Meslektaşların gözaltına alınmasını protesto eden gazeteciler yürüdü

Son güncelleme: 09.03.2011 07:04
  • noimage

    Meslektaşlarının gözaltına alınmasını protesto eden gazeteciler yıllardan sonra ilk kez sokağa çıktı


    - Ergenekon operasyonu kapsamında çok sayıda gazetecinin gözaltına alınması basın dünyasını ayağa kaldırdı. Gözaltılara tepki gösteren gazeteciler yıllardan sonra ilk kez sokağa çıktı.

    İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın "ABD'den daha özgür basınımız var" sözlerine tutuklu ve yargılanan gazeteci sayısını pankart yaparak yanıt veren basın mensupları, "Bugün Nedim, Ahmet... Yarın Kim?" diye sordu.



    Ankara'daki eyleme katılan Can Dündar, "Daha ilk meslektaşımız alındığında bu tepkiyi gösterebilseydik bu meslektaşlarımız belki alınmayacaktı" serzenişinde bulundu.

    Gözaltına alınan gazetecilerin hepsine kefil olan Bekir Coşkun "Ben demokrasiye ihanet ederim, topluma ülkeye zarar verebilirim ama onların böyle bir şey yapacaklarına asla inanmam" tepkisi gösterdi.

    Sorunun Ahmet, Nedim, Soner sorunu olmadığını söyleyen Hürriyet gazetesinden Faruk Bildirici ise basın özgürlüğü adına duyduğu kaygıyı paylaştı.

    BUGÜN AHMET, NEDİM... YARIN KİM?

    Gazetecilerin ilk protesto eylemi saat 12.00'de İstanbul Taksim meydanında gerçekleşti. Özgür basın için yürüyen gazeteciler "Gazeteciysen boyun eğmeyeceksin. Boyun eğeceksen, gazeteciyim demeyeceksin" ve "Bugün Ahmet, Nedim. Yarın kim?" yazılı pankartlar taşıdı.

    ANKARA'DA ADRES ADALET BAKANLIĞI

    Başkent Ankara'daki eylemde ise gazeteciler Adalet Bakanlığı'na yürümek üzere Kızılay'da toplandı. CHP'li milletvekilleri Hakkı Süha Okay, Mustafa Özyürek, Tekin Bingöl, Yılmaz Ateş, Atilla Kart, BDP Milletvekili Hasip Kaplan'ın da destek verdiği yürüyüşte çok sayıda sendika, oda yöneticisi de yer aldı.

    Gazeteciler Can Dündar, Faruk Bildirici, Şükrü Küçükşahin, Erdal Sağlam, Murat Çelik, Hande Fırat, Bekirz Coşkun, Erhan Karadağ, Özlem Çelik, Utku Çakırözer gibi çok sayıda yazar ve yönetici Kızılay'dan Adalet Bakanlığı'na yürüdü.

    BAKAN ATALAY'A ÖZGÜR BASIN GÖNDERMESİ

    Ağzına siyah bant kapatan gazeteciler İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a gönderme yapan bir pankart taşıdı. Pankartta, "İleri demokrasiyle gurur duyuyoruz. ABD'den daha ileri demokrasimiz var. Tutuklu gazeteci sayısı 61, yargılanan gazeteci sayısı 2 bin, hakkında soruşturma açılan gazeteci sayısı 4 bin" vurgusu dikkat çekti.

    Gazeteciler yürüyüşte, "Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek", "Özgür Basın Susturulamaz", "Özgür Basın Özgür Türkiye", "Mürit değil gazeteciyiz" sloganları attı. Gazetecilerin uzun yıllardır ilk kez biraraya geldiği eylem Adalet Bakanlığı önünde yapılan basın açıklaması ile son buldu.

    Eylemin ardından katılımcı gazetecilere "Neden burdasınız" sorusunu yönelttik. NTV'den Can Dündar, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Bekir Coşkun ve Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'nin yanıtları şöyle oldu:

    CAN DÜNDAR: GEÇ BİLE KALDIK

    Çok vakit kaybettik. Daha ilk meslektaşımız alındığında tepkimizi bu şekilde gür gösterseydik meslektaşlarımız belki alınmayacaktı. Ama şunu görüyoruz. Biz sustukça daha fazla üstümüze geleceklar. Sustukça daha çok susturulacağız. Onun için bugün susma sustukça sıra sana gelecek sloganının medya açısından sembolik örneklerinden birini yaşıyoruz. O nedenle ben buradayım. Gazeteciler susmama kararlılıklarını dile getirdi. Ben de onlardan biriyim. Sesimiz çıktığınca konuşmaya, kalemimiz yettiğince yazmaya devam edeceğiz.

    BEKİR COŞKUN: BEN YAPARIM ONLAR YAPMAZ

    Bu dayanışmayı göstermemiz gerek. İçimiz yanıyor, rüyallarımız kaçıyor. Bu çocukların bir çoğu benim kardeşim gibi. Çoğunu yakından tanırım. Onlara milyon defa kefil olurum. Ben yaparım. Ben demokrasiye ihanet ederim, topluma ülkeye zarar verebilirim ama onların böyle bir şey yapacaklarına asla inanmam.
    Bir de yanlış yere yürüdük. Toplandık Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa geldik. Hacı Bayram'a yürümemiz gerekirdi. Orada kör imam varmış...

    FARUK BİLDİRİCİ: BU DALGA HEPİMİZİ ALTINA ALACAK

    Ben burdayım çünkü gazeteciyim ve mesleğim adına kaygı duyuyorum. Mesele Ahmet, Soner, Nedim meselesi olmaktan çıktı. Basın özgürlüğü meselesi haline geldi artık. Çünkü bu dalga öyle büyüyorki hepimizi altına alacak. Bu iktidar yandaş medya üretti. Hakim olduğu bir medya üretti, onunla da yetinmedi geri kalan medyayı da bu şekilde susturmaya çalışıyor. Daha yeni dalgalarla karşılaşmamak o dalgaların altında ezilmemek için burdayız.



    Kaynak : http://www.internethaber.com/bu-kez-gazeteciler-eylem-yapti-332301h.htm#ixzz1Ff5Al9Nd
#04.03.2011 20:50 0 0 0
  • başbakan kendine yapılan haksızlgı bugün başkasına yapıyor
    düşünce özgürlügü diye aglıyanlar bugün savcı makamında
#05.03.2011 08:05 0 0 0
  • sıgınak ergenekonculardan olan gazetecilerin tutuklanmasını gayet haklı buluyorum hiç k.bakma çünkü ergenekonun bu ülkeye kaybettiklerini düşünmek zorundayım...;)
#05.03.2011 15:33 0 0 0
ChE ChE foto
  • gazetecilerin DARBE yaptığı nerde görülmüş biri bize anlatsın ...

    ülkücüler ve solcuların darbe üstüne darbe yediği yıllarda ordu tarafından sırtları sıvazlanan milli görüş ekibi,herkesi darbe karşıtı olduklarına inandırdı.

    kendilerine muhalif olan kim varsa ergenokoncu diye içeri atıyorlar sonrada çıkmış bu ülkede basın özgürlüğü var diyorlar.

    12 eylülle hesaplaşacağız diye milleti uyutanlar;

    1- 28 şubatçılara neden dokunmuyor?
    2- kendilerine tam seçim öncesi E-MUHTURA veren yaşar büyükanıta nasıl oluyorda ödül verircesine milyon dolarlık zırhlı makam aracı hediye ediyor??
    3- 12 eylülde darbe yapan kenan EVREN le neden hesaplaşılmıyor.
    4- 28 şubatta sincanda tankları yürüten erdal CEYLANOĞLU nasıl oluyorda şu an KARA KUVVETLERİ KOMUTANI oluyor ????????

    daha bir sürü madde sayabilirim burada

    AKP nin uydurma yalanları birbirini kovalıyor YALAN-YALAN-YALAN

    AKP şakşakçılarından bir tanesi çıksın da şu saydıgım 4 maddenin birisine mantıklı cevap versin bende AKP li olacağım şeref sözü !!!!
#05.03.2011 16:10 0 0 0
  • zafer teşekkürler sana katılıyorum
#05.03.2011 19:42 0 0 0
  • Taraf Gazetesi'nde Neşe Düzel'in sorularını yanıtlayan eski askerî hâkim ve askerî savcı Faik Tarımcıoğlu çok çarpıcı iddialarda bulundu...


    "27 Nisan muhtırası Ankara'da meşhur bir ofiste hazırlandı ve GK Başkanı Büyükanıt'a verildi. Ekipte eski bir genelkurmay başkanı, kuvvet komutanı ve eski cumhurbaşkanı vardı."
    _________________

    Neden zırhlı araç verildi?
    Büyükanıt Genelkurmay başkanı olmasına rağmen sözünü geçiremediği bir oluşumla karşı karşıyaydı.O hükümeti devirmekten daha çok;devirmeye çalışanların ortaya çıkmasına sebep oldu.Zaten o muhtıradan ve bazılarının diline dolayıp durduğu "dolmabahçe görüşmesinden "sonra peşpeşe gelen ergenekon dalgaları da birçok şeyi açıklamaya yetti.
    Bu konuyu bir zamanlar burada " süper mod" olan bir arkadaşlada konuşmuş ve cevabını vermiştik.Ama kendisi bu cevabı görmezden gelip durmadan o soruyu sormaya devam etmişti.
    Halbuki bizde ona bazı sorular sormuştuk! Ne hikmetse o da diğerleri gibi; sorduğumuz sorulara cevap vermekten ziyade kendi sorularını tekrarlamaya devam etti.

    Hükümet Kenan Evrenle neden hesaplaşmıyor?
    Bi defa soru ofsayt.Gol olsada sayılmaz:))

    Hükümet değil savcılar yürütüyor bu tür işleri.Git mahkemeye başvur " şöyle şöyle zararlara uğradım de.şunlardan şikayetçiyim de."Hükümet bu yolu açtı insanlara.Bu yol DAHA ÖNCELERİ TRAFİĞE KAPALIYDI HATIRLARSAN.

    28 şubatta sincanda tankları yürüten erdal CEYLANOĞLU nasıl oluyorda şu an KARA KUVVETLERİ KOMUTANI oluyor ????????


    O dönem herkes biliyor ki o tanklar sincanda ki "kudüs gecesi" ne duyulan rahatsızlık sebebi ile yürütüldü.Ama bunu isbatlamak için elinde yazılı bir belge varmı ? yok
    Herkes sebebini bilsede kimse çıkıpta bir komutana neden tank yürüttün diye sormaz.Sorsa nolurki."Tankları test ediyorduk yolda " dese! ne cevap vereceksin


    Ama bu imalı hareketin karşılığını şimdi imalı şekli ile buluyor.Milletin değerlerine olan bu imalı tank yürütmenin karşılığı olarak O MİLLETİN seçtiklerinin karşısında durması gerektiği gibi durarark.
    Bilmem anlatabildimmi

    Ha bu arada sen bir tanesine cevap yeterli demiştin..Ak partiye geçeceksen haberimiz olsunda bizde başka bir parti bulalım kendimize.Saadet partisi mesela
#06.03.2011 01:36 0 0 0
ChE ChE foto
  • geçiniz şu komedileri ;)

    Hükümet Kenan Evrenle neden hesaplaşmıyor?
    Bi defa soru ofsayt.Gol olsada sayılmaz)

    hükümet değil savcılar yürütüyor bu tür işleri.Git mahkemeye başvur " şöyle şöyle zararlara uğradım de.şunlardan şikayetçiyim de."Hükümet bu yolu açtı insanlara.Bu yol DAHA ÖNCELERİ TRAFİĞE KAPALIYDI HATIRLARSAN.


    Ha bu arada sen bir tanesine cevap yeterli demiştin..Ak partiye geçeceksen haberimiz olsunda bizde başka bir parti bulalım kendimize.Saadet partisi mesela



    allah allah çıkıp meydanlarda hesap soracağım derken AKP mangalda kül bırakmıyor ama hesap neden sorulmuyor dediğimiz zaman hesap soracak olan savcılarmı oluyor...

    savcılar farzettikki bu işi yaptı ( kenan evren yargılandı )
    o zaman hesap sorduk diyen AKP olacak ama


    Herkes sebebini bilsede kimse çıkıpta bir komutana neden tank yürüttün diye sormaz.Sorsa nolurki."Tankları test ediyorduk yolda " dese! ne cevap vereceksin


    bu lafında sırf bomba haberin olsun,,,
    sorgusuz sualsiz artık bu ülkede istediği herşeyi yapabilen başbakan,,tankları yürüten-şeriatçılara gözdağı vermiş komutanı kara kuvvetleri komutanı yapmış resmen ödüllendirmiş,,,sen çıkmışsın kanıt yok bilmem şu yok bu yok diyorsun...
    hiç birşey bilmiyorsa terfi ettirmez olur biter.
    şu an ergenokoncu diye yargıladığı bir sürü komutanın yargılayarak TERFİ ALMASINA ENGEL OLDUGU GİBİ ...


    sen burda abuk subuk cevap ver sonrada hadi söz verdin AKP ye oy ver de bana,komedi filmi çevirmeyin burda
#06.03.2011 17:29 0 0 0
  • yha biriniz bu saçmalığı durdursun yha adamların telefonları dinlenmiş daha ne diyosunuz...
#06.03.2011 18:09 0 0 0
  • oda tv - oda tivide bulunna belgeler - oda tv'de aramanın nedenleri - yürüyüş yapan gazeteciler
    Odatv'deki belgelerden kaos taktikleri çıktı
    Ergenekon soruşturması kapsamında genişletilen Oda TV operasyonlarında ele geçirilen belgelerin detayları bir bir ortaya çıkıyor. Oda TV'de bulunan PDF dosyalarında, kamuoyunun Ergenekon davaları aleyhine yönlendirilmesi ve toplumsal olaylarla kaos ortam oluşturulması için psikolojik harp taktiklerinin yer aldığı öğrenildi.


    Gençlik harekete geçirilmeli. Kitleyi yönlendirecekler iyi belirlenmeli. Fitil ateşlensin yeter. Medya desteği sağlanmalı.
    Protestolarda polis tahrik edilerek şiddete zorlanmalı, basında yayınlayacak bir şey bulunamazsa, oluşturulmalı.
    Sivil dikta, sivil darbe konuları sıklıkla ele alınarak karamsar tablo çizilmeli, TSK'yı tahrik edici yayınlar yapılmalı.
    Ergenekon davasına bakan hâkim ve savcılar ile polisi yakın takibe alalım. Gelen her haberi değerlendirelim.
    Her türlü olumsuz tavır sergilenerek, mahkemenin karar vermesi zorlaştırılmalı. 'Yargı taraflı' teması sürekli işlenmeli.
    Edinilen bilgilere göre, söz konusu belgelerde Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlara karşı gösterilen tavrın, düşman unsurlarla savaşılıyormuş şeklinde yansıtılması, 'ülke elden gidiyor' teması işlenerek Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tahrik edici yayınlar yapılması isteniyor. Yazılı ve görsel basında yargının taraflı olduğunun sürekli işlenmesi gerektiği belirtiliyor. Duruşmalarda, mahkemenin karar vermesini zorlaştıracak her türlü olumsuz davranışın sergilenmesi tavsiye ediliyor. Üniversitelerdeki protesto yürüyüşleri ve Burhan Kuzu'ya yapılan yumurtalı saldırıdan önce hazırlandığı anlaşılan belgelerde ise şöyle deniliyor: "Üniversite gençliğinin sokağa inmesi lazım. Kitleyi yönlendirecek çocuklar iyi belirlenmeli. İlk dalga çok önemli. Fitil ateşlensin yeter. Polis, şiddet kullanmaya zorlanmalı, tahrik edilmeli. Yakalanan her kare basında kullanılmalı. Yayınlanacak bir şey bulunamıyorsa oluşturulmalı. Gençlik hareketleri iktidar karşıtı gösterilere dönüşmeli."

    Bunlar mı gazetecilik faaliyeti?



    Oda TV'de ele geçirilen belgelerde kamuoyunda kaos ortamının nasıl oluşturulacağı ve medyanın bu konuda neler yapacağına dair notlar dikkat çekiyor. İddiaya göre, 'Gençlik Hareketleri' başlıklı belgede medyanın geniş yer verdiği öğrenci olaylarının kimler tarafından nasıl organize edildiğine ışık tutacak bilgiler yer alıyor. 'Yalçın Hoca ile görüşüldü.' cümlesiyle başlayan belgede, "Yalçın Hoca ile görüşüldü. Hoca önerilerini anlattı. Kısaca not aldık. Projeyi hazırlayanlara iletilmesini istiyor." deniliyor. Yalçın Küçük olduğu iddia edilen kişinin gençlik hareketleri konusunda talimatları dikkat çekiyor. İşte o ifadeler:
    Sokaklar çok önemli. Gençliğin, özellikle üniversite gençliğinin sokağa inmesi lazım. Kemalist devrim ruhunun canlanması için birilerinin ayağa kalkması gerek. Altyapı eksik ama manipüle edilirse AKP'yi çok zorlar. 60 öncesi tekrar incelenmeli.
    Sivil görünüm şart. Kesinlikle açık verilmemeli. Kitleyi yönlendirecek çocuklar iyi belirlenmeli. Dernekler öncülük edebilir ama en önde bizzat üniversiteliler olmalı. İlk planda kalabalığa gerek yok. İlk dalga çok önemli. Fitil ateşlensin yeter.
    Referandum öncesi denendi ama çok ses getirmedi. Güçlü bir medya desteği gerekli. Bağcılar'a gidip anlatılmalı. Onlar el atarsa mutlaka ses getirir.
    Gençlik hareketi iktidara karşı gösterilere dönüşmeli. AKP'nin yıpratılmasında çok ciddi bir koz. İslami demokrasi olamayacağının ispatı olacak bu hareket. Tüm ülkeye yayılırsa anlam kazanır.
    TGB olaylara katılmasın. 'Olayları Ergenekon organize ediyor' diyecekler. Bu algı oluşmamalı.
    CHP halkevlerinin bize yakın şubelerini harekete geçirmekte geç bile kaldı. Bunlar neden bu kadar atıl? Onlara da canlılık getirilebilir.
    YARSAV çok önemli. İçerisinde bu kadar çok yüksek yargıç, yüksek mahkeme başkanı, başsavcı olan bir muhalif kuruluş daha yoktur. Büyük bir projedir. Birlikte çalışılmaya devam edilsin ki, bu büyük güç arkamızda dursun. Yönetim kademeleri ile TGB'nin koordineleri aksamamalı.

    POLİSE KOMPLO KURULMALI
    Öğrenci olaylarının arttığı tarihlerde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı protesto eden bir kız öğrencinin polislerin darbeleri sonucu bebeğini düşürdüğü iddia edilmişti. Söz konusu iddia bazı gazeteler tarafından günlerce gündemde tutuldu, manşetlere taşındı. Ancak gerçek hiç de öyle değildi. Kamera kayıtları kız öğrenciyi yalanladı. E.Ö. isimli öğrenci, kaçarken düşmüş ve arkadaşları tarafından kaldırılmıştı. Oda TV'de ele geçirilen belgede polisle ilgili bir madde dikkat çekici: "Polis şiddet kullanmaya zorlanmalı, tahrik edilmeli. Yakalanan her kare basında kullanılmalı. Yayınlanacak bir şey bulunamıyorsa oluşturulmalı



    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1103086&title=odatvdeki-belgelerden-kaos-taktikleri-cikti-bu-mu-gazetecilik
#08.03.2011 14:52 0 0 0
  • adam uzaydan bağlı tv karlı çekiyor ne yapsın yalan yanlış bilgier vermeye devam ediyor
    Hükümet Kenan Evrenle neden hesaplaşmıyor?
    Bi defa soru ofsayt.Gol olsada sayılmaz)

    hükümet değil savcılar yürütüyor bu tür işleri.Git mahkemeye başvur " şöyle şöyle zararlara uğradım de.şunlardan şikayetçiyim de."Hükümet bu yolu açtı insanlara.Bu yol DAHA ÖNCELERİ TRAFİĞE KAPALIYDI HATIRLARSAN.

    kenan evreni yargıltmak istiyenler mahkemeye başvurdu
    mahkeme ne cevap verdi oku öğren
    sonra burda milleti mahkemeye yönlendir
#09.03.2011 07:04 0 0 0