Eğitsel Oyunlar

Son güncelleme: 11.03.2011 17:49
  • oyun nedir - oyunun çocuğungelişimindeki rolü - oyunun fiziksel ve psikolojik önemi - eğitsel oyunlar nelerdirOyun farklı şekillerde tanımlanmıştır. Yapılan tanımların farklı olması, oyuna farklı
    yönlerden bakılmasındandır. "Örneğin bir bilim adamı fiziksel özellikler açısından oyunu
    tanımlarken, bir diğeri psikolojik açıdan, bir başkası da sosyolojik açıdan tanımlamıştır (Hazar,
    1997)." Tanımların farklı yapılmasının başka bir nedeni de, gelişim kavramının farklı
    tanımlanmasındandır. "Oyunun insan gelişimi üzerinde etkisinin çok yönlü olması tanımların
    farklı olmasında diğer bir etkendir. "Gelişim kavram olarak, canlı varlığın bütün yaşamı boyunca
    geçirdiği ileriye ve geriye yönelik bütün değişiklikleri kapsar" (Binbaşıoğlu, 1990)
    Yapılan tanımlardan bazılarını şu şekilde sıralayabilir:
    Oyun beden eğitimi, insan gelişiminin hemen hemen her boyutunda önemli rol oynayan
    bir eğitim aracıdır (Topkaya, 2004).
    Oyun geniş anlamda çocuğun kişiliğini bütünü ile etkileyen bir faaliyettir (Gürün,
    1984).
    Oyun çocuğa göredir. Eğitici, hazırlayacağı eğitsel oyunları çocuğa göre düzenlemelidir.
    Oyunun merkezine çocuğu almalıdır. Çünkü oyun çocuğun psiko-motor, psiko-sosyal,
    zihinsel ve duyuşsal yeteneklerini geliştiren önemli bir eğitim aracıdır. Aynı zamanda çocuğun
    haz duyduğu önemli bir öğrenme sürecidir.
    Oyun, insanların beden ve kafa yeteneklerini geliştirme amacını güden; hesap, dikkat,
    rastlantı ve beceriye dayanan, çoğu kez oyalanmak için oynanan aynı zamanda da tat veren bir
    tür yarışmadır (Seyrek ve Sun, 1997).
    Oyun, belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen,
    her durumda çocuğun isteyerek ve hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve
    sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme süreci
    olarak ifade etmektedir (Dönmez, 1992).
    Oyun sadece, çocuğun psiko-motor, psiko-sosyal, zihinsel ve duyuşsal yeteneklerini
    geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda çocuğun fizyolojik gelişimini de sağlar. Çocuk, oyun
    içerisinde yaşadığı çevreye uyum sağlayabilmek için, gerekli doğa mücadelesini yarışma ruhu
    içerisinde gerçekleştirir. "Oyun içerisindeki mücadele ve çocuğun içine girmiş olduğu hareketlilik
    öncelikle; solunum, dolaşım ve sindirim sistemini olumlu etkilemektedir, ayrıca iç
    salgı bezlerinden daha fazla salgılama yapmasına katkıda bulunarak gelişimini hızlandırmaktadır.
    Doğal gelişim sürecinde düzenli beslenen bir çocuk, aldığı besinleri hareketlerle birleştirdiği
    zaman, bağışıklık sisteminde, adalelerinde, tendonlarında kemik ve eklem yapılarında
    güçlenme meydana gelir" (Hazar, 1997).
    Bu gelişim sürecine birçok faktör etki etmektedir bu faktörlerin en önemlisi oyundur.
    "Çocukların oynamalarına yasak getirmek, kısıtlama getirmek çocuğun gelişimine köstek
    olma anlamını taşır" (Özhan, 1997).
    Oyun esnasında çocuğun hareketliliğinden dolayı doğal olarak oksijen kullanımı fazla
    olacaktır. Böylelikle kanın daha çok pompalanması sonucu dokular daha iyi besleneceğinden
    kaslar güçlenecektir. Bunun aksi durumunda ise, çocuk güçsüz kaslara sahip olacak ve bu
    durum onun ileriki yaşamını da olumsuz etkileyecektir.
    Oyunun fizyolojik ve psikolojik yararı olduğu kadar, sosyal yararı da vardır. Özellikle
    oyun içerisinde çocuk, grup üyeleriyle karşılıklı etkileşime girerek sosyalleşir ve grup üyelerini
    de sosyalleştirir. Grup halinde oynanan oyunlar özellikle kendine özgü oyunlardır. Çocuklar
    kurallara uymayan arkadaşlarıyla oynamak istemezler. Çocuklar bu kuralsızlıktan hoşnut
    olmayacaklarından kurallara uyarlar. Oyunun bu özelliği onlara kurallara uymayı öğretir.
    Oyun kurallarına uyan çocuk, büyüdüğünde de toplum kurallarına uyacaktır.
    Grup oyunlarında çocuk, mensup olduğu gurubun çıkarlarını kendi çıkarlarından önde
    tutarak gruba aidiyet ve özveri duygularını geliştirir ve pekiştirir (Hazar, 2000). Oyun çocuklarda
    birlik olma, başkasına yardım etme, güçsüzü koruma, haklıdan yana olma, hakkına razı
    olma duygularını geliştirir. "...çocuk görgü kurallarını, çevresindeki canlıları korumayı, onlara
    zarar vermemeyi oyunda uygular. (Tuncar, 1999). Dolayısıyla toplumu oluşturan bireylerin
    daha küçük yaşlardan itibaren bu tür değerleri kazanması, sağlıklı bir toplumsal yapının
    oluşmasını da sağlar.
    Toplum kurallarını çocuklara nasihat ederek, onlara baskı yaparak öğretmek çocuğun
    dil gelişimini olumsuz yönde etkiler. Oyun esnasında çocuk yeni sözcükler öğrenir, anlamadığını
    sorar, hakkını savunur, takım arkadaşına geliştirdiği taktiği anlatır, takım arkadaşını
    destekler, dille komut verir ve düşüncelerini rahatlıkla dile getirir. "Çocuk, oynarken oyuncakların,
    araç gereçlerin adlarını, ne işe yaradıklarını aklında tutar, öğrenir. Ayrıca hem sözcük
    dağarcığı, hem de anlatma yeteneği gelişir. Yeni öğrendiği kelime ve kavramlarla düzgün
    cümle kurma alışkanlığı kazanır. Rahat konuşur ve düşüncelerini açıklayabilir." (Tuncar,
    1999) Bunların dışında özellikle dil gelişimine faydası olan oyun öncesi sayışmalar, şarkılı
    tekerlemeli oyunlar çocuğun dil gelişimini sağlar.
    Ebeyi, rakiplerini, takım arkadaşlarını, oyun kurallarını takip ederek; rakiplerinin eksiklerini
    görür. Akıl yürütür, zihnini zorlar Arkadaşlarına, rakibe, kurallara ve oyunun gidişatına
    göre taktik geliştirir. Böylece çocuk oyun içerisinde deneyim kazanarak bilgi sahibi olur.
    Nesneler, olgular, olaylar ve kurallar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları algılar.
    "Oyunla çocuk eski deneyimlerini, davranışlarını, bilgilerini zenginleştirir. Nesneler
    arasındaki ayrılık ve benzerlikleri kavrar, düşünme, kavrama, algılama, gibi zihinsel yetenekleri
    geliştirir" (Akandere, 2004).
    Çocuk oyun içerisinde oyunu kurallara göre oynamanın hazzını alır, insanlara karşı
    sevgi duyar, takdir edilme duygusunu tadar, kendine olan güvenini pekiştirir.
    Oyunla çocuk, duygusal tepkilerini denetim altına almayı, sorunlarından uzaklaşmayı,
    kendine güveni, sevinç ve haz almayı, sevgi ve beğenilme duygularını geliştirir. Bu da duygusal
    gelişim için önemli bir katkıdır (Akandere, 2004).
    Aile, birincil grup olduğu için oldukça sıcak bir ortama sahiptir. Aile içerisinde çocuk
    sevgi ile büyütüldüğünden, hataları görmezlikten gelinir ve böylece çocukta bencil duygular
    gelişebilir. Hâlbuki toplum kuralları olan daha sert bir yapıya sahiptir. Çocuk ancak kurallı
    bir çevre olan oyun içerisinde kişiliğini geliştirerek topluma katılabilir. Çünkü oyun çevresi
    ne aile kadar yumuşak, ne de toplum kadar sert bir yapıya sahiptir. Oyun çevresi ılıman bir
    çevredir.
    Aile ortamında her istediği yapılan, bir dediği iki edilmeyen çocuk başlangıçta oyun
    oynamakta zorlanır. Bencil davranır, paylaşmaya yanaşmaz, çabuk küser, mızıkçılık eder,
    zora gelince büyüklere şikâyete gider. Başlangıçta belli bir seviyeye kadar bu davranışlar
    normaldir, ama bazı çocuklarda çok belirgindir. Özellikle de ev dışında az oyun oynayan cuklarda sıklıkla görülür. Böyle çocuklar uzun süre başkalarının oyunlarını izlerler, oyuna
    katılmazlar. Sürekli oyun dışında kalan ya da hep yalnız oynayan çocuk, grup oyunlarında
    ciddi bir uyumsuzluk içinde kalır. Oyun içerisinde bencil ve saldırgan davranışlarda bulunan
    çocuk, ya ana babasının tutumunu oyuna yansıtıyordur ya da evinde sindirilen, baskı altında
    tutulan, davranışları kısıtlanan bir çocuktur. Oyunda hep silik kalan, başkalarını izleyen çocuk,
    bağımlı yetiştirilmesini yansıtıyordur. Sonuç olarak, kazanılan olumlu-olumsuz nitelikler
    oyun içerisinde sınanır. Çünkü oyun, kazanılan olumlu niteliklerin pekiştirildiği, olumsuz
    niteliklerin de değişime uğradığı bir deneme alanıdır (Yörükoğlu, 1990).


    Eğitsel oyunlar dersinin amacı

    cuklarda sıklıkla görülür. Böyle çocuklar uzun süre başkalarının oyunlarını izlerler, oyuna
    katılmazlar. Sürekli oyun dışında kalan ya da hep yalnız oynayan çocuk, grup oyunlarında
    ciddi bir uyumsuzluk içinde kalır. Oyun içerisinde bencil ve saldırgan davranışlarda bulunan
    çocuk, ya ana babasının tutumunu oyuna yansıtıyordur ya da evinde sindirilen, baskı altında
    tutulan, davranışları kısıtlanan bir çocuktur. Oyunda hep silik kalan, başkalarını izleyen çocuk,
    bağımlı yetiştirilmesini yansıtıyordur. Sonuç olarak, kazanılan olumlu-olumsuz nitelikler
    oyun içerisinde sınanır. Çünkü oyun, kazanılan olumlu niteliklerin pekiştirildiği, olumsuz
    niteliklerin de değişime uğradığı bir deneme alanıdır (Yörükoğlu, 1990).

    Çağımızın en büyük sorunlarından biri, bireyler arası etkileşimin ve işbirliğinin yetersiz
    olması ve bunun sonucunda ortaya çıkan toplumsal sorunlardır. İşbirliği bu sorunların
    azaltılmasında ve beraberinde barış ortamı yaratılmasında önemlidir. Bu nedenle Yapılandırmacı
    Yaklaşım işbirliğine azami önemi vermektedir.
    Kültürel değerlerin değişmesi ve varlığını koruması da eğitimin önemli görevlerindendir.
    Yapılandırmacılık, bilgi üretimi ile kültürlerin güçlenmesi ve varlığını devam ettirmesi
    konusunda büyük katkılar sağlamaktadır.

    Bu anlayış doğrultusunda Eğitsel Oyunlar Dersi Öğretim Programı;

    1. Atatürk ilkelerine bağlı bireyler yetiştirmeyi ön plânda tutar.
    2. Bilgi, beceri ve değerlerin gelişmesini sağlayarak, öğrenmeyi öğrenmenin gerçekleşmesini
    amaç edinir.
    3. Öğrencileri gözlemeye, araştırmaya, spor yapmaya ve derlemeye özendirir.
    4. Öğrencilerin fiziksel ve duygusal açıdan sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yetişmesini
    amaçlar.
    5. Ulusal kimliği merkeze alarak, evrensel değerlerin benimsenmesine önem verir.
    6. Öğrencilerin kendi örf ve âdetleri çerçevesinde ruhsal, ahlâkî, sosyal ve kültürel
    yönlerden gelişmesini hedefler.
    7. Öğrencilerin öğrenme sürecinde deneyimlerini kullanmasına ve çevreyle etkileşim
    kurmasına olanak sağlar.
    8. Her öğrenciye ulaşabilmek için öğrenme-öğretme yöntem ve tekniklerindeki çeşitliliği
    dikkate alır.
    9. Oluşturulacak öğrenci çalışma dosyalarına bakılarak öğrenme ve öğretme süreçlerinin
    akışı içerisinde değerlendirmeye olanak sağlar.

    TEMEL BECERİLER
    1. Eleştirel düşünme becerisi
    2. Yaratıcı düşünme becerisi
    3. İletişim becerisi
    4. Araştırma becerisi
    5. Problem çözme becerisi
    6. Bilgi teknolojilerini kullanma becerisi
    7. Girişimcilik becerisi
    8. Türkçeyi doğru, güzel ve etkili kullanma becerisi
    9. Sınıflandırma becerisi
    10. Planlama becerisi
    11. Kendini kontrol etme
    12. Çabuk karar verme
    13. Uyarlama becerisi
    14. Risk alma becerisi
    15. Hakkını koruma becerisi
    16. Görev paylaşımı yapma
    17. Özeleştiri yapma
    18. Sunu Yapma
    19. İlişkilendirme Becerisi
    20. Çok Yönlü Düşünme
    DEĞERLER
    1. Dayanışma
    2. Estetik
    3. Sorumluluk
    4. Yardımseverlik
    5. Duyarlılık
    6. Bilimsellik
    7. Hoşgörü
    8. Farklılıklara saygı duyma

    9. Temizlik alışkanlığı
    10. Yenilgiyi kabullenme
    11. Kazananı tebrik etme
    12. Eleştiriye açık olma
    13. Sağlığa önem verme
    14. Kötü tezahürata karşı olma
    15. Kendini başkasının yerine koyma
    16. Fedakârlıkta bulunma
    17. Sahadaki mücadeleyi dışarı yansıtmama
    18. Dostça mücadele etme
    19. Bencil olmama
    20. Adil Olma
    21. Sabırlı Olma
    22. Haksızlığa karşı olma
    23. Hakkına razı olma
    24. Spor ahlakını kazanma
    25. Geleneksel ve milli değerlerine sahip çıkma
    26. Kurallara uyma
    27. Atatürk sevgisi


    alıntıdır
#11.03.2011 17:49 0 0 0