Muhteşem Hayat

Son güncelleme: 19.07.2006 07:25
  • noimage
    Stewart
    Stewart, minik bir kasabadaki fakir bir işadamıydı.Çocukluğundan beri bütün hayali dünyayı dolaşmaktı ama art arda gelen olaylar yüzünden kasabasını terk edememiş, sonunda babasının pek de parlak olmayan işini devralmak zorunda kalmıştı. Sevdiği bir karısı ve çocukları vardı.Ama işler iyi gitmiyordu.
    Borçlar birikmişti.Yaşadığı hayal kırıklığına bir de borçlar eklenince dayanacak gücü kalmamıştı.Karlı bir gece arabasına binip, kasabanın biraz ötesinden akan nehrin kıyısındaki bara gidip iyice sarhoş olana kadar içtikten sonra kendini
    köprünün üzerinden atıvermişti. Stewart sulara düşerken, karanlık göklerden gelen bir konuşma duyuldu. Tanrı, "ikinci sınıf meleklerden" birine görev veriyordu. - Eğer bu ümitsiz adama yeniden yaşama isteği vermeyi başarırsan, ben de sana çok istediğin o iki kanadı verir, seni birinci sınıf melek yaparım.
    Ve, yeryüzüne tonton, yaşlı bir adam kılığında "başarısız" bir melek
    düşüyordu. O güne dek bir türlü verilen görevleri doğru dürüst yerine getiremediği için istediği kanatlara kavuşamayan, kederli bir melekti bu.
    Görevi ise çok zordu. Tümüyle çaresiz, borçlar içinde yüzen, hayallerini kaybetmiş, istediklerinden hiçbirine kavuşamamış, dünyayı gezmek isterken önemsiz bir kasabaya sıkışıp kalmış bir adama hayatı yeniden sevdirecek, onu
    intihardan vazgeçirecekti. Melek yeryüzüne indiğinde, bir polis Stewart'ı sulardan çıkarıyordu. Onu, kendini sulara atmadan önce son içkisini içtiği bara götürüyordu ama orası şimdi çok değişikti.
    Serserilerin toplandığı, pis bir batakhane olmuştu. Kimse Stewart'ı tanımıyordu.
    Stewart kasabaya dönüyordu ama orada da eski dostları onun kim olduğunu
    bilmeyen gözlerle ona bakıyorlardı. Kasaba bakımsızdı, çirkindi, karanlıktı.
    Eski bir okul arkadaşı arka sokaklarda fahişelik yapıyordu. Karısı ise bir kütüphanede çalışan zavallı bir yaşlı kızdı. O sulara atlamadan önce ünlü bir adam olarak dünyayı dolaşan erkek kardeşinin ise bir kilisenin bahçesinde mezarı duruyordu. Stewart, suya düşmesiyle çıkması arasında geçen bu beş dakikada her şeyin nasıl bu kadar değişebilmiş olduğunu anlayamadan etrafına bakarken "ikinci sınıf melek" yanına yaklaşıyordu. Ona anlatmaya başlıyordu. - Sen hayatına son vermek istedin ya, ben daha iyisini yaptım, sen hiç bu dünyaya gelmemiş gibi oldun... Sen olmamış olsaydın ne olacaktı, gör... Kardeşim ne zaman öldü, diye soruyordu Stewart.
    - Sen dokuz yaşındayken o kuyuya düşmüştü ve sen onu kurtarmıştın... Ama
    ben senin doğumunu iptal edince ve sen hiç doğmayınca onu kurtaracak kimse
    de olmadı... O çocukken öldü.
    - Peki sınıf arkadaşım ne zaman fahişe oldu?
    - Bir gün o çok parasız kalmıştı, para bulabileceği hiçbir yer yoktu ve
    sen ona borç vermiştin... Ama sen olmayınca o gece kendini sattı ve sonra
    fahişe olarak kaldı.
    - Kasaba niye böyle bakımsız ve korkunç gözüküyor?
    - Çünkü sen babanın yerini aldıktan sonra insanlardan para toplayıp
    kooperatifler kurmuştun, binalar yapmıştın, kasaba gelişmişti... Sen hiç
    olmadığın için o kooperatif kurulmadı, o binalar yapılmadı, kasaba
    bakımsız kaldı, o inşaatta çalışıp para kazanan birçok insan para
    kazanamayıp serseri oldu.
    Bütün seyircilerle birlikte Stewart da, bir insanın farkına varmadan ne
    kadar çok başka insanın hayatına değdiğini, o hayatları varlığıyla
    değiştirdiğini, en sıradan insanın bile bu hayatta tahmin edemeyeceği
    ölçüde önemi olduğunu görüyordu.
    Tavana asılmış, birçok değişik parçadan oluşmuş oyuncaklar vardır, her bir
    parça başka bir parçaya dokunarak bir rüzgar yaratır ve oyuncak dönüp
    durur. O parçalardan birini çıkardığınızda bütün rüzgarı kesersiniz.
    Oyuncak kımıltısız kalır. Frank Capra'nın o filminde de, hayatın aynen o oyuncak gibi birbirine değen insanlarla döndüğünü, aradan bir tek insanı bile çıkarıp aldığınızda hayatın dönüşünü etkilediğinizi, birçok olayın farklılaştığını, herkesin sandığından daha büyük bir rolü ve değeri olduğunu anlıyordunuz. Değersiz ve işlevsiz kimse yoktu. Stewart, o yaşlı ve tonton "ikinci sınıf" melek sayesinde bu gerçeği görünce intihar etmekten vazgeçiyordu. Kendisine o kadar manasız ve değersiz gözüken hayatının aslında birçok insan için ne kadar değerli olduğunu kavrıyordu.
    O intihar etmekten vazgeçince yeniden her şey eskisine dönüyordu.
    "Bu muhteşem bir hayat" isimli film, mutlu sonla biterken de gökyüzünde
    bir "çın" sesi duyuluyordu. Tonton meleğe, Tanrı çok arzuladığı kanatlarını veriyordu. Kendimizi manasız ve yararsız bulduğumuz zamanlar vardır.
    Değersiz olduğumuzu, sevilmediğimizi düşünürüz. Hayalkırıklıklarıyla dolu hayatımızda neden istediklerimizin hiç gerçekleşmediğini merak ederiz.
    Cevaplar ararız. Bulamayız genellikle. Cevaplar vardır aslında.
    Kendimizi yararsız bulduğumuzda çok yararlı işler yapmışızdır,
    sevilmediğimizi sandığımızda sevilmişizdir, değersiz olduğumuzu
    düşündüğümüzde değerimizi bilenler çıkmıştır.
    Birçok hayatı aynı anda kımıldatan o sihirli rüzgarı yaratmakta bizim de
    farkına varmadığımız büyük bir rolümüz olmuştur.
    Eğer Tanrı "ikinci sınıf" meleklerinden birini bize gönderse ve bizsiz bir
    hayatın nasıl olacağını gösterseydi, sanırım hepimiz kendimize de hayata
    da başka türlü bakardık. Hatta, o melek bize "istediklerimiz gerçekleştiğinde nasıl bir hayatımız olabileceğini" gösterseydi belki istediklerimizin gerçekleşmemesi için dua ederdik. Bu muhteşem bir hayattır. Cevabı ve sırrı kendi içinde saklıdır. Ve, o hayatı hep birlikte yaparız. Bazen rolümüzden şikayet ediyorsak, bu da rolümüzün kıymetini bilemememizdendir.
    -Ahmet Altan-

    noimage
#18.07.2006 08:48 0 0 0
  • ÇOK GÜZEL BİR HİKAYEYDİ BU YAAA

    yüreğine sağlık serendipity ya bayıldım gerçekten

    paylaşımların için teşekkürler. umarım hayatının her dönemince mutlu olursun
#18.07.2006 09:16 0 0 0
  • paylaşım için saol
#18.07.2006 09:56 0 0 0
  • teşekkürler özlem'ciğim
    bende çok fazla yaşanmış hikaye ve
    yazı okuyorum
    beğendiklerimi burada sizlerle palaşıyorum
    aslında çok daha güzel hikayeler var biraz uzun olduklarından
    burada sunamıyorum sunduklarım da
    sıkılmadan okunsun istiyorum

    güzel dileklerin için teşekkürler
    elini o güzel kalbine koy orada çok güzellikler var eminim
    ne hissediyorsan
    bende onları senin için diliyorum
#18.07.2006 12:18 0 0 0
  • çok güzel
#18.07.2006 12:21 0 0 0
  • çok güzeldi teşekkürler
#19.07.2006 07:25 0 0 0