Çalınan Gözyaşları
İçerden yine onu çağırıyordu babası. Çekinerek oturma odasına
doğru ilerlerken içini o aynı korku bürümüştü. Yine dövecekti
onu babası, ama o kötü bir şey yapmamıştı. Bütün gün odasında
babasından saklanıyordu.
Kafasını oturma odasının kapısından içeri uzatıp, önce bir
etrafı gözetledi. Babası koltuğa kurulmuş, elinde o Allahın
belası tas vardı."Gelsene ulan buraya!" diye haykırdı babası
onu kapıda görünce. Biliyordu, babası onu yine dövecek ve onu
ağlatmaya çalışacaktı. Bir türlü anlamıyordu babasının
gözyaşları ile ne yapacağını. Yanına gelmediğini gören babası
biran yeninde fırlayıp, kulağından kapıp onu koltuğun oraya
doğru sürüklemeye başladı.
"Eşşek sıpası, ben gel dediğimde geleceksin!"
Çocuğun gözleri dolu dolu olmuştu.
"Hergele, bir işe yaramıyorsun, bu evde ancak yük oluyorsun"
diye bağırmaya başladı babası ve ardından suratının ortasına
bir şamar indiriverdi. Çocuk artık gözyaşlarını tutamadı ve
hüngür hüngür ağlamaya başladı. Babası hemen tası kapıp
çenesinin altına tutmaya başladı.
"Tasın içine ağla ulan, boşa gitmesin gözyaşların" diye
seslendi. Baktı çocuğun ağlaması kesildi, bir iki tekme ve
birde kafasına bir yumruk geçirdi.
"Ağlasana len!" Çocuğun gözlerinden gözyaşları hemen boşalmaya
başladı. Yanaklarından aşağıya akan gözyaşları tası doldurmaya
başlamıştı.
"Tamam tamam, bu kadarı yeter. Hadi şimdi çek git de beni
yalnız bırak."
Çocuk odasına koşarak kaçtı ve kendisini yatağın üstüne
fırlatıp ağlamaya devam etti.
"Bak hanım! İnşallah senin arkadaş haklıdır. Birisinin
gözyaşlarını içersen zengin olacaksın dedi ama bir aydır
hergün bu hergelenin gözyaşlarını içiyorum, elime para filan
geçmedi." diye sızlandı adam. Elindeki tası bir güzel içtikten
sonra.
"Aaahh! Olur mu Bey? Kadın iki vakte kadar demişti, daha bol
bol içmen gerek. Zaten bizim çocuğun bir işe yaradığı yok,
bari zırlaması işe yarasın."
Bir ay daha hergün dövülerek ve ağlayarak geçirdi günlerini
bizim çocuk ama ne para geliyordu eve ne de huzur. Hergün
babası onu dövüyor, söyleniyor sonra da toplamış olduğu
gözyaşlarını içiyordu. Artık yavaş yavaş alışmaya ve
aldırmamaya başladı. Onun için günlük bir olaydı bu. Gün geçtikçe daha az ağlıyordu
ve odasına dönünce kendisini yatağa atacağına yarıda kalmış
oyunlarına dönüyordu. "Ulan hergele! Gel bakalım buraya" diye
yine çağırdı onu babası. Bu sefer içinde ne bir korku ne de
bir düşünce vardı. Sallanarak gitti babasının yanına ve boş
gözlerle gözlerinin içine bakarak durdu. Babası başladı bir
sürü laf söylemeye. Çocuk hiç kıpırdamadan, ağlamadan durdu
babasının karşısında. Ağlamadığını gören babası başladı tekme
tokat girmeye çocuğa, ama nafile, çocuk ağlamıyordu. Daha da
sinirlenen babası başladı onu bir güzel dövmeye, yüzünden
kanlar akıyor ama bir damla gözyaşı yoktu. Artık ağlamasından
ümidi kesen babası bütün sinirini onu döverek almaya koyuldu.
Her zaman oturup onları seyreden annesi bile kalkıp ona
vuruyordu.
" Senin yüzünden zengin olamayacağız. Ağlasana be
ağla!" diye haykırıyordu. En sonunda çocuk yediği dayaktan
hareketsiz bir şekilde,her yanı kan içinde yere yığılıp kaldı.
Kendisine geldiği zaman halasının evinde buldu kendisini.
Halası gözleri yaşlı bir şekilde yaşlı bir şekilde ona bakıyor
ve yaralarını tedavi etmeye çalışıyordu. Çocuk kıpırdayacak
bir halde değildi ama hiç umursamıyordu.
Babası onun eve gelmesini istemiyordu artık. O da halasında
kalmaktan çok memnundu. Günleri çok rahat geçiyor ve keyfi
yerindeydi. Bir gün, halası eve geldiğinde onu çok telaşlı
gördü. Sanki kötü bir şeyler olacakmış gibi gelmişti ona. Az
sonra telefon çaldı, ama o konuşulanları duyamıyordu.
Bir baktı ki halası telefonu kapatınca ağlamaya başladı.
Birden içini müthiş bir korku sardı, hemen koşup ön kapıyı
iyice kilitledi. Bunu gören halası gözlerinde yaşlarla yanına
koştu.
"Ne oldu yavrum? Neden kapıyı kilitledin?" diye korkuyla
sordu.
"Ağlama Halacığım, yoksa babam gelir senin de gözyaşlarını
çalar."
Hoş bir hikaye değil ama böyle insanlar aramızda....
insanım diye yaşıyor malesef
ÇALINAN BİR GÖZYAŞI DEĞİLDİ SADECE,ÇALINAN BİR HAYAT DAMLASIYDI ASLINDA...BU KÜÇÜK YÜREK BİR DAHA HİÇ AĞLAMAYACAK;ÇÜNKÜ HAYATI ONA FARKLI ANLATTILAR.TÜM KALBİYLE DE GÜLÜMSEYEMEYECEK; ÇÜNKÜ GÜLÜŞÜNÜ DE ÇALDIRMAMAK İÇİN HAYATA...