmadan elenmiş ve bunun nedenini de "Bebeğim bir süredir hasta. Geceleri uyutmuyor, onun için yeterince çalışamadım" diyerek açıklamıştı. Ruhsar (1997) , Beyaz Yalanlar (2000) , Selena (2008) , Hayal ve Gerçek (2007) televizyon dizelerinde oyuncu olarak yer aldı. Çat Kapı, Bir İş İçin Lazım, NTV Yeşil Ekran, Uzman Avı televizyon programlarında sunuculuk yaptı.
    Defne Joy Foster, 2 Mayıs 1979, Sinop'ta doğdu. Annesi Türk, babası Amerikan olan Defne Joy Foster, ortaokulu İzmir Alsancak Ortaokulu'nda okudu. 2008'de İlker Yasin Solmaz ile evlendi ve bu evlilikten 13 Haziran 2009'da Can Kılıç dünyaya geldi. İlk olarak Kral TV DJ'yi olarak ekran başına geçen Foster, daha sonra çeşitli kanallarda müzik programı sunuculuğu yaptı. Ardından dizi oyunculuğuna başladı. Uzunca bir süre Sihirli Annem (2003-2006) adlı dizide Eda karakterini canlandırdı.
    Bu mutluluk mazide kaldı
    Foto galeri için tıklayın

    tv8'de yayınlanan Bir İş İçin Lazım adlı programı Cemil Büyükdöğerli ile birlikte sundu. Bunun dışında bir TRT programı olan Çeyiz Şov'u son olarak Acun Ilıcalı'nın sunup, yapımını üstlendiği Yok Böyle Dans adlı programda yarışmacı olarak katıldı. Foster, geçen hafta yarışmadan elenmiş ve bunun nedenini de "Bebeğim bir süredir hasta. Geceleri uyutmuyor, onun için yeterince çalışamadım" diyerek açıklamıştı. Ruhsar (1997) , Beyaz Yalanlar (2000) , Selena (2008) , Hayal ve Gerçek (2007) televizyon dizelerinde oyuncu olarak yer aldı. Çat Kapı, Bir İş İçin Lazım, NTV Yeşil Ekran, Uzman Avı televizyon programlarında sunuculuk yaptı.

    Defne Joy Foster ve Yasin Solmaz


    2008 yılında sessiz sedasız evlenenmislerdi sempatik sunucu Defne Joy Foster r kendine özgü yaşamayı tercih ediyor. görüntü yönetmeni eşi ilker Yasin Solmaz'la çok mutlu olduklarını belirtirdi çiftin,Can Kılıç adını verdikleri bir de çocukları vardi

    Çok magazinel bir insan olmadığı için nikahıda sessiz sakin olmuştu Defne hanımın..Assos'da eşiyle aldıkları Joy-inn adını verdikleri butik oteli işletiyorlardi
    Magazinden uzak kalmayı evliliğinin öncesinde başarmıştı Defne hanım.Yaptığı işlerle anılmaktan da oldukça keyif alırdi.

    noimage

    İlker Yasin Solmazin Yikildigi An

    Defne Joy Foster Cenazesi

    Defne Joy Foster ve Esinin Resimleri

    Defne Joy Foster Röportajı
    noimage

    2008'de evleniyorum! .... "Mutlu bir aile kurmak istedim hep. Bu da kolay de-ğil, o yüzden bekledim. 2008'de evlenmiş olabilirim,yüksek ihtimal... Kendisini tanımıyorsunuz, o da benim gibi (kahkahalar)... o kamera arkasında... Ben kendimi ilk defa, bi-riyle bu kadar 'tam' hissediyorum. Hayırlısı..."

    Ekranları mini etekliler doldurdu
    Perili, sihirli dizilerin aranan oyuncusu çikolata renkli sunucu Defne Joy Foster, atv'nin yeni dizisi 'Hayal ve Gerçek'le yeniden ekranda. Sit-com oynamaktan keyif aldığını söyleyen Foster: Ben bedenimi malzeme yapmadım. sempatim ve çenemle varoldum ama ekranı konuşmayı bilmeyen mini etekliler doldurdu..

    Sihirli dizilerin aranan oyuncusu, ekranların çikolata renkli 'şirine' sunucusu Defne Joy Foster, yine fırsatı kaçırmadı; atv'nin perili, büyülü fantastik dizisi 'Hayal ve Gerçek'le karşımıza çıktı! Geçen haftaki ilk bölümü çok sevilen dizide 'Gizem Abla' karakterini canlandıran ve insanların öldükten sonra cennete mi, yoksa cehenneme mi gideceklerini belirleyen Foster, "Bana kalsa herkesi cennete gönderirim" diyor. Melez güzel ile Türk annesi ve Amerikalı siyahi babasının nasıl tanıştıklarını, neden Amerika'da yaşamayı tercih etmediğini, özel hayatını, televizyon dünyasını bir bir konuştuk... Bu arada Foster, güzel giden bir ilişkisi olduğunu ve 2008'de evlenmeyi planladıklarını gözleri ışıldayarak müjdeledi!

    AMERİKA BENİM İÇİN ÇOK KOLAY
    * Babanızın Amerikalı, annenizin Türk olduğunu biliyoruz. Ama nasıl tanıştıklarını bilmiyoruz. İlginç bir hikaye olsa gerek. Anlatır mısınız bu hikayeyi?
    Babam Amerikalı bir askermiş. Adamcağız, Türkiye'ye gelmiş; İzmir'e... Annem İzmirli, anneannem Fethiyeli. Böyle karışık bir ailenin çocuğuyum ben! Bunlar bir yılbaşı partisinde tanışıyorlar ve birbirlerine aşık oluyorlar. Yıl da öyle bir yıl ki, 1975 falan... Amerika'da ırkçılık yeni yeni bitmiş gibi babamın anlattıklarına göre... Burada zencilere karşı ırkçılık yoktur ama hiçkimse de kızının kalkıp bir zenciyle evlenmesini istemez. Anneannem karşı çıkmış tabii... Ortalığı yıkmış, 'seni evlatlıktan reddederim' demiş anneme... Ama tüm zorluklara rağmen bunlar evlenmiş ve ben olmuşum...

    * Türkiye'de oluyor değil mi bu olayların hepsi?
    Evet ben hep Türkiye'deydim zaten. Hayatımın çok kısa bir döneminde Amerika'ya gittim, bir 7-8 ay kadar.

    * Herkes ABD'ye gitmek için can atarken siz neden orada kalmadınız?
    Çok kolay orası... Burada yetişmiş biri için, eğer çok rahatına düşkün değilsen orası fazla kolay geliyor... Üstelik ben çalışma izni almayacağım çünkü Amerikan vatandaşıyım... Yani gitsem her şey tıkır tıkır işleyecek... Ama burada yaşamaya alışan birisi için o 'tıkır tıkır' bir süre sonra insanın zihnini bozar...

    DİLİMİN KEMİĞİ YOK
    * İnternette sizin için 'biraz patavatsız' yorumları var. Siz de kendinizi patavatsız buluyor musunuz?
    Dilimin kemiği hiç yoktur! TV'de herkes belli kalıplardan çıkmış cümlelerle konuşur ama benim öyle değildir. Canım ne isterse konuşurum. Ama artık program kalmadığı için oyunculuğa kaydım.

    * Programcılık kalmadı derken neyi kastettiniz?
    Şimdi yine başladı 'Biri Bizi Gözetliyor' tarzı bir program... Ben onları Türk televizyonlarının katili olarak görüyorum. Daha doğrusu Türk insanının katili... Onun dışında TV'de eğlenceli bir şey yok. Televizyoncular da kavga edilmezse reyting olmayacak kaygısıyla düzgün bir şey yapmıyor. Ben 11-12 senedir bu işi yapıyorum. Biz çok ulvi şeylerden konuşmazdık ama keyifli vakit geçirtmek için program yapar, insanları gülümsetirdik. Şimdi stresten başka bir şey yok! Programcılık kalmadı gibi geliyor bana artık...

    TV, BİR EĞİTİM ARACI DEĞİLDİR
    * Sihirli dizilerle ilgili de eleştiriler var. Özellikle çocukları yanlış yönlendirdikleriyle ilgili...
    O konuda Türkiye'yi şöyle bir sallamak istiyorum esasında! Televizyon bir eğitim aracı değildir. Pop kültüre hizmet eder. Ekrana çıkan insanlar, şarkı söyleyenler ya da futbolcular da çok kültürlü insanlar değildir. Aksine varoş kesimlerden gelirler genellikle... Ama bizdeki köşe yazarları nedense TV'den bir eğitim aracıymış gibi bahsediyor. Dünyada bir Harry Potter gerçeği varken, Türkiye'de böyle bir dizi çekiliyor diye 'çocukların kafası karışıyor' demek çok yanlış. Bir çocuğun sihirli dizileri izleyip de kafasının karıştığını zannetmiyorum. Onlar bizden daha cingöz!

    * Futbolcu lafı geçmişken... Siz Galatasaraylı futbolculara seks performanslarıyla ilgili bir şey sormuşsunuz sanırım, çok yadırganmış... Neydi o olay?
    Evet, merak ettim sordum. '90 dakika sahada koşan adam, zannediyorum çok iyi bir performans çıkartır yatakta' dedim. Onlar da buna katıldılar. Zaten ben de Galatasaraylı'yım. Onlarla iş gereği pek çok ortamda birlikteyiz zaten. Bunu övgü olarak aldıklarından çok da hoşlarına gitti. Ama hocaları yanlarında olduğu için cevap veremediler bana...

    BEDENİMİ MALZEME YAPMADIM
    * İsminizin başına hiçbir zaman 'seksi' kelimesi eklenmedi... Özellikle mi özen gösterdiniz buna?
    Çok şükür, ekletmedim. Duruşum, oturuşum, kalkışım hiç öyle olmadı. Bedenimi malzeme yaparak bir yerlere gelmedim. Televizyonu mankenler, son dönemde şarkıcılar doldurdu. Mini etek giyip, fiziği güzel olan, biraz da konuşabiliyorsa program yapıyor. Ama ben çenemle kendime bu piyasada yer açtım.

    Ne kadar sihirli dizi varsa hepsinde oynadım
    * 'Hayal ve Gerçek', üçüncü sihirli diziniz oldu... Niye hep bu tarz diziler rastlıyor size?
    Evet, öyle... Önce 'Sihirli Annem' sonra 'Selena', en son 'Hayal ve Gerçek'... Ne kadar sihirli dizi varsa ben hepsinde oynamaya and içmiş gibiyim.

    * Niye böyle?
    'Sihirli Annem' çok sevildi, çok izlenen bir diziydi. Diğer işler onun uzantısı sanıyorum. Benim tipim de, hani öyle özellikle beni düşünmezlerse, dramaya uygun değilmiş gibi olduğu için, böyle çocuk işlerinde kaynayıp gidiyoruz.

    * Memnun musunuz sürekli bu tip dizilerde oynamaktan?
    Drama oynamak herkesin istediği bir şey... Ama çok meşakkatli de bir iş aynı zamanda... Ben 'kebaba' düşkün olduğum için, sit-com'u seviyorum.

    * 'Hayal ve Gerçek'teki rolünüzden bahsedelim.
    'Gizem Abla' karakterini oynuyorum. Hayal diye bir kadın var ölüyor, bizim tarafa geçiyor Araf'a... Ben orada kayıtları tutuyorum. Diyorum ki; 'Şu kısacık ömrümde peri oldum, kötü oldum, sonunda da kayıtları tutuyorum. Hamdım, piştim yandım gibi'...

    * Sihire, büyüye inanır mısınız?
    A tabii canım... İnsan 4 sene 'Sihirli Annem' gibi bir dizi çektikten sonra ister istemez inanıyor.
#02.02.2011 14:57 0 0 0
  • noimage

    Evlendiğinden haberimiz olmadı, duyduk ki hamileymişsin!

    Öyleyiz... Çok magazinsel bir insan olmadığım için haberiniz olmadı. Geçen yaz, Assos'da açtığımız otelimiz ile birçok dergide haber olduk ama durumumuzdan da haberli olunsun diye maksadımız da yoktu açıkçası. Düğün de yapmadık.


    Düğün yapmayı istemediniz mi?

    Çok ani bir kararla, apar topar evlendik. Evleneceğimizden bizim de haberimiz yoktu. Yaz sonunda yaparız diye düşünüyorduk ama sonra kaldı.

    Nasıl yani? Ne zaman evlenmeye karar verdiniz de evlendiniz?

    Vermedik işte, öyle aniden oldu. Biz evlenmeyi konuşuyorduk ama ikimiz de evlilikten korkuyorduk. Ben bir rest çeker gibi oldum "Neden beni almıyorsun?" filan dedim, sinirlenir gibi oldum. O da "Restini gördüm." dedi ve şak diye evlendik.

    Peki nikahta ne giydin? Konuklarınız kimlerdi?

    Beyaz keten, uzun bir elbise giydim. Topu topu beş kişiydik. Behramkaya'daki köyün muhtarı, iki şahidimiz ve annem. Sonra davullu zurnalı bir düğün yaparız dedik ama olmadı.

    Şahitleriniz de köyden mi oldu?

    Çok vefalı bir kız arkadaşım var, İstanbul'dan geldi. Kimse gelmesin desek de o geldi. Bir de Assos'da çok saygı duyduğumuz bir ağabeyimiz vardı, birlikte şahitlik yaptılar. Hatta muhtar on dakika bekleyin, bir işim var bitirtip geleyim dedi. Bekledik, öyle evlendik yani.

    noimage

    Yoksa hamilelikte mi aynı şekilde oldu?

    Hamilelik öyle olmadı. Haziran ayında evlendik ağustos ayında çocuk istiyor muyuz, istiyoruz dedik. Çok uzun zaman yani iki ay evli kaldık ya... Çok çalışmamıza gerek kalmadı, hemen hamile kaldım.

    Doğum ne zaman? Hamileliği nasıl geçiriyorsun?

    Haziran ayında olacak. Güzel geçiyor... Esasında anlık görüntülerde neşeliyim. Ama güne yayacak olursanız sırtım ve belim ağrıyor, kesinlikle uzanmam gerekiyor. Mesela buraya geldik çekim yaptık ya, benim eve gidip kesinlikle uzanmam gerek. Neden sırtım ağrıyor diyordum, şimdi çekilen resimlere bakıyorum, kocaman olmuş karnım. Öne doğru gittiği için karnım, sırtta ağrı yapıyor.

    Aşermelerin oldu mu?

    Hiç aşermelerim olmadı. Oğlan çocuğumuz olacak, en başında çok turşu, ekşi yedim. Sadece ekşi istedi canım. Demek ki vücudumun buna ihtiyacı varmış diye düşündüm.

    Eşinle nerede ve ne zaman tanıştın?

    "Sihirli Annem" dizi setinde tanıştık.

    Senin tüm çocukların rüyasına girdiğin dizi bu!

    Evet aynen öyle. Hatta şöyle bir anısı var, aramızda espridir. Dizi bittiğinde sanat yönetmeni "Herkes istediği bir şeyi alıp gidebilir." demiş, ben kocamı alıp gittim. Aa bu güzel bir şeymiş deyip onu alıp çıktım. Aslında güzel ve şeker bir hikayemiz var. Setin son günü başladı işte.

    Eşin görüntü yönetmeniydi aynı set de değil mi?

    Evet, İlker Yasin Solmaz. Ben de artık Solmaz soyadını kullanıyorum. Bebeğimiz adı da Can Kılıç Solmaz olacak. Biz Solmaz ailesi olarak Daltonlar gibi...

    Bebeğe de çift isim koyacaksınız yani!

    Evet çifter çifter isimlerimiz. Annem bana da çift isim koymuş memnunum bundan. Esasen ben Can ismini çok seviyordum. Ya Efe ya da Ali olacaktı. Kısa, eski ve öz isimlerden hoşlanıyorum. Yasin'de; denizden bir şey kılıç balığından, Kılıç olsun istedi. Adamı da kıracak değiliz, yüzde elli onunda payı var değil mi? Onun da istediği olsun.



    İlk kez dizi de oynamaya "Sihirli Annemle" mi başladın?

    Kazara oldu aslında. Ben oyuncu değil, sunucuyum. Bir süre kendi isteğimle kirişi kırıp çalışmamış ara vermiştim. Çalışmaya karar verince de, Kanal D'ye bir program var mı diye gittim. O ara prototipleri doluydu, koyabilecekleri bir yer yoktu. Bu dizi başlıyordu, "Çok uygun, seni bu diziye hemen almamız lazım." dediler. Ben de anksiyete bozukluğu var, heyecanlanırım. Heyecanlanınca da yapabileceğim bir şeyi yapamam. Oyunculuğu daha önce hiç düşünmüyordum. Fakat o kadar çok çalışmak istiyormuşum ki, hemen evet dedim. Cahil cesareti derler ya öyle. Şuursuzluk bazen çok işe yarıyor. Nevra Serezli benim için bir fenomen. İlk sahnem Nevra Hanımla karşı karşıya oldu, farkında olmazsan atlatıyorsun. Ben daha sonra gözlemliyorum, başka bir oyuncu Nevra Hanımla oynamakta sıkıntı çekiyor.

    O dizi de Nevra Serezli'nin kızı rolünü üstlenmiştin.

    Benim için çok iyi oldu. İyi oyun alırsanız, iyi oyun verebilirsiniz.

    Oyunculuk veya sunuculuk eğitimi aldın mı?

    Yok. Ben lise mezunuyum. İzmir'den geldim, müzik kanalında bir deneme çekimi yaptık sonra hiç durmadım. Kısa bir süre kirişi kırdığımda dinlenmek için ara vermenin dışında, bir de hamilelik için ara verdim. Toplam on üç yıldır çalışıyorum.

    Bebek dünyaya geldikten sonra çalışmaya devam edecek misin?

    Çalışacağım yine... En iyi bildiğim şey çalışmak. Yoksa kötü bir anne olurum, sıkıntı basar.

    Sen çalışırken kim bakacak Can Kılıç'a?

    Annem bakacağını söylüyor ama sabrı yetmez gibi geliyor. Bütün hayatını çalışarak geçirdi çünkü. İlla ki bize bir bakıcı lazım. Can gelecek sonra göreceğiz, aslında farazi konuşuyoruz.

    Normal doğum mu, sezaryenle mi olacak? Doğuma hazırlıklı mısın?

    Normal doğurmak istiyorum Allah izin verirse. Ben hayatta, çok şeylerin insanların kendi ellerinde olmadığını düşünüyorum. O olay gelecek onunla yüzleşeceksin, kabul edip sindireceksin, ondan sonra tavrını alacaksın. Can'la olan birlikteliğimiz de öyle olacak herhalde. Kafada bir şeyler hayal etmek benim yapım için ters.



    Hamilelik yaşamınızda hangi değişiklere neden oldu?

    Hiçbir değişiklik yok. En büyük değişiklik benim çalışmıyor olmam. Bu da ruhsal olarak beni sarsmadıysa demek ki metanetli bir insanım. Çünkü hep çalışan bir insan için çalışmıyor olmak çok zor ve sıkıntılı bir şey.

    Beslenmene dikkat ediyor musun?

    Ediyorum. Sigarayı bıraktım. Çok kilo almadım diyordum ama almışım.

    Bebek hazırlıkları başladı mı?

    Odasını yaptık. Yaz çocuğu olacak uygun giysileri aldık. Doğduktan sonra o dönem çıkmak ister miyim, istemez miyim ruh halimi hiç bilemiyorum. Onun için ön hazırlıklarımızı tamamladık. Annem de, ben de severiz alışverişi. Can'a bir şeyler almak çok keyifli, ucuzluk zamanıydı da aldık her şeyini.

    Lohusalık dönemine hazırlanıyor musun?

    Allah'ım bana sabır versin diyorum. Çok kolay cinnet geçirebilen bir insanım. İnişlerim çok iniş, çıkışlarım çok çıkış, gün içinde yer değiştirebiliyorlar. Bu maçı da atlatacağız diyorum.

    Bebek doğduktan sonra bakabilecek miyim, bu duruma alışabilecek miyim, nasıl büyüyecek gibi endişelerin oldu mu?

    Benim her zaman o endişelerim var. Bir gelsin, kucağıma alayım, göz göze geleyim geçer belki. Çevremde arkadaşlarımın bebekleri var görüyorum çok küçükler. Soruyorum "Nasıl kavrıyorsunuz? Nasıl tutuyorsunuz, korkmuyor musunuz?" diye. Küçük, ekstra küçük bir şey. Ama herkes içgüdüsel olarak yapabildiğini söylüyor. Doğaya baktığında maymun bile kavrayıp yoluna devam ediyorsa, ümit ediyorum ben de yapabilirim. Kimden nasıl bir anne çıkacağı bilinemez. Ben de kendimden nasıl bir anne çıkacağını bilemiyorum. İnsanlara da söyleyeceğim; "Bunu yapmaya değer ya da değmez" diye. Doğurduktan sonra tüm samimiyetimle, "Evlat bir yana, dünya bir yana" doğru mu, değil mi söyleyeceğim. Üremek için insanların kalanına da yalan söylememek lazım.

    Hamile olduğunu eşine nasıl söyledin?

    Söyleyemedim ki... Ben öyle duygusal şeyleri pek beceremem. İçin için duygusallıktan ölüyorum ama dışarı vuramıyorum maalesef. Yasin Assos'a gidecekti dedim ki; sen yokken, doktora gittiğimde hamile olduğumu öğrensem, sana telefonda söylesem hamile olduğumu "Harbi mi, harbiden mi?" diyeceksin dedim. O yokken öğrendim hakikaten. Assos'tan döndüğünde oturduk gözüne baktım "Harbiden mi?" dedi, "Harbiden" dedim.

    Hiç konuşmadan mı?

    Evet söyleyemedim ama o anladı. "Sende bir şey var. Aynı değilsin." dedi.




    Sen nasıl öğrendin hamile olduğunu?

    Önce bilinen testlerden iki kere yaptım, inanamadım. Çünkü hamile kalmak, bebek dünyaya getirmeye karar vermek şuursuzluk vakti. Yani yapman gerekeni yapmak için, yola çıkıyorsun. Okuluydu, ağlamasıydı, yemesi, şusuydu, busuydu, evliliği on sekizi filan bir ömür. Kendi ömrünü başka bir insana vakfedeceğini düşünürsen yapmazsın. İnsanın en önemli özelliği düşünmek. Fakat çocuk sahibi olacağın zaman o senin görevin demek. Kafan kilitleniyor. Bende de kilitlendi. Sonra iki doktora gittim. Filmlerde gördüğünüz romantik aile reaksiyonlarını vermeyiz, reel bir hayatımız var bizim. Ultrasonda görüp ağlayanlardan değiliz yani. Ya biz çok katıyız ya da onlar çok şiirsel yaşıyorlar.

    İş yaşamında en keyifli çalışman hangisiydi?

    İşlerimin hepsinden çok keyif aldım. İşimi yaparken çok eğlenerek yapıyorum. Oldu mu, olmadı mı kaygısında hiç değilim. O an karşındakiyle doğru bir elektrik yakalayıp, kendini de eğlendirebiliyorsan, o rahatlık insanların da hoşuna gidiyor. Şımarık birisi televizyona çıkmış gibi...

    Bir gün sunucu ya da oyuncu olmak aklına gelir miydi?

    Hayır canım, hiç bu işleri düşünmemiştim. Nihilist bir insanım galiba, hırslı ve planlı bir çocuk değildim. Üniversite için oyunculuk istedim ama çok da şuurlu bir istek değildi. Her ergen gibi evden uzaklaşayım derdindeydim. Bir hayali değil, hayatı takip ettim. Hayali takip edince hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Hayatı takip ederseniz olduğu gibi kabul ediyorsunuz.

    Önümüzdeki günlerde yeni projeler var mı?

    Yakın zamanda yok. İnsanlar hamile olduğumu duydukları için "Defne artık çalışmayacak mı?" diyorlar, halbuki çalışacağım. Haziran veya temmuzda yeni projeler çıkar yavaş yavaş diyorum.

    Eşinle birlikte çalışmak keyifli mi?

    O işine devam etmiyor. Assos'da Behramkale'de güzel bir butik otel açtık geçen yıl. Yasin oteldeki işlerimizle ilgileniyor. Ben, onun peşinden, o benim peşimden bir şeyler yapıyoruz. Ben Assos diye tutturmadım ama bizim işlerin dışında bir şeyler yapmak şarttı. İstikrar yok, bizim işimizin inişleri ve çıkışları çok.

    İlginç; otel, evlilik, bebek hepsini geçen yıl topluca yapmışsınız.

    Geçen yıl gerçekten çok yoğun geçti. Birikmişimiz varmış demek ki! İçimizde duygu birikmelerini çıkardık ortaya.

    Şimdi evde neler yapıyorsun, boş zamanlarını neler yaparak değerlendiriyorsun?

    Boş zamanlarımı fevkalade yatarak geçiriyorum. Şimdi son günlerde yuvalama denilen bir dönem var, evi hazırlamaya başlıyorsunuz. İçgüdüsel yapıyorsunuz bunu. O sürece girmiş bulunuyorum. Son yapmam gerekenleri yapıyorum. Gücüm yettiğince yapıyorum. Çok enerjik hissetmiyorum kendimi. Alıştığım şeyleri yapamıyorum. Hiç şikayetçi değilim.

    Sayın Defne Joy Foster Solmaz'a, değerli paylaşımlarından ve hayatımıza kattığı tatlardan dolayı minnettarız. SENİ HİÇ UNUTMAYACAĞIZ!

    Mayıs 2009 Hamileyiz dergisinden
#03.02.2011 10:49 0 0 0
  • teşekkürler duyunca şok oldum allah rahmet eylesin...
#04.02.2011 16:14 0 0 0