Kendine Zarar Verme Davranışı

Son güncelleme: 09.08.2011 10:59
  • Kendine Zarar Verme - Kendine Zarar Verme Davranışı Tanımı - Self mutilasyon - Self mutilasyon Tanısı

    Kendine zarar verme davranışıyla ilgili olarak günümüze kadar birçok tanımlama yapılmıştır. Kendine zarar verme davranışı (self-injury) ile ilgili tanımları gözden geçirecek olursak en önemli özellikler arasında, vücudunun belirli bölümlerine zarar vermesi, tekrarlayıcı olması, bilinçli olmaması, ölümcül olmaması, yaşamı tehdit etmemesi, ortama uyamamanın ve tahammülsüzlüğe karşın kendine yardım etmesi olarak tanımlanabilir (Favazza, 1998).

    Kendine zarar verme davranışı konusundaki yazılar Yeni Ahit'e kadar uzanmaktadır. Yeni Ahit'te "cinlerin hükmündeki bir adamın gece ve gündüz bağırdığı ve kendisini taşla kestiğinden" söz edilmiştir.Yunan mitolojisinde de Sophocles'in Kral Oedipus trajedisinde Kral Oedipus'un babasını öldürüp annesiyle evlendiğini öğrendiğinde suçluluk ve günahkarlık duyguları içinde nasıl gözlerini çıkarıp Tebai kentini terk ettiği anlatılmıştır. Norveç mitolojisinde ise Odin, sularında bilgelik ve zeka taşıyan Mirmir ırmağının suyundan tek bir yudum içebilmek için gözlerinden birini vermiştir. On üçüncü yüzyılda ise, Marco Polo anılarında Bağdat'ta tanıştığı bir ayakkabı tamircisinin müşterilerinden bir bayanın terliklerini onarırken bacağına baktığı için günah duyguları ile sağ gözünü nasıl kör ettiğini anlatmıştır. Van Gogh psikoz içindeyken kulağını kesip bir fahişeye yollamıştır. Tıbbi literatürde bakıldığında ilk olarak 1946'da suçluluk duyguları içinde her iki göz nüvesini çıkarmış olan kadın hastadan bahsedilmektedir ( Favazza, 1989).

    Kendine zarar verme davranışını tanımlamakta kullanacağımız dört ölçüt şunlardır:

    1. Kendini kesme ya da yakma davranışlarından birisini sürekli tekrarlaması,

    2. Kendine zarar vermeden önce gerilim duygusuna sahip olması,

    3. Fiziksel acıyla beraber rahatlama, zevk alma ve hoşuna gitme duygusunu yaşaması,

    4. Utanma duygusu ve sosyal olarak damgalanma korkusu karşısında kendine zarar vermenin izlerini ya da kanı gizlemeye çalışmasıdır (Favazza, 1998).

    Kendine zarar verme davranışı iki ana kategoriye ayrılmıştır. Birincisi, kültürel olarak kabul görmüş zarar verici davranışlar (örn; piercing, dövme, dağlama vb), ikincisi ise sosyal kabul görmeyen kendine zarar verme davranışı olarak adlandırılmıştır. İkinci kategori kendi içinde dört alt gruba ayrılmıştır (Serim, Taş ve Güvenir, 2009).

    1. Tipik kendine zarar verme davranışları: Kafa vurmak, kendine vurmak, dudak ısırmak, tırnak yemek, derisini çimdiklemek ya da tırmalamak, kendini ısırmak ve saçını yolmak.

    2. Psikotik kendine zarar verme davranışları:Göz çıkarmak ve organ kesmek.

    3. Kompulsif kendine zarar verme davranışları:Saç yolmak, deriyi çimdiklemek ve tırnak yemek.

    4. Dürtüsel kendine zarar verme davranışları:Kendini kesmek, kendini yakmak ve kendine vurmak (Sieman ve Hollander, 2002).

    Kendine zarar verme davranışı çok çeşitli problemler ve bozukluklarla ilişkili olabilir. Bu konudaki ana görüşler şunlardır:

    1. Borderline kişilik bozukluğu olanlarda %80'lere varan oranda çocukluk çağı cinsel veya fiziksel istismar öyküsü bulunmaktadır.

    2. Kendine zarar verenlerin üçte birine varan kısmı travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tanı ölçütlerini karşılamaktadır.

    3. Borderline kişilik bozukluğu, erişkin travmatik yaşantıları ile meydana gelen TSSB için kırılganlık faktörü olabilir.

    4. Ağır çocukluk çağı cinsel istismarı, ya çocukluk sırasında ya da erişkinlik döneminde TSSB için risk faktörü olabilir (Aksoy ve Ögel, 2003).

    Kendine Zarar Verme Davranışını Açıklayan Psikolojik Kuramlar

    Psikodinamik görüşler: Kendine zarar verme davranışı olan hastalar hakkında ilk psikoanalitik değerlendirme Emerson (1913) tarafından yayınlanmıştır. Dinamik görüş açısından cildini kesme davranışı ile birçok amaca hizmet edildiği belirtilmiştir.

    Buna göre:

    1. Kendine zarar verme davranışının doğrudan doğruya sadistik ve mazoşistik bir haz verdiği,

    2. Kendini kesme davranışının yaşanan hazzı değersizleştirecek yara meydana getirdiği,

    3. Kendini kesme davranışının gerçek kastrasyonu önlemeye yönelik sembolik bir kastrasyonu simgelediği,

    4. Kendini kesme davranışının babanın hem korkulan, hem de arzu edilen penetrasyonunu simgeleyen "self-penetrasyonun" bir parçası olduğu belirtilmiştir.

    Emerson (1913), kendini kesme davranışının sembolik olarak mastürbasyonun yerine geçtiğini belirtmiş, benzer şekilde Fenichel (1945) "masturbasyon eşdeğeri" terimini kullanmıştır. 1960'dan önceki yıllarda kendine zarar verme davranışı, psikodinamiğin doğası olarak ele alınmıştır. Genellikle çocukluk dönemlerine dayanan psikoanalitik yorumlar yaparak nedenleri açıklamaya çalışmışlardır. Kendine zarar verme davranışını kendini yok etmenin lokalize formu, kendisini cezalandırma ve yalancı intihar olarak ele almışlardır. 1960'lı yıllara gelindiğinde laboratuar çalışmaları başlamış, hayvanlar üzerinde klasik koşullama ile çalışılmaya başlanmıştır.

    Davranışçı yaklaşıma göre, kendine zarar verme davranışı sonradan öğrenilmiş olup hayatın zorluklarına karşı kişinin kendini koruma hissi olarak ele alınmıştır (Akt. Aksoy ve Ögel, 2003).

    Kendine zarar verme davranışının bireysel psikodinamiği incelendiğinde, bu gençlerin kendine zarar verme davranışının daha çok yalnız olduklarında meydana geldiği, yara izlerini saklama eğiliminde oldukları ve genellikle yüksek kaygı düzeylerinde ortaya çıktığı gözlenmektedir. Bu nedenle, kendine zarar verme davranışının manipulatif olmaktan çok, yüksek kaygı düzeyinin bedensel acıya dönüştürülerek azaltılması için kullanıldığı belirtilmiştir (Skegg 2005).

    Değerlendirme ve Psikoterapi

    Kendine zarar verme davranışı olan bir ergeni değerlendirirken birinci amaç, kendine zarar verme davranışı riskini azaltmaktır. Bu nedenle ergenin güvenliğini sağlama adına çevrenin uygun şekilde düzenlenmesi gerekecektir. Evdeki güvenliği sağlaması için aileden, güvenilir ve işbirliğine yatkın olan yetişkin bir kişi seçilmelidir. Bu kişi ile beraber planlamalar yapılarak ilaçların, kesici ve delici aletlerin evden uzaklaştırılması sağlanmalıdır. Eğer kendine zarar verme davranışı tekrarlayacak olursa mutlaka acil yardım istemeleri belirtilmelidir. Bunun için ulaşabilecekleri yardım kaynakları gence ve aileye anlatılmalıdır. Bu düzenlemelerin yanı sıra; hastanın intihar ya da kendine zarar verme davranışı ile ilgili düşünceleri öğrenilmeli, olası bir kriz durumunda destek alınacak kaynaklar tanımlanmalı, hastanın ihtiyacı ve bu davranışın onun için anlamı kavranmaya çalışılmalı, madde kullanımı öyküsü sorgulanmalı, ergenin psikiyatrik bozukluğu değerlendirilmeli ve bozukluk saptandıysa uygun şekilde tedavi edilmelidir. Bunlara ek olarak, ergene var olan sorunları tanımlama ve uygun çözüm yolları bulma konusunda yardım sağlanmalı, destek kaynakları, özellikle uygun aile bireyleri ve arkadaşları listelenmelidir. Duygularının uygun şekilde ifadesi desteklenmeli ve yol gösterilmelidir. Ayrıca eğer ilaç tedavisi planlanacaksa, yüksek doz alımı durumunda ölümcül etkisi olmayacak ilaçlar tercih edilmelidir (Akt. Serim, Taş ve Güvenir 2009).

    Kendine zarar verme davranışında bulunan ergenlerin tedavisine yönelik birçok yaklaşım kullanılmaktadır. Bu yaklaşımlar arasında, eğer varsa altta yatan psikiyatrik hastalığın medikal tedavisinin yanı sıra, ergene yönelik problem çözümüne dayalı terapötik yaklaşımlar, bilişsel davranışçı terapiler ve grup psikoterapileri sayılabilir (Akt. Serim, Taş ve Güvenir 2009).

    Ögel ve Aksoy'un (2006) yayınladıkları kendine zarar verme davranışı raporunda, kişiye, canlandırma ve model almayı kullanarak "Dur, Düşün, Dinle, Plan yap, Harekete Geç" stratejisinin öğretilmesi önerilmiştir. Bu stratejinin öğretilebilmesi için trafik lambası örneği kullanılarak kişiye egzersizler yaptırılması belirtilmiştir. Kırmızı ışık, durması ve hemen tepki vermemesini sembolize etmektedir. Kendini kontrol etmenin en zor kısmının bu ilk tepki olması nedeniyle kırmızı ışık bu stratejinin en önemli basamağı olarak değerlendirilmiştir. Bu uygulamada basamak basamak ilerlenmesi, uzun bir süre sadece "hemen tepki vermemesi ve kendini tutması" aşamasında çalışılması, bunu yapabildikten sonra diğer basamaklara geçilmesi önerilmektedir. İkinci basamak olan sarı ışık, düşünüp plan yapmayı, yani verebileceği en sağlıklı tepkinin ne olacağına karar vermesi gerekliliğini sembolize etmektedir. Üçüncü basamak olan yeşil ışık ise harekete geçmesi ve tepkisini uygun biçimde göstermesi gerekliliğini tanımlamaktadır.

    Psk. Orçun AYKOL Psikoloji



    KAYNAKLAR

    Aksoy A., Ögel K. (2003).Kendine zarar verme davranışı. Anadolu Psikiyatri Dergisi; 4:226-236.

    Favazza AR. (1989). Why patients mutilate themselves. Hosp Community Psychiatry 40:137-145.

    Favazza, AR (1998). The coming of age of self-mutilation. J Nerv Ment Dis, 186: 259-268.

    Ögel K, Aksoy A (2006). Kendine Zarar Verme Davranışı Raporu. Yeniden Yayın no:18, İstanbul Portzky G, Van Heeringen K (2007). Deliberate self-harm in adolescents. Curr Opin Psychiatry 20:337-342.

    Serim B., Taş FV, Güvenir T. (2009). Ergenlerde kendine zarar verme davranışı. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi. (16):1, 51-58.

    Sieman D, Hollander E. (2001). Self-Injury Behavior: Assessment and Treatment. Washington, American Psychiatric Publishing,

    Skegg K (2005) Self-harm. Lancet 366:1471-1483.
#09.08.2011 10:59 0 0 0