Hiç bilmediğim bir yerdeyim; vakit de gece yarısı ve yollar da ıssızVe neden düşer ki insan yollara... Ve neden koşar ki bilinmezlerin peşinde insanHiç ama hiç; bilemedim
Böyle anlarda, sarıp sarmalar bedenini yalnızlık, bir yaprağın, ahenkle esen rüzgarın kollarında, bir o yana bir bu yana savrulmalarına benzer görünümler sarar ruhunu Yaprak sensin, ve rüzgar yollardır ve bırakırsın gecenin kollarına kendini sessizceAlıp götürür seni yollar bilinmezlere işte
Yollar ıssız,ışıklar mahzun,şehir çıplaktır böyle anlardaHangi durak ve hangi istasyon; ne önemi varkiGidersin;sadece gidersin işte
Ve ne zor şey şu ölümSeni sen yapan bir insanın, yitip gitmesi uzaklaraÖnünde,ellerinin arasında cansız yatan bir bedenBoynu hemen düşmüş yanaDaha sıcacık bir tenÇektiği acılardan, morarmaya yüz tutmuş gözler Ve göz altında mor halkalarGünlerdir, bir yudum nefes için çırpınan dudakların sararıp solmuş halleriAğzında,hemen omzunun üzerinde sızan bir kaç damla kanAltın sarısına dönmek üzere olan bir bedenAyaklar cansız,kolar yana düşmüş hafiftenVe birazdan yıkanıp,kefenlenip, toprağa kavuşacak bir tenSon yüz metresi kalmış, hayatın uzun koşununBöyle anlarda, ölümle yaşam arasında gidip geliyor işte insan
Yok, ağlamaktan, üzülmekten söz etmeyeceğim Duygulanmanızı, kederlenmenizi, öfkelenmenizi de istemiyoruz sizden Ve kaç insan yaşar, dokunur, tutar geceyi ve hüznü ellerinden Sadece tutun ellerimden, sadece ellerimden
Uzun süren sessizliğin hikayesi var dışarıdaYaşarken, ölüm gerçeğini bile bile yaşıyoruz ve unutuyoruz çoğu zaman her şeyiHep mutlu,hep sevinçli de olamıyorki insanBiriktiriyor her şeyi zamanlaÖfkeleri,kırgınlıkları da topluyor bir birVe küskün,ve kırgın kalabiliyor uzun bir zamanAh! anılar,eksik kalmış anılar
Çok mutlu aşıklar; hep boşluğa bakarlarDurgun denizlerin gün batımı kızıllığında kaybolurlarNe hoştur sevgilinin kollarında zamanın tiktaklarını yenmek ve aldırmamak akıp giden zamana
Gidersin işteHem kim çağırır ki seni böyle anlardaBir sevgili,ıssız yollar ya da bilinmez şehirler miBir doğuma tanıklık etmek de olabilir mi Ya da bir ölünün ardından, arınmak için mi yoksaBilemedim;hiç bilemedim
Dedim ya; vakit de gece yarısı Öümde asfalt yollarZaman zaman düzgün,bazan da kıvrım kıvrım akıyor önümdeYer yer çukurlaşmış, onun da yorgun düşmüş bedeni belliHangi marka,hangi ağırlıktaki araçlara ev sahipliği yapmıştır bilinmezVe kaç insan akıp gitti üzerindenHangi vuslatlara türküler söyledi ve hangi ayrılıkları taşıdı üzerinde kimbilirVe kaç insana ecel taşımıştır ki yollarBilemedim;hiç bilemedim
Seviyorum gece yolculuğunu;önceleri çok söyledimYollar; buğday başakları gibi süzülürken,bir gelin misali, bir o yana bir bu yana salınarak akar önünden Hafif hafif esen bir rüzgarın kanatlarına asılır araban Bir kaç gündür uyuyamamış bir beden,omuzlarBeyninde insan olma adına sorgulamalar;hafif konuşmalar,fısıldaşmalar kendi kendine
Bir kaç komşu ışık yanar önünden,ardındanTek tük gelip geçer arabalarAra ara iki uzun bir kısa yanan farlar,kızgınlıklar... Gökte yıldızlar ve ayHangi şehre mi yolculukÖnemli mi; ama olsun, şehre de,sabaha da daha çok var
Neden gidiyordu kiSadece zaman adına kaçırdıklarını tek başına yaşayabilmek için miBilmiyordu ama; bildiği bir şey de vardıHesaplaşmak da istiyorduNeyle miYavaş yavaş araba yol alırken, tüm bunları da düşünüyordu Evet evet hesaplaşmalıydı işte
Uzaktan şehrin ışıları görünmüştüŞehre yaklaşınca arabanın hızını azalttıHiç bilmediği bir yerdi burasıÖnce ıssız bir yere çekip arabasını uyumayı düşündü; sonra vazgeçti birden Gözleriyle de bir otel aradıİstemedi,nedenBilemedi,hiç bilemedi
Ne kadar gittim,nereye gittim bilmedimBilinmez bir şehrin sabahında, doğum hastanesinin önündeydim işte Bir bebek sesi geliyor içeridenVe bir kadın ağlamaklı,telaşlı girdi içeriyeAdı 'Deniz' olsun dedim istemedenVe bir başka ses de 'evet evet Deniz olmalı' dedi birden
Yalan olmadan da yaşanmıyorkiHayatın gerçekliğinden kopmak,uzaklaşmak bir anYaşamın sessizliğinde, ölümün sesidir belki de arananAh! o sözcükler,sözcüklerimizSığınaklarımız,kaybolmalarımıza,yalanlarımıza ev sahipliği yapan seslerHer türlü kurguya yol açan duygularımızVe söz oyunlarıÇıplak sözcüklere giydirilen yalanlar değil mi Bilemedim;hiç bilemedim
Hiç bu kadar yakın olmamıştım babamaElbet sarıldığımız,öpüştüğümüz anlar olmuştur haksızlık edememVe hiç insan sarılmaz mı babasına,ve bir baba sarılmaz mı evladınaUnutmuşum işteEllerim son kez dokunurken tenine,yıllar sonra belki de bu kadar işten oluyorduk birlikteHayatın uzaklığı,kırgınlıkları sıfırlamıştı birden
Yürüdük topluca,taşındı omuzlarda babamBir faninin son durağıydı işte gelinen yer, sonra vedalaşmalar Ve bilindik tablolar
Bir boşluğa sarıldı bedenBense avuşladım toğrağı ellerimlenTüm kırgınlıklarımı,kızgınlıklarımı attım toprağaSavurdum bir bir öfkelerimi,hüznümü boşluğa,sonsuzluğa
Yağmur da çiseledi hafiftenÇevirdim başımı gökyüzüne bir anYüreğimin yıkandığını görüyordumSonra bir kaç damla gözyaşım eşlik etti yağmuraArındımGülümsedimVe yıllar sonra güle güle dedim babama içten
Yollar,Deniz ve BabamKocaman bir hayaldir geride kalan